Cumartesi Anneleri, İstanbul Adliyesi Önünde Basın Açıklaması Yaptı.
Cumartesi Anneleri, ‘17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası’ dolayısıyla Çağlayan Adliyesi'nin önünde basın açıklaması yaptı. 23 Şubat 1995 tarihinde gözaltındayken kaybolan 19 yaşındaki Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, burada yaptığı konuşmada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya "Süslü Sülo” dediği için gözaltına alındı. Yıldız, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.
FAHRETTİN ÖZTÜRK
Cumartesi Anneleri, '17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası' dolayısıyla Çağlayan Adliyesi'nin önünde basın açıklaması yaptı. 23 Şubat 1995 tarihinde gözaltındayken kaybolan 19 yaşındaki Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız, burada yaptığı konuşmada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya "Süslü Sülo" dediği için gözaltına alındı. Yıldız, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.
Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı üyeleri, '17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası' dolayısıyla bugün Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı önünde bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Kayıp yakınları, zorla kaybetmelerin etkin bir biçimde soruşturulması, bu suçun faillerinin yargılanarak cezalandırılmaları ve hukuki yükümlülüklerin yerine getirilmesi talebinde bulundu.
"ADLİYELERİN KAPILARI İNKARA VE CEZASIZLIĞA DEĞİL, HAKİKATE VE ADALETE AÇILSIN"
Basın açıklamasını okuyan İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, "Adliyelerin kapıları inkara ve cezasızlığa değil, hakikate ve adalete açılsın" diyerek şunları söyledi:
"Bu yılki Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası'nın açılışını, adalet talebimizden asla vazgeçmediğimizin ifadesi olarak Çağlayan Adliyesi önünde yapıyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 17-31 Mayıs arasında düzenlediğimiz hafta etkinlikleri ile uluslararası hukukta insanlığa karşı suç olarak tanımlanan gözaltında kaybetme suçuna, bu suçun işlenmesine imkan yaratan cezasızlık politikalarına, inkar edilen gerçeklere ve bu insanlığa karşı suçla mücadelenin önemine dikkat çekmeye çalışıyoruz.
YARGI MAKAMLARI, ADALET TALEP EDENLERİN SESLERİNİ BASTIRMA YÖNÜNDE PRATİK SERGİLEDİ: Buradayız, çünkü yargı makamları, gözaltında kaybetme vakalarında maddi gerçeği açığa çıkarma ve suçun faillerini tespit edip cezalandırmak yerine, gerçeği örtbas etme, failleri cezasız bırakıp adalet talep edenlerin seslerini bastırma ve cezalandırma yönünde bir pratik sergiledi. Hiç şüphe yok ki gözaltında kaybetmeler, bu topraklarda örgütlü bir biçimde gerçekleşti ve yalnız yargının değil, ilgili tüm devlet kurumlarının iş birliği ile örtbas edildi. Bu yüzden yaygın ve sistematik biçimde işlenebildi ve cezasız bırakılarak işlenmeye devam edildi.
GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEK VE HESAPLAŞMAK ZORUNDAYIZ: Hukuku ve vicdanı yok sayan, suçu ve devlet şiddetini normalleştiren bu zihniyetin karşısına hakikati bilme, travmatik geçmişle yüzleşme ve hesaplaşma talebiyle çıkıyoruz. Biliyoruz ki kanamaya devam eden toplumsal yaralarımızın sarılması için, hak ve adalet yokluğunun ülkemizde yarattığı ağır tahribatların telafisi için bütün bunların kaynağı olan geçmişle yüzleşmek ve hesaplaşmak zorundayız.
DEVLETİ YÖNETENLERE SESLENİYORUZ: Gözaltında Kayıplar Haftası vesilesiyle bir kez daha devleti yönetenlere sesleniyoruz: İnsan haklarını ve hukuku yok sayan, kurumları çürüten, adaletsizliği derinleştiren keyfiyetinize son verin. 4 yıla yakın bir süredir hiçbir hukuki dayanağı olmadan bize ve tüm topluma kapattığınız Galatasaray'daki yasağı derhal sonlandırın. Bu yasağın kaldırılması için yaptığımız hukuki girişimleri boşa çıkarmaktan vazgeçin. Kayıp yakınlarını ve destekçilerini yargı yoluyla taciz etmeye son verin. Bizi susturmaya çalışmak yerine 6 Ağustos 2019 tarihinden beri kayıp olan Yusuf Bilge Tunç'un zorla kaçırıldığına dair iddialara cevap verin. 2 Ekim 2018'de İstanbul'daki Suudi Arabistan Konsolosluğu'na girdikten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Cemal Kaşıkçı'nın kaybedilmesi ile ilgili davayı fail durumundaki Suudi Arabistan'a devretmenizin gerçek nedenini açıklayın.
