Çanakkale'de Yerel Gazetecilik Semineri
Çanakkale'de yerel gazetecilik semineri ÇANAKKALE, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) Konrad Adenauer Stiftung (KAS) Türkiye Temsilciliği ile birlikte düzenlediği 75'inci Yerel Gazetecilik Semineri'ne ev sahipliği yapıyor.
Çanakkale'de yerel gazetecilik semineri
ÇANAKKALE, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) Konrad Adenauer Stiftung (KAS) Türkiye Temsilciliği ile birlikte düzenlediği 75'inci Yerel Gazetecilik Semineri'ne ev sahipliği yapıyor.
Parion Hotel'de düzenlenen seminere, Çanakkale Vali Yardımcısı Cemal Yıldızer, CHP'li Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı (TGC) Turgay Olcayto ile cemiyet üyesi gazeteci ve yazarlar ile Tekirdağ, Balıkesir, Edirne, Çanakkale ve ilçelerinden çok sayıda gazeteci katıldı.
Saygı duruşu ile başlayan seminerde açılış konuşmasını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto yaptı. Basın, gazetecilik söz konusu olduğunda gerçekten güç günler geçirildiğini kaydeden Olcayto, "Bireysel olarak da kurumlar olarak da bu güçlük hepimizi sarmış durumda. Türkiye'de bir kutuplaşma var. Toplumu saran bu kutuplaşmanın büyük zararları olduğunu düşünüyorum. Zannediyorum hepimizin aşağı yukarı kanısı bu. Neden birlikte olamıyoruz? Neden hoşgörümüzü kaybettik? Bugün de yine sabah televizyon haberlerini açtığımızda, Ege Üniversitesi'nde eski günleri hatırlatır şekilde öğrenciler birbirine girmiş. Bir öğrenci ölmüş, bir öğrenci ağır yaralı. Bunun önüne nasıl geçeceğiz? Siyaset nefret dilini ne zaman terk edecek? Tabi özellikle bizim kendimizi de eleştirmemiz lazım, medya dilini nasıl düzeltecek? Bunların hepsini konuşmamız gerekiyor" dedi.
"BÖLÜNMÜŞLÜĞÜMÜZÜ GÖMMEMİZ LAZIM"
Alman bir şairin şiirindeki "Artık bölünmüşlüğünüzü gömün" dizesini örnek veren TGC Başkanı Olcayto, "Hakikaten bizim de önce belki gazeteciler olarak bu bölünmüşlüğümüzü gömmemiz lazım. Ortadan kaldırmamız lazım. Çünkü baktığımız zaman gazetecilik bugün, saf gazetecilik olmaktan çoktan çıktı. Çıkarlara dayanan, iktidardan nemalanmak isteyen, bunun dışında da kendi siyasi ideolojisi üzerine gazeteciliği bina etmeye çalışan bir takım arkadaşlarımız var ortada. Bunlara doğrusu ben Türkiye'nin en yaygın, en büyük meslek örgütünün başkanı olarak gazeteci demekten gerçekten utanıyorum. Umarım bütün bu güçlükleri aşacağız. Çünkü biz umudumuzu hiçbir zaman kaybetmedik. Biz hep aynı yerde duruyoruz. Biz herkese mesafeliyiz, her iktidara mesafeliyiz. Muhalif partilerle de ilişkilerimiz belli çerçeve içinde. Eğer basına yönelik bir şey varsa ancak bizi yanında buluyor. Onun dışında bağımsız, bağlantısız gazeteciliği yaşatmak için uğraş veriyoruz" diye konuştu.
BASININ GÖREVİ DOĞRU BİLGİ VERMEK
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise Çanakkale Savaşları'nın 100'ncü yılında gazetecilik seminerinin kentte yapılmasının çok önemli olduğunu söyledi. Basının en temel, olmazsa olmaz görevinin insanlara doğru bilgi vermek olduğuna dikkat çeken Gökhan şunları söyledi:
"Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bizim hakkımızdır, doğru bilgi edinme. Bu hakkımızı kullanmak istiyoruz. Manipüle edilmiş bilgileri değil, birileri tarafından oralara sızdırılmış bilgileri değil, onun bunun kulu kölesi olmuş insanların sızdırdığı bilgilerin değil, doğru bilgiler öğrenmek istiyoruz. Gerçek neyse onu öğrenmek istiyoruz. Son süreçte paralel denilen, paralelin öteki tarafı olan insanlar ortaya çıktığı zaman biz bunu anladık ki birçok dava konusu manipüle edilmiş. Hala ısrarla ortaya çıkıyor. Doğru, düzgün haber vermeyi kendine şiyar edinmiş insanlar bu ülkede katledildi. Sabahattin Ali'den başladı. Abdi İpekçi'si, Çetin Emeç'i, Uğur Mumcu'su, en son Hrant Dink. Doğru bilgi vermeyi amaç edinmiş insanlara geri adım attıramadıkları için bunları öldürdüler, katlettiler. Şimdi katletmiyorlar, tutukluyorlar. Türkiye gazeteci tutuklamalarında dünyada isim yapmış bir ülke. Benim burada özellikle istirham etmek istediğim bir konu var. Ne olur bizim halkımızın doğru bilgi edinme, haber alma hakkına saygı gösterin gazeteciler olarak. Aklınızda birilerine yandaş olabilirsiniz. Birilerinin, bir yerde iktidarda olmasını isteyebilirsiniz. Ama bu gazetecinin o görevini eksiksiz yapmaması için bir gerekçe değildir. Siz haberi verirsiniz, yazarları yorumunu yapar. Ama haberin yorumunu yapar, haberi yanlış veremez hiçbir gazeteci. Bu insan haklarına da özgürlüklere de aykırı. Onun için ben bunu çok önemsiyorum."
"ÜÇ ANA İLKE İŞLETİLMELİ"
Çanakkale Vali Yardımcısı Cemal Yıldızer de, demokratik rejim ile basın kurumu arasında iki yönlü ilişki olduğunu kaydederek, "Her şeyden önce işlevsel bir ilişki vardır. Bildiğiniz gibi demokrasi, tüm hataları ve yetersizliklerine rağmen en iyi yönetim biçimini sağlayan rejimdir. Basın da meşrutiyetin, yani kamu vicdanına uygunluğun halk iradesine bağlandığı demokrasinin siyasi, sosyal örgüsü içinde zamanla son derece önemli bir yapı taşı haline gelen sosyal bir kurumdur. Basın bu önemini zaman içinde özgür, demokratik düzenin amacına uygun işlemesini sağlayabilmek yaşamsal önem taşıyan kamusal görevler üstlenmesiyle kazanmıştır. Demokratik sistemin bir toplumda sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için demokrasinin üç ana ilkesinin en verimli bir şekilde işletilmesi gerekmektedir. Bu ilkeler çoğulculuk, siyasi katılma, siyasi iktidarın sınırlandırılması ve hukukun üstünlüğüdür. İşte bu noktada karşımıza çıkan bir gerçek, bu ana ilkenin ancak özgür ve sorumluluk sahibi bir basının kamusal görevleri en iyi şekilde getirişiyle sağlıklı olarak işlemesinin mümkün olduğudur" dedi.
Konusunda uzman gazeteci, akademisyen ve hukukçular tarafından mesleki konuların ele alındığı dört oturumun gerçekleştirileceği seminer, yarın Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto'nun değerlendirme konuşması ve sertifika töreni ile sona erecek.