Haberler

Çin Dışişleri'nin Türkiye'ye Tehdidi

Abone Ol

"Siz Uygur Türklerine Yardım Ederseniz Biz de PKK'ya Yardım Ederiz" İşte Çin Dışişleri'nin Türkiye'ye Mesajı...

"Siz Uygur Türklerine yardım ederseniz biz de PKK'ya yardım ederiz" işte Çin Dışişleri'nden Türkiya'ya mesajı...

Doğu Türkistan'da yaşam...

Doğu Türkistan’a bir  zamanlar yakın görünen ve 94 yaşında Türkiye’de ölen Uygur lideri İsa Yusuf Alptekin’in cenazesine katılan AKP ileri gelenlerinin şimdi neden Sincan’dan uzak durduğunu merak ediyordum.

Merakımı gidermek için Sincan’da Uygur aydınlara ve Pekin’de gittiğim İngilizce kitap satan bir kitapçıda tanıştıklarıma sormadan edemedim. Aldığım yanıt hep aynı doğrultuydı: “Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Türkiye’yi tehdit etti: “Siz Uygurlara yardım ederseniz, biz de PKK’ya yardım ederiz”

Bu tehdidi Sincan’da duymayan Uygur kalmamıştı. Biri şöyle konuştu. “Bizim Allahtan başka sahibimiz yok. Koskoca Çin’e hangi ülke kafa tutabilirki. Bakın Sharon Stone. Depremden sonra söyledikleri yüzünden Çin tarafından karalisteye alındı ve sonunda ona özür dilettiler.”

Çin, gerçekten uğraşmak istediğiyle rahat uğraşıyordu. Dünyaya hükmetme yolunda bir güçtü. Türkiye’de bunu bildiğinden Doğu Türkistan’dan uzaklaşmış, Uygur Türkleri ile bağları kesmişti.

İnsan Hakları Koruma Grubu Human Rıghts Watch Asya Bölümü Araştırmacısı Nicholas Bequelin, 3 yıl önce Sincan’a en son girebilen bir araştırmacı idi. Uluslararası Af Örgütü’nden kimseye  Sincan’da inceleme yapması için izin verilmemişti. Son iki yılda Sincan’a girip insan hakları ihlallerini araştırabilen tek yabancı bendim. Kaldığım üç hafta içinde Ürimçi’de Kapalıçarşı karşısında fotoğraf çeken iki yabancı turist dışında kimseyi görmedim. Kaldığım dört yıldız otellerde de benden başka Avrupalı yoktu.

Hong Kong’da yaşayan Nicholas Bequelin, ile Londra’da döndüğümde telefonla konuştuğumuzda benim Sincan’a girebilmeme çok şaşırdı.

Çin hükümetinin uyguladığı baskının ülkede siyasal ve kültürel ayrımcılığa yol açtığına dikkat çekerken araştırmacı 2005 yılından bu yana Sincan’a sokulmadığından Uygurlarla ilgili yeni bir rapor hazırlayamamıştı: “Çinliler, Uygur kimliğini yeniden şekillendirmeye çalışıyorlar. Ugurların dili ve kültürüne adeta kıyım yapılıyor. Bu uygulama Sovyetlerin Orta Asya’da yaptıklarına benziyor. Uygur halkı korku içinde yaşıyor. Türkiye’nin PKK sorunu ile Çin’in Uygur sorunu arasında benzerlikler var. Bu arada Erdoğan hükümetinin Uygur Türklerinden uzaklaştığını fark ediyoruz.”

Ben Ürimçi’deyken tesadüfen bulduğum Türk folklor ekibini T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sincan’a göndermişti. Yakında da Kürşat Tüzmen başkanlığında bir heyetin Sincan’a gelmek üzere olduğunu öğrendim. Türk heyetinin gelişi olimpiyatlar sonrasına ertelenmişti. Türk hükümeti, belki de Sincan’daki Uygur Türkleri yerine dünyanın yeni süpergücü Çin  ile ilişkileri sağlam tutmayı tercih ediyordu

SİNCAN’DAN VE ÇİN’DEN  AYRILIŞ

Sincan’dan ayrılacağım gün, bu kez  200 mm’lik teleobjektifimle Kapalıçarşının yolunu tuttum. Amacım gitmeden önce çarşının etrafında sürekli tur atan silahlı beş kişilik timin resmini çekmekti. Yarım saat pusuya yattım. Baktım uçağı kaçıracağım Ürimçi Havaalanı’na gittim. O akşam Pekin’e geçemezsem ertesi sabahki uçakla saat 13.35’de Pekin’den kalkacak uçağa yetişemiyordum.

