CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kim bu Adil Öksüz, kim? Kim olduğunu ben de biliyorum onlar da biliyorlar.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kim bu Adil Öksüz, kim? Kim olduğunu ben de biliyorum onlar da biliyorlar. Ama ben istiyorum ki cevabını onlar versin, çıkıp açıklasınlar." dedi.
Tekirdağ Büyükşehir Belediyesinin toplu açılış ve temel atma törenine katılmak üzere dün akşam kente gelen Kılıçdaroğlu, geniş güvenlik önlemleriyle kaldığı otelden Tekirdağ Büyükşehir Belediyesine geçti.
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ile basına kapalı görüşen Kılıçdaroğlu, açılış ve temel atma törenine katılmak için Atatürk Spor Salonu'na hareket etti.
Kılıçdaroğlu, açılış töreninde laik Türkiye'nin laik kalacağını belirterek, CHP'nin Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi olduğunu söyledi.
"Yerel yönetimi CHP bilmez" diyenler olduğunu ancak CHP'nin Türkiye'de örnek olacak projelere imza attığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Hükümetin politikalarını eleştirdi. AK Parti'nin ülkeyi yönetme kabiliyetini kaybettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye bugün terör batağı içinde. 2002'yi düşünün terör örgünün başı yakalanmış ve İmralı'ya hapis edilmiştir. 15 yılda Türkiye terör batağının içinde... Her vatandaşıma soruyorum. Kim kime oy verirse versin bu ülkede yaşıyorsa elini vicdanına koyacak, şu sorunun cevabını arayacak; 15 yılda ne olduğu da Türkiye terör batağına saplandı? 15 yıldır kim yönetiyor? Ceplerini doldurdular. Türkiye'yi terör batağına çevirdiler bunun hesabını sormalıyız. Ne olduğunu biliyoruz neleri yaptıklarını da biliyoruz. Eskiden bir PKK terörü vardı şimdi FETÖ terörü çıktı, IŞİD terörü çıktı, şimdi El Nusra terörü çıktı. Kim Türkiye'yi bu terör bataklığı içine soktu.
Türkiye adeta teröre teslim edildi. Mısır'daki sağır sultan da duysun, sarayda kendisini kral zanneden de duysun. Soruyorum FETÖ'yle menzil arkadaşlığı yapan kimlerdi? Onları devletin en üst makamlarına yerleştiren kimlerdi? MİT'e, polise, Maliye Bakanlığına, Yargıtaya, Adalet Bakanlığına, devletin her kademesine, üniversitelere terör örgütü mensuplarını yerleştirenler kimlerdi? Paralel bir devletin kurulmasını, altyapısını oluşturanlar kimlerdi? Size sözümüz söz bunların hesabını soracağız. PKK terör örgütüne, onun mensuplarına övgüleri düzenleyen kimlerdi? PKK terör örgütü mahkeme kurarken, vergi daireleri kurarken, askere alma daireleri kurarken sessiz duranlar, 294 kez güvenlik güçleri terör örgütüne müdahale etmek isterken 282 kez 'müdahale etme' diyenler kimlerdi? Türkiyeyi, teröre teslim edenler bunlar."
Hz. Ömer'in "Dicle kenarında bir koyun kaybolsa onun sorumlusu benim" sözünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Şehitlerimiz var içimiz yanıyor, sorumlusu kim? Biz Dicle'nin kenarında koyunları bıraktık, şehirlerin göbeğinde Ankara'da, İstanbul'da onlarca yüzlerce insanımız hayatını kaybediyor. Bir tek sorumlu bulamıyoruz." dedi.
Kılıçdaroğlu, şehitler arasında ayrım yapıldığını ileri sürerek, "Buradan Sayın Binali Yıldırım'a sesleniyorum. Başbakanlık koltuğunda oturuyorsun şehitler arasında ayrım olmaz. Şehitler bizim şehidimizdir, şehitler bu ülkenin şehididir. Şehidin 15 Temmuz'u, 25 Temmuz'u olmaz. Dağda PKK'ya karşı eksi 35 derecede mücadele edip şehit düşen de bizim şehidimizdir, 15 Temmuz'da darbeye karşı direnen şehidimiz de bizim şehidimizdir. Şehitler arasında ayrım olmaz." diye konuştu.
