Bu Partiye Sırtını Dönüp de Iflah Olan Kimse Görmüyorum"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sonunda rütbe, mevki, makam, mal ummadan, hiçbir bir şey hesap etmeden çıktığımız yol, bizi buralara getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sonunda rütbe, mevki, makam, mal ummadan, hiçbir bir şey hesap etmeden çıktığımız yol, bizi buralara getirdi. Er kişi niyetine musalladan doğrudan mezara. Yolculuk bu. Elbette bu ağır yükü çekemeyenler de oldu, olacaktır. Onların değerlendirmesini millete bırakıyoruz. Bugüne kadar bu davaya, bu partiye sırtını dönüp de iflah olan kimse görmüyorum" dedi.
16 Nisan referandumu sonrası kabul edilen anayasa değişikliği sonrası Ak Parti'ye 33 ay sonra tekrar dönen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde AK Parti üyelik beyannamesini imzalayarak bir konuşma gerçekleştirdi. "Bizim milletimizin huzuru, refahı, geleceği için yapılması gereken hiçbir çalışmayı öteleme, savsaklama hakkımız yoktur" diyen Erdoğan, "Şunu söylüyorum; bugün burada belediye başkanlarımız falan yok. Bakanlarımız var ama onlar da inanıyorum ki televizyonlardan izliyorlar. Bizim hizmetimizde şuna dikkat etmemiz gerekir. Hizmet gereklidir ama hizmet yeterli değildir. Aslolan yeterli olanı yapmaktır. Aslolan halkımızın gölüne girmektir, halkımızın gönlünü kazanmaktır. Bizi rehavete kapılma, hele hele milletimizin rotasından çıkma hakkımız asla yoktur. Çok büyük hizmetler yapıyoruz. 15 senede Cumhuriyet tarihinde görülmemiş yatırımları AK Partimiz yaptı. Yapmaya da devam edeceğiz. Altyapı, üstyapı, eğitim, sağlık bütün bu alanların hepsinde bunu yapacağız. Bunu yapmamak için de hiçbir engel önümüzde yok. Bizim bu gücümüz var. Aksi takdirde şehitlerimize mahcup oluruz, gazilerimize mahcup oluruz, evlatlarımıza mahcup oluruz. Değerli kardeşlerim bu fakir mahcup olmak istemiyor. Sizlerin de mahcup olamamak istediğinize inanıyorum. Öyleyse çalışacağız, daha çok çalışacağız, daha samimi çalışacağız, daha verimli çalışacağız, daha çok insana ulaşacağız. Bizi duymamış olana kendimizi duyuracağız, bizi tanımamış olana kendimizi tanıtacağız" şeklinde konuştu.
"GENÇLERE VE KADINLARA ÖZEL ÖNEM VERECEĞİZ"
Başbakanlığı döneminde vatandaşlara çat kapı yaptıkları ziyaretleri anlatan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Bir gece geç kaldık. Ani harabelerini dolaştık. Recep Akdağ falan beraberdik. Dönüşte dedim ki, ' Recep Bey şöyle bir çat kapı yapalım.' Çıktık, şöyle bir çat kapı yaptık. Tabi bizi görünce ev sahibesi şaşırdılar. Dedik 'evin beyi yok mu?' 'Bey şu anda sürülerle beraber' dedi. Meğerse çobanmış. 'Peki bize ikram edebileceğin bir şeyin var mı?' dedim. 'Ne demek Başbakanım' dedi. Açtı hemen kapıyı aldı bizi içeriye. Malum tandır hazır, peynir, petek bal, çay geldi. Bu arada da hemen telefonla beyini arıyor. 'Bey bey bak Başbakanım bizde' diyor. O da 'iyi bakın ha' diyor. Verdi telefonu bize, 'Yakın uzak nerdesin' dedim. 'Uzaktayım başbakanım' dedi. 