Cemaat Vakıfları İftarı
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cemaat Vakıfları temsilcilerine seslenerek, "Biz artık Türkiye'de birlikte yaşıyoruz."
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cemaat Vakıfları temsilcilerine seslenerek, "Biz artık Türkiye'de birlikte yaşıyoruz. Hatta temenni ediyorum ki şu veya bu acı olaylar sebebiyle Türkiye dışına çıkmış olanlar da keşke ülkemize gelseler, yeniden birlikte olsak, yeniden birlikte yaşamaya başlasak" dedi.
Arınç, Cemaat Vakıfları tarafından Gölbaşı'nda verilen iftara katıldı.
İftarın Cemaat Vakıfları tarafından verilmesinin çok anlamlı olduğunu dile getiren Arınç, yaptığı konuşmada, bütün semavi dinlerde oruç adıyla bir ibadetin farz kılındığını, Anadolu'da farklı inançtan vatandaşların da ramazana saygı duyduğunu belirtti.
Çocukluğunda farklı inançtan komşuları bulunduğunu belirten Arınç, çok iyi komşuluk ilişkileri olduğunu, birbirlerinin sofralarına konuk olduklarını anlattı. Arınç, bu döneme ilişkin bazı anılarını paylaştı.
Manisa Kırkağaç'ta 1910'lu yıllarda belediye encümeninde farklı inançtan kimseler bulunduğunu anlatan Arınç, farklı inançlardan vatandaşların Anadolu'da birlikte yaşadıklarını ve bir kaderi paylaştıklarını anlattı.
Geçmişte azınlıklara yönelik üzücü olaylar yaşandığını anımsatan Arınç, bugün bu trajedilerin azaldığını söyledi ve o zor günlerin bir daha yaşanmamasını diledi.
Türkiye'den ayrılan azınlıklar bulunduğunu da belirten Arınç, "Dünyanın neresine gidersek gidelim herkes Anadolu'da yaşadığı geçmişi büyük bir özlemle anıyordu" dedi.
Dönmek isteyenlerin olumsuzluklarla karşılaştıklarını dile getiren Arınç, yapılan çalışmalarla dönüşlerin büyük ölçüde başladığını söyledi.
Başbakan Yardımcılığı göreviyle Vakıfların kendisine bağlandığını belirterek, farklı bir dünyaya girdiğini ifade eden Arınç, "Doğrusu geçmişteki siyasi çizgim itibarıyla meseleye bu kadar sıcak bakmadığımı ifade etmeliyim ama bu dünyaya girince sizlerin samimiyetinizi, dostluğunuzu, inançlarınıza bağlılığınızı ve haklarınıza sahip çıkma konusundaki gayretlerinizi gördükçe sizlerle çalışmaya karar verdim" diye konuştu.
Yaptığı ziyaretleri ve çalışmaları anlatan Arınç, bu çalışmaları şirin gözükmek için değil, çözüm üretmek için yaptıklarını kaydetti.
Yeni Vakıflar Kanunu çıkarılırken yaşanan zorluklara değinen Arınç, azınlıkların sorunları üzerinde çok çalıştıklarını anlattı.
"Önümüzde iç politikadan kaynaklanan bazı sıkıntılar olmakla birlikte asıl engel yargı kararlarıydı" diyen Arınç, "Yargı kararları herkesi bağlıyor. Bunun iyi anlamı var, hukuk karşısında hepimizin başı önüne eğilmeli ama hukuk gerçekten adaletli, gerçekten hakkını veren bir noktadaysa buna bakabiliriz, yoksa dar bir görüşle yasaklama kararlarıyla ortaya çıkan bir yargıya karşı da bizim tedbirli olmamız lazım" şeklinde konuştu.
-Patrikhaneye 60 yıl sonra ilk ziyaret-
İlk olarak yetimhanenin partikhaneye iadesiyle işe başladıklarını belirten Arınç, sonra siyasi adım olarak, Adnan Menderes'in ardından 60 yıl sonra patrikhaneyi ziyaret eden ilk hükümet üyesi olduğunu vurguladı. Arınç, ulusalcı basının o güne ait manşetlerinde kendisi için "papazları görünce coştu" şeklinde ifadeler kullandıklarını anlattı.
