Haberler

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, Cumartesi Anneleri'nin adalet arayışlarına kulak verilmesi çağrısında bulundu

Güncelleme:
Abone Ol

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, Cumartesi Anneleri'nin bininci haftasında adalet arayışlarına dikkat çekerek, Galatasaray Meydanı'nda gerçekleştirdikleri anmalara katılımın kısıtlanmasının insan hakları ihlali olduğunu belirtti. TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin 'Cumartesi Anneleri'nin gündeme getirdikleri zorla kaybedilme olaylarının araştırılması' için verilen grup önerisi reddedildi.

(ANKARA)- CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, Cumartesi Anneleri'nin bir araya geleceği bininci haftada adalet arayışlarına kulak verilmesi çağrısında bulundu. Gökçen, "Her Cumartesi, yalnızca 10 kişinin alana girmesine izin veriliyor. Diğer aileler meydana giremiyor. Yaşı ilerlemiş, elinde çiçekle meydana gelen kadınlara, 'Bugün evladını anamayacaksın' demiş oluyoruz. İlk yıllarda bu insanlara ne olduğunu soran ve adalet arayanlar, artık anmalarını gerçekleştirmek için mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Her gün gözaltı işlemi neyse ki terk edildi, fakat bu hak halen kullanılamıyor" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin ' Cumartesi Anneleri'nin gündeme getirdikleri zorla kaybedilme olaylarının araştırılması' için verilen grup önerisi reddedildi.

"Adalet arayanlar anma yapmak için mücadele etmek zorunda kalıyor"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, grup önerisine ilişkin şunları söyledi:

"Bugün sizlere son derece insani bir adalet arayışından bahsedeceğim. Dünya tarihinin en uzun süredir devam eden periyodik barışçıl eylemi artık ülkemizde gerçekleşiyor. Benim de çocukluğumun geçtiği, büyüdüğüm Galatasaray Meydanı'nda bir genç olarak şahit olduğum, merak ettiğim ve hikayesini erken yaşta öğrendiğim bir hak arayışı bu. Gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan insanların yakınları, bu cumartesi bininci haftalarında bir araya gelecekler. Hepimiz kaybettiğimiz aile bireylerimizi mezarı başında ziyaret etmek, orada bir dua etmek ve bir çiçek bırakmak isteriz. Bu, son derece insani bir ihtiyaçtır. Cumartesi Anneleri, yakınlarının bir mezarı olmadığı için, Galatasaray'ı bir mezar yeri olarak görüyorlar. Fakat Galatasaray, uzun bir süredir onlara yasaklanmış durumda. Her Cumartesi, yalnızca 10 kişinin alana girmesine izin veriliyor. Diğer aileler meydana giremiyor. Yaşı ilerlemiş, elinde çiçekle meydana gelen kadınlara, 'bugün evladını anamayacaksın' demiş oluyoruz.

İlk yıllarda bu insanlara ne olduğunu soran ve adalet arayanlar, artık anmalarını gerçekleştirmek için mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Anayasa Mahkemesi, üç ayrı kararında bu yasağın anayasal hakların ihlali olduğuna hükmetti. Kararların ikisinde toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının, birinde ise eziyet yasağının ihlal edildiğine karar verildi. Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen uygulama değişmedi, her gün gözaltı işlemi neyse ki terk edildi, fakat bu hak halen kullanılamıyor. Yani üç ayrı Anayasa Mahkemesi kararı daha, aynı 1 Mayıs'ta olduğu gibi, aynı Can Atalay kararında olduğu gibi, uygulanmıyor. Bu durum, anayasaya bağlılık yemini ederek göreve başlayan hepimizin sorumluluğunda. Nasıl ki abisinin mezarına gitmek isteyen bir kadına, 'başkasının mezarına çiçek bırak, zaten aynı şey' diyemiyorsak, 'eylemini yap, ama Galatasaray dışında bir yerde yap' da diyemeyiz.

