Çoban Ressam Trafoları Tuvale Döndürdü
Antalya'da Beydağları'nın eteklerinde, kente 80 kilometre uzaklıkta Ulucak Mahallesi'nin 'Çoban Ressamı' Sinan Demir, kent sakinlerine beton yığınları arasından yeni bir dünya sunmak için çocuk parkları ile yeşil alanlar içinde kalan trafoları tuvale dönüştürdü.
Antalya'da Beydağları'nın eteklerinde, kente 80 kilometre uzaklıkta Ulucak Mahallesi'nin 'Çoban Ressamı' Sinan Demir, kent sakinlerine beton yığınları arasından yeni bir dünya sunmak için çocuk parkları ile yeşil alanlar içinde kalan trafoları tuvale dönüştürdü.
Ressam 28 yaşındaki Demir, Antalya'nın Korkuteli İlçesi'nde dünyaya geldi. Kendi ifadesiyle dışa kapalı dünyasını, ortaokul yıllarında resim öğretmeni Mehmet Emin Erşan'a açtı. Beydağları'nın eteklerinde çobanlık yaparken başlayan resim aşkı Erşan'ın desteğiyle daha da büyüdü. Ortaokulu bitirdikten sonra çobanlığa devam ederken fırça elinden hiç düşmedi, kendini yetiştirdi. Açık liseden mezun olan Demir, renklerin peşinden Ulucak'tan çıkıp kente geldi.
Antalya'da ressam Celil Kemalov atölyesinde çalıştı, girdiği yarışmalardan ödüllerle döndü. Türk seramik sanatçısı ressam Ümran Baradan adına düzenlenen 23'üncü Dünya Çocukları Resim Yarışması'nda dünya 3'üncüsü oldu, Cumhuriyetin 80'inci Yıl kutlamaları kapsamında düzenlenen Açık Öğretim Lisesiler Arası Resim Yarışması'nda Türkiye birincisi oldu.
Demir'in genç yaşlarda ulaştığı başarı, onun doğup büyüdüğü topraklarla bağını daha da güçlendirdi. "İnsan nasıl doğadan besleniyorsa benim hamurumda da çobanlık var" diyen Demir, ne zaman kentte sıkılsa baba ocağına döndü, ineklerin, koyunların arasında bir atölyeye çevirdiği evinde kendisini renklerin dünyasına bıraktı.
TUVALDEN DUVARA GEÇTİ
Resimlerinde sürrealizme yönelen ve çalışmalarında çoban, yayla ve Yörük kültürünü kendi dünyasında harmanlayan ressam, birçok kişisel sergi açtı, karma resim sergisine katıldı. Sanatçı, son 8 aydır tuvaldan duvara geçti ve Antalya'da Muratpaşa Belediyesi için kentin en çirkin yapılarından trafo binalarına birbirinden farklı resimler yapmaya başladı.
Trafoya yaptığı resimleri 'Çoban Ressam' diye imzalayan Demir, "Resme çobanlık yaparken başladım ve bu sevda bitmedi. Şimdi bu sevda Beydağları'nı aşıp Muratpaşa'nın sokaklarına indi. Renklerle geldim bu şehre ve bu şehre beton yığınlarının arasından yeni bir dünya sunmak istiyorum" diye konuştu.
Tuvalden trafo duvarlarına geçen Demir, yeni işinden çok zevk aldığını söyledi. Demir, "Ölçüler büyük fırça yerine başka aletler kullanıyoruz ama tecrübe gerektiren bir tarafı da var" dedi. Genelde mahalle arasındaki parklarda yer alan trafolarda konsepti kendisini belirlediğini, bunu yaparken de mahallenin ruhuna, dokusuna uygun olmasını aradığını söyledi. Tahıl Pazarı Mahallesi'nde yer alan trafoya buğday hasadını, geleneksel Osmanlı Pazarı'nın kurulduğu Meydan Kavağı Mahallesi'ndeki trafoya geleneksel Osmanlı sokak satıcılarını çizdi.
Bir trafoda 2 kişi çalıştıklarını ve ortalama 20 günde bitirdiklerini anlatan genç ressam, trafolara çizdiği resimlerde bir de vermek istediği mesajın önemli olduğunu söyledi. Ressam Demir, Muratpaşa Belediyesi'nin yine aynı mahallede yaptığı ve Gezi Parkı adını verdiği parkın trafosuna 'Kırmızılı Kadın'ı çizdi. Ancak çizdiği resim bir gece elektrik dağıtım şirketi tarafından beyaza boyandı. Aslında trafoda yer alan resmin bir bütün olduğu Kırmızı Kadın'ın arkasında yeşillikler içinde bir dünyanın uzandığını anlatan Demir, "Polis biber gazı sıkma anının resmi boyanmış ama resmin devamındaki mesaj anlaşılmadığı için, belki de o yeşil dünya boyayanların da hoşuna gittiği için dokunulmamış" diye konuştu.
Demir, kendisine tuval olan trafolar bittikten sonraki hedefini ise "İmkan verilirse her yere yaparız. İnsanı bile boyarız" sözleriyle anlattı.