Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gedikli: "Amerika'da Emeklilerin ve Mavi Yakalıların Zaferi Denebilir"
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Bülent Gedikli, ABD'nin 45. Başkanı olarak Donald Trump'ın seçilmesinin, finansal çağın bitmesi olduğunu belirterek, "Küresel finansal çağ bitmiştir.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Bülent Gedikli, ABD'nin 45. Başkanı olarak Donald Trump'ın seçilmesinin, finansal çağın bitmesi olduğunu belirterek, "Küresel finansal çağ bitmiştir. Amerikan seçmeni de buradaki noktayı koyuyor. Buna Amerika'da emeklilerin ve mavi yakalıların zaferi de denebilir, Hollywood'un, Wall Street'in mağlubiyeti de. Bunu Trump'ın kişiliğine bakarak değerlendirmek doğru olmaz. Temsil ettiği misyon veya durduğu yer olarak bakarsak bu tabirleri kullanabiliriz." dedi.
Gedikli, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Buluşmaları'nda yaptığı konuşmada, ekonomideki kavramsal terminolojinin çok süratle değişeceğini düşündüğünü belirterek, bu kavramların hepsinin yeniden tanımlanacağını kaydetti.
Bu nedenle olayların da yeni kavramlar üzerinden konuşulması gerektiğini vurgulayan Gedikli, "Siyasetçiler olarak bunlara daha fazla yer vermemiz lazım ama Türkiye'nin şartlarında, yaşanan süreçleri biliyorsunuz, bazen buna imkan olmuyor. Gelişmeler öyle farklı şekilde ilerliyor ki... Güvenlik meselesi olduğunda bu meseleleri siz o kadar konuşamıyorsunuz. Güneydoğu'da yaşanan, Suriye, Irak ve şimdi yeni bazı şeyler var.. Ancak şu var; Türkiye bütün bu kaosa rağmen yapma, inşaa etme iradesini ortaya koyuyor, bunu başarıyor. Bunu da herkes görüyor. Bazı şeyler belki zaman alacak ama yatırımlar, teknolojiye dayalı yapılanmalar.. Bunlar oluyor." diye konuştu.
Gedikli, şu anda OSTİM üniversitesi kanununun mecliste beklediğini aktararak, şunları ifade etti:
"Bu üniversitenin çok önemli bir özelliği var, üniversite-sanayi-teknoloji iş birliğinde muazzam bir laboratuvardır. Ayrıca, adli çalışmalarda da çok önemli işler yapıyor, savunma sanayide de beraber çalışıyorlar. Bu örneklerin çoğalması gerekir. Bu anlamda savunma sanayiyi çok önemli görüyorum. Teknolojinin, yeniliğin, Ar-Ge'nin en önemli işlediği yer savunma sanayidir. Birçok ülkede de böyledir. Teknoloji hep savunma sanayide kullanılıyor. Mesela şu anda Türkiye'de tank motorunun yapılmasıyla alakalı bir şey var. Biz bunu yaptığımızda zaten çok farklı noktaya geleceğiz, bunların girişimleri var. Yani aslında biz bu manada çok fena değiliz ama bunu daha büyük bir ivmeye kavuşturmamız lazım. Çünkü dünya artık farklı bir noktaya geliyor."
"Amerika'da emeklilerin ve mavi yakalıların zaferi"
Donald Trump'ın ABD'nin yeni başkanı olmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Gedikli, şunları söyledi:
"Trump'ın seçilmesini, finansal çağın bitmesi olarak yorumluyorum. Küresel finansal çağ bitmiştir. Amerikan seçmeni de buradaki noktayı koyuyor. Buna Amerika'da emeklilerin ve mavi yakalıların zaferi de denebilir, Hollywood'un, Wall Street'in mağlubiyeti de. Bunu Trump'ın kişiliğine bakarak değerlendirmek doğru olmaz. Temsil ettiği misyon veya durduğu yer olarak bakarsak bu tabirleri kullanabiliriz. Misyon itibarıyla ben böyle görüyorum. Devlet yapılarının daha fazla öne çıkacağını düşünüyorum.