Son dakika bir kontrola alınırım ve USB kartımda sakladığım fotoğrafları kontrol ederler diye çekiniyordum. Çektiğim resimler devlet sırrı değildi ama Çinlinin sağı solu belli olmazdı. Sincan’daki gizli servis elemanlarından benim Uygur Türkleriyle görüşmelere yaptığım istihbatı geldiyse Çin’den elimi kolumu sallaya sallaya çıkmam bir az zordu.

Allahtan korktuğum başıma gelmedi ve dünyanın en güçlü gizli servisi beni farketmeden uçağıma binebildim. Pentagon’un bilgisayarlarına girebilecek kadar güçlü Çin gizli servisinin beni farketmemesine aklım ermiyordu. Ama internetim bağlantımın otelde birkaç kez kesilmesi ve telefonumun sadece Çin’de arasıra aniden açılıp kapanması şüpheliydi. Belki de izlenmiştim hatta belki de arabada şoförümün polis kartlı arkadaşı tarafından yaptıklarım kontrol altında tutulmuştu da ben farkında değildim.

Air China 10 Haziran saat 13.35’de Pekin’den 8163 km uzaklıktaki Londra’ya havalandığında not defterimi çıkartarak o güne kadar yazamadığım notlarımı yolculuk boyunca kalem aldım.

Kimse Tibet gibi Sincan’da bir ayaklanma beklemesin. Ekonomik damarına dokulmadığı sürece Uygurların dev Çin’e başkaldırmaya cesareti kalmamış. Çin Uygurları öyle sindirmiş, korkutmuş ki kimse ayaklanmayı aklından geçirmiyor. Yoksa bu kişileri Sincan’da  bulurdum. Türk gazetecisi olduğum için bana güvenip açılırlardı. Çin rahat nefes alsın Uygur sorunu dışarda körükleniyor ama içerde fikir özgürlüğü hiç olmadığı için örgütlenme yok.

ÇİN UYGUR SORUNUNU NASIL ÇÖZÜYOR?

1.Sincan’a Uluslarası Af Örgütü, Human Rights Watch gibi insan hakları savunucusu örgütlerin  girmesine izin vermediği gibi Batılı gazetecileri de içeri sokmuyor. Her geçen gün daha çok büyüdüğü için kimse Çin’e kafa tutamıyor. Çin Halk Cumhuriyeti  kimseyi zaten takmıyor.Sadece  Olimpiyat şovu yapmaya hazırlandığı için aleyhinde yazı çıkmamasına özen gösteriyor.

2.Uygurca televizyon kanallarına ve okullarda Uygurcaya izin verdiği halde Sincan’da Çince konuşamayan Uygurlara devlet işlerinde ekmek yok.

3. Uygurların dinine karışmıyor görünüyorsa da politik vaazlara tolerası yok. Tüm  camiler kontrol altında. Kontrol edemediği camilerde Çin cuma namazına bile izin vermiyor. Emekliler camiye giderse “Git emeklilik paranı camiden al” diyor.

4.En ufacık bir taşkınlık yapan Uygur, şu anda yargılanmadan içeri alınıyor. Adi kavga yapanlar bile olimpiyatlar bitene kadar cezaevlerinde kalacak. Cezaevlerinin şimdiden ağzına kadar Uygurlarla dolduğu ileri sürülüyor.

5.Tutuklanan Uygurlardan haber alınamadığı gibi, kayıpları aramaya bile kimse cesaret edemiyor.

6. Uygur bölgesinde çok az Uygur polis var. Sincan’daki Çin Ordusunda askere alınan Uygurlar yok gibi. Ordu yüzde 99  Çinlilerden oluşuyor.

7. Çin, Uygurları terörist gibi görmesine rağmen, bu etnik azınlığın Pekin ile büyük bir birlik beraberlik ve barış içinde olduğunu dünyaya ilan ediyor.

8.Genç Uygur kızları fahişeliğe itildiği gibi, Uygur halkı da gece hayatı, içki, kadın ile oyalanarak politikadan uzak tutuluyor.

9.Hiçbir Uygurun fikir özgürlüğü yok. Kimsenin politika yapma hakkı yok. Uygurların tüm telefonları dinleniyor. İnternet görüşmeleri yakından izleniyor. Kimse yasak sitelere girmeye cesaret edemiyor.

10. Çin’in Uygurlara baskısını bir yabancının farketmesi çok zor. Korkudan kimsenin ağzını bıçak açmıyor.  Telefonla bile yurtdışındakşi yakınlarına en ufak bilgi veremiyorlar.

