Haberler

Boşanmalar En Çok Çocukları Üzüyor

Güncelleme:
Abone Ol

Türkiye'de boşanma oranlarında artış olduğuna dikkat çeken Avukat Ömer Sinikan, en büyük zararın ise çocuklara yönelik olduğunu söyledi.

Türkiye'de son 10 yılda boşananların sayısı oldukça artış gösterdi. Toplumsal değişim, dönüşümler, teknolojinin gelişmesi, ekonomik sıkıntılar gibi etkenler ister istemez aile hayatını da etkiledi. Türkiye toplumunun bir zamanlar batıya karşı gururla savunduğu aile modeli ne yazık ki çatırdıyor, yerini yavaş yavaş mutsuz aile ve boşanmayla biten evliliklere bırakıyor. Son yıllardaki boşanma verileri, aile yapısı önündeki en büyük tehlikelerden biri olarak görülüyor. Peki, bu boşanmaların altında yatan sebepler nedir? Urfa'daki boşanma rakamları neyi gösteriyor? Boşanma sonrası çocukların velayeti ve miras sorunu nasıl çözülüyor? Bu ve buna benzer konuları boşanma davalarında oldukça deneyim sahibi olan Avukat Ömer Sinikan'la konuştuk.

TÜİK verilerine göre 2004-2014 yılları arasında boşananların sayısı yüzde 34 olarak açıklandı. İnsanlar neden boşanıyor? Boşanmaların en büyük nedeni geçimsizlik mi, anlaşmazlık mı veya ekonomik nedenler mi?

Sorunuzu cevaplamaya şöyle bir tashihle veya ilave bilgiyle başlayayım; Bahsini ettiğiniz TÜİK'in verilerine göre, özellikle 1990'lardan sonra Türkiye'de boşanma oranlarında maalesef hızlı bir artış olmuş. Bunun yanında yine TÜİK verilerine göre, 6 ila 10 yıllık evli çiftler arasındaki boşanma oranı da son 10 yıllık dönemde yüzde 80 oranında artış göstermiş! Bunlar iyiye alamet şeyler değil. Ve yine yeri gelmişken bilgi olsun diye söyleyeyim; çocuksuz evliliklerde boşanma oranı, çocuklu evliliklere göre daha çok, TÜİK verileri böyle söylüyor. Yani çocuk sayısı ne kadar çok olursa, boşanma oran ve ihtimali de nispeten düşüyor.

Boşanmalar zamanla neden artıyor?

Bundan 20 sene önce ülkemizde, mesela Şanlıurfa'da boşanma sebebi olmayan durumlar, zamanın değişimiyle boşanmaya sebep olabiliyor. Yaşadığınız toplumun özellikleri, yaygın değer ve inançlar, asrın getirdiği değişimler, ekonomik sebepler, bireysel problemler, iletişime dair problemler gibi birçok unsur boşanmaya sebep olabiliyor. Artık kişilerin ihtiyaçları ve öncelikleri de değişti, evlilikten beklentilerin artması da boşanma sebebi olabiliyor.

Baktığınız boşanma davalarında hangi sebepler öne çıkıyor?

Girdiğim boşanma davaları, müvekkillerimden edindiğim kanaat ve incelediğim mahkeme dosyaları ve Yargıtay içtihatları ışığında boşanma sebeplerini başlıklar halinde şöyle sayabilirim. Bu sayacağım unsurlar da boşanmanın sebepleri hususunda zaten sizde yeterli bir kanaat ve fikir uyandıracaktır. Bunlar; Yakın akrabaların (özellikle de kayınvalidelerin) eşlere çok müdahale etmesi, ekonomik durumun iyi olmaması, eşler arasındaki din mezhep ve kültür farkı, erken ya da geç yaşta yapılan evlilikler, tüketim toplumu olmanın getirdiği sıkıntılar, eşler arasındaki cinsel sorunlar, kadınların iş hayatına girmesi, aile büyükleri ile aynı evde oturma, kadın erkek rollerinin birbirine karışması, şehirde yaşamanın etkisi, eşler arasındaki iletişimsizlik, eşlerin kişilik yapılarının birbirine uymaması, aldatma (buna sanal ortam da dâhil), eşlerin birbirine yeteri kadar zaman ayırmaması, aşırı kıskançlık, eşlerden birinin psikolojik sorununun olması, alkol, kumar ve şans oyunu gibi şeylere düşkünlük, çok eşlilik, dinî ve örfi değerlerin insanlar üzerindeki etkisinin azalması, medya iletişim araçlarının insanlar (eşler) üzerindeki kötü etkisini sayabilirim…