Küresel finansal sermayenin devlet yapılarıyla yaptığı mücadele var. Aslında Türkiye'de bunları yaşadı, bunlar çok konuşulmadı. Küresel finansal sermaye her tarafta devlet yapılarını çökertmek için uğraştı, uğraşıyor. Niye, devlet yapıları çöktüğü zaman istediği gibi hareket ediyor ama sonrasında ne oluyor? O insanların güvenliği azalıyor. Devletin olmadığı yerde hukuk nasıl olacak? Finansal sermaye kendi güvenliği nasıl sağlayacak? Böyle bir güvenlik olmaz ki... Bunları çok fazla düşünerek hareket ettiklerini sanmıyorum. Devlet yapıları mutlaka olmak zorunda. Yeni bir dünya düzeni kurulacaksa devlet yapıları üzerinden bunun artık olma ihtimalinin yükseldiğini görüyorum."
Gedikli, dünyada kapitalist sistemin tıkandığını, bu nedenle de 2008'den bu yana çok büyük şeyler yaşandığını ifade ederek, finansal krizin sebebinin bu olduğunu kaydetti.
Kapitalist sistemi, "sürekli yeni coğrafyalar fethederek ilerleyen bir sistem" şeklinde nitelendiren Gedikli, kapitalist sistemin girmediği coğrafya kalmadığını ifade etti.
Gedikli, kapitalist sisteminin, çevre sorunları gibi çok önemli bir kısıt oluşturduğunu, devletlerin aşırı borçlu hale gelmesi, talep üretilememesi, gelir dağılımının aşırı bozulması gibi başka noktalarda da tıkandığından bahsederek, "2008 finansal krizi mortgage krizi falan değildir, tamamıyla gelir krizidir. İnsanların yoksul ve işsiz kalmasının nedenidir." dedi.
Gelir dağılımının küreselleşmeyle tamamen bozulduğunu, bunun da kapitalizmin kendisi için çok büyük bir kısıt oluşturduğunu anlatan Gedikli, "Avrupa'daki borç krizidir, Çin'de şimdi başladı bu da üretim krizidir. Kapitalist sistemin krizleri bütün dünyaya değişik isimlerle yayılmış oldu. Çin'de çok önemli sorunlar var, yakın zamanda herkes onları konuşacak. Çünkü ABD'deki yeni yapıdan dolayı ürettiğini ihraç edemez hale gelecek. Çin ile ABD arasında denge vardır. Çin üretir, Amerika'ya ihraç eder ve elde ettiği rezerv fazlasını da ABD'deki finansal kuruluşlara yatırır. Birçok şey bu denge üzerinden yürür. Şimdi bu denge bozulabilir."
Gedikli, devlet ile piyasalar arasındaki dengenin iyi kurulmasının önemine işaret ederek, piyasa ekonomisinin kapitalizm anlamına gelmediğini ve işin tabanı olması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'de gelir dağılımına değil, refah dağılımına bakılması gerektiğini belirten Gedikli, "Çünkü bizde hiç parası olmayan insan da gidip kaliteli bir sağlık hizmeti alabiliyor. Bu refahı yansıtır. Geliri olmayabilir ama refahı var. ya da eğitim hizmeti alabiliyor, bu da refah dağılımıdır." değerlendirmelerini yaptı.
Bir gazetecinin "Dünyada talep yetersiz, arz fazla. Firmalar kapanma riskiyle karşı karşıya. Bizim firmalarımız da riskli. Buna karşı nasıl önlem alınabilir?" sorusu üzerine Gedikli, Varlık Fonu'nun ve tasarrufların artırılmasının önemini vurguladı.
