Haberler

Çözüm Sürecine Yönelik Yasa Tasarısı

Abone Ol

Türkiye'nin 7 bölgesinde, toplumun tüm kesimlerinin nabzını tutarak, çözüm sürecine katkı sunan Akil İnsanlar Heyetleri TBMM'ye sunulan 6 maddeden oluşan, Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumlal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı'nı, kararlı bir devlet politikası oluşturulduğunu göstermesi.

Türkiye'nin 7 bölgesinde toplumun tüm kesimlerinin nabzını tutarak çözüm sürecine katkı sunan Akil İnsanlar Heyetleri TBMM'ye sunulan 6 maddeden oluşan, Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı'nı, kararlı bir devlet politikası oluşturulduğunu göstermesi bakımından süreç için önemli bir adım olarak değerlendiriyor.

Akil İnsanlar Heyeti Marmara Bölgesi Grubu Başkanı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, tasarıya ilişkin AA muhabirine, çözüm süreci paketine ilişkin gelinen noktanın son derece pozitif olduğunu belirterek, "Toplum süreci, Erdoğan'ın değil de Türkiye'nin projesi olarak algılarlarsa destek yüksek olacaktır" dedi.

Prof. Dr. Arıboğan, tasarının genel nitelikli bir çerçeve düzenleme olduğuna işaret ederek, Oslo'dan bu yana geliştirilen süreçte belirli bir aşamaya gelindiğini vurguladı.

"Meclis'in devreye sokulması, dağdan inişlerin özendirilmesi ve bu süreç için çalışan görevlilerinin yasal zorluklarla karşılaşmaması adına ciddi bir planlama var. HDP'den gelen tepkiler de beklentilerin karşılandığı yönünde. CHP lideri Kılıçdaroğlu da bazı belirsiz ifadeler açıklığa kavuşturulursa destek vereceklerini söylemiş. Bu gelinen noktanın son derece pozitif olduğunu gösteriyor" diyen Arıboğan, PKK tarafından silah bırakılması aşamasına da geçileceğini umut ettiğini dile getirdi.

"PKK'nın Türkiye bağlamında bir işlevi kalmadığını düşünüyorum"

Arıboğan, meşru siyaset zemini açıldıkça illegal yapıların geçerlilik ve etkinliğini yitireceğini düşündüğünü dile getirerek, şöyle konuştu.

"PKK'nın Türkiye bağlamında bir işlevi kalmadığını düşünüyorum. Hükümetin yapması gereken en önemli şey, kamuoyunun desteğini sürdürebilmesi için açıklayıcı, şeffaf ve dürüst olması. Çözüm sürecinin Türkiye'ye neler katabileceğini, çatışmaların sürmesi halinde neler kaybedebileceğinin açıkça anlatılması gerekiyor. Akil heyet toplantılarında gördük ki, belirsizlik, sürece dair şüphenin en büyük kaynağı. Anlatıldıkça barış heyecanının toplumun tüm kesimleri tarafından paylaşıldığını görebiliyorsunuz."

MHP'nin ideolojik duruşu itibariyle sürece katılım göstermesini beklemediğini kaydeden Arıboğan, "Toplumun belirli bir kesiminin nabzını onlar tutuyor ve bu doğal olarak siyasetlerine yansıyacaktır. Lakin CHP'nin sürece entegre edildikçe, atılan adımları desteklemesi mümkündür. Onları olumsuzluğa sürükleyecek olan şey dışarıda bırakılmaları olabilir" dedi.

Arıboğan, tasarının toplumda nasıl algılanacağına ilişkin, "Gördüğüm kadarıyla Başbakan Erdoğan'ın desteklediği her proje içeriğinden bağımsız olarak yüzde 50 desteğe sahip olur. Kürtler de destekleyeceklerdir. CHP tabanında bir kesim hariç zaten barış sürecine sahip çıkma arzusu var. Süreci, Erdoğan'ın değil de Türkiye'nin projesi olarak algılarlarsa destek yüksek olacaktır" şeklinde konuştu.

"Bir çerçeve yasa için bu, oldukça önemli yetkiler veren bir tasarıdır"

Akil İnsanlar Heyeti Güneydoğu Grubu Başkanı Yılmaz Ensaroğlu, tasarının en önemli özelliğinin doğrudan doğruya çözüm sürecini referans alıyor olması olduğunu vurgulayarak, bunun hem Öcalan hem de Kandil'in sürekli üzerinde durduğu bir konu olduğunu söyledi.