11.Uygur mahalleleri çok sıkı güvenlik kontrolü altında.Çin polisi sikah taşımadığı halde Uygur mahallelerinde 24 saat devriye gezen 5 kişilik silahlı timler, en ufak bir taşlınlığa bile izin vermiyor.   Olimpiyatlar bahane edilerek baskı arttırılmış vaziyette. Uygurların şehirlerarası gidiş gelişleri bile sıkı kontrol altında. Şehirlerarası yollarda sürekli kimlik kontrolü yapılıyor. Kimliği olmayanlar sorgu sualsiz olimpiyatlar bitene kadar içeri atılıyor.

12. Çin Uygur halkını korkuyla bastırıyor. Uygurlar o kadar korkmuşki tek kelime şikayette bulunamıyorlar. İçerden çıkanlar öyle işkence görüyorlarki özgürlüklerine kavuştuklarında tek kelime edemiyorlar.

13. Çin evlenmemiş Uygur kızları göçe zorlanıyor denemez ama bekar kızlar daha iyi bir hayat vaadiyle kandırılılıyor ve Sincan’ı terketmeye teşvik ediliyor.

14. Çin, Uygurların sınıra bile yaklaşmalarına izin vermiyor. Kaçmaya yeltenenler tereddüt edilmeden öldürülüyor. Eskiden kaçanların bile aileleriyle temasları yok. Temas olsa Sincan’da geride kalanlar datoplanacak

RAKAMLARLA UYGUR TÜRKLERİ

Resmi kayıtlara göre 17 milyonluk Sincan’da  7.2 milyon Uygur Türkü yaşıyor. Toprak büyüklüğü bakımından 1.6 milyon kilometrekare yüzölçümüyle Çin’in en büyük eyaleti olan Sincan, alan olarak ülkenin  altıda birine sahip olmasına rağmen nüfusu Çin nüfusunun yüzde ikisini geçmiyor.

Konuştuğum Uygurlular  “Atalarımızın bir kısmı  Anadolu’ya göçtü. Doğu Türkistan’da  ise “anavatan”ın bekçisi olarak Uygur Türkleri geride kaldılar” dediler.

Sincan’da  Uygurlardan sonra en kalabalık nüfus 6 milyon nüfus ile Han soyundan gelen Çinlilerdi

Ayrıca 1.1 milyon Kazak, 600 000 Müslüman Hui, 142 000 Kırgız, 120 000 Moğol, 30 000 Tacik, 15 000 Özbek ve 5 000 Tatar başta gelmek üzere Çinliler dahil 56 azınlığın olduğu  resmi kayıtlarda belirtiliyor. Her yıl Sincan’a en az  250-300 bin civarında Çinlinin göçmekte olduğu iddialar arasında. Uygurlu genç kızlar, iç bölgelere göçe zorlanırken Çinlilerin Sincan’a göç etmesi teşvik ediliyor.

Moğolistan, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Rusya ile sınırı olan Sincan , zengin doğal kaynakları yüzünden  Çin için çok stratejik bir öneme  sahip bir eyalet. 8 komşu ülkenin üçü nükleer güce sahipken Sincan’da da nükleer testler yapıldı.

Güney ve batı sınırları Bağdat ve Yeni Delhi’ye Pekin’den daha yakın. Pekin başkent Ürimçi’den 4 bin km ve uçakla 3 saat 40 dakikalık mesafede. İstanbul’dan Londra’ya da ayni saatte uçuluyor.

Tarih boyunca Türkler bu bölgenin hakimiydi ve   Anadolu dahil dünyanın dött bir tarafına göçler bu Sincan’dan yapıldı.

1757 yılından bu yana  Çinlilerle Doğu Türkistan’daki Uygur Türkleri arasında gerginlikler yaşandı... 1866 yılında kurulan Uygur devleti Sultan Abdülhamid döneminde Osmanlılarla ilişkiye girmiş, hatta Babıali’den maddi yardım bile almıştı.  1878 yılında Çinlilerin Uygur devletine son vermelerinden sonra bağımsızlık hareketi durmadı.

17 Nisan 1933 tarihinde Hoca Niyazi’nin başkanlığında Doğu Türkistan Cumhuriyeti ilan edilmişse de kısa bir süre  Çin ve Sovyet kuvvetleri hareketi bastırdı.

Ekim 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Doğu Türkistan tarihe karıştı.. Bugünkü Sincan Uygur Özerk Bölgesi , altı yıl sonra 1 Ekim 1955’de kuruldu.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title