Bir avukat olarak bu soruya verebileceğim en kısa cevap bu. Bir cami hocası olsaydım işim kolay olurdu herhalde; hiç uzatmadan, dinden uzaklaştık, haliyle de boşanmalar arttı, deyip kısa ve kestirme bir cevap verirdim. Ama maalesef o husus da göründüğü gibi değil, her ikisi de dindar olan ama boşanmak zorunda kalan birçok eş biliyorum ve boşanma davalarına girdim. Demek istediğim o ki boşanma denen olguyu (vakayı) salt bir dinî, ekonomik, psikolojik veya kültürel mesele olarak ele alırsanız puzzle'ın parçaları hep eksik kalır. Boşanma çok sebepli bir olgu.

Peki, boşanma oranları Urfa'da artıyor mu?

Maalesef, genel olarak evlilikler azalmaya, boşanmalar ise artmaya başladı. Bu durum tüm dünyada böyle. Az önce bahsini ettiğimiz TÜİK verileri bu meselede her şeyi tüm çıplaklığı ile ortaya koymuyor mu zaten. Şanlıurfa'yı bati illeri ile kıyaslarsanız, bizdeki boşanma oranının oradaki kadar olmadığı hususu sizi aile kurumunun sağlamlığı veya devamlılığı adına sevindirebilir ama Şanlıurfa'yı Şanlıurfa'nın, fazla uzağa gitmeye gerek yok, 5-10 yıl öncesi ile bile kıyaslarsanız boşanmalarda ciddi bir artış olduğunu üzülerek görürsünüz. Maalesef, en sağlam müessese olma özelliği olan aile kurumu Şanlıurfa'da da alarm veriyor. Tüm dünyada ve de Şanlıurfa'da son yıllarda boşanma oranlarının artması ve boşanmanın daha yaygın bir kültür öğesi haline gelmesi, kanaatimce toplumsal ve kültürel değişimin aile üzerindeki etkileri ile direkt bağlantılı. Bu minvalde Suriye ve Suriye'den gelen kadınlar, Şanlıurfa'nın toplumsal değişimi ile direkt alakalı.

Şanlıurfa'da kentleşme (şehirlileşme) ile birlikte ortaya çıkan yeni yaşam tarzları, toplumsal hayatımızda da giderek artan bir oranda hareketliliğe yol açtı. Bu durum zamanla bireyselleşmeye, kadının özgürleşmesine neden oldu ve süreç içerisinde kurulan evlilikler geçmişte olduğu gibi kadının ikinci planda olduğu değil de, sevgi ve saygının karşılıklı olarak yaşandığı bir yapıya dönüştü. Bu temelde kurulan evliliklerde, kadının erkeğe "bağımlılığı" yerine "karşılıklı bağlılık" ilkesi ön plana çıktı ve evliliğe yüklenen anlamlar da değişti; evlilikten daha fazla dayanışma, dostluk, sevgi paylaşımı ve duygusal yakınlık beklenilmeye başlandı, ilişkinin niteliği eşlerin beklentilerini karşılayamadığı noktada da boşanma daha fazla gündeme geldi.

Medyanın boşanmalara etkisi oluyor mu?

