Böke'ye Elif Doğan Türkmen'in Faturası Soruldu
CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke, Elif Doğan Türkmen’in haberleşme faturasıyla ilgili, “CHP’nin bu konudaki görüşü, nasıl ki anayasa oylamasında vicdanımızla baş başa kalmayı önemsediysek bu koşullarda da aynı şeye çok değer veriyoruz" dedi.
CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke, Elif Doğan Türkmen'in haberleşme faturasıyla ilgili, "CHP'nin bu konudaki görüşü, nasıl ki anayasa oylamasında vicdanımızla baş başa kalmayı önemsediysek bu koşullarda da aynı şeye çok değer veriyoruz" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında Genel Merkezde toplandı. Toplantının gündemini ise CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, düzenlediği basın toplantısıyla paylaştı. CHP PM Üyesi Sera Kadıgil'in gözaltına alınmasıyla ilgili konuşan Böke, "Bu hukuksuz uygulama Sera'ya yalnızca CHP'ye değil, bu hukuksuz uygulama Saray düzenine 'hayır' diyen 'cumhuriyeti de demokrasiyi de özgürlükleri de sonuna kadar savunacağız ve yüceltmek için bir mücadele vereceğiz' diyen milyonlara bir gözdağı verme çabasıydı. Henüz başlamadığı söylenen referandum kampanyasının bir baskıyla bir tehditle açık gözdağıyla ve komplo teorileriyle kurulacağı bunun üzerine inşa edileceği ve ancak bir tehditle baskıyla yürütülebileceğine olan inanç çok açıkça ortaya çıkmış oldu. Çünkü 'hayır'dan korkanlar Türkiye'ye verecek hiçbir şeyi olmayanlardır" diye konuştu.
"BİZ UMUTLUYUZ, BİZ BİLİYORUZ, BİZ ÇOK KARARLIYIZ, KAZANACAĞIZ"
Böke konuşmasına şöyle devam etti:
"Milletin egemenliğini saraya neden devrettiklerini anlatamadıkları için tehditler savurarak, baskıyla 'hayır' diyenleri yok sayma gayretindeler. Çünkü bugün Türkiye'de yeni bir şey oluyor. 'Hayır'dan korkanlarda yeni olan şeyi tedirginlikle ve endişeyle izliyorlar. Kendileri korkuyorlar. Karşılarına dikilmiş olan milyonların umudunu, enerjisini, yeni ve özgür bir Türkiye'yi kuracaklarına olan inançlarını ve kararlılıklarını onlar da en az bu kararlı kitle kadar görüyorlar. Gerçekler özgür bir biçimde ifade edilirse, toplum karşısına konmuş olan tercihleri detayıyla ve hakikatle tartışılabilirse esasında kaybetmeye mahkum olduklarını kendileri bizden çok daha iyi biliyorlar. Bu nedenle telaşlılar zaten. Üstelik kaybederken Türkiye'de özgür yaşamı kuracak bu baskı ve tehdit rejimini mutlaka aşacak büyük bir uyanışı, büyük bir enerjiyi genç ve dinamik Türkiye'yi ve dip dalgasını uyandırdıklarını kendileri de görüyorlar. Türkiye umudu büyüttükçe, umudun karşısına son çare korku ve tehdidi koyuyorlar. Türkiye özgüvenle yarınına bugünden sahip çıktıkça çaresiz üst akıl söylemlerine, komplo teorilerine geçmişte yapılmışları kaşıyıp, doğruyu söylemeden karşımıza çıkartarak akıllarınca hayır diyenleri ve hayırlı işleri terörize etmeye kalkıyorlar. Sera'da bu yüzden hedef alındı. Bir kez daha uyarmak gerekiyor, istediğiniz kadar tehdit edin, istediğiniz kadar çamur atın, istediğiniz baskıyı yapın oluşturmak istediğiniz bu tehdit iklimine bizler, umudu olanlar, Türkiye'ye inananlar birlikte yaşama kültürünü hayatının bir parçası sayan milyonlar asla izin vermeyeceğiz. Biz bu tehdide ve baskıya asla teslim olmayacağız. Biz ne yapmaya çalıştığınızı çok iyi biliyoruz, neden yapmak zorunda olduğunuzu da çok iyi biliyoruz. Siz de şunu iyi bilin istiyoruz, umut her zaman baskıyı yener. Tarihte her zaman yenmiştir de yine yenecek. Bu ülkenin özgür bir Türkiye'de yaşamakta kararlı milyonlarını, ürkütmeniz, baskıyla yok etmeniz mümkün değil. Biz umutluyuz, biz biliyoruz, biz çok kararlıyız, kazanacağız. Özgür demokratik özgüvenli bir yaşamı 80 milyon hep beraber inşa edeceğiz."
