Bölücülerin Diliyle Konuşanların Tek Derdi..."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün hala birliğin, beraberliğin ve kardeşliğin değil de bölücülüğün diliyle konuşanların tek derdinin ellerindeki siyasi ve ekonomik rantı kaybetme korkusu olduğuna dikkat çekerek, kendilerine başka kimlik ve devlet arayanların her şeylerini kaybetmeye...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün hala birliğin, beraberliğin ve kardeşliğin değil de bölücülüğün diliyle konuşanların tek derdinin ellerindeki siyasi ve ekonomik rantı kaybetme korkusu olduğuna dikkat çekerek, kendilerine başka kimlik ve devlet arayanların her şeylerini kaybetmeye mahkum olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır Stadyumu'nun açılış, Ziraat Gençlik Festivali'nin de kapanış programına katıldı. Diyarbakır Stadyumu'nda, bakan ve eski futbolcuların oynayacağı "Şöhretler Karması" maçı öncesi konuşma yapan Erdoğan, perşembe günü başlayan ve yarın sona erecek olan festivalin hayırlara vesile olmasını diledi. Festivalin düzenlenmesinde emeği geçen, bakanlıkları, kurumları, Diyarbakır Valiliğini, Büyükşehir Belediyesini ve Okçular Vakfı'nı tebrik eden Erdoğan, "Mayıs ayında İstanbul'da gerçekleştirilen festivalin Ekim'de Diyarbakır'da tekrarlanmasını anlamlı görüyorum. Birçok etkinliğin içerisinde yer aldığı bu festivalin Diyarbakır'ın gelişen ve değişen yüzünün sembolü olacağına inanıyorum" dedi.
"DİYARBAKIR'I HUZURA KAVUŞTURMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ"
Diyarbakır'ı istismar değil, imar etmek, geliştirmek, yükseltmek, huzura ve refaha kavuşturmak için çalıştıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu yıl ikinci defadır Diyarbakır'a geliyor, sizlerle kucaklaşıyoruz. İmkan olsa her zaman Diyarbakır'da olmak isterim. Ama emin olun Diyarbakır'ın her meselesini takip ediyor, her işini kolay kılmanın yolunu arıyoruz. Konu Diyarbakırlı gençlerimiz olunca elimizden geleni yapmayı boynumuzun borcu olarak kabul ediyoruz. Bugün burada karşımızda Selahattin Eyyubi'nin torunlarını görüyoruz. Karşımızda Fatih'in evlatlarını görüyoruz. Karşımızda Asım'ın neslini görüyoruz. Bu gençlik ki, peygamberlerin ve sahabelerin nice büyük devlet, kültür, sanat insanlarının şehri Diyarbakır'ın ve ülkemizin geleceğidir. Bu gençlik ki 2053 ve 2071 misyonlarımızı hayata geçirecek nesildir. Bu gençlik ki umudumuz, ümidimiz her şeyimizdir. Diyarbakır ve 80 vilayetimizin tüm gençleri bu büyük sorumluluğu üstlenmeye hazır mıyız? Bunun için kendimizi her alanda en iyi şekilde yetiştirmeye hazır mıyız? Değerlerimize sahip çıkarak ruhumuzu, sporu ihmal etmeyerek bedenimizi, eğitimle vizyonumuzu en ileriye taşımaya hazır mıyız? Bayrağımızı indirmek, ezanımızı susturmak, istiklal ilimizi elimizden almak, istikbalimizi karartmak isteyenlere günlerini göstermeye hazır mıyız? Bu gençlik yanımızda oldukça ulaşamayacağımız hedef, galip gelemeyeceğimiz mücadele yoktur" diye konuştu.
