Bülent Arınç, Erdoğan'a Yaptığı Teklifi Açıkladı: Gül'e, Davutoğlu'na, Babacan'a veya Bana Görev Verin Dedim
TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, 24 Haziran seçimleri sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptığı görüşmede "Gül'e, Davutoğlu'na, Babacan'a veya bana görev verin" dediğini açıkladı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) eskiBaşkanı Bülent Arınç, 24 Haziran seçimleri sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü ve "Sorumlulukları paylaşın. Çok iyi bir diplomasi kadromuz var. Abdullah Bey olur, Davutoğlu olur, Ali Babacan olur, ben olurum veya bir başkası olur" dediğini aktardı.
Bülent Arınç, Habertürk'ten Kübra Par'ın sorularını yanıtladı. Arınç, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
YENİ PARTİ TARTIŞMASI
Yerel seçim sonrası yeni bir parti kurulacağı iddiasıyla ilgili "Hakkımı helal etmem" dediği hatırlatılan Arınç, "2001'de AK Parti'yi kurarken, başka bir partinin içinden gelerek yeni bir parti kurmadık. Fazilet Partisi kapatılmıştı. Kendimiz bir sorgulama yaptık, bir kısım arkadaşlarımız yine Erbakan Hocamızın gösterdiği istikamette Saadet Partisi'ni kurdu. Biz böyle bir partiye gitmeyeceğimize karar verdik, gidip hocamıza da durumu anlattık. Ondan sonra kendi partimizi kurduk" dedi.
"YENİ PARTİYE KESİNLİKLE KARŞIYIM"
"Yani, Fazilet Partisi devam ediyorken partiden ayrılmayı tercih etmedik, çünkü o partide önemli görevler yüklenmiş insanlardık ve kendi partimizin içerisinden bir huruç hareketi başlatmadık. Bunu ahlaki bulmadık. Fazilet Partisi'nin kapatılması gibi bir beklentimiz de yoktu ama kader çizgisi Fazilet'in kapatılmasını önümüze getirince, biz artık üç ayda bir partisi kapatılan, Türkiye'ye hizmet edemeyen bir siyasi çizgide olmak istemediğimizi söyledik. O noktada 7 günlük çocuk kadar saf ve temiziz. Kimse bize, 'Oradan ayrıldınız, Hoca'ya ihanet ettiniz' diyemez.O zaman Saadet Partisi'nde kalıp bize karşı ileri geri söz söyleyenlerin çok büyük bir kısmı da daha sonra HAS Parti'ye gitti, ardından da AK Parti'ye geldi. Biz daha kestirmeden gitmiştik, onlar dolanarak geldi. Yaptığımız doğruydu, zeminimiz ahlakiydi ve o zamanki tabanın yüzde 90'ı bize AK Parti'de oy verdi. Şimdi AK Parti'den başka bir partinin çıkmasına kesinlikle karşıyım. Biz AK Parti'nin kurucusuyuz, iyi gününde de kötü gününde de bu partide olduk."
"BİZ YENİ PARTİ KURMAYIZ"
"Şu anda aktif siyasette değiliz ve bunun meraklısı da değiliz. Tek amacımız partimizin güçlü olması ve Türkiye'de hayırlı hizmetlerine devam etmesi. 'Ama öyle değil' diyorlar. Bunu partinin içinden de söyleyebilirler, mekanizmaları vardır. Ama partinin dışından söyleyenler varsa, muhalefet etmek hakkınız, ne söyleyecekseniz söyleyin. İsterseniz yeni parti kurun, ama bunu biz yapamayız. Böyle bir hakkı kendimizde görmeyiz, çünkü biz AK Parti'nin 2000 Kongresi'nden bugününe kadar başarısıyla hep birlikte olduk. Bu partiden Erkan Mumcular bakan oldu ayrıldılar, arkalarından beş on kişi de götürdüler. Ayrılanların arkasından hiç kötü bir şey söylemedim, çünkü bizimle birlikte olmuş ve az da olsa sorumluluk paylaşmış insanların tercihlerine saygı duymam ama kötülemem de. 'Dün iyiydi de bugün mü kötü oldu' derler."
ERDOĞAN-ARINÇ DİYALOĞU
24 Haziran seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'la arasında geçen konuşmayı şöyle aktardı:
"Başka teklifler oldu ama ben kapıları çok önceden kapatıyorum. Bulunduğum hizmetlerin dışında, 'Bize resmi görev vermenize gerek yok ama bir birikimimiz var. Size ve partimize faydalı olabiliriz. Mesela Kürt meselesi konusunda bana bir görev verin. Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanlığı yaptım, bunu spesifik olarak verin. Batılılar bunu yapıyor. Başınızda bin türlü telaş var. Cumhurbaşkanlığı sistemi öyle hale geldi ki her şey size sorulacak. Her şeyin sorumlusu siz olacaksınız. İyi olursa alkışlanacaksınız, kötü olursa sizden şikâyet edilecek. Bu sorumlulukları paylaşın. Çok iyi bir diplomasi kadromuz var. Abdullah Bey olur, Davutoğlu olur, Ali Babacan olur, ben olurum veya bir başkası olur' dedim."