'O zaman sen hiç yorulma, burada hanımefendi bize gerekli ikramı yapıyor' dedim. Oradan çıktık. Muhabbet baya güzeldi. Çıktık şehre gelmeden dedim ki ya bir kapıyı daha çalalım. Bir çat kapı daha yaptık. Hemen kahve ikramı için evin gelinine ev sahibesi talimat verdi. Kızımız da kahveyi getirirken kahveyi düşürdü ve eli kesildi. Bende Recep Bey'e dedim ki 'Recep al hastaneye götür.' O zaman da o hastane yeni yaptığımız hastanelerden birisiydi herhalde. Recep Bey aldı hastaneye götürdü. Dikiş falan atıldı ama onlar ikramlarını yine bize yaptılar. Söyleyeceğim şey şu; bu insanlar bizim insanlarımız ben onlar Kürt müdür Zaza mıdır, şu mudur bu mudur? Böyle bir şey bilmiyorum. Çat kapı yaptık. Bizim bu anlayışı yaygınlaştırmamız lazım. Durmayacağız, çat kapı yapacağız. Özel davet yok. Parası pulu olana gidelim de diğerlerini kenarda bırakalım yok. Parası pulu olanın zaten her şeyi var. Yani gerek yok. Biz ama öbürlerine gidelim, bizimle yürüyenler ağırlıkla onlar. Ha öbürlerini öteleyelim mi? Hayır, onu da demek istemiyorum ancak buradaki samimiyet orada yok. Onun için de biz kuradan çıkar gibi çat kapı yapalım ve gidelim. Bu bambaşka bir heyecan, bambaşka bir zevk. Bunu yapalım. Bizi yanlış bilene doğrusunu da anlatalım. Toplumun hiçbir kesimini tabi ki ihmal etmeyeceğiz. Özellikle gençlere ve kadınlara özel önem vereceğiz. Onun için kadın kollarımızın görevi çok çok ağır, çok çok önemli. Aynı şekilde gençler. Bunun için kendimizi sürekli yenileyeceğiz. Gençlere ulaşmak için hangi yenilikleri yapmamız gerekiyorsa yapacağız. Kadınların gönlünü fethetmek için ne yapılması gerekiyorsa yapacağız. Ben de eşime, Semiha Hanım'a huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Binali Bey'den geri kalmıyorum. Tabi aynı şekilde tüm bakan arkadaşlarımızın eşlerine teşekkür ediyoruz. Milletvekili arkadaşlarımızın, hanım milletvekillerimizin kendilerine aynı şekilde eşlerine teşekkür ediyoruz."
"BÜYÜME ORANLARINI DAHA DA YÜKSELTECEĞİZ"
Türkiye'nin büyümesi, gelişmesi, ilerlemesi için çalışan işçisinden iş adamına, esnafından çiftçisine tüm kesimleri desteklediklerini ve destekleye devam edeceklerinin altını çizen Erdoğan, "Büyüme oranlarını daha da yükselteceğiz. Üretimi, ihracatımızı arttıracağız. İstihdamı artırıyoruz, arttıracağız. Enflasyonu daha da düşüreceğiz ama bu arada faizleri mutlaka aşağıya çekeceğiz. Faiz-enflasyon bir sebep netice meselesidir. Sebep faizdir, enflasyon neticedir. Onun için bu adımı atacağız. Mevcut projeleri süratle tamamlayacağız, yenilerini hemen devreye alacağız. Özellikle savunma sanayi projelerimiz bizim için kritik öneme sahip. Bu alanda ülkemize ileri teknoloji katkısı olmayan hiçbir proje bizim için muteber değildir. İşte dün Hindistan seyahatimde Sayın Modi ile yaptığımız görüşmelerde özellikle bilişim teknolojisi, yazılım vesaire bunları kendileriyle görüştük. Hatta uzay teknolojisinde ciddi adımlar attılar, Türkiye ile müşterek adımları atabiliriz, yaparız dediler. İnşallah bunları da kovalayacağız" değerlendirmelerinde bulundu.