TÜM KAYIP DOSYALARINI YENİDEN AÇIN: Gözaltında kaybedildiğini kendiniz itiraf etmenize rağmen, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Raporu'na, delillere, belgelere, tanıklara rağmen zamanaşımıyla kapattığınız Cemil Kırbayır dosyası başta olmak üzere, zaman aşımına sürüklediğiniz tüm kayıp dosyalarını yeniden açarak etkin soruşturma ve kovuşturma yapma yükümlülüğünüzü yerine getirin. Gözaltında kaybetmeyi suç olarak düzenleme, yargılama ve cezalandırma yükümlülüğünüzü yerine getirin. Gözaltında kaybetme suçunun TCK'da yer alan insanlığa karsı suç maddesi kapsamına alınmasını sağlayın. Gözaltında kaybetmelerin önlenmesi ve geçmişte yaşanan kaybetmelere dair hakikat ve adalete erişimin sağlanması sorumluluğu getiren Birleşmiş Milletler Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme'yi derhal imzalayın ve uygulayın.
GALATASARAY MEYDANI'NDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ: Baskı ve yasaklarınız boşuna. Bize yaşattığınız cezasızlığı ve adaletsizliği aşmak, hakikate ulaşmak için mücadele etmek, insan ve yurttaş olma sorumluluğumuzun gereğidir. Bu sorumluluğumuzu yerine getirmekten vazgeçmeyeceğiz. Kayıplarımızdan ve kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray Meydanı'ndan asla vazgeçmeyeceğiz. İnsan haklarına dayanan demokratik bir Türkiye talebimizde ısrar edeceğiz."
"ADALET, ANCAK ADALETLİLERİN ELİNDE OLURSA ADALET OLUR"
Basın açıklamasının ardından söz alan, 23 Şubat 1995'te gözaltında kaybedilen 19 yaşındaki Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız ise şöyle konuştu:
"Düşünün ki kayıpların 27. yılındayız, Galatasaray Lisesi önündeki yerimiz bize yasaklanmış. Biz de adalet var diye adaletin önüne gelmişiz. Adalet var olacak ama adalet, adaletsizlerin elinde. Nasıl var olacak? Adalet, ancak adaletlilerin elinde olursa adalet olur. Bizim kayıplarımızın sorunu da çözülür, akıbetleri de açıklanır.
VALİ'YE Mİ SESLENSEM, BU SÜSLÜ SÜLO'YA MI SESLENSEM: Buradan Vali'ye mi seslensem, bu Süslü Sülo'ya mı seslensem? Süslü Sülo, bu yasaklarınla bir gün sen de o yasağa uğrayacaksın, bunu iyi bilesin. Vali Efendi de bir an önce yerimizi açsın. Biz kimseye bir iftira, bir yalan, hele de ben… Ben, evladımı bu devlete, bu güvenlik güçlerine güvenerek verdim. Eğer ki gerçekten savcılar varsa… Hep o söylenen lafı söyleyeyim. Ben karakola gittim. Şah İsmail Öztürk dedi ki 'Vallahi Tahir Şerbetçi olmasaydı ben Murat'ı götürür getirirdim, burnu bile kanamazdı'. Peki bunu ben mi soracağım, yoksa önünde olduğumuz savcılar, hakimler mi soracak."
"SÜSLÜ SÜLO" DEDİĞİ İÇİN GÖZALTINA ALINDI
Basın açıklaması bittikten ve grup dağıldıktan sonra Hanife Yıldız, konuşmasında kullandığı "Süslü Sülo" ifadesi nedeniyle gözaltına alındı. Cumartesi Anneleri'nin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, Yıldız'ın, ifadesinin alınmasının ardından serbest bırakıldığı bildirildi.