Cervantes Enstitüsü Genel Direktörü: Bağımsız Filistin devleti barışın tek yoludur
Cervantes Enstitüsü Genel Direktörü Luis Garcia Montero, Türkiye'ye gelerek yaptığı açıklamada, bağımsız Filistin devletinin kurulmasının barışın sağlanması için tek yol olduğunu dile getirdi. Montero ayrıca, İspanya'nın Gazze konusundaki tutumunu ve Cervantes Enstitüsü'nün Türkiye'deki faaliyetlerini de anlattı.
Cervantes Enstitüsü Genel Direktörü İspanyol şair ve yazar Luis Garcia Montero, bölgede barışın sağlanmasının tek yolunun bağımsız Filistin devletinin kurulmasından geçtiğini dile getirdi.
Cervantes Enstitüsünün Ankara'da açacağı şube vesilesiyle Türkiye'ye gelen Montero, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Daha önce İspanyol El Pais gazetesinde kaleme aldığı yazılarda da Gazze'de yaşananlara değinen Montero, Uluslararası Adalet Divanında soykırım suçlamasıyla yargılanan İsrail'in Gazze'de yaptıklarına tepki gösterdi.
Jean-Paul Sartre'ın "Aydın çağından mesuldür." sözüne atıfta bulunan Montero, "Bu noktadan yola çıkan bir şahıs olarak dünyaya bakıyorum, insanlık onurunu ve insan haklarını son derece önemsiyorum. Gazze'de olup bitenlerin insan haklarının ihlali olduğunu düşünüyorum. Hiçbir terör eylemini desteklemiyorum ama binlerce Filistinlinin, çocuğun, yaşlının ve terörle hiçbir ilgisi olmayan insanın öldürülmesine yol açan saldırıyı kınıyorum." ifadelerini kullandı.
Montero, İspanya'nın Gazze konusundaki tutumuna ilişkin, " İspanya'nın üstlendiği rol nedeniyle kendimi çok onurlu hissediyorum. İspanya bir barış ülkesi olarak BM ile birlikte Gazze'de acil ateşkesi, insan haklarına uyulması gerekliliğini ve barışı garantileyecek bir bağımsız Filistin devletinin kurulmasını savunuyor." dedi.
"İspanya'da her geçen gün Türkiye ve kültürünün önemi artıyor"
Montero, Cervantes Enstitüsünün İspanyol dili ve kültürünün öğretilmesi için kurulduğunu belirterek, İspanyolca öğrettiklerini, kültürlerini yaymaya çalıştıklarını, akademik faaliyetler yürüttüklerini ve edebiyat, müzik, sinema, düşünce, gazetecilik ve kültür kelimesinin kapsadığı her alanda aktiviteler düzenlediklerini söyledi.
Dünyada geçerliliği bulunan İspanyolca bilgisi sertifikası verme yetkisinin de Cervantes Enstitüsüne ait olduğuna dikkati çeken Montero, İspanyolca öğrenmek isteyen herkesin tıp, hukuk, gezi gibi arzu ettiği her alanda enstitüde özel kurslar alabileceğini kaydetti.
Montero, "İspanyolca merak uyandıran bir dil çünkü Çinceden sonra ana dil olarak en çok konuşulan 2'nci, İngilizceden sonra da uluslararası alanda en yaygın 2'nci dil." diye konuştu.
Türkiye'de de İspanyolcaya büyük talep olduğu için Ankara'da yeni şube açtıklarını aktaran Montero, hem bu sebeple hem de İstanbul'daki merkezi ziyaret etmek için Türkiye'ye geldiğini söyledi.
"İspanya'da her geçen gün Türkiye ve kültürünün önemi artıyor." ifadesini kullanan Montero, İspanya'da Türk edebiyatına ilgi konusunda Orhan Pamuk ve Mario Levi gibi yazarların İspanyolcaya çevrilen eserlerini örnek gösterdi.
İslam kültürünün İspanya üzerine etkisi
Endülüs döneminde Müslüman Arap varlığının en yoğun olduğu şehirlerden birindeki Granada Üniversitesinde edebiyat profesörü olan Montero, İslam ile İspanya kültürlerinin etkileşimi konusuna da değindi.
Montero, "Müslüman Araplar 8. yüzyılda İber Yarımadası'na geldi. 1492 yılında Hıristiyanlarla savaştıktan sonra Granada'dan ayrıldılar. Yani yüzyıllar boyunca Endülüs'te, benim şehrimde yaşadılar ve oldukça derin bir iz bıraktılar." dedi.
Arapçadan İspanyolcaya geçen çok sayıda kelime ve ifade olduğuna dikkati çeken Montero, Granada Üniversitesinde Arap kültürü çalışmalarının geleneksel ve önemli olduğunu, hatta üniversite bünyesinde bir Arap çalışmaları enstitüsü bulunduğunu aktardı.
Montero, Granada'daki Elhamra Sarayı'nın dünyanın en çok ziyaret edilen anıtlarından biri olduğunu hatırlattı.
Araplar ile Hıristiyanların uzun yıllar bir arada yaşadığına işaret eden Montero, "Elhamra'nın duvarları Arapça şiirlerle, dualarla dolu." diye konuştu.