BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş: Türkiye güvende değil, dünyada bütün ülkelerin savaş hazırlığı var
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopter kazasında hayatını kaybetmesiyle ilgili olarak Türkiye'nin güvende olmadığını ve dünyada bütün ülkelerin savaş hazırlığı yaptığını belirtti. Baş, İran ve Slovakya devlet yöneticilerinin yaşadığı olaylardan hareketle dünyanın başka bir konjonktüre evrildiğini vurguladı.
(ANKARA) -Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopter kazasında hayatını kaybetmesiyle ilgili "Türkiye güvende değil, dünyada bütün ülkelerin savaş hazırlığı var. Türkiye'nin tutumu çok önemli. İran ve Slovakya devlet yöneticilerinden hareketle dünyanın başka bir konjonktüre evrildiğini şu anda gözlemlememiz lazım. Bunu basit ve adi olaylar olarak adlandırırsak yanılmış oluruz" dedi.
BTP lideri Baş, İran Cumhurbaşkanı Reisi ve beraberindeki heyetin içinde bulundukları helikopterin düşmesi sonucu hayatını kaybetmesini ve olayın olası sonuçlarını değerlendirdi. Baş'ın kişisel sosyal medya hesabında yaptığı değerlendirme şöyle:
"Öncelikle İran halkının başı sağ olsun, kaybettikleri Cumhurbaşkanı'na Allah'tan rahmet diliyoruz. Bu bir kaza mıdır yoksa bir sabotaj mıdır, suikast mıdır bilmiyoruz. İran'dan kaza olduğuna dair söylemler çıkıyor, bu tip haberler çıkıyor ama şöyle de değerlendirmek lazım; bu bir suikast veya sabotaj olsa aslında bir Cumhurbaşkanı'nın suikasta uğraması ihtimali sözün bittiği yerdir. Buna çok güçlü bir reaksiyon veremeyecekseniz bunu itiraf etmek de zor bir durumdur dolayısıyla kaza ihtimali masada bunu söyleyenler var.
"İran-Suudi Arabistan yakınlaşması ABD'yi rahatsız ediyordu"
Olaya bir dünya perspektifiyle bakmakta fayda görüyorum. Şimdi Reisi'nin en öne çıkan özelliği aslında başta Suudi Arabistan olmak üzere çevre ülkelerle ilişkileri düzelten adam olması, Reisi böyle anılıyordu. İran'ın Suudi Arabistan'la yakınlaşması, bir Rusya'yla yakınlaşma, bir Çin'le yakınlaşma Suud adına söylüyorum bunu ve dolayısıyla bu Amerika'nın dünyada kurduğu petro-dolar sistemi üzerinden oluşturduğu hegemonyayı ciddi anlamda rahatsız eden bir şey. Milli paralarla ticaret dediğimiz denklem aslında ABD'nin ve Amerikan dolarının dünyadaki baskın havasını bozan bir ortam oluşturuyor. Yani ülkeler milli paralarıyla ticaret yaptığı zaman Amerika'nın hiçbir şekilde işine gelmiyor bu durum. Şimdi İran burada bir baş çekiyor. Suudi Arabistan petro-dolar sisteminde çok önemli bir aktör çünkü OPEC'in en büyük üreticilerinden dolayısıyla Suud'un pozisyon değiştirme ihtimali Amerika'yı çok ciddi rahatsız eden bir şey.
Burada bir Ermenistan vakası var. Bugüne kadar İran'ın tutumu genelde Ermenistan yanlısı gibi görünüyordu çünkü İran'ın içinde ciddi bir Azerbaycan Türkü nüfusu var ve bu nüfusun bir blok oluşturmasından endişe ediyordu ama Aliyev ile görüşmesinin hemen arkasından kaza olması… Aliyev de aslında biraz Rusya'yı da ifade etmiş oluyor İran adına. Diğer taraftan Slovakya Başbakanı Robert Fico'nun Aliyev ile görüşmeden 3 gün sonra suikasta uğraması. Slovakya Başbakanı'nın Avrupa'daki hem İsrail olaylarında hem diğer olaylarda, Rusya-Ukrayna olayında Rusya'ya yakın tutum ortaya koyması, Avrupa'nın küreselci emperyalist veya sömürgeci mantığına karşı durur bir yapıda olması Slovakya Başbakanı'nın uğradığı suikastın daha farklı bir anlam taşıdığını ifade ediyor. İran'da da aynı durum var.
"Dünyada kartlar yeniden karılıyor, pozisyonlar yeniden belirleniyor"
İran hem Ermenistan-Azerbaycan meselesi hem milli paralarla ticaret hem Suudi Arabistan'la yakınlaşma gibi unsurların hepsini bir sepet düşünürsek… ABD bir eksen oluşturuyor, İngiltere başka bir eksen oluşturuyor, Ortadoğu'da İran'ın başını çektiği bir eksen oluşuyor, Suudi Arabistan'ın tutumu farklılaşıyor, Çin-Rusya başka bir denge vesaire. Şunu anlatmaya çalışıyorum; dünyada kartlar yeniden karılıyor, pozisyonlar yeniden belirleniyor ve burada bir ülkenin aslında en önemli emniyet alanı çevre ülkelerle olan ilişkiler yani siz derseniz ki 'ya benim çevremden bana bir problem gelmeyecek ve çevrem güvenlik içerisinde' o zaman siz de güven içinde olursunuz.
Bütün bu anlatıyı şu yüzden yapıyorum: Türkiye'ye işi getirdiğimiz zaman, Türkiye güvende değil. Dünya farklı bir moda girmiş vaziyette, dünyada çok açık söylüyorum bütün ülkelerin savaş hazırlığı var yani bu kadar askeri yatırım boşuna yapılmaz zaten. Birçok yerde savaş var ama bölgesel kalıyor şimdi bunun büyük bir savaşa dönüşme ihtimali şu anda masada duruyor. O zaman Türkiye'nin tutumu çok önemli. Türkiye'nin en büyük arızası şu: ülkemizin etrafı problemli, etrafıyla ilişkileri de problemli şimdi Cumhurbaşkanı belki bunu fark ediyor ve etrafıyla ilişkileri düzeltme yoluna gitmeye başladı diyebiliriz, böyle adımlar atıyor olabilir. Ama etrafın içi problemliyken, senin ilişkin iyi olsa ne olur! Bak sığınmacı olarak bedelini ödüyorsun veya bir anda sınırdan içeri bir bomba düşebiliyor, bir şeyler olabiliyor Dolayısıyla etrafımız temizlenmesine, oradaki merkezi hükümetlerin bağımsızlaşması bizim de en azından engel olmayan bir tutum izlememiz, bu noktada önemli. İran ve Slovakya devlet yöneticilerinden hareketle dünyanın başka bir konjonktüre evrildiğini şu anda gözlemlememiz lazım. Bunu basit ve adi olaylar olarak adlandırırsak yanılmış oluruz."