BM İnsan Hakları Konseyi'nin 28. Oturumu - Naci Koru
Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru, "Suriye'deki trajedi, DAEŞ'in tarif edilemez vahşeti, Boko Haram, Charli Hebdo'ya yönelik terörist saldırılar insanlığın vicdanını incitirken, diğer taraftan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, islamafobi, Batı toplumlarındaki göçmenlerin hayatlarına kabus gibi çöküyor" dedi.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru, " Suriye'deki trajedi, DAEŞ'in tarif edilemez vahşeti, Boko Haram, Charli Hebdo'ya yönelik terörist saldırılar insanlığın vicdanını incitirken, diğer taraftan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, islamafobi, Batı toplumlarındaki göçmenlerin hayatlarına kabus gibi çöküyor" dedi. Koru, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin 28. oturumunun açılışında yaptığı konuşmada, insan hakları değerlerinin ve normlarının korunmasının tarihi bir sorumluluk olduğunu vurgulayarak, İnsan Hakları Konseyi ve İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin insan hakları mücadelesinin temel ve bölünmez bileşenleri olduğunu ifade etti. Koru, "Siyasi farklılıklarımıza bakmaksızın ana hedefimiz olan insan haklarının korunması ve dünyanın farklı bölgelerindeki insani krizlere çözüm için birlik olmalıyız" diye konuştu. - Ukrayna'daki kriz Ukrayna'daki krizin çözümüne yönelik İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin çabalarını takdirle karşıladıklarını söyleyen Koru, Komiserliğin yinelenen insan hakları ihlallerinin önlenmesi için çeşitli kanallar yoluyla çalışmalarını hızlı bir şekilde sürdürmesini teşvik ettiklerini belirtti. Koru, şunları söyledi: " Türkiye, Ukrayna'nın doğusundaki ve yine Ukrayna'nın ayrılmaz bir paçası olarak gördüğü Kırım'daki insan hakları ihlallerinden büyük endişe duyuyor. Kırım'daki azınlık grupların ve özellikle de Kırım Tatarlarının hakları tehlikede. Hiç şüphesiz, BM raporlarında da sunulan bu ihlaller adadaki yasa dışı defakto durumdan kaynaklanıyor."-"Güvenli liman Türkiye"-Koru, Türkiye'nin şiddetli çatışmalardan kaçan 2 milyon kişi için "güvenli liman" olduğunu ve son 4 yılda Suriyeli ve Iraklı mülteciler için açık kapı politikası uyguladığını belirterek, "Türkiye uluslararası toplum adına bu insanların ihtiyaçlarına cevap vermek için tüm kaynaklarını seferber etti ve elinden geleni yaptı" şeklinde konuştu. Suriye'deki krizin beşinci yılına girdiğini ve bu durumun bütün bölgenin barış ve istikrarını tehdit ettiğini söyleyen Koru, insani yardım konusunda Türkiye'nin duruşunun ve Suriye halkına yardım eli uzatmasının herkesçe çok iyi bilindiğini ifade etti. Koru, Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapan komşu ülkelerin yükünü hafifletmek için uluslararası topluma yük paylaşımı çağrısında bulundu.Suriye'deki krize en kısa sürede siyasi çözüm bulunması temennisini dile getiren Koru, "Kalıcı bir çözüm için tek yolun siyasi çözüm olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz. Suriye'de istikrar sadece Suriye halkının meşru isteklerine cevap veren yeni bir hükümetin kurulmasıyla sağlanabilir" ifadesini kullandı. Irak'taki barışı ve istikrarı tehdit eden unsurlara da dikkati çeken Koru, insanlığa karşı her türlü suçu işleyen terör örgütü IŞİD'in bunların başında geldiğini bildirdi. IŞİD ile mücadeleye öncelik verilirken, diğer taraftan istikrarsızlık ve mezhep çatışmalarına yol açan diğer milislerin işledikleri zulümlerin ve acımasız uygulamaların göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Koru, şunları kaydetti: "Suriye'deki trajedi, DAEŞ'in tarif edilemez vahşeti, Boko Haram, Charli Hebdo'ya yönelik terörist saldırıları, insanlığın vicdanını incitiyor. Diğer taraftan, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, islamafobi, Batı toplumlarındaki göçmenlerin hayatlarına kabus gibi çöküyor. Yükselen islamafobi ve bütün bu sorunlar, küresel barışı ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Müslümanlara ve diğer inançlara yönelik nefret ve ayrımcılığı teşvik eden her türlü hareketi kınıyoruz." İşgal altındaki Filistin topraklarındaki insan hakları ihlallerine de dikkati çelen Koru, insan haklarının iyileştirilebilmesi için öncelikle İsrail işgaline son verilmesi gerektiğini belirtti. -Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru