Çizer Erol Abasız: "Türkiye'de sadece Batılı çizgi romanlar var" (2)
Bugüne kadar Yunus Emre, Alparslan, Mevlana, Ulubatlı Hasan, Nasreddin Hoca, Kılıçarslan ve Selahaddin Eyyubi gibi birçok tarihi kişiliği çizgi romanlarında anlatan çizer Erol Abasız, çizgi romanların kaybedilmeyi hak etmediği değerlendirmesini yaparak, "Batıda çizgi romanlar basılıyor,...
Bugüne kadar Yunus Emre, Alparslan, Mevlana, Ulubatlı Hasan, Nasreddin Hoca, Kılıçarslan ve Selahaddin Eyyubi gibi birçok tarihi kişiliği çizgi romanlarında anlatan çizer Erol Abasız, çizgi romanların kaybedilmeyi hak etmediği değerlendirmesini yaparak, "Batıda çizgi romanlar basılıyor, satılıyor hala. Şimdi Türkiye'de de çizgi roman var ama Batılı olanlar var. Yerliler bir kaç tane çıkartıyor ama arkası gelmiyor. Bir şey oluyor, ne olduğunu ben de anlamıyorum." dedi.
Zonguldak Kozlu'ya Bağlı Üçköy'de 1954'te dünyaya gelen, ilkokulu köyünde, ortaokul ve liseyi Kozlu'da okuyan Abasız'ın çizgiyle tanışması, birçok çocuk gibi ilkokul kitaplarıyla oldu ve kendisindeki çizim kabiliyetini fark etti.
Abasız, daha o yaşlarda arkadaşlarının çizemediği türde resimler çizip öğretmenleri tarafından da beğenilirken, "çizgi"sini geleceğe taşıyacağından habersiz bir şekilde amatör çalışmalar yaptı.
Milli kahramanlar üzerine hazırladığı eserleri yıllar boyunca elden ele dolaşan sanatçı, ilk macerasını lisenin sonunda çıkarmış olsa da üniversite eğitimini İstanbul'da maliye üzerine aldı ve 1977'de mezun olmasının ardından muhasebeciliğe başladı.
"Sınıfın yarısına resim çiziyordum"
"Tercüman Çocuk", "Gül Çocuk", "Can Kardeş" ve "Türkiye Çocuk" dergileriyle yaklaşık 10 gazetede çizgileri yayımlanan, "Gonca", "Bahar", "Nesil Yayınları" ve "İBB Kültür AŞ" tarafından kitapları basılan Abasız, hiçbir ustadan ders almadan sürdürdüğü çizgi yolculuğunu AA muhabirine anlattı.
Çizgi romanların varlığından ilk kez "Teksas" ile haberdar olduğunu belirten Abasız, "Onu gördüğümde tabii ilgimi çekti. Orada resmen hareketli sahneler var, insanlar koşuyor, zıplıyor, yumruk atıyor falan... Olaylar silsilesi var içinde. O zamanlar sinemayı falan da bilmiyorum, televizyon zaten yok. Ortaokula geldiğimde diğer çizgi romanlarla tanıştım. Şehir hayatında okula gidip gelirken gazete bayilerinden geçerken gördük. Harçlığımızdan bir-iki almaya başladım." diye konuştu.
Abasız, ortaokul birinci sınıftaki bir anısını da şu sözlerle aktardı:
"O zaman resim dersine çok önem verilmediği için dışarıdan bir ilkokul öğretmeni gelip masaya oturuyordu, 'Bugün ilkbahar çizin, bugün sonbahar çizin, kümes hayvanları çizin. Dönem sonunda getirin resimlerinize bakalım.' deyip not atıyorlardı. Ben de sınıfın yarısına resim çiziyordum. Arkadaşlar geliyor, birine çizdiğinde diğeri geliyor. Buna rağmen dönem sonunda onlar hep iyi not aldı. Geldim baktım hoca bana zayıf yazmış. Çizdiğim resimlere verdiği notlar 1-2... Bazı güzel resimlerin üzerine de 'kopya' yazmış hoca. Yani 'Sen çizemezsin'... Bir de köyden geldik şehire, biraz utangaçlık, sıkılganlık var. Derdimizi anlatamıyoruz. Ben üzüldüm. Arkadaşlar, 'Öğretmenle konuş' dediler, hatta benden önce onlar itiraz etti. Hoca hiç umursamadı bile."
İlk çizgi roman denemeleri ortaokul 3'üncü sınıfta
O sene sonunda resim dersinden diğer dersleri iyi olduğu için öğretmenler kurulu kararıyla geçtiğini anlatan Abasız, ilk çizgi roman denemelerine ortaokul 3'üncü sınıfta başladığını ve karakterin adını yabancılardan etkilenerek "Tom Kinney" koyduğunu söyledi.