"GÜVEN DUYULMAYAN EKONOMİLERE YATIRIM OLMAZ"
Türkiye ekonomisiyle ilgili değerlendirmede bulunan Böke, "Türkiye ekonomisi bu iktidarın yarattığı istikrarsızlık ve güvensizlik ortamı sebebiyle artık yatırım yapılamaz bir ekonomi olarak sınıflandırılıyor. Türkiye'yi yatırım yapılamaz bir ülke konumuna taşımış olan bu iktidarın politikalarıdır. Bu iktidarın devlet kurumlarını tamamen yıkmış olmanın bir sonucudur bu. AKP'nin ekonomi, hukuk, demokrasi anlayışı vatandaş için zaten hayatı uzun bir süredir yaşanılmaz kılıyor. Türkiye'yi nefessiz bırakıyor. Şimdi artık bir de yatırım yapılamaz kılıyor. Siyasetin devlet kurumları üzerindeki baskısı sürdükçe hukuk, demokrasi, haklarımız, özgürlüklerimiz elimizden alındıkça bu ekonomiye kimsenin güven duyması mümkün değil. Güven duyulmayan ekonomilere yatırım olmaz. Yatırım olmayan ekonomilerde üretim olmaz. Üretim olmayan ekonomilerde işsizlik olur. İstihdam olmayan yerde gelir olmaz. Merkez Bankası'nın güvenilirliğini tamamen yok etmiş olan bu siyasi anlayış açıkçası Türkiye'deki yüksek faizlerin sorumlusudur. Merkez Bankasını bir hiçe indirmiş olan bu siyasi baskılar vatandaşın zaten çok yüksek olan borcunun faizini de her gün arttırmaktadır. Oysa Türkiye çok daha iyisini hak ediyor. Parasının değerli olduğu faizlerin düşük olduğu, gelirlerin yüksek olduğu bir geleceği hak ediyor" değerlendirmesinde bulundu.
"2014'TEN BERİ YAŞANIYOR OLAN O FİİLİ BAŞKANLIK…"
Böke, "2014'ten beri yaşanıyor olan o fiili başkanlık bize getirilmiş olan bu anayasa değişikliği teklifinin neler yaşatabileceğinin çok açık bir göstergesi. 2014'ten beri yaşadığımız bu fiili başkanlık sonucunda Türk Lirası hukukun yerle bir olmuş olması sebebiyle, ekonominin yok sayılması sebebiyle 150 para birimi arasında en çok değer kaybeden 12'nci para birimiydi, OHAL uzatılıyor olduğundan beri Türkiye'de hukuksuzluk gerçek haline dönüştüğünden beri en çok değer kaybeden 3'üncü para birimi bizim paramız TL. TL daha değerli olabilir. Dün akşam saatlerinde 4 büyük bankamızın kredi notu görünümü düşürüldü. İktidar ekonomiyi görmezden gelmeye devam ettikçe Türkiye'nin gerçek sorunlarını yok saydıkça bunları çözmek için hiçbir niyet ortaya koymadıkça bu sorunların derinleşerek devam edeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye 80 milyon bütün bunları yaşamak zorunda mı? Elbette hayır. Türkiye ekonomisinin geleceği iktidarın göz göre göre atmadığı adımlarla kredi derecelendirme kuruluşlarının iki dudağı arasına sıkışmak zorunda mı? Elbette hayır kesinlikle hayır. Türkiye bunlara mahkum değil" açıklamasında bulundu.
"MÜSLÜMANLARA YAPILAN BU AÇIK AYRIMCILIĞA İLİŞKİN NE HİKMETSE TEK BİR SÖZ DUYMADIK"
"Nüfusu Müslüman olan bazı ülkelerin vatandaşlarının açık bir ayrımcılıkla Amerika'ya sokulmayacağı kararı verildi" diyen Böke, "AKP iktidarından ve havuz medyasından Müslümanlara yapılan bu açık ayrımcılığa ilişkin ne hikmetse tek bir söz duymadık. Bu durum bir kez daha AKP'nin haklının değil, her zaman güçlünün yanında durduğunu bize gösterdi. Tüm dünya ülkelerinden bu karara tepkiler yükselirken AKP hükümetinin sessizliğe bürünmüş olması hepimiz adına, ülkemiz adına, insanlık adına bir utanç kaynağıdır" şeklinde konuştu.