Bundan 3-4 yıl önce altın borsası başkanının insanların elinde 100 milyar dolarlık altın olduğunu açıkladığına işaret eden Gedikli, "Bunları ekonomiye süratle kazandırmamız lazım. İnsanların elindeki altınları devreye sokabilmek için de altın üzerine yeni kağıtlar oluşturmak ve bunun ikincil piyasasını kurmak lazım. İnsanlar bunu kolayca alıp satabilmeli ki insanlar altını getirip teslim etsin." diye konuştu.
Gedikli, İslami bankacılık ve enstrümanlarını da çok önemsediklerini vurgulayarak, bugün İslami bankacılık alanında dünyada en etkili ülkenin İngiltere olduğunu, Türkiye'nin bunu rahatlıkla yapabileceğini ifade etti.
Gelecek süreçte paylaşım odaklı ekonomi anlayışına geçilmesi gerektiğini anlatan Gedikli, "Paylaşım odaklı derken bütçe üzerinden yapılacak ikincil paylaşımı kasdetmiyorum. Her insanın bir iş sahibi olması lazım, bu şart. Bunu önemsemek zorundayız. Yoksa sistem çalışmıyor işte." dedi.
Gedikli, girişimcilik kültürünün Türkiye'de yaygınlaştırılması ve temel faktör olması gerektiğini anlatarak, Türkiye ürettiği şeyi pazarlayacak şekilde ürettiğini kaydetti.
"Yasama ile yürütmenin iç içe olması en büyük sorun"
Bir gazetecinin, başkanlık sisteminin sıradan vatandaş için ne getirebileceğine yönelik soru üzerine Gedikli, parlamenter sistemde en büyük sorunun yasama ile yürütmenin iç içe olmasından kaynaklandığını belirterek, "Bakanlar meclise çok vakit ayırmak zorunda kalıyor. Başkanlık sisteminde artık bakan falan olmayacak. Şimdiki bakanlar, başkanlık sisteminde başkan adına yetki kullanan sekreterler gibi oluyor. Yürütme tek başlı, etkin oluyor ve vaktini de yine yürütme ve icraya ayırıyor." diye konuştu.
"Gensoru olmayacak mı?" şeklindeki soru üzerine Gedikli, "Tabii ki olacak. Hatta daha etkili olacak." yanıtını verdi.
Gedikli, milletvekilinin daraltılmış bölgeden geleceği için gücünün artacağını vurgulayarak, kanun teklifi verme hakkının bulunduğunu söyledi.
Başkanın tek başına yetkili olduğu bir yerde bürokrasinin ona uygun hareket etmek zorunda olunduğunu ifade eden Gedikli, Türkiye'nin geniş bir çevreye hitap ettiğini, kültürel ve ticari anlamda da dinamizm kazanılacağını kaydetti.
Kapitalizm sosyalleşecek mi? Sosyalizm halini mi alacak?" soru üzerine Gedikli, sonu gelen şeyin kapitalizm değil, küresel finans olduğunu söyledi.
Gazetecinin "Refah dağılımı emeklilere, emekçilere daha fazla pay vereceğiz demek" diye tanımlamasının üzerine Gedikli, "Tabii. Talep yok, talep olabilmesi için devlet yapılarının talebi oluşturabilecek mekanizma yapması gerekecek." dedi.
Türkiye'nin orta gelir tuzağından çıkıp çıkamayacağına ilişkin soru üzerine Gedikli, "Orta gelir tuzağından çıkarız, çıkmamamız için bir sebep yok." yanıtını verdi.
Gedikli, mesleki teknik eğitimin Türkiye'nin her yerinde yaygınlaşması gerektiği vurguladı.
"(Başkanlık sistemi) Meclisin çeşitliliği artacaktır"
Türkiye'nin yaşadığı siyasal süreci anımsatan Gedikli, "Parlamenter sistemde krizleri, kaosları kolay üretiyorlar. Çünkü vesayet var. Biz 'üst akıl' falan diyorduk çoğu kişi 'Nereden çıkarıyorsunuz?' diyordu. Hayal olmadığını 15 Temmuz gecesi gördük, şimdi gerçek sahipleri ortaya çıkıyor." diye konuştu.