Tasarının soruna çözüm olmadığını ancak sorunu çözecek, süreci planlayan ve bu süreçle ilgili olarak hükümeti, Meclis tarafından yetkilendiren, dolayısıyla işin içine Meclis'in iradesini ve adres olarak parlamentoyu da alan bir tasarı olduğuna dikkati çeken Ensaroğlu, tasarıdan sonra meclis ve siyasetçilerin bu konuda adres olacağını belirtti.

Ensaroğlu, bugüne kadar güvenlik ve istihbarat görevlileri üzerinden kurulan temaslar ve yapılan görüşmelerin önemli ölçüde alenileştiğini ve artık siyasetçiler üzerinden yürütülebileceğini aktaran Ensaroğlu, siyasetçilerin de bu görüşme sürecine etkin bir şekilde katılabileceğini bildirdi.

Hükümetin bu tasarı ile sadece çözüm sürecinin arkasında durma kararlılığını ortaya koymadığını dile getiren Ensaroğlu, şöyle devam etti:

"Hükümet kendisini ilave bir yükümlülük altına koyuyor. Hükümetin bu yükümlülüğe parlamentoyu da ortak etmesi, yarın şartlar değişse bile bunun devlet politikasına dönüştürüldüğünü gösteriyor. Tasarı ile çözüm süreci, bir şahıs bir örgüt lideri bir parti genel başkanıyla sınırlı kalmayan, Türkiye'nin temel devlet politikasına dönüşmüş olacak. Tabi bu süreçte görev alan kişi ve kuruluşlarına bir hukuki koruma getirilmiş olması önemlidir. Tasarı ile çözüm sürecinde herkes özgür oması, hukuki anlamda kendisini güvende hissetmesi sağlanarak, sürece katkı sunabilmesi mümkün hale gelecek."

Ensaroğlu, sürecin muhataplarının da tasarıyı olumlu bulmasının, CHP'ninde bazı eleştirilere rağmen desteklemesinin önemli olduğunu söyledi.

Tasarı ile çözüm sürecinin paydaşlarının ve süreci götüren aktörlerin sayısının ve çeşitliliğinin artırılacağını anlatan Ensaroğlu, "Bir çerçeve yasa için bu, oldukça önemli yetkiler veren bir tasarıdır. Bundan sonra bu sorunu çözmek isteyenlerin bu yasadan hareketle her türlü tedbiri almaları, temas kurmaları, girişimde bulunmaları çok daha kolay ve yasal olacak" diye konuştu.

"Yasa tasarısıyla çok önemli bir adım atıldı"

Akil İnsanlar Heyeti Akdeniz Bölgesi Grubu Sekreteri Tarık Çelenk, tasarının son derece önemli olduğunu belirterek, tasarının kamu görevlilerine ve süreçte yer alan tüm aktörlere güven sağladığını söyledi.

"Keşke bu yasa Habur sürecinden önce çıkarılabilseydi, geldiğimiz nokta çok daha verimli olabilirdi ama her şeye rağmen bu yasa çok önemli" ifadelerini kullanan Çelenk, tasarının Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan, valiliklerde çalışanlarına kadar süreçte yer alan kamu görevlilerini, Kürt siyasi aktörlerini, dağdan inmeleri kapsadığını dile getirdi.

Çelenk, tasarının maddeleri arasında süreçle ilgili üçüncü taraf denilen kısımda yabancı aktörlerin yerine, Türkiye içinde oluşacak sivil toplum kuruluşlarının olması gerektiği önerisinde bulundu.

"Bu adımlarla kararlı bir devlet politikası oluşturulduğu görülüyor"

Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz Bölgesi Grubu Başkanı ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, bir yılı aşkın süredir sürdürülen çözüm sürecinde önemli demokratikleşme adımları atıldığını belirterek, sürecin başlamasından bu yana herhangi bir can kaybı olmadığını ifade etti.

Prof. Dr. Hakyemez, barış ortamında insanların yaşam kalitesinin ne kadar arttığının da ortaya çıktığına dikkati çekerek, insanların artık barışı benimsediklerini vurguladı.

Bu nedenle artık barışın kalıcı hale getirilmesi gerektiğini kaydeden Hakyemez, tasarının hükümetin çözüm sürecindeki çalışmalarında kararlılığını ortaya koyduğunu anlattı.

Hakyemez, şunları dile getirdi:

"Kanun tasarısı kritik bir aşamada, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde gerçekleştiriliyor. Aslında bu bile konunun ne kadar önemsendiğinin bir göstergesidir. Atılan bu adımlarla kararlı bir devlet politikası oluşturulduğu görülüyor. Süreçte görev alanlara yönelik hukuki bir güvencenin getirilecek olması da ayrı önem taşıyor. İnşallah bu paketle 1,5 yıldır yaşadığımız barış sürecini mükemmelleştirir ve sürdürürüz. Bu gelişmeleri fevkalade olumlu buluyorum."

