Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Balta Açıklaması
"Bir ülkede tarımsal faaliyetler başarıyla uygulanabiliyorsa esasında o ülke çevreci bir ülkedir.
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Muhammet Balta, "Bir ülkede tarımsal faaliyetler başarıyla uygulanabiliyorsa esasında o ülke çevreci bir ülkedir. Yani havayı, suyu, toprağı korumuş olan bir ülkedir" dedi.
Balta, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (BEM-BİR-SEN) tarafından düzenlenen "Yerel Yönetimlerin Tarıma, Tabiata ve Çevreye Bakışı Paneli"nde, dünyada ve Türkiye'de tarımın çok önemli olduğunu söyledi.
İnsanlığın yaşamını sürdürebilmesi için havaya, suya, toprağa, toprakta yetişen ürünlere ihtiyacı olduğunu dile getiren Balta, nüfusun hızla arttığını, buna paralel olarak da ürünlerin azaldığını belirtti.
Türkiye'de 1950'lerden itibaren göçle birlikte tarımla uğraşanların sayısının düştüğünü anlatan Balta, bu kapsamda plansız yapılaşma nedeniyle doğaya da zarar verildiğini bildirdi.
Dünyanın, tahrip ettiği doğayı tekrar canlandırmak için çaba harcadığına işaret eden Balta, Türkiye'de ise son 12 yıldır yaşanabilir kentler ve marka şehirler oluşturmak ve çevre sorunlarını çözmek adına çok önemli gelişmeler sağlandığını vurguladı.
"Bir ülkede tarımsal faaliyetler başarıyla uygulanabiliyorsa esasında o ülke çevreci bir ülkedir. Yani havayı, suyu, toprağı korumuş olan bir ülkedir" diyen Balta, hava, su ve toprağın korunduğu bir ülkede tarımsal faaliyetlerin çok daha rahat yapılacağını kaydetti.
Artık tarım alanlarında çalışacak insanların da kalmadığını, bunun bir zihniyet meselesi olduğunu belirten Balta, hükümet olarak tarıma alan, ürün bazlı destekler vermelerine, lisanslı depolar yapmalarına karşın bu faaliyetlerin istedikleri şekilde gitmediğini söyledi.
Geleneksel olarak çiftçiliğin hakir görüldüğünü savunan Balta, "Artık bundan sonra farklı bakmamız lazım. Önemli olan alın teri. Aile bütçesine, ülkenin istihdamına ve kalkınmasına katkıda bulunacak her meslek kutsaldır. Bu da onlardan birisi" diye konuştu.
-"Bedelini ağır öderiz"
BEM-BİR-SEN Genel Başkanı Mürsel Turbay ise tabiatın aslında bir kanun olduğunu belirterek, "Tabiat, kuvvet ve kudret değildir. Tabiatı bozarsanız size mani olmaz, kendini yenilemeye ve onarmaya çalışır. Ancak aşırıya giderseniz tıpkı bindiğiniz dalı kesmiş gibi olursunuz ve bedelini de hep birlikte ağır öderiz" ifadelerini kullandı.
Tarımsal alanların korunması ve aktif üretime katkı sağlanmasının önemine işaret eden Turbay, yapılaşmanın yatay büyüme ve lokal bölgelerin oluşturulmasıyla sınırlandırılması, tabii tarımsal üretime ve çevre bilincine teşvik verilmesi gerektiğini kaydetti.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak da dünyanın yeni bir Kyoto Protokolü'nün arifesinde olduğunu söyledi. Bir yanda açlık diğer yanda hastalıklar ve küresel sorunları sırtına yüklenmiş bir üçüncü dünyanın bulunduğunu dile getiren Çolak, savaş, zulüm, emperyalizmle baş edebilmenin bir yolunun da tabiatla uzlaşabilmek olduğunu bildirdi.
İsrafın ve gıda maddelerinin insanlara dağılımındaki adaletsizliğin had safhada olduğunu dile getiren Çolak, gıda güvencesi ve güvenliğinin sağlanmasının önemine işaret etti. - Ankara