"AK PARTİ EN ZOR DÖNEMDE 2 HUSUSTAN VAZGEÇMEMİŞTİR, BİRİSİ ÖZGÜRLÜK-GÜVENLİK DENGESİNİ GÖZETMEK, DİĞERİ DE EKONOMİDEKİ ÖNCELİKLERİMİZ VE YATIRIMLARIMIZDAN ASLA VAZGEÇMEMEKTİR"
Erdoğan, dünyanın en eli kanlı terör örgütlerinin saldırılarına maruz kalmasına rağmen Türkiye'nin mücadelesini demokrasi ve hukuk içinde sürdürmesinin altında özgürlük-güvenlik dengesini gözetmesi ile ekonomideki önceliklerinden ve yatırımlarından asla vazgeçmemek olduğunu vurgulayarak, "Suriye operasyonlarında yaşadığımız tecrübeler, savunma sanayinin tüm alanlarında kendi kendine yeterli bir ülke haline gelmemizin en stratejik önceliğimiz olduğunu göstermiştir. Bunlarla birlikte, eğitimde, sağlıkta, güvenlikte, adalette, şehirleşmede, sosyal yardımlarda kat etmemiz gereken önemli mesafeler var. AK Parti en zor dönemde biliyorsunuz 2 husustan vazgeçmemiştir. Bunlardan birisi özgürlük-güvenlik dengesini gözetmek, diğeri de ekonomideki önceliklerimiz ve yatırımlarımızdan asla vazgeçmemektir. Bugün dünyanın en eli kanlı terör örgütlerinin saldırılarına maruz kalmasına rağmen mücadelesini demokrasi ve hukuk içinde yürüten bir ülke olmamızın gerisinde işte bu anlayış var. Aynı şekilde etrafımız ateş duvarıyla çevrili olmasına, içimizde de benzer görüntüler ortaya çıkartılmaya çalışılmasına rağmen büyüme rakamlarımızda, büyük yatırımlarımızda hala en önlerde yer almamızın sırrı da budur. Önümüzdeki yıllarda da demokrasi, hukuk ve yatırımlar konusundaki hassasiyetlerimizden vazgeçmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
"BUGÜNE KADAR BU DAVAYA, BU PARTİYE SIRTINI DÖNÜP DE İFLAH OLAN KİMSE GÖRMÜYORUM"
Necip Fazıl Kısakürek'in Sakarya Türküsü şiirinden bir kesit okuyan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim muhabbetimiz rüzgara göre yön değiştirmez. Çünkü bizim kardeşliğimiz ahiret kardeşliğidir. Bizim dava arkadaşlığımız ervah-ı ezelde levh-i kalemde yazılmıştır. Buna böyle bakacağız. Ama dava adamlığı da kolay değildir. Üstat ne diyor; Eyvah eyvah Sakaryam, Sana mı düştü büyük. Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük. Ne ağır imtihandır başındaki Sakarya. Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya. İnsandır sanıyorum mukaddes yüke hamal, hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal. Ne ayrılık anneden, vatandan, arkadaştan. Böyle bir yolculuk. Bizler hor da olsa, öksüz de olsa bu davayı taşımaya talip olduk. Rabbimiz ne buyuruyor, dağların bile çekemediği yükü insan ne yaptı, yüklendi. Şimdi bunun hakkını hep beraber vermemiz lazım. Kimse bizi buna zorlamadı. Her birimiz kendi irademizle, kendi tercihimizle bu meşakkatli yola revan olduk. Sonunda rütbe, mevki, makam, mal ummadan, hiçbir bir şey hesap etmeden çıktığımız yol, bizi buralara getirdi. Er kişi niyetine musalladan doğrudan mezara. Yolculuk bu. Elbette bu ağır yükü çekemeyenler de oldu, olacaktır. Onları ademe mahkum ediyor değerlendirmesini millete bırakıyoruz. Bugüne kadar bu davaya, bu partiye sırtını dönüp de iflah olan kimse görmüyorum."
"KAYBEDECEK ZAMANIMIZ YOK, 2019 SEÇİMLERİNE KADAR GEÇECEK SÜREYİ ÇOK İYİ DEĞERLENDİRMELİYİZ"
2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar olan süreyi çok iyi değerlendirmeleri gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "İnşallah bundan sonraki çalışmalarımızda saflarımızı daha da sıklaştırarak yolumuza devam edeceğiz. Olağan kongre sürecini fırsat bilerek bu güçlenmeyi aşağıdan yukarıya doğru ve kararlı bir şekilde sürdürmeliyiz. Kaybedecek zamanımız yok. Yolumuz uzun, vazifemiz ağırdır. Önce mahalli seçimlerim ardından Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapılacağı 2019 yılına kadar geçecek süreyi çok iyi değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin. Hakka ve halka hizmet yolunda mevlam bize güç versin, kuvvet versin. Rabbim yol arkadaşlığımızı, gönüldaşlığımızı daim ve kaim eylesin. Bu düşüncelerle sözlerime söz verirken aileme yeniden katılıyor olmanın, bu çatı altında yeniden sizlerle bir araya gelmenin sevinci, heyecanı, mutluluğu içinde hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Muhabbetiniz, coşkunuz ahde vefanız için her birinize gönülden teşekkür ediyorum" diye konuştu.
(Uğur Kan Yüksek - Derya Yetim - Benan Özben - Ömer Çetin - Enise Vural - Nurullah Geylani / İHA)