BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Değerlendirme Raporu
Çevre ve Şehircilik Bakanı Güllüce: "Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele konusunda kendi imkanları çerçevesinde üzerine düşen sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirmeyi sürdürecek"
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, " Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele konusunda kendi imkanları çerçevesinde üzerine düşen sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirmeyi sürdürecek" ifadesini kullandı.
Çevre ve Orman Bakanlığından yapılan açıklamada, "Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Beşinci Değerlendirme Raporu"nun yayımlandığı hatırlatıldı.
Açıklamaya göre, bugüne kadar gerçekleştirilen en kapsamlı iklim değişikliği değerlendirmesi olarak kabul edilen ve 13 ay süresince 80 ülkeden 800 üzerinde bilim insanının katkısıyla hazırlanan raporun temel bulgularının, "insanoğlunun iklim sistemi üzerindeki etkisinin açık şekilde artması ve yansımalarının ise tüm kıtalarda hissedilmesi" olduğu vurgulandı.
Bakan Güllüce, konuya ilişkin, " Türkiye, uluslararası iklim müzakerelerine aktif şekilde katılım sağlayarak milli menfaatlerimizin korunmasına yönelik çabalarını sürdürmeye devam edecek. Türkiye iklim değişikliği ile mücadele konusunda kendi imkanları çerçevesinde üzerine düşen sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirmeyi sürdürecek" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin kişi başı sera gazı emisyon miktarının 5,9 ton olduğunu hatırlatan Güllüce, bu değerin OECD ortalamasının üçte biri ve AB ortalamasının yarısı olduğunu belirtti. Güllüce, şu ifadelere yer verdi:
"Sadece ulusal önlemler ve kaynaklarla 1990-2012 döneminde sera gazı emisyonlarında artıştan yüzde 21 oranında azaltıldı. Bu çok önemli bir rakam olup, elde edilen bu başarı Bakanlığımızın ve hükümetimizin uyguladığı ciddi politikalar ile olmaktadır."
-Yaygın ve geri dönüşü olmayan etkilerinin artması bekleniyor
Rapora göre, kontrol altına alınmadığı takdirde iklim değişikliğinin insanlar ve ekosistemler üzerinde şiddetli, yaygın ve geri dönüşü olmayan etkilerinin artması bekleniyor. Diğer taraftan, iklim değişikliğine uyum alanında çeşitli seçeneklerin bulunduğu ve katı azaltım eylemlerinin uygulanmasının iklim değişikliğinin etkilerinin yönetilebilir bir düzeyde tutulmasını, dolayısıyla daha sürdürülebilir bir geleceğin temin edilmesini sağlayacağı belirtiliyor. İklim değişikliğinin tüm dünya çapında hissedildiği ve iklim sistemindeki ısınmanın aşikar olduğu vurgulanıyor.
Raporun tespitlerine göre, atmosfer ve okyanuslar ısındı, kar yağışı ve buzul miktarı azaldı, deniz seviyeleri yükseldi ve karbondioksit konsantrasyonu son 800 bin yılda eşi görülmemiş seviyelere ulaştı.
Sera gazı emisyonlarının devam etmesi durumunda, küresel ısınmada artış ve iklim sisteminin tüm bileşenlerinde toplumu ve doğal dünyayı derinden etkileyecek yaygın ve kalıcı değişiklikler gözlemlenecek.
-Aşırı yağış birçok bölgede yoğunlaşacak
Raporda, iklim sisteminde meydana gelmesi öngörülen değişikliklere ilişkin olarak, 21. yüzyıl boyunca yüzey ısısında artış yaşanacağı, sıcak hava dalgalarının kuvvetle muhtemel daha sık ve uzun süreli olacağı, aşırı yağışın birçok bölgede yoğunlaşacağı, sıklaşacağı, okyanusların ısınmaya, asitlenmeye ve deniz seviyelerinin ise yükselmeye devam edeceği belirtiliyor.
İnsan kaynaklı sera gazı emisyonları hemen durdurulsa bile iklim değişikliğinin etkilerinin yüzyıllarca devam edeceği uyarısında bulunulan raporda, birçok riskin en az gelişmiş ülkeler ve sosyal, ekonomik, kültürel, siyasi ve kurumsal anlamda hassas topluluklar açısından özel zorluklar teşkil ettiği vurguluyor.
Bu nedenle, iklim değişikliğinin etkilerinin sınırlandırılması; eşitlik ve adaletin temin edilmesi, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması ve yoksulluğun azaltılması hedeflerine ulaşılmasında önem arz ediyor.
-İklim değişikliği geri dönüşü bulunmayan etkilere neden oluyor
Sadece iklim değişikliğine uyum faaliyetlerinin yeterli olmayacağının, dolayısıyla sera gazı emisyonlarında somut ve sürdürülebilir azaltıma gidilmesinin gerekliliğine işaret eden rapor, iklim değişikliğinin geri dönüşü olmayan etkilere neden olduğunu, bu etkilerin sınırlandırılabilmesi için de çeşitli seçeneklerin bulunduğunu, iklim değişikliğiyle mücadelede başarıya ancak müşterek faaliyetler ve uluslararası işbirliği aracılığıyla ulaşılabileceğini ortaya koyuyor.
-Bakanlığın küresel ısınma ile mücadelede attığı adımlar
Türkiye, küresel mücadelede yerini alarak 2004'te BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine, 2009'da Kyoto Protokolü'ne taraf oldu. Bakanlık olarak, Koordinasyon Kurulu'nda önemli kararlar almakta olup, bu kararlar çerçevesinde küresel ısınma ile mücadelede yeni yol haritası çiziliyor. Ayrıca Kyoto Protokolü'nün ardından 2015'te kabul edilmesi planlanan yeni bir iklim anlaşması gündemde. Bu anlaşma 2020'de yürürlüğe girecek ve öncesinde uluslararası düzeyde müzakereler yapılacak.
İklim değişikliğiyle ilgili toplantılar Peru ve Paris'te düzenlenecek. Peru'da aralıkta yapılacak toplantıya Bakanlık olarak heyetle katılım sağlanacak. Türkiye, 2023'e ulaşıldığında, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam elektrik tüketimi içerisindeki payını yüzde 30'a çıkarmayı hedefliyor.
Türkiye'nin toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık yarısı, 2015'ten itibaren tesis bazında elektronik kayıt sistemi ile gerçekleşecek. - Ankara