CHP Çanakkale Mitinginde 'Başbakana Hakaret' Davası Başladı
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun mitinginde, dönemin başbakanı Erdoğan'a ait olduğu öne sürülen ses kayıtlarını dinletmesi sebebiyle açılan hakaret davasına başlandı.
Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından yerel seçim çalışmaları kapsamında Çanakkale'de düzenlenen miting öncesi meydandaki ekranlardan 17-25 Aralık soruşturmasına ait tape ses kayıtlarının yayınlanması üzerine, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret edildiği gerekçesiyle partinin il yönetim kurulu üyeleri ile gençlik kolları başkanından oluşan seçim komitesinde görevli 7 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması yapıldı.
30 Mart Yerel Seçimleri kapsamında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçen 28 Şubat'ta Cumhuriyet Meydanı'nda miting düzenledi. Miting öncesi meydana kurulan ekranlardan 17-25 Aralık soruşturmalarıyla ilgili ortaya çıkan tapelerin ses kayıtları yayınlandı.
Bunun üzerine AK Parti Merkez İlçe Başkanı Adnan Öncü 1 Mart'ta, CHP İl Yönetim Kurulu üyelerinden oluşan seçim komitesi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Savcının hazırladığı iddianame üzerine Çanakkale 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret edildiği gerekçesiyle dava açıldı.
Davanın bugün ilk duruşmasına, tutuksuz yargılanan tertip komitesi üyeleri Murat Hoşgör, Yasemin Mutlu Ora, Barış Sargun, Emine Kardelen, Mehmet Tutkun, Hikmet Özgen ve o dönem CHP İl Gençlik Kolları Başkanı olan Gökay Şahiner katıldı.
Yargılanan CHP'lilere destek vermek için CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, CHP Çanakkale milletvekilleri Ali Sarıbaş ile Serdar Soydan, Çanakkale Belediye Başkanı CHP'li Ülgür Gökhan, CHP İl Başkanı Hamza Karagöz ve partililer de duruşmaya geldi.
DURUŞMA ERTELENDİ
Duruşmada suçtan zarar görme ihtimali nedeniyle Recep Tayyip Erdoğan'ın CMK'nın 237 ve 238'inci maddeleri uyarınca kamu davasına katılmasına, vekaletname uyarınca Ahmet Özel'in katılan vekili olarak dava ve duruşmalara kabulüne, sanık avukatlarına vekaletnamelerini ibraz etmeleri için süre verilmesine, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'ndan davaya konu tapelerin montaj olup olmadığı konusunda yapılmış bir inceleme ve düzenlenmiş bir rapor bulunup bulunmadığının sorulmasına, rapor mevcut ise bir örneğinin gönderilmesinin istenmesine karar verildi. Duruşma, 26 Aralık 2014 tarihine ertelendi.
TEZCAN'DAN ELEŞTİRİ
Duruşma çıkışında adliye önünde partililerle birlikte basının karşısına geçen CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, genel merkez olarak yaptıkları miting nedeniyle Çanakkale'deki parti yönetim kurulu üyelerine ceza davası açıldığını hatırlattı. Bu davanın Türk hukuk tarihinde, yargı tarihinde ibretle hatırlanacak bir dava olduğunu belirten Tezcan, "Türkiye'de içinde bulunduğumuz dönemde, çalmanın serbest, çaldırmamanın suç olduğu bir döneme girdik. Çalmanın serbest, çalanı söylemenin yasak olduğu bir döneme girdik. Hırsızlığın serbest, hırsızlığa karşı koymanın suç sayıldığı bir döneme girdik. 17 ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları sürecinde devletin en tepesinde, bakanlardan başbakana kadar çocuklarıyla, suç ortaklarıyla telefon konuşmalarında hırsızlığın belgesi suçüstü ortaya çıkmış iken bunların üzerine gitmek yerine bağımsız olması gereken bir yargıyı bağımlı yaratarak bunları örtbas edip, açıklayanların üzerine gittikleri bir düzen yarattılar. Bugünkü görüşülen dava böyle bir davadır" dedi.