"Çözüm sürecinde gerçek anlamda ikinci safhaya geçilmiştir"

Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Can Paker ise Cumhuriyet tarihinde çok önemli bir dönemeç olarak bu sorunu çözme adına siyasi iradenin görev aldığını belirterek, akil insanların da buna destek sunduğunu söyledi.

Akil İnsanlar Heyetleri'nin en önemli etkisinin gerek bölgede gerekse Türkiye'nin her yerinde halka, 'devlet ayağımıza geldi' düşüncesini hissettirmesi olduğunu vurgulayan Paker, akil adamların emirle değil, gönüllü olarak hizmet verdiğini ancak fikrin siyasi iradeden çıktığını belirtti.

Paker, "Bu adımla çözüm sürecinde gerçek anlamda ikinci safhaya geçilmiştir.  Çünkü Türkiye'de, 'efendim PKK silah bırakmadan nasıl ikinci safhaya geçilecek?' deniliyor. Önemli olan silah bırakmak değil, silahın sosyolojik olarak kullanabilir halde olmamasıdır. Büyük ölçüde artık silah kullanma olasılığı azılmıştır. Bunun göstergelerinden biri de annelerin, dağa giden çocuklarını geri istemesidir" diye konuştu.

Tasarı ile ikinci safhaya geçildiğine işaret eden Paker, bugüne kadar esnaf kepenk açamazken, annelerin çocuklarını istemelerinin önemli bir aşama olduğuna değindi.

Sosyolojik olarak silah kullanma olasılığının iyice azaldığına inandığını ifade eden Paker, şöyle dedi:

"Akil adamlar bu kanundan yararlanacaktır. Onların korunması lazımdı. Esasında bugünkü Türk Ceza Kanununa göre bütün bunlar suçtu. Bunun için böyle bir yasaya çok ihtiyaç vardı. Adımlar atıldıktan sonra yasa ortaya çıkmıştır, siyasi nedenlerle. Önemli olan hukuksal olarak korunması değil, önemli olan sürecin böyle bir yasanın çıkabilmesini imkan dahilinde getiren hale gelmesidir. Bu gerek hükümet açısından gerekse bölgedeki halkın bu olayı kabul etmesi açısından önemli."

"Bunu sadece Kürtlerle ilgili bir süreç olarak görmemek lazım"

Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, kanun tasarısıyla hem çözüm süreci için gönül vermiş, uğraşmış insanlara değer verildiğinin hem de sürecin devamlılığının gösterildiğini belirtti.

Tasarı ile çözüm sürecine hukuki çerçeve hazırlandığını dile getiren Dedeoğlu, "Tasarının Kürt sorununa kalıcı bir barış projesi, kalıcı bir teminat olduğunu düşünüyorum. Sürecin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı yönünde kaygılar vardı. Bu yasa tasarısı kaygıları tümüyle giderir mi bilmiyorum ancak sürecin yasal bir çerçeveye oturtulmuş olması, devamlılığının garantisi açısından önemlidir" şeklinde konuştu.

Dedeoğlu, tarafların iradeyi sürdürdükçe çözüm sürecinden sonuç alınacağını aktararak hükümette de bu iradeyi gördüğünü, sürecin uzun soluklu olacağını ancak umutlu olduğunu vurguladı.

Tasarı konusunda MHP ve CHP'nin eleştirilerine ilişkin, şöyle konuştu:

"Başından beri MHP'nin açılım konusundaki tavrı belliydi. Ancak CHP'yi anlamak oldukça güç. Bu aynı zamanda demokratikleşme paketi ve bunu sadece Kürtlerle ilgili bir süreç olarak görmemek lazım. Kürt siyasetinin normal mecrasına akmasına çalışılmasının ne kadar önemli olduğu CHP seçmenine anlatılmamış, anlatılamamış. O yüzden de kararsız bir pozisyonları var. Ama ben Türkiye genelinde bu çözüm sürecinin kabul gördüğü kanaatindeyim. Partilerin ne düşündüğünden çok Türkiye'da artık 'en başa dönmeyelim, ne çözüm bulunacaksa bulunsun' türünden bir kanaat olduğu kanaatindeyim." - Diyarbakır

Kaynak: AA / Güncel

Yılmaz Ensaroğlu Marmara Türkiye Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title