"KENDİNE BAŞKA KİMLİK ARAYANLAR HER ŞEYİNİ KAYBEDİYOR"
Bir ülkenin kuruluşu ve geleceğinin kılıçla kalemin ucunda olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kılıcınız keskin olacak ki vatanınıza ve özgürlüğüne göz dikenlere fırsat vermeyeceksiniz. Kaleminiz keskin olacak ki nesillerinizi eğitim ve öğretimle geleceğe hazırlayacaksınız. Türkiye bugün hem kendini savunmanın hem de geleceği inşa etmenin çabası içindedir. Bundan birkaç yıl önce kimi şehirlerimizdeki bazı mahallelerde çukurlar kazarak ülkemizin ve milletimizin geleceğini oraya gömmek istediler. Biz ise bu abideleri diktik. Diyarbakır halkı devletinin yanında dimdik durdu ve teröristleri hüsrana uğrattı. Sınırlarımız içinde başaramadıklarını dışarıda yapmaya çalıştılar, ona da izin vermedik. Bölgemiz üzerinde hain emelleri olanların maşalığını yaparak, bu halka hizmet edilemez. Adı ve iddiası ne olursa olsun tüm terör örgütlerinin ipinin ucu aynı yere çıkar. Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Süryani'si, Arap'ı ile bu ülkedeki 80 milyon vatandaşın tek bir vatanı vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti'dir. Kendine başka kimlik ve devlet arayan, yakın tarihte de pek çok örneğini gördüğümüz gibi, ailesi de, evini de, onurunu da kaybetmeye mahkum oluyor."
"TEK DERTLERİ RANTLARINI KAYBETME KORKUSUDUR"
Bugün hala birliğin, beraberliğin, kardeşliğin değil de bölücülüğün diliyle konuşanların tek derdinin ellerindeki siyasi ve ekonomik rantı kaybetme korkusu olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Biz milletimize bölünmeyi değil bölüşmeyi, parçalanmayı değil büyümeyi, ayrımcılığı değil kardeşliği, sefaleti değil refahı, korkuyu değil güveni teklif ettik. Milletimiz de bu teklifimize olumlu cevap verdiği içindir ki bugün her bakımdan dimdik ayakta duran bir Türkiye var. Kim size bölünme, korku vesaire ile geliyorsa bilin ki sizin düşmanınızdır. Dün Selahattin Eyyubi'yi, Sultan Kılıçarslan'ı katledemeyenler bugün gözlerini size dikmiş durumdalar. Bunların meşrebinde yalan, dolan dışında sıfat yoktur. Bu sıfatları ülkemizdeki kimi siyasetçilerde de bulabilirsiniz. Biz geçmiştekilerden farklı olarak gölgelerle değil asıllarla mücadele ettiğimiz için başarılı olduk. Attığımız her adımda karşımıza çıkan engeller bize bir gerçeği tekrar tekrar hatırlatıyor. Gezi'de amaç ağaç değildi, 17-25 Aralık'ta dert hukuk değildi, çukur eylemlerinde niyet hak değildi, Suriye'de niyet adalet değildi, 15 Temmuz'da gözetilen devlet değildi, son ekonomik dalgalanmada amaç kur değildi."
"AYRIMCILIK YAPAN KARŞISINDA ÖNCE BİZİ BULUR"
Diyarbakır halkının her zaman kendilerine destek verdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak seçim sonuçları bazı tereddütlerin olduğunu gösteriyor. Buradan tüm Diyarbakır'a ve aynı tereddütleri yaşayan kardeşlerime sesleniyorum. Bu ülkene etnik ayrımcılık, şehir ve bölge ayrımcılığı yapan karşısında önce bizi bulur. Diyarbakır'ın ne sıkıntısı, ne sorunu ve ne beklentisi varsa, bunu tıpkı ülkemizin diğer 80 vilayetinde olduğu gibi çözeceğiz. Havalimanından buraya gelirken caddelerin halini gördünüz. Her taraf pırıl pırıl, her taraf bambaşka. Batıda ne varsa, burada da o var. Diğer yolların hepsi acıya, gözyaşına, zulme ve geleceğimizin karartılmasına çıkar. Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz. Bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki birliğimizi ve kardeşliğimize sahip çıkmanın yönünde hiçbir yöntem hayrımıza değil. Size acıdan, kandan ve gözyaşından başka bir şey vermeyenlerin dönemine son vermeye hazır mısınız? Gözünün nuru evladına, mahremin olan evine, kızana, onları Kandil'e kaçıranlara dur demeye hazır mısınız? Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye kadar sana her türlü hizmeti getirenlerin yanında yer almaya hazır mısınız? O zaman gelin hep birlikte 2019 Martı'nda yeni dönemin kapılarını aralayalım, hep birlikte güçlü ve büyük Türkiye'ye omuz verelim."
(Mehmet Pişkin-Aydın Yorat-Emrah Kızıl-Murat Başal/İHA)