Şanlıurfa'daki aile özelinde yaşanan değişmelerde ve boşanma oranlarının artmasında medya olarak adlandırılan, kitle iletişim araçlarının elbette etkisi var. Kitle iletişim araçlarında programlar sevgi paylaşımı noktasında flört etmeyi özendiriyor, boşanmanın olağan bir durum olarak algılanmasına neden olabilecek yayınlar yapıyorlar. Çevrenin ve televizyon dizilerinin etkisinde kalan aileler, bilhassa ekonomik özgürlüğünü elde eden kadınlar ve erkekler aile yuvasını bozmakta tereddüt etmiyor ve ani kararlar ile boşanıyorlar. O zamanda bu durumdan en çok çocuklar zarar görüyor ve ömür boyu annesiz veya babasız yaşamak onların ruh dengesini bozduğu gibi eğitimlerini ve güncel yaşamlarını, karakterini etkileyerek geleceğimiz olan çocuklarımızın hayatını karartmış oluyorlar.

Boşanma sonrası kadınların yasal hakları korunuyor mu? (Can ve mal güvenliği gibi…)

Şunu peşinen ifade edeyim ki; kadın olmak zor, hele bu topraklarda kadın olmak ekstra ve iki kat zor! Belki sorunuzla direkt alakalı değil ama yeri geldiği için söylüyorum; bu topraklarda hâlâ kadının miras hakkı sadece Kutsal Kitapta (Kur'an'da) ve Medeni Kanunda var başka yerde de yok! Bugüne kadar hiç bir erkek müvekkilim için miras davası açtığımı hatırlamıyorum, hep kadın! Çünkü mağdur olan hep onlar; babasından veya annesinden kendisine intikal edecek ve etmesi gereken mirastan mahrum bırakılanlar hep kadınlar, kız çocukları! Bu ayıp, bu günah, bu zulüm bize yeter. Allah'tan ki gene kanun var da, kadınların hakları erkeklerin inisiyatif ve insafına bırakılmamış.

Zamanla kanunlar kadın lehine değişti değil mi?

2002'de kanun komple değişti ve bu duruma da bir el atılarak eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi denen bir rejim kabul edildi. Buna göre evlilik birliği içinde ve evlilik süresince satın alınan tüm mallarda, o mal (ev, araba, arsa vb.) eşlerden kimin adına kayıtlı veya tapulu olursa olsun, boşanmada yarı yarıya paylaşılacak. Bu da kadınların lehine bir durum. Yine kadınların nafaka hakkı var ki, kadın eğer çalışmıyor ve de muhtaç durumda ise ölene ya da yeni bir evlilik yapana kadar, kocasından devamlı nafaka alır. Nafakayı ödemeyen koca, İcra Ceza Mahkemesinin kararı ile hapse girer. Bu öyle bir cezadır ki, ertelenmez ve paraya da çevrilmez; boşanan koca ya nafakayı ödeyecek ya da hapse girecek, ortası yoktur. Düğünde kadına takılan ziynet eşyaları da kadına aittir ve koca ben bunları evim için, ailem için, ortak borcumuz için harcadım dese de boşanma sonrasında bunları kadına aynen veya bedelen vermelidir. Yine boşanmada mevzu bahis olan maddi veya manevi tazminatta da mahkemeler genelde kadından yana olumlu kararlar vermektedirler. Can güvenliği meselesine gelince; medyaya da yansıyan kadın cinayetlerinin de etkisi ile gerek polisler gerekse de savcılar, artık bu konuda çok hassaslar. Kadının bir beyanı, şikayeti yetiyor. Ailenin Korunması Hakkındaki Kanun ve mahkemelerin yaklaşım ve uygulaması can güvenliği konusunda kadınlara bir güvence veriyor.

Çocukların durumu ve miras sorunu nasıl çözülüyor? Çocukların velayetini daha çok kim alıyor?

