Burslu Öğrenciler Yararına Bir Araya Geldiler
Türk Kadınlar Konseyi Derneği Aydın Şubesi, burslu okuttukları öğrenciler için kahvaltı düzenlendi.
Türk Kadınlar Konseyi Derneği Aydın Şubesi, burslu okuttukları öğrenciler için kahvaltı düzenlendi.
Aydın'da 1995 yılında kurulan ve kamu yararına faaliyet gösteren Türk Kadınlar Konseyi Derneği (TKKD) Aydın Şubesi, burslu öğrenciler yarına Keyif Bahçesi'nde kahvaltı düzenledi. Aydınlı kadınların yoğun katılım gösterdiği toplantıda konuşan TKKD Aydın Şube Başkanı Esen Serter, "Derneğimiz kamu yararına çalışan bir dernek ve kuruluşumuzdan bu yana düzenli bir şekilde öğrencilerimize burs vermekteyiz. Bu bursları da dernek üyelerimizin desteği sürdürüyoruz. Türk Kadınlar Konseyi'nin değerli üyelerine bugüne kadar bizleri destekledikleri için teşekkür ediyor bundan sonra da desteklerinin devam etmesini diliyoruz" diye konuşarak yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler verdi.
Serter'in açılış konuşmasının ardından konuşan Prof. Dr. Pınar Okyay ise, "Kadınlar 'toplumsal cinsiyet' ile ilişkili olarak birçok toplumda, erkeklere göre sistematik olarak bazı temel insan haklarına ulaşamamakta ya da kullanamamaktadır. Öyle ki kadınlar, doğum öncesinde cinsiyet seçimli düşüklerle başlayan ve hayatı boyunca devam eden sağlık sorunları yaşamakta, sağlıkta ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Gerçekten de günümüzde, büyük çoğunluğu Asya'da olmak üzere, çeşitli nüfuslarda, aksi takdirde hayatta olması beklenen en az 60 milyon kız, cinsiyet-seçimli düşük, bebek öldürme veya ihmal sonucunda kayıptır. Bu konunun Çin'deki boyutunu çok önemlidir. Normalde her 100 kıza karşı beklenen 106 erkek bebeği ifade eden 'doğuşta beklenen cinsiyet oranı' Çin'de büyük oranda bozulmuştur. 31'in ilin 21'inde doğuşta beklenen cinsiyet oranı 108'den büyüktür. Yapılan projeksiyonlarda 2020 yılı itibari ile evlenme çağında olan 40 milyon bekar erkek bulunacaktır. Ergenlik dönemiyle beraber şiddet kadın sağlığında en önemli sorunlardan biri olmaktadır. Öyle ki, Dünya ölçeğinde her 3 kadından biri bugün şiddetin değişik biçimlerine maruz kalmaktadır. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet günümüzde bir pandemidir. Dünyadaki her topluluk, toplum, ülke veya bölgede rastlanır. Maruz kalınan şiddet 15-44 yaş grubu kadınların 10.sıradaki ölüm nedenidir. Tüm dünyadaki kadın ölümlerinin yüzde 7'si şiddet ile ilişkilidir. Türkiye İstatistik Kurumu'na göre ülkemizde, ortalama 10 kadından dördü erkek şiddetine maruz kalmaktadır. 2017 yılında 409 kadın cinayeti yaşanmıştır. Cinayetlerinin yüzde 85'ini kocalar, sevgililer, eski kocalar, ayrılmak istenen sevgililer işlemiştir. Ülkemizde 2017'de kadın cinayetleri yüzde 25 oranında artmıştır. Bunun en önemli nedenlerinden biri, erken evliliklerdir. Ülkemizde yaklaşık 200 bin kız çocuğunun evlenmeye zorlandığı bilinmekte, bu sayının çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin vardığı son nokta silahlı çatışmalarda tecavüzün bir silah olarak sistematik kullanımıdır. Şiddet mağduru kadınlar çoğu zaman, ancak gelişmiş olan ülkelerde sağlık sistemlerine başvurup, hizmet alabilirken, gelişmekte olan ülkelerin çoğunda ya hiç başvurmamakta, ya da yetersiz hizmet nedeniyle, yaşam boyu sürecek fiziksel ve psikolojik sağlık sorunlarını ile baş etmek zorunda kalmaktadırlar.
Uzun yaşama her zaman sağlıklı yaşama anlamına gelmemektedir. Kadınlar erkeklere göre daha uzun bir süre, başta kardiyovasküler hastalıklar ve kanserler olmak üzere sağlık sorunları ile yaşamaktadırlar. Bu da yaşlı kadının sağlık hizmetlerine ulaşım ve yararlanmasını gerektirmektedir. Bunun önünde toplumsal cinsiyete bağlı bazı engeller vardır. Kadın eğitimi, özellikle de yaşlılarda, erkeklere göre belirgin düşüktür. Bu da özellikle yaşlı kadınların gerekli bilgi ve kaynaklara ulaşımını olumsuz yönde etkilemektedir. Aynı zamanda, yaşlı kadınlar yaşlı erkeklerde göre daha fakir ve sosyal güvenceden yoksundurlar. Yaşlılıkla beraber sıklığı artış gösteren sağlık sorunları yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak algılanmakta ve kadınlara bu konuda sağlık bakımı alma sosyal desteği ailede daha az gösterilmektedir. Aydın'da kadın inkontinansı (idrar kaçırma) ile yapmış olduğumuz bir çalışmada sağaltım aramanın yaşla hızla anlamlı şekilde düştüğü saptanmıştır.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinden bahsedildiğinde, eşitlik sıklıkla aynılıkla karıştırılmaktadır. Bu düşünce, eşitliğin 'aynılık' olduğu hatasından kaynaklanmaktadır. Elbet, kadın ve erkek farklıdır. Eşitlik, bütün farklılıkların ortadan kaldırılıp birbirinin aynı insanlardan oluşan toplumlar oluşturmak anlamına gelmez. Tersine, farklılığın eşitsizlik anlamına gelmemesi için çaba sarf etmektir. Örneğin, kadınların biyolojik olarak farklı oldukları için erkeklerden daha az eğitim görmelerinin engellenmesi demektir. ya da ülkenin doğusunda yaşayan bir kadının da batısında yaşayan kadar kolaylıkla hastaneye gidebilmesi ve sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için gerekli yatırımları yapmaktır. Kadın ve erkeklerin, karar almada, seçimlerinde, hizmetleri elde etmede, fırsatlara erişimde ve kullanmada ve kaynaklara erişimde ve kullanmada eşit konumda olmalarıdır. Eşitliği sağlayıcı politikalar, toplumdaki süreçlerin tümüne entegre edilmelidir. Ancak bu yapıldığında toplumun gelişmesi mümkün olabilecektir" ifadelerini kullandı. - AYDIN