Çözüm Süreci
İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sayman: "Halkın kendisi çözüm arıyor. Ortak bir nokta arıyorlar. Bu da barışa olan ihtiyacı ve kararlılığı gösteriyor, halk buna çok açık" "Halkın katılımıyla 60 toplantı yaptık, hiçbiri başladığı gibi sona ermedi. O sürecin görülmesi lazım, halkın katılımı. Bu çok önemli. Halk ilk defa sahnede ve çözüm buluyor"
FİKRİYE SUSAM UYAR - Çözüm süreci kapsamında, Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu'nda görev alan İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Sayman, "Halkın kendisi çözüm arıyor. Ortak bir nokta arıyorlar. Bu da barışa olan ihtiyacı ve kararlılığı gösteriyor, halk buna çok açık" dedi.
Halkın katılımıyla 60 toplantı yaptıklarını dile getiren Sayman, "Hiçbir toplantı, başladığı gibi sona ermedi. O sürecin görülmesi lazım, halkın katılımı. Bu çok önemli. Halk ilk defa sahnede ve çözüm buluyor" ifadesini kullandı.
Sayman, bazı çalışmalarda bulunmak üzere geldiği Çanakkale'de, AA muhabirine, çözüm sürecine ilişkin çalışmaları ve sonrasında hazırladığı raporu değerlendirdi.
Marmara bölgesinde, halkın katılımıyla 60'a yakın toplantı gerçekleştirdiklerini belirten Sayman, "Halk, yoğun olarak katıldığı toplantılarda, kaygılarını, kuşkularını dile getirdi. 3 bine yakın kişiyle konuştuk" dedi.
Sayman, toplantılar sonucunda hazırladığı raporu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sunduğunu ifade etti.
Yücel Sayman, raporla ilgili şunları kaydetti:
"Raporumda yazdığım önemli olan iki, üç nokta var. Birincisi, halk yoğun bir biçimde buna katılıyor. Katılmasının engellenmesi için yapılan bütün protestolara rağmen katılıyor, söz alıyor ve konuşuyordu. Söz sahibi olmak istiyordu. Kendileri de seyirci olmaktan çıkıp, sahnede yer alıp, 'Evet benim de sözüm var' diye düşündüklerini söylüyor. İkincisi ve bence önemli olan noktada bu toplantılar, Türkler, Kürtler, Aleviler, Sünni, Ermeni, Rum, gibi çeşitli kesimlerden insanların katıldığı yer. Toplantıya, ilk katıldıkları andaki düşünceleri -toplantı 4-5 saat sürüyor- 5 saat sonra çıktıkları zamanki ile aynı şey değil. Yani herkes olduğu yerde kalmıyor. Konuştukları zaman birbirlerini dinliyorlar ve farkına varıyorlar ki hiçbiri diğerinin hikayesini bilmiyor.
Türk kesimi, Kürtlerin hikayesini bilmiyor. Ama hep söyledikleri şey, 'Biz kardeşiz, kardeşiz'. Ama görüyor ki kardeşin hikayesini bilmiyor."
-"Halk ilk defa sahnede"
Yücel Sayman, özellikle genç kesimin, 1990'lı yılların belirli bir dönemine kadar, "Kürt" demenin yasak olduğunu bilmediğini söyledi.
"Ben Kürt'üm, ya da 'Türkiye'de Kürtler vardır' dediği zaman 7,5 yıl hapis yattığınızı bilmiyorlar" diyen Sayman, toplantılarda insanların, birlikte yaşayabilme ve var olabilmenin çözümünü aradığını dile getirdi.
"Halkın kendisi çözüm arıyor" diyen Sayman, şöyle devam etti:
"Mesela Türk kesim, ilk söz aldığı zaman 'teröristler' diye söylüyor, Kürtler de konuştuğu zaman 'gerilla, özgürlükçüler' diyor. Sonra görüyorlar ki biri 'terörist' dediği zaman Kürtleri üzüyor, öbürü 'gerilla' dediği zaman Türkleri üzüyor, kızdırıyor. Bir iki saat sonra dili değişiyor, ne 'terörist' ne de 'gerilla' diyorlar. 'Bizim çocuklarımız, bizim insanlarımız, silahlı unsurlar' öyle şeyler söylüyorlar. Yani çözümü arıyorlar, ortak bir nokta arıyorlar. Bu da barışa olan ihtiyacı ve kararlılığı gösteriyor, halk buna çok açık. Yani hiçbir toplantı, başladığı gibi sona ermedi. O sürecin görülmesi lazım, halkın katılımı. Bu çok önemli. Halk ilk defa sahnede ve çözüm buluyor."
-"Halk açısından bir sorun yok, çok büyük bir destek ve istek var"
Çözüm süreci çalışmalarının ilk başladığı zaman terör örgütü PKK'nın, "Ben artık silahlı mücadeleyi siyaset alanından çıkartıyorum, buna başvurmayacağım ama Türkiye'de demokratik bir siyasi mücadeleye gireceğim, bunun önünü açın" dediğini dile getiren Sayman, şöyle konuştu.
"Türkiye'de de ilk defa bir hükümet, cesur davranıp, 'Tamam, olur', görüşüyorlar. Çözüm süreci aslında bununla sınırlı olarak başlıyor. Bir yanda PKK bir yanda hükümet, silahlı mücadeleyi bırakıp, normal, demokratik siyasi mücadele yapacak. Bunlar nasıl oluşacak? Halk bunu genişletti, sürece bu gözle bakmıyor. Bunu demokrasiye çevirdi, barış sürecine çevirdi. Çünkü Aleviler soruyor, 'Biz ne olacağız'. Türkler soruyor, 'Bunun sonucu ne olacak, af olacak mı, Öcalan'ı kapsayacak mı?' Öbürü, 'Af olmazsa o zaman bu süreç olmaz' gibi buna benzer şeyleri, aralarında konuşmaya başladılar ve bu bir demokrasi talebine dönüştü. Bunu halk getirdi. Bunlar demokrasi açısından çok önemli gelişmeler."
Sayman, çözüm sürecine karşı çıkan ve benimsemeyen siyasi görüşlerin bulunmasına rağmen halk açısından bir sorun olmadığını belirterek "Halkın çözüm konusunda çok büyük bir destek ve isteği bulunuyor" dedi. - Çanakkale