AK Parti'nin İslamcı bir parti olarak gösterilmesi nedeniyle bu tür adımları atmasının beklenmediğini dile getiren Arınç, "Önyargıyla bize baktılar ama biz iyi bir hükümetiz, güçlü bir partiyiz. 10 seneden beri her seçimden oyumuzu artırarak çıktığımıza göre demek ki halkın sevdiği, beğendiği, güvendiği bir hükümetiz. Bunun başka türlü izahı olamaz. 'Oylarınız düşüyor' diyenler de çıkabilir, bize göre artıyor diye gördüklerimiz de olabilir. Ama bir gerçek var 10 gün sonra bu iktidar 10. yılını dolduracak. 10 yıl iktidarda tek başına kalmış bir hükümet yok" ifadelerini kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, vakıflar konusunda tek ölçünün hak olduğunu, iç politikadaki yansımalarını düşünmeden hareket edilmesini istediğini dile getiren Arınç, kendilerinin de bu doğrultuda hareket ettiklerini söyledi.
Arınç, şöyle devam etti:
"Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla söyleyeyim. Sizler de huzur ve güven içindesiniz. Bizler de sizlerle birlikteyiz, sizlerle birlikte Türkiyeyiz. Sizi birbirimizden ayrı görmüyoruz. Hepinizin dostluklarına güveniyoruz, hepinizin samimiyetine inanıyoruz. Farklı siyasi düşünceleriniz olabilir. Biz buna hiç önem vermiyoruz. Yaptığınız iş doğru mu, yanlış mı- Biz ona bakıyoruz. İnsan hakları gözüyle meseleye bakıyoruz. İnsan ve onun hakkı neyse bu bunu vermemiz ve ulufe değil, bahşiş değil, hakkı teslim etmek bizim görevimizdir. Hangi dinden olursa olsun, hangi milliyetten, etnisiteden olursa olsun insan bizim gözümüzde değerli. Biz artık Türkiye'de birlikte yaşıyoruz. Hatta temenni ediyorum ki şu veya bu acı olaylar sebebiyle Türkiye dışına çıkmış olanlar da keşke ülkemize gelseler, yeniden birlikte olsak, yeniden birlikte yaşamaya başlasak."
Bugün Musevilerin, Rumların sayısıyla ilgili çok küçük rakamlar telaffuz edildiğini belirten Arınç, "Doğrudur gidenler gitti, kalanlarda da doğum oranı biraz az galiba. O yüzden sayınız artmıyor. Başbakanımız bir rakam telaffuz ediyor ama ben rakam söylemeyeceğim. Özellikle genç arkadaşlarım var. Laki bey onlarla tanıştırdı. Onlar da cemaat vakıflarının geleceğidir. Çok değerli basın mensuplarınız var. Biz sizin çokluğunuzla övünürüz. Hiç aklınıza başka bir şey gelmesin. Bu memleket hepimizin, bu vatan hepimizin, burada hepimizin teneffüs ettiği havaya suya birlikte inşallah kavuşacağız."
Çalışmalar içinde en önemli konunun vakıfların ellerinden alınan gayrimenkullerin geri verilmesi olduğunu ifade eden Arınç, bu kapsamda 165 cemaat vakfı tespit edildiğini, bu rakamın artabileceğini söyledi. 42 cemaat vakfı tarafından 218 gayrimenkul için başvuru yapıldığını belirten Arınç, 43'ünün haklı bulunduğunu, 1'i için tazminat ödenmesine karar verildiğini, 25'inin uygun bulunmadığını, kalanlar için çalışmanın sürdüğünü aktardı.
Arınç, bunlar içinde Beyoğlu'ndaki Merkez Rum Kız Mektebi Vakfı, İzmir Musevi Cemaati kararlarının ve Ermeni yurttaşlar için kilisesi vakfının önemli olduğunu söyledi. Arınç, henüz çözüme kavuşturulmamış olanlarla ilgili niyetlerinin pozitif olduğunu belirtti.
Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak sadece Müslümanlara ait yerleri restore etmediklerini, farklı inançlara ait ibadet yerlerinin de restorasyonlarını yaptıklarını belirten Arınç, bu olumlu gelişmelerin yurt dışında da anlatılmasını istedi.
Yaşanan insan hakları ihlallerinin geçmişte faili meçhul olduğunu ancak bugün faillerin 36 saat geçmeden yakalanarak adalete teslim edildiğini ifade eden Arınç, dostluğu bozmak isteyenlere karşı uyanık olunması gerektiğini söyledi. Arınç, Malatya'da lokal bir davul çalma olayının bir anda Türkiye'yi meşgul edecek noktaya geldiğini belirterek, Türkiye'nin hassas bir ülke olduğuna işaret etti.
Muhabir: Ferdi Türkten
Yayıncı: Selçuk Aval - ANKARA