Abasız, lise zamanında çizgi işini ciddiye almaya başlayarak farklı üretimler yaptığını, sınıf arkadaşlarının çizgi roman satın almak yerine kendisinin defterinde anlattığı hikayeleri takip ettiğini dile getirdi.
Lise 2'nci sınıfta sanat tarihi ve resim hocasının kendisini teşvik ettiğine değinen sanatçı, şöyle devam etti:
"O hoca öyle sadece aferin demekle kalmadı. Çok ilgilendi, 'Sen bu işi yaparsın, daha ciddi bir çalışma yap. Bozkurt çok sivri bir isim, başka bir şey düşün.' dedi. Teşvik etti. O zamanlar Abdullah Turhan'ın 'Tolga' var, 'Karaoğlan' var. Tercüman'da 'Kara Orkun' diye bir karakter yayınlanıyor. Çocuğum tabii, fazla isim düşünecek halim yok. Orkun'un 'or'unu, Tolga'nın 'ga'sını aldım. Ortaya 'to' ekledik, oldu 'Ortoga'. Oğuz İmparatorluğu'nun Efsanevi Kahramanı Ortoga... Aslında ben öyle demedim ama yayınlarken öyle dediler."
Abasız, çizimlerini harita metod defterine ispirtolu kalemle yaptığını ve ilk kez bir çiziminin, Zonguldak Maden İşçileri Sendikası tarafından 1973'te yayımlandığını ifade etti.
Kazandığı ilk paranın bir kısmıyla Osmanlı Tarihi ansiklopedisi alan, kalanını İstanbul'a gelmek için yol parası yapan Abasız, burada yeni yöntemler öğrenip yeni aletler alarak daha profesyonel olduğunu aktardı.
"Çizgi romanlar okumayı teşvik ediyor"
Abasız, içinde bulunduğu muhafazakar kesimde çizgi hoş karşılanmadığı için bir süre uzak durduğunu fakat sonra bir hocadan aldığı görüşün ardından tekrar çizmeye başladığını belirtti.
Son yıllarda çizgi romana mecra bulmanın zorluklarından bahseden sanatçı, "Sonraki yıllarda çizgi romanın ateşi biraz düştü. Düşünce biz çizgi romanımızı güzelleştirelim diye renklendirmeye çalıştık. Bilgisayara aktardık, yazılarını değiştirdik tekrar yaptık, şimdi bekliyoruz." dedi.
Erol Abasız, çizgi romanların okumayı teşvik ettiğini ve kendi eserlerinden tarih öğrenen birçok insan olduğunu vurgulayarak, "Çizgi roman da bir sanat dalı olarak kabul edilmeli, görsel bir anlatım, içerisinde edebiyat da var şiir de var. Mesela Yunus Emre'nin şiirlerini konuya uygun şekilde araya serpiştirerek en azından 15-20 şiirini okutmuş oluyoruz. Ayriyeten Yunus Emre kitabı almamış biri için avantaj." ifadelerini kullandı.
Çizgi romanların kaybedilmeyi hak etmediği değerlendirmesini yapan Abasız, "Batıda çizgi romanlar basılıyor, satılıyor hala. Şimdi Türkiye'de de çizgi roman var ama Batılı olanlar var. Yerliler bir kaç tane çıkartıyor ama arkası gelmiyor. Bir şey oluyor, ne olduğunu ben de anlamıyorum." açıklamasını yaptı.
"Çizgi romanlar iyileştirilmiş haliyle hazır"
Abasız, bu konuda devlet desteği olması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Benim iki kitabımı belediye bastı, sattı. Arkası yok. 'İlgi görmüyoruz.' diyorlar. İyi de çizgi romana da çizere de aynı gözle bak. İlla para, ticari amaçla görme, biraz da sanat tarafından bak işe. Kitap basılsın, elbet bir okuyanı çıkar."
Üç kitap halinde hazırladığı "Sunguralp Gümüş Kolye"nin henüz yayınlanmadığının ve daha önce yayımlanan eserlerinin de bilgisayar ortamında iyileştirilmiş haliyle hazır olduğunun altını çizen Abasız, "Bu kitapların hepsi hazır. Bir yayınevi başlasa ve sıradan hepsini yayınlasa ne kadar güzel olur. Okuyucuyla buluşsun istiyorum. " şeklinde konuştu.
Erol Abasız, bugünkü çocukların da çizgi roman okuması gerektiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çocuklarımızın bilgisayarlarda, cep telefonlarında, tabletlerde takip ettikleri çok zararlı, yabancı videolar. Onlarla meşgul olacaklarına tarihi kahramanlarla veya örf ve ananelerimizle ilgili menkıbeleri çizgi roman olarak görseler, görselin arasında verilen o hikayeleri de okusalar daha iyi olmaz mı? Bu konuda belediyelerden olsun, hükümetten olsun bir destek arzu ediyorum."