Cezaevinde Selçuk'u Döverek Öldüren Sanıklar: Dövülmesi Rutin Hale Gelmişti
BURSA'da, annesi Mazez Bakıryapan'ı (67), 243 yerinden bıçaklayarak, öldüren Selçuk Bakıryapan'ı (43) tutuklu bulunduğu cezaevinin koğuşunda döverek öldürdükleri öne sürülen 7 sanığın yargılanmasına başlandı.
BURSA'da, annesi Mazez Bakıryapan'ı (67), 243 yerinden bıçaklayarak, öldüren Selçuk Bakıryapan'ı (43) tutuklu bulunduğu cezaevinin koğuşunda döverek öldürdükleri öne sürülen 7 sanığın yargılanmasına başlandı. Haklarında 'kasten adam öldürme' suçundan ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açılan sanıklar, Selçuk Bakıryapan'ın öldürülmesi olayında birbirlerini suçladılar. Sanık Uğur Açma, "18 kişilik koğuşta, 30 kişi kalıyorduk. Selçuk'un hemen her gün koğuşta dövülmesi rutin hale gelmişti. Herkes Selçuk'u dövüyordu" dedi.
Selçuk Bakıryapan, annesi Mazez Bakıryapan'ı 19 Ocak 2016 tarihinde merkez Osmangazi ilçesi Elmasbahçeler Mahallesi'nde 243 yerinden bıçaklayarak, öldürdü. Selçuk Bakıryapan, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Bursa 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'kasten adam öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanan Bakıryapan'a, İstanbul Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi'nden 'şizofreni' raporu verildi. Mahkeme heyeti, ceza ehliyeti olmadığı gerekçesiyle 15 Kasım 2016 tarihli duruşmada Selçuk Bakıryapan'ın yüksek güvenlikli sağlık kurumunda tutuklu olarak, tedavi edilmesini kararlaştırdı.
KOĞUŞ SAYIMINDA SES VERMEDİ
Tedavi için hastaneye gönderilmek üzere Bursa E Tipi Cezaevi B-12 koğuşunda bekletilen Selçuk Bakıryapan, 12 Haziran günü sabah sayımı için gelen infaz koruma memurları seslenince yanıt vermedi. Haber verilen revir görevlilerinin yaptığı kontrol sonrası baygın bulunan Bakıryapan, ambulansla Çekirge Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Bakıryapan, yoğun bakım servisindeki 22 günlük tedavisinin ardından 3 Temmuz'da hayatını kaybetti. Ölü muayenesi, otopsi işlemi ve hastane evrakı İstanbul Adli Tıp 1. İhtisas Dairesi'ne gönderildi. Burada inceleme yapıldıktan sonra hazırlanan raporda, 'Genel beden travmasına bağlı çoklu kot kırıkları ile birlikte iç organ yaralanması ve bundan meydana gelen iç kanama, beyin kanaması, yumuşak doku içi kanama ve gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğü anlaşılmıştır' denildi.
DÖVÜP, YIKADIKTAN SONRA YATAĞINA YATIRMIŞLAR
Bursa 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde haklarında 'kasten adam öldürme' suçundan ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açılan sanıklar Hakan Güner (18), İbrahim Çapur (33), Muhammed Mardinli (20), Savaş Madak (23), Ünal Kapancığil (34) ile tutuksuz sanıklar Uğur Açma (44) ve Öztürk Türk (30) hakim önüne çıktı. Duruşmaya, tutuklu sanıklar Burhaniye, Bandırma Cezaevleri'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS), tutuksuz sanıklar Öztürk Türk ile Uğur Açma, sanık avukatları ve şikayetçi ablası Saniye Durmaz ile avukatı katıldı. Ünal Kapancıgil'in mahkeme huzurunda ifade vereceğini söyleyerek savunma yapmadığı davada İbrahim Çapur, koğuşun üst katına Selçuk'u, Muhammet ile Hakan'a karşı yaptığı cinsel anlamlı hareketler nedeniyle konuşmak amacıyla çağırdığını, ancak ölen Selçuk Bakıryapan'a kendisinin vurmadığını, koğuş olarak toplu halde cezaevi idaresine merdivenden düştüğü yönündeki ifadesini disiplin suçu almamak için söylediğini ifade etti. Çapur, avukatı ile görüşme yapmak için koğuştan çıktıktan sonra geri döndüğünde Selçuk Bakıryapan'ı, Hakan, Savaş ve Muhammed'in dövdüğünü iddia etti.
'ÜNAL AYAĞINDAKİ BOTLA GÖĞSÜNE VE BOĞAZINA VURDU'
Savaş Madak, Muhammed Mardinli ve Hakan Güner, savunmalarında, olay günü Ünal Kapancıgil ile İbrahim Çapur tarafından dövüldüğünü söyleyerek, "Ünal, baygın halde olan Selçuk'u arkadaşlar banyo yaptırıp yatağına yatırdıktan sonra yanına gelip 'seni kim dövdü' diye sorunca Selçuk da 'Ünal dövdü' diye cevap verdi. Bunun üzerine Ünal, dolabındaki botları giyerek, yatmakta olan Selçuk'un karnına ve boğazına tekmeler attı. Ertesi gün sayımda gardiyanlara, 'Selçuk uyuyor' dedik. Daha sonra gelip kontrol ettiklerinde hasta olduğunu anlayınca hastaneye götürdüler. İbrahim Çapur ile Ünal Kapancıgil'in tehditleri üzerine de merdivenden düştüğünü söyledik. Üzerimize atılı suçlamaları kabul etmiyoruz" dediler.
Sanık Öztürk Türk ise, "Olay tarihinde koğuş sorumlusuydum. Selçuk, ilaç almaya gittiğinde gardiyanlara kendisinin dövüldüğünü söylemiş. Bunu da Emre Nuri Korkut, duymuş ve koğuşa gelince Ünal ile İbrahim'e söylemiş. İbrahim, Muhammed ve Hakan'a söyleyerek Selçuk'u üst kata çıkarmış. Ünal ile İbrahim tokat atmış. Selçuk aşağıya indiği sırada ben avukatım ile görüşmeye gitmiştim. Bir saat sonra geldiğimde Selçuk yatağında yatıyordu. Yastığına baktığımda ıslaklık vardı. Uğur'a sorduğumda Ünal'ın botlarını giyip, tekme attığını söyledi. Selçuk'un koğuştan alınması için üç defa cezaevine dilekçe verdim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, beraatimi istiyorum" dedi.
DÖVÜLMESİ RUTİN HALE GELDİ
Olay günü üst katta resim yaptığını anlatan Uğur Açma ise, "18 kişilik koğuşta 30 kişi kalıyorduk. Koğuşta kaldığım süre içerisinde Selçuk'u hemen hemen herkes dövüyordu. Dövülmesi bile rutin hale gelmişti. Gardiyanlar gördüğünde, kafasını kapıya çarptı diye geçiştiriliyordu. Olay günü üst katta tekme tokat dövdüler. İbrahim Çapur'u vururken görmedim. Ünal'dan çekindikleri için kimse bir şey diyemiyordu. Selçuk'u Savaş ve Hakan'la birlikte soğuk suyun altında yıkadık. O zaman nefes alıp veriyordu. Selçuk zavallı bir insandı. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum" dedi.
Mahkeme heyeti, duruşmayı eksik evrakların tamamlanması için ileri bir tarihe erteledi.
- Bursa