CHP'li Oran: Dava Yok Hükmünde Sayılmalı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Balyoz Davasının TÜBİTAK raporuyla çöktüğünü savundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Balyoz Davasının TÜBİTAK raporuyla çöktüğünü savundu. Yaptığı yazılı açıklamada davanın neden çöktüğünü 10 maddeyle açıklayan Oran, "2 yıldır bu davayı takip eden biri olarak bu davanın artık tam olarak çöktüğünü ifade etmek istiyorum. Bu dava tamamen yok hükmünde sayılmalı, davada yargılanan herkes serbest bırakılmalı, maddi ve manevi zararları tazmin edilmeli, sahtecilik yapanlar da yargı önüne çıkarak hesap vermeli" dedi.
İlk olarak, "meşhur" 11 No'lu CD'de o tarihte var olmayan bir yazı tipinin kullanıldığının ortaya çıktığını belirten Oran, "Ya bu CD'de bir sahtecilik var ya da Bill Gates hırsız, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 2003 yılında "bulduğu' bir yazı tipini çalarak kendi programında kullanmış.
Böyle bir şey olamayacağına göre bu CD başkaları tarafından sahte olarak hazırlanmış. Bu CD'nin temelinde olduğu tüm iddialar da bu yüzden geçersiz" dedi.
İkinci olarak, bilirkişi raporlarının delillerin sahte olduğunu ortaya koyduğunu kaydeden Oran, "Sahte delillerle insanlara ceza verilmesi mümkün değildir. Bu yüzden de bu dava ayrıca çökmüştür" dedi.
-"IŞINLANMA TEKNOLOJİSİ YOKSA..."
Üçüncü olarak ise dava boyunca usul hataları yapıldığını, savunma hakkının ihlal edildiğini belirten Oran saptamalarını şöyle sıraladı:
"4- Davada adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesi ihlal edilmiştir.
Sanıklar toplum nezdinde suçlu ilan edilmiş, masumiyet karinesi ihlal edilmiştir. Ayrıca sanıkların adil bir yargı tarafından yargılanma hakkı ortadan kaldırılmış, hatta mahkeme sırasında savcıların uyuduğuna bile şahit olunmuştur. Bu şartlarda yürüyen bir mahkemeden adil bir sonuç çıkmayacağı bellidir.
5- Eğer Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda ışınlanma teknolojisi yoksa iddialar akıl ve mantık dışıdır. Belgenin altında ismi olan Nuri Alacalı o tarihte US Naval War College'da (Newport- Rhodes Island) eğitim görüyor ve bu süre içinde Türkiye'ye giriş-çıkışı hiç yok.
6- 700 kilometre öteden "yakın takip' yapıldığı iddiası akıl ve mantık dışıdır.
Berker Emre Tok isimli Balyoz sanığı, Gölcük'ten çıkan "kasım raporu.doc' isimli Word belgesine göre, Kasım 2002 ayı boyunca mesai sonraları Aksaz'daki Üs Komutanı Tuğamiral Ahmet Aksoy'u izleyip rapor etmiştir. Buna göre Berker Emre Tok her gün mesai saati sonrası 700 kilometre ötedeki Aksaz'a gitmekte, 700 kilometre geri dönüp Gölcük'te mesaiye başlamaktadır. Böyle bir şeyin gerçek olması mümkün değildir.
7- Eğer Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personeli aynı anda iki yerde birden olamıyorsa, iddialar çürüktür. İddiaya göre Albay Türkşen TRT kameraları önünde su dalgıçlarına eğitim verirken, denizin altında bir yandan da darbe planı yazıyor. Eğer Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı personel bildiğimiz fizik kuralları ile bağlı değilse, bir kişi aynı anda iki yerde birden olamıyorsa bu iddia akıl ve mantık dışıdır. Bu durum bile Balyoz Davası'nın iddialarının çökmesini gerektirir.
8- Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personeli geleceği göremiyorsa davada birçok tutarsızlık vardır. CD'de bulunan belgelerden birinde 2003 yılında bulunmayan bir hastanenin adı geçmektedir. Halbuki bu hastane 2004 yılında kurulmuştur.
2009 yılında kurulan bir ilaç firmasının adı 2003 tarihli bir belgede yer almaktadır. Türkiye Gençlik Birliği Derneği 2006 yılında kurulmuştur, 2003 tarihli Balyoz planının ana belgesinde adı geçmektedir.
Yine 2003 tarihli bir belgede adı geçen Liberal Avrupa Derneği 2006 yılında kurulmuştur. Bu belgelerin tamamı sahtedir ve çürüktür.
9- Davada sanıklar lehine tam bin 466 hata, çelişki, aykırılık vardır.
DG-1 / DG-6 isimli emanette saklanan 6 dosyada 574 adet, Balyoz planında 33 adet, Balyoz planı eklerinde 175 adet, Bilgi notunda 33 adet, Suga planında 70 adet, Amiraller terfi listesinde 30 adet, Gölcükte bulunan delillerde 157 adet, Milli mutabakat belgesinde 25 adet, çelişki ve aykırılık sanık lehine kullanılmamış, hak kaybına neden olunmuştur.
10- AKP de "Milli orduya yönelik kumpas kurulduğu' iddiasındadır. İlgili bütün bilgiler savcılara verilmeli, kumpası kuranlar ortaya çıkartılmalı ve Balyoz davasının haksız yere cezalandırılmış tüm sanıkları serbest bırakılmalıdır. Hukuk pusu ve tuzak ile yürümez, somut deliller yoksa pusu ile insanlara ceza vermek hukuk değil sadece suçtur."