Camide cemaate 'koronavirüs' uyarısı
Can EROK -KORONAVİRÜSE karşı alınan tedbirler arasında camilerde vakit ve cuma namazlarının cemaatle kılınmaması da yer alıyor.
Can EROK -KORONAVİRÜSE karşı alınan tedbirler arasında camilerde vakit ve cuma namazlarının cemaatle kılınmaması da yer alıyor. Bu kararı geçen günlerde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş duyurmuştu. Camilerin kapısı ise namaz kılmak isteyenler için açık. Marmara İlahiyat Camisi'ne gelen bazı vatandaşların öğle namazını münferit şekilde kıldığı görüldü. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Abdullah Kahraman, camilerde toplu halde namaz kılanlara çağrıda bulunarak, dinin tedbire de uymayı emrettiğini söyledi.
"DİĞER BİREYLERE SİRAYET EDİYORSA ORADA KUL HAKKI VAR DEMEKTEDİR"
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Abdullah Kahraman, alınan tedbirle ilgili konuştu. Kahraman, vakit namazları ve cuma namazının toplu kılınmama nedenini şu sözlerle ifade etti:
"İnsanlarımız genel olarak bu tedbire bağlı kalıyorlar. Bir kısım insanlarımız da adeta bu tedbiri bozarcasına tedbirler kaderi bozmaz gibi bir takım anlayışlarla hareket etmek istiyorlar. Tarihte de tedaviye karşı koyan insanlarımız olmuştur. Yani biz tevekkül ederiz, Allah'tan ne gelirse ona razıyız tarzında bir anlayış olmuştur. Cenabı hak bize hastalığı ve şifayı yaratıp, hastalıklar karşısında tedbir almamız gerektiğini, peygamber efendimiz (SAV), tedavi olmamız gerektiğini ifade ederken biz tedaviye direnemeyiz. Tedavi için alınması gereken tedbirlerden kaçamayız. Kaçtığımızda din adına, dindarlık adına doğru bir davranış sergilediğimizi asla iddia edemeyiz. Bireysel olarak kişiler ne yaparsa yapsınlar onları baskı altına alma kimseyi düşünmez lakin bir mesele bireyle kalmıyor ikinci bir birey ve diğer bireylere sirayet ediyorsa orada kul hakkı var demektedir. Ben kendi adıma tedbir alırım veya almam beni bağlar ama benim almadığım tedbir bir başkasına engel oluyor, başkasına hastalık bulaştırıyorsa o zaman benden çıkar, benim irademden çıkar diğer insanın hakkına girmiş olurum. Dolayısıyla ben de var olan bir virüsü başkasına bulaştırdığım zaman tedbir almamış olmanın ve o insanın sıkıntı çekmesine ve belki ölmesine sebep olmanın vebalini hep taşımış olurum.""DİN TEDBİRE UYMAYI DA EMREDER"
"Canı korumak ile sünneti eda etmeyi karşı karşıya getirdiğimizde dinimiz öncelikle canı korumayı tercih eder" diyen Abdullah Kahraman, "Zor durumda kalan insanlara haram olan şeylerin bile geçici süre yenmesi, onlardan yararlanılmasını emreden bir din elbette böyle bir durumda. tedbir almayı da emreder. Tedbire uymayı da emreder. Dolayısıyla direnç gösterip, tedbire uymuyorum, ne olacaksa olsun, Allah'ın kaderi gelsin beni bulsun diyen insanlar bireysel olarak bunu yapıyorlarsa Allah ile hesapları kendilerinindir. Ama kendi almadığı tedbir dolayısıyla bir başkasını hasta ediyorsa ve ona virüs bulaştırıyorsa burada bireysellik yoktur. Bunun büyük bir vebali vardır. Kul hakkı vardır" şeklinde konuştu."CENAZE NAMAZLARI NASIL KILINIYOR"
Camiye gelen ve öğle namazını kılan Eflatun Satı, Prof. Dr. Abdullah Kahraman'a 'cenaze namazları nasıl kılınıyor' sorusunu yöneltti. Kahraman, cenaze namazının açık alanda kılındığını ifade ederek, "Cenaze namazını iki kişi bile kılsa, cenaze namazı farzı yerine gelmiş olur. Diğer müminlerden onun sorumluluğu düşer. Vefat eden yakınınızı öğrendiniz. Siz kendi içinizden ona olan hakkınızı helal ettiğinizde olay bitmiştir" ifadelerini kullandı. Öğle namazını kılmak için camiye gelen Nazım Sarıca, "Bir işim vardı, evden çıktım. Mecburen camiye uğradım. Camide namaz kıldım. Eve dönüyorum Dikkat ediyoruz. Kendimizi koruyoruz" şeklinde konuştu.