Gedikli, başkanlık sistemiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
"Başkanlık sisteminde şunlarla uğraşmayacağız; Koalisyon olur mu? Hükümet düşer mi? Güvenoyu alabilir mi? Parlamenter sistemde bunlarla uğraşmaktan teknolojiye, Ar-Ge'ye, şuna buna sıra gelmiyor. 367 diye bir şey icat ediyor adam. Kardeşim o zamana kadar hiç kimse bunu gündeme getirmemiş, yapmamış, sen birdenbire nereden icat ettin bunu. Dolayısıyla parlamenter sistemin böyle çok arızası ve sorunu vardır. Başkanlık sisteminde bunlara son veriyoruz. Bunu Cumhurbaşkanımızın meselesi olarak görmek de çok yanlış bir şey. Bunu her lider gündeme getirdi. Süleyman Demirel de, Turgut Özal da bu ihtiyacı gördü. Tek başına iktidar olanlar zaten bunu hemen görüyor. Sistemin nerede tıkandığını, sıkıntının nerede olduğunu tespit ediyor anında, 'başkanlık sistemi lazım' diyor. Demirel'in 'başkanlık sistemi tartışılmalı' diye bir sürü açıklaması var. Bu ihtiyacın olduğu aşikar... Dolayısıyla Türkiye'nin bu sebeplerden dolayı böyle bir şeye ihtiyacı var."
Türkiye bu anlamda şu anda 1990'lı yıllardan daha iyi durumda olduğunu belirten Gedikli, "Birileri de bunu görünce, '1990'lı yıllarda biz bu işleri böyle hallediyorduk, şimdi olmuyor' diyor. Çünkü, yapma iradesi ve milletin iradesi daha sağlam. Tabii ki başkanlık seçimi için geniş bir perspektif gerekiyor. Bunun örneğini 2014'de gördük zaten. Yüzde 51'e talip olmak zorunda seçilmek için. Muhtemelen de iki siyasi eğilim üzerinden gidecektir. Bazı partilerin küçülme ihtimali var. Başkanlık sisteminin doğasında bu oluyor. İki ana şey oluşuyor, diğer partilere yasak yok. Baraj düşeceği için meclisteki temsil çok çeşitli olabilir. İstikrar da temsil gücü de artıyor. Daha çok renk, sinerji, yürütme gücü olarak daha etkili. Türkiye'nin de önümüzdeki süreçte buna ihtiyacı var." şeklinde konuştu.
ABD'nin 45. Başkanı olarak Donald Trump'ın seçilmesinin Türkiye'yi ve çevresindeki ülkeleri nasıl etkileyeceğine ilişkin soru üzerine Gedikli, ABD'nin, Türkiye'yi daha fazla muhatap almak zorunda olduğunu dile getirerek, devlet yapıları olarak olaya bakıldığında ilişkileri geliştirme ihtiyacının arttığını, stratejik ortaklık gibi konuların yeniden konuşulabileceğini aktardı.
Trump ile ilişkilerin ne durumda olduğuna yönelik soruya da Gedikli, "Siz Putin'e hayran dediniz ama Sayın Cumhurbaşkanımıza daha çok hayran, çok açıklaması var." dedi.
Bir gazetecinin, İsrail Genelkurmayı'nın İsrail'in en aykırı adamlarına kendisini eleştirme ortamını oluştuğunu söylemesi üzerine Gedikli, "Şu anda eleştirmeyen yok. Türkiye çapında eleştiri var." dedi.
Gedikli, Avrupa'nın Türkiye'ye muhtaç olduğunun altını çizerek, ABD'nin inisiyatifine bırakıldığında Avrupa'nın işinin zor olduğunu anlattı.
EGD Yönetim Kurulu Başkanı Celal Toprak'ın moderatörlüğünü yaptığı toplantıya, ekonomi gazetecilerinin yanı sıra Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan da katıldı.
(Son)