Ah zavallı çocuklar… Bir boşanmada en çok üzüldüğüm de onlar; onların üzgün, içe kapanık ve olup biteni anlamaya çalışır durgunlukları… Beni bir başka üzen mevzu ise, boşanmada gerek kadın gerek erkek fark etmiyor, eşlerin çocuğu diğer eşe karşı koz olarak kullanması! Eğer erkek (baba) ise, çocuğumu senden alacağım deyip boşanacağı karısını depresyona sokması; yok eğer kadın (anne) ise bu sefer de çocuğumu sana göstermeyeceğim, deyip boşanacağı kocasını çileden çıkarması. Her iki tarafın da yaptığı hata ve çok yanlış. Bir boşanmada çocuğu diğer eşe karşı koz olarak kullanmak, o çocuğa yapılabilecek en büyük kötülüklerden biri. Bu mevzuda müvekkillerimi bile uyardığım çok olmuştur. Aman ha, bu yanlışa düşmeyin! Hele hele çocuktan taraf tutmasını, tercih yapmasını beklemek ve talep etmek ona haksızlık olur. Çünkü çocuklar anne ya da babalarından birini tercih etmek zorunda kalmak istemez. Böyle bir yanlışa düşmemek lazım! Miras meselesine gelince boşanan kişi, artık eşinin mirasından pay alamaz yani ona mirasçı olamaz ama çocuğun mirasçılığı ise her iki taraftan da devam eder tabii ki. Velayet mevzusuna gelirsek, bu hususta kabul etmek lazım ki, kadın 1-0 önde başlar. Eğer çocuğun yaşı küçük ise ve kendi ihtiyaçlarını görebilecek bir yaşa da gelmemişse ve anne de çocuğun velayetini istiyorsa, çocuğun velayeti mahkemece anneye verilir. Çocuğun kız veya oğlan olması fark etmez. Uygulama da bu yönde.

Kadınlar mı yoksa erkekler mi daha çok boşanma talebinde bulunuyor?

Şanlıurfa özelini konuşursak, eskisi gibi toplumsal ayıplanma veya dışlanma korkusu yok. Avukat bey, kocamdan boşanmak istiyorum deyip, tek başına ve kimseden manevi yardım veyahut onay alma gereği duymadan vekâletname veren çok kadın müvekkil gördük. Diyeceğim o ki, kendince şartları oluşmuşsa, erkek veya kadın fark etmiyor, boşanma davasını o taraf açıyor.

Çoğu avukat boşanma davalarına bakmıyor. Sizin özel bir sebebiniz var mı bu yoğunlaşma konusunda?

Boşanma avukatı değil de, evlendirme memuru olmak isterdim; insanların mutlu günlerine şahitlik etmek için… Ama kader-i ilahi, birileri bu işi yapmalı, o birilerinden biri de biz olmuşuz… Çoğu avukat boşanma davasına bakmıyor, tezinize pek katılmıyorum, olsa bakarlar. Boşanmadaki yoğunlaşmamızda özel bir sebebim yok, tüm avukat arkadaşlarım gibi ben de işimi severek ve ciddiyetle yapmaya çalışıyorum, o kadar… İnsanların zor günlerinde akıllarında olmak güzel bir şey!

Neticede bu işten para kazanan bir avukatsınız ama eşlerin boşanmamaları yönünde ne gibi tavsiyelerde bulunablirsiniz?

Her insaflı ve imanlı avukat olumlu yönde elbette tavsiyede bulunur. Birçok eşin boşanmasına tanıklık etmiş bir avukat olarak eşlere şu mesajı verme hakkını kendimde görüyorum: Farklılıklar eşlerin boşanması için değil, aksine bir birlerini tamamlamaları içindir! Sevgi, saygı, tevazu, görmezden gelme, aşk, sabır iyi bir evlilik için su ve hava gibidir fakat gurur, kibir, inat, sinir, sevgisizlik sizi boşanmaya götürür. İster kadın ister erkek olun, her ikiniz de çocuklarınızın gelecekleri ve mutlulukları için hemen boşanmayıp, birbirinize hoşgörü ve sabırla tahammül etmeye çalışın, çok mecbur olmadıkça evliliğinizi sürdürüp mücadele edin!

ÖMER SİNİKAN KİMDİR?

1979 Şanlıurfa doğumludur. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 11 yıldır Şanlıurfa'da serbest avukatlık yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.

(Kaynak: Gazeteipekyol)

Kaynak: Temsilci / Güncel

Ömer Sinikan Yargıtay Türkiye Suriye Yerel Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000

Yorumlar (1)

ahmet ayhan:

bilgilendirici bir sohbet olmuş. avukatın diline sağlık.

Yanıtla01
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title