"TAPELERİN GERÇEKLİĞİ BİLİRKİŞİ RAPORUYLA BELİRLENDİ" AÇIKLAMASI
Miting alanında gösterilen tapelerin bilirkişi raporuyla gerçek olduğunun saptandığına dikkat çeken CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, "Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 17-25 Aralık soruşturması kapsamında çocuklarıyla yaptığı konuşmalarda paraların nasıl saklanacağı talimatını vermiştir. O süreçte ortaya çıkan tapelerin tamamının gerçek olduğu, 2 bin 500'ün üzerindeki tapenin gerçek kayıtlar olduğu, resmi bilirkişi raporlarıyla saptanmıştır. TBMM Meclis Soruşturma Dosyasında bu tapelerin tamamının gerçek olduğuna ilişkin bilirkişi raporlarının olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ortada yolsuzluğun olduğunu açıkça gösteren bilirkişi raporları olmasına rağmen Çanakkale'de bugün görülen davada düzenlenen iddianamede montaj kayıtların yayınlandığı gibi bir ifade ile suç yaratılmak istenmiştir. Hodri meydan. Nereye inceletirlerse inceletsinler, başından beri söylediğimizin arkasındayız. Bu konuşma kayıtlarının hiçbir yeri montaj değildir. Konuşmaların tamamı gerçektir ve suçüstü yakalanmışlardır. En son 17-25 Aralık soruşturma dosyalarında bunun gerçek olduğuna dair bilirkişi raporu olduğu da açıkça ortaya çıkmıştır" iddiasında bulundu.
TEZCAN'DAN SAVCI DEĞERLENDİRMESİ
Tüm yaşananların ardından 2 tip savcı türüyle karşı karşıya olduklarını söyleyen Tezcan, "Birisi 17-25 Aralık soruşturmalarında, açıkça suç delilleri ortada olmasına rağmen bu suç delillerini ortadan kaldırıp soruşturmayı kapatma çabası altındaki Ekrem Aydıner gibi savcılar. Takipsizlik kararı veren, başbakanı, bakanları, hükümeti suç işleseler bile koruma heves ve telaşı içerisinde olan savcılar, onların suç ortaklarını korumak ve bu kadar ayan beyan deliller karşısında takipsizlik kararı vererek ikballerini iktidar gücüne bağlayan bağımsız olma, savcı olma niteliğini yitirmiş kişiler. Bir başka buna benzer savcı tipi de bu yolsuzlukları tamamen demokratik ve hukuk kuralları içerisinde açıklayan. Hırsızlıkların ve yolsuzlukların üzerine gidenler hakkında ortada kamu davası açmasını gerektirecek hiçbir haklı sebep yokken dava açıp vatandaşları korkutmaya çalışan, hukuku iktidarın sopası gibi kullanmaya çalışan, Çanakkale'deki iddianameyi düzenleyen savcı tipidir. Bu iki savcı tipi de iktidara kul olmuş, görevinin farkında olmayan, iktidardan ikbal ve gelecek bekleyen savcı tipidir. Türkiye'nin geleceğinde bu anlayışa yer yoktur. Hedefimiz yargının bağımsız olduğu, yolsuzlukların ve hırsızlıkların olmadığı, her şeyin hukuk devleti sınırları içerisinde tartışılabildiği bir düzeni kurmaktır. Bu noktada arkadaşlarımız Çanakkale'de bu mücadeleyi cesaretle vermiştir" diye konuştu.
"BİZ ASIL HESAP SORMASI GEREKEN MEKANIZ"
Ülkenin her yerinde bu mitingleri yaptıklarını ve bu mitinglerde tapeleri gösterdiklerini anlatan Tezcan, "Hiç kimse CHP İl ve İlçe örgütlerini bu davalarla yıldıracağını sanmasın. Biz Türkiye'nin her yerinde bu yolsuzlukları açıklamayı iş edindik. Gelsinler bir hesap soracaklarsa genel merkezden sorsunlar. Bizim bu konuda tereddüt ettiğimiz ve korktuğumuz bir şey yoktur. Biz asıl hesap sorması gereken mekanız. İnanıyoruz ki millet yolsuzluk yapanlardan ve o yolsuzluğu koruyan ve kollayanlardan önümüzdeki süreçte hesap soracaktır" dedi.