"El Bab'dan sonra gitmeyin"
Fırat Kalkanı Operasyonu kapsamında Hükümeti uyardığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Belki çoğunuz izlemişsinizdir. Fırat Kalkanı Operasyonu'nda bazı askerlerimizin yakıldığı iddiası var, görüntüler var. İlk bana söylediklerinde 'Bu konuda Hükümetten net açıklama istiyoruz' dedik. 'Araştırıyoruz' dediler, aradan tam 15 gün geçti, cevap var mı? Cevap yok. Hükümet nerede, hükümet yok. O zaman devletin yetkililerine sesleniyorum bu görüntüler doğru mu, doğru değil mi? Çıkın bunları millete açıklayın.
Fırat Kalkanı'nda şehit sayımız 50'ye yaklaşıyor. 'El Bab'tan sonra bilmem nereye gideceğiz.' Sakın gitmeyin. Sakın askerimizi oraya göndermeyin. Söyledim, yine söylüyorum Ankara'da Türkiye'yi yöneten beylere söylüyorum eğer sen şehitlik yüce bir mertebedir diyorsan, gidip polislere 'İnşallah siz de şehit olursunuz o mertebeye erişirsiniz' diye onlara telkinde bulunuyorsan önce sen çocuklarını oraya göndereceksin. Evlatlarını oraya göndereceksin. Kendi çocuklarını göndermiyorsun, Anadolu'nun gariban çocuklarını gönderiyorsun. Sonrada kalkıp şehitlere kelle deme cüretini gösteriyorsun. Biz bunları unutmadık, unutturmayacağız asla.
Mağdurlardan, 15 Temmuz mağdurlarından da söz etmek isterim. Herkesin hakkı, herkesin hukuku vardır. Herkes hukuk içinde yargılanmak zorundadır. 15 Temmuz gecesi linç edilen askerlerimizin hesabını sormak zorundayız. 15 Temmuz gecesi, bu askerlerimizin ne günahı var? Kim askerleri linç etti. O askerlerin anneleri babaları yok mu? İlk kez burada söylüyorum 15 Temmuz'dan sonra saraya gittim bunu söyledim. 'Linç edilen askerlerin faillerine yakalanması ve yargılanması lazım' dedim. Hepsi 'Evet' dedi. Ne oldu. 'Evet' diyeceksin gereğini yapmayacaksın, 'Evet' diyeceksin arkanı döneceksin."
"Kim bu Adil Öksüz"
Demokrasinin güçlendiği bir Türkiye istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bizim gibi düşünmeyenlerin bile düşüncelerini özgürce ifade edebildiği bir Türkiye istiyoruz. Uygar bir Türkiye, çalışan bir Türkiye üreten bir Türkiye, Mustafa Kemal'in Türkiyesi'ni istiyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi tam aydınlanmış değil. Sorduk '15 Temmuz darbesinden önceden haberiniz var mıydı yok muydu?' Bu sorunun cevabını daha almış değiliz. Bir daha soruyorum binlerce vatandaşımın önünde soruyorum 'Ey Hükümet yetkilileri 15 Temmuz darbe girişiminden önceden sizin haberiniz var mıydı yok muydu?' Bunun cevabını bekliyorum" diye konuştu.
"Kim bu Adil Öksüz" diye daha öncede sorduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Askeri birlik içerisinde yakalandı. Herkesin eline kelepçe takılırken bunun eline kelepçe takılmıyor. Herkesin cep telefonları toplanırken bunun cep telefonları alınmıyor. Herkesin konuşması yasakken bu beyefendi telefonlarıyla konuşmaya devam ediyor ve bunun yanında bir de GPRS cihazı var. Herkes tutuklanıyor, ama bu tutuklanmıyor.