"CHP, TÜRKİYE'NİN DERİN GÜNDEMİNİ TARTIŞIYOR"
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Böke, MYK'da TBMM Başkanlık Divanı Üyesi CHP Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen'in haberleşme faturasının gündeme gelip gelmediğiyle ilgili soruya şunları kaydetti:
"CHP, Türkiye'nin derin gündemini tartışıyor. Türkiye'nin şuandaki en önemli gündemi de inşa edeceğimiz özgür, demokratik Türkiye için bugünden atmamız gereken adımlar. MYK'da en uzun tartıştığımız konular bunlar değil. En uzun tartıştığımız konular özgür Türkiye'nin inşasına dönük konulardır. Dün Sayın Genel Başkanımız kamuoyuyla görüşünü paylaşmıştı. Şunu söylemişti; 'hukuksuz olmayan ama etik de olmayan bir davranışla karşı karşıyayız. Bir bireyin kendi etik davranışıyla ilgili olan bir sonucun değerlendirmesini de mutlaka o bireyin kendi vicdanıyla baş başa vermesi gerekir.' CHP'nin bu konudaki görüşü bu etik olmayan davranışla ilgili her milletvekilinin kendi vicdanıyla nasıl ki anayasa oylamasında vicdanımızla baş başa kalmayı önemsediysek bu koşullarda da aynı şeye çok değer veriyoruz."
"CHP ADALARLA İLGİLİ ORTAYA KONAN BU SESSİZLİĞİ UYARAN VE AÇIKÇASI HÜKÜMETİ ÇAĞIRAN BİR YAKLAŞIMDA BULUNMUŞTU"
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve komutanlarının, Kardak Kayalıkları'nda yaptığı incelemenin hatırlatılması üzerine Böke, "Uzun zamandır adalarla ilgili bir sıkıntı olduğunu CHP dillendiriyordu. Böyle durumlarla ilgili verilen reaksiyonların zamanlamasının hiçbir kampta hiçbir ülkede soru işareti yaratmaması gerekir. Bizim için kendi toprağımızın her karışı çok kıymetlidir. Çünkü birlikte üzerine inşa ettiğimiz bir demokratik cumhuriyeti yeşerttiğimiz bir özgürlük ortamını her karış bizim için o mücadele adına temsil etmektedir. Bu açıdan da ister adalarda olsun, ister ana kara parçasında olsun CHP Türkiye Cumhuriyeti'nin her karış toprağını, her insanını eşit değerde görmekte ve savunulması gerektiğini düşünmektedir. Bu yönden de zaten son aylarda CHP adalarla ilgili ortaya konan bu sessizliği uyaran ve açıkçası hükümeti çağıran bir yaklaşımda bulunmuştu bu açıdan değerli buluyoruz. Ancak bunların belli duyguları kaşımak adına değil, gerçekten samimiyetle bu ülkenin her karış toprağına ve her insanına değer verdiğini her zaman hissettiren sürdürülebilir bir siyaset anlayışıyla yaşatılması gerektiğini düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
"REFERANDUMU ÇOK HEYECANLA, İSTEYEREK VE KAZANACAĞIMIZI BİLEREK BEKLİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hala Anayasa değişiklik teklifini onaylamamasıyla ilgili soruya Böke, birkaç hafta önce mecliste komisyonda ekonomiye dair sunum yapmak istediğini ve buna itiraz edildiğini anlattı. Böke, şöyle konuştu:
"Sonra komisyondan geçti genel kurula geldi. Genel kurulda 1-2 dakika söz eklemeleriyle müthiş bir aceleyle genel kuruldan çıkartılan anayasa değişikliği teklifi günlerdir bir imza bekliyor. Açıkçası çok yorum yapmaya gerekmediğini düşünüyorum. Bir şeyden korkuluyor ki bekletiliyor. Komisyonda da, genel kurulda da, bugün bulduğumuz kürsülerde de, yarın sahada da biz umudu, yarın birlikte yaşayacağımız Türkiye'yi hep beraber inşa edeceğimiz bir ilk adım olan bu referandumu çok heyecanla, isteyerek ve kazanacağımızı bilerek bekliyoruz. Daha özgür ve demokratik bir Türkiye için komisyonda da genel kurulda da verdiğimiz mücadeleyi bugünden sonra da devam ettireceğiz."
(Pelin Üzek / İHA) - ANKARA