"Zorla kaybettirmede zamanaşımı vicdanları sarsan bir engeldir"

Sözde darbe eleştirisiyle, 90'lı yılları lafta eleştirmekle değil, kamu görevlileri dahil olmak üzere kimin sorumluluğu varsa ortaya çıkması için çalışmakla; askeri ve sivil tüm darbelere karşı çıkmakla samimiyetiniz belli olacaktır. Geçmişte Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında kurulan alt komisyonda, iddiaların ne derece gerçekçi olduğu farklı partilerin ortak çabasıyla görülmüştü. Devamı bir şekilde gelmeyen bu çalışmaların, Cumartesi Anneleri'nin bininci haftası sebebiyle yeniden başlaması gerektiği ortadadır. Bir daha askeri ya da sivil, hiçbir darbenin amacına ulaşamaması için, gerçekliğe ulaşmak için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'mizin bu özgüvenle hareket etmesi gerekir. Ülkemizin Birleşmiş Milletler'in Herkesin Zorla Kaybedilmelere Karşı Korunmasına İlişkin Uluslararası Sözleşmesi'ne taraf olması; zorla kaybetmelerde zaman aşımının, artık vicdanları sarsan bir engel olmaması gerekir. Bu cumartesi, bütün vatandaşlarımızla birlikte Galatasaray Meydanı'nda buluşacak, geçmişte görüştüğünüz, sözler verdiğiniz Berfo Ana'nın gözünün açık gitmesine sebep olan ne varsa ortaya çıkması için çağrımızı tekrarlayacağız. Bu nedenlerle, Cumartesi Anneleri'nin ve hakikat hakkı için mücadele eden herkesin hak arayışını bininci haftalarında selamlıyorum."

"Kendi vatandaşlarımıza hesap vermek bu kadar zor olmamalı"

Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Demir de şunları söyledi:

"İlk kez 27 Mayıs 1995'te bir araya gelen Cumartesi Anneleri 28 yıldır gözaltında kaybedilenlerin akıbetini soruyor. Faillerin bulunup yargılanması ve bir daha yaşanmaması için mücadele veriyor. Oradaki anneler evlatları, eşleri, babaları, kardeşleri, yakınları için nöbet tutuyor. Cumartesi annelerinin yaşadığı 28 yıllık zulüm artık son bulsun. 12 Eylül 1980 darbesinden bugüne toplam 1352 gözaltında kaybedilmiştir. Gelin Cumartesi Anneleri'nin sesine kulak verelim. Bir araştırma komisyonu kuralım, sonuç ne ise çıkıp açıklayalım. Kendi vatandaşlarımıza hesap vermek bu kadar zor olmamalı.  25 Mayıs'ta Cumartesi Anneleri bininci kez Galatasaray Meydanı'nda buluşacak. Galatasaray Meydanı'nı annelere tamamen açın ve bir an önce bu zulmü bitirin. Kayıplar bulunsun, kaybedenler yargılansın."

"Anneler, bir kemiğe hasret bu dünyadan göçüp gittiler"

DEM Parti Mardin Milletvekili Salihe Aydeniz de şöyle konuştu:

"27 Mayıs 1995'ten bu yana Cumartesi Anneleri yılmadan usanmadan, bütün engellemelere rağmen, bütün onur kırıcı yaklaşımlara rağmen, şiddete rağmen onlar gözaltında kaybettikleri faili meçhul olarak belirlenenlerin yakınlarının akıbetini sorudular ve bininci haftaya geldiler. Bin hafta boyunca kemiklerini arayan anneler, bir kemiğe hasret bu dünyadan göçüp gittiler. Galatasaray Meydanı'nda herkes orada her hafta bir hikaye dinlediler, her hafta bir acıyı dinlediler. Bu devletin vatandaşına karşı katliamını, kaybetmesini dinlediler. 1990'lı yıllarda Cumartesi Anneleri'nin verdiği bu mücadeleye sahip çıkmamız gerekiyor."

Kaynak: ANKA / Güncel

Cumartesi Anneleri Gökçe Gökçen Gökçen İnsan Hakları Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title