Telefonları ve cihazı eline veriliyor, 'Sen serbestsin' deniyor. Kim bu Adil Öksüz, kim? Kim olduğunu ben de biliyorum onlarda biliyorlar. Ama ben istiyorum ki cevabını onlar versin, çıkıp açıklasınlar. Bu kadar yurt dışına gidip gelen, cemaatle bu kadar içli dışlı olan, FETÖ'nün bütün olaylarını bilen bir kişi ve üstelik bir akademisyen, bir öğretim üyesi Sakarya Üniversitesi'nde binlerce öğrenciye ders veren bir üniversitede nasıl oluyor da bu GPRS cihazı ile birlikte iki telefonu elinde ellerine kelepçe vurulmadan rahat rahat serbest kalıyor. Bunu bilmeden bu olayı aydınlatamayız. Bunu yapacağız. TBMM'de 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyonun AKP'li üyeleri Fetullah Gülen'e övgüler düzen kişiler. Yere göğe koymuyorlar. "
"CHP ihanet içinde olmayan tek partidir"
OHAL kullanılarak Anayasa'nın değiştirilmek istendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Rejimi değiştirmek istiyorlar, Cumhuriyet'ten fitne yönetimine geçmek istiyorlar, çok partili hayatı sınırlamak istiyorlar. Bütün yetkileri bir kişiye vermek istiyorlar. Yasamayı, yargılamayı ve yönetmeyi bir kişinin emrine vermek istiyorlar. Diyorlar ki 'Ey CHP sen neden bu çalışmaya katılmadın, sen neden buna destek vermedin?' Açık ve net söylüyorum anayasa değişikliği Türkiye Cumhuriyeti tarihine ihanettir. Bu anayasa değişikliği milli Kurtuluş Savaşı'nın ruhuna ihanettir. Bu anayasa değişikliği 140 yıllık parlamento geleneğimize ihanettir. CHP ihanet içinde olmayan tek partidir. 'Siz rejim değişikliği yapıyorsunuz' dedim de önce itiraz ettiler, sonra itiraf ettiler. 'Evet biz bir rejim değişikliği yapıyoruz vesayetten kurtarıyoruz'. Bir vesayetten kurtarıyorsun Türkiye Cumhuriyeti'ni daha ağır bir vesayet içine sokuyorsun. Hepimiz bunun farkında olmalıyız. Hepimiz gereğini yapmalıyız."
Milli iradeye sonuna kadar sahip çıkacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Yeni anayasa ile beyefendi hem partinin genel başkanı olacak, hem de cumhurbaşkanı olacak, seçimlerde birlikte mücadele edeceğiz. Bize söylemediğini bırakmayacak, sonra seçim bittikten sonra gelecek TBMM'ye 'Efendim ben tarafsız davranacağıma dair, namusun ve şerefim üzerine ant içerim' diyecek, biz de inanacak mıyız? Siz bu milleti aptal mı sanıyorsunuz? Böyle bir şey olabilir mi?
TBMM'yi hiçbir gerekçe göstermeden beyfendi fes edebilecek. Milli iradeyi tanımıyor, parlamentoda her siyasi partiden insan var, gerçek milli irade orada. Kalkacak, beyefendi bir sabah uyanacak 'Ben sizi fes ettim' diyecek. Sebebini soramıyoruz, çünkü yetkimiz yok. Öyle bir devlet olur mu? Böyle bir hukuk devleti olur mu? İlk anayasa görüşülürken, bu yetki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e verilmek istenmiştir ancak genç, dinamik, yurdu seven milletvekilleri çıkmış kürsüye demişlerdir ki, 'Bizim Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e büyük saygımız vardır, o bizim başkomutanımızdır. Ama halkın seçtiği TBMM'yi hiç kimse fes edemez' demişler ve yetki vermemişlerdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e verilmeyen bir yetki, beyefendiye verilecek. 'Sen gel Meclisi istediğin gi·bi· fes edebilirsin.' Verecek miyiz, elbette vermeyeceğiz."
(Sürecek)