Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Trump'a Mazlum Kobani tepkisi: ABD'nin bu adamı bize teslim etmesi lazım
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı sonrası ilk kez canlı yayında soruları yanıtladı. Erdoğan, terör örgütü YPG'nin sözde lideri Mazlum Kobani'yle yakınlaşan ABD'ye yüklenerek, "Mazlum denilen terörist kırmızı bültenle aranıyor, ABD bize teslim etmedi, bu adamı bize teslim etmeleri lazım." tepkisini gösterdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT ekranlarından Serdar Karagöz, Andrea Sanke ve Pelin Çift'in sunumuyla Cumhurbaşkanı Özel Yayını'nda soruları yanıtladı. Terör örgütü YPG'nin sözde lideri Mazlum Kobani'yle ilişki içinde olan Amerika'ya tepki gösteren Erdoğan, "Mazlum denilen terörist kırmızı bültenle aranıyor, ABD bize teslim etmedi, bu adamı bize teslim etmeleri lazım." dedi.
"AMERİKA'NIN BU ADAMI BİZE TESLİM ETMESİ LAZIM"
Teröristbaşı Mazlum Kobani ile yakın temasta olan ABD'ye tepki gösteren Erdoğan, "Biz bunları Trump'ın kendisine bizzat anlattık. 'Biz size kırgınız, bir teröristle mektup alışverişinizde bulunuyorsunuz ve kendi mektubunuza ek yapıp bize gönderiyorsunuz' dedim. Hiçbir şey diyemedi. 'Zaman zaman görüşme yapıyoruz' dedi. 'Aldığınız neticeyi söyler misiniz' dedim. Netice yok. Yaptıkları hayırlı iş Kenya'da Apo'yu bize teslim edildi. Kırmızı bültenle aranan bir terörist. Aramızda bizim suçluların iadesine dair anlaşma var. Amerika'nın bu adamı bizeteslim etmesi lazım. Kırmızı bültenin gereği budur. Bugün Adalet Bakanıma da söyledim. Zannediyorum isteyecekler." dedi.
TRUMP, TERÖRİSTBAŞINI ÖVMÜŞTÜ
Donald Trump, dün Twitter'dan terör örgütü PKK'nın Suriye kolu YPG'nin sözde yöneticisi Mazlum Kobani için skandal bir paylaşıma imza atmıştı. Trump paylaşımında, "General Mazlum, nazik sözleriniz ve cesaretiniz için teşekkür ederim." demişti. Bugün de benzer bir paylaşımda bulunan Trump, "Mazlum Kobani ile konuşmamdan zevk aldım. Kürtlerin yaptıklarını takdir ediyorum." ifadelerini kullandı.
TRUMP, TERÖRİSTBAŞINI TAKDİR ETTİ
Skandal bir paylaşımda bulunan Trump, mesajında şu ifadelerİ kullandı: "Mazlum Kobani ile konuşmamdan gerçekten zevk aldım. Yaptıklarımızı takdir ediyor, ben de Kürtlerin yaptıklarını takdir ediyorum. Belki de Kürtlerin Petrol Bölgesi'ne gitme zamanı gelmiştir!"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
15 gün içerisinde uluslararası ilişkiler literatürüne girecek olaylar yaşandı. Türkiye operasyon başlattı, terör koridoru kesildi. Hemen ardından operasyona şiddetle karşı çıkan ABD ile anlaşma zemini bulundu. Ardından Rusya ile ikinci anlaşma zemini bulundu. Türkiye tezlerini, haklılığını bu iki süper güce nasıl kabul ettirdi?
Barış Pınarı Harekatı başlamadan önce dünyada ABD, Rusya, Batı, İran, İslam dünyası ile diyaloglarımız oldu. Tüm dünyaya ulaşmak mümkün değil tabi ama NATO Genel Sekreteri ile burada görüştük. Bütün olan bitenleri o da dünyaya anlattı. ABD ve Rusya'nın bu süreçteki önemi şuradan geliyor. 10 bin kilometre mesafeden ABD'nin burada ne işi var. Koalisyon güçlerinin burayla bir sınırı yok bunların burada ne işi var. Türkiye'nin 911 kilometre sınırı var. İnsanlarımız şehit oluyor, yaralanıyor. Bunları 8,5 yıl yaşıyoruz. Sınır 2 ülke burada söz konusu. Türkiye ve Irak. Başka bir ülkenin burada sınırı yok. Bizim 98'de bir Adana mutabakatımız var. Biz buna dayanarak adımımızı attık. Hem tacizler hem de Adana mutabakatı böyle bir durum var. Uluslararası camianın terörle mücadele diye bir sorunu yok mu? Hangi toplantıya gitsek başlıklardan bir tanesi terörle mücadeledir. Burada DEAŞ kılıfı diye bir şey var. Yahu burada sadece DEAŞ yok ki. Biz 3 bini aşkın DEAŞ'lıyı derdest ettik. AB'nin burada terör örgütü olarak kabul ettiği bir terör örgütü var. Bu terör örgütünün bir de kolları var. Bunları hala terör örgütü olarak kabul edelim mi diye tartışma var. Bunlara tırlar dolusu silah teslim edildi. Biz bunları sayın başkana ifade ettim. Hatta ilk anlatmam Hamburg'daki G20 zirvesiydi. Kendisine bunları anlattığımızda "bunlar nasıl olur" dedi. Bir ortağımızın böyle bir şey yapması ve bunlarla karşı karşıya kalmamız bizi üzüyor. NATO'nun sözleşmesinin 5. maddesinde bizim birbirimizi herhangi bir saldırıya karşı koruma tedbirimiz var.
"TRUMP'A KIRGINIZ, TERÖRİSTLE MEKTUP ALIŞ VERİŞİ YAPIYORSUNUZ"
Terör örgütleriyle görüşme yapıyorlar. Bir taraftan teröre karşı mücadeleyi konuşuyoruz bir taraftan onların gönderdiği mektupları kendi mektuplarınıza ek yapıp bize gönderiyorsunuz. Bunları hep konuştuk. Biz bunları Trump'ın kendisine bizzat anlattık. Biz şu anda size kırgınız, bir teröristle mektup alışverişinde bulunuyorsunuz, o mektubu kendi mektubunuza ek yapıp bize gönderiyorsunuz, hiçbir şey diyemedi, zaman zaman biz böyle görüşmeler yapıyoruz.
"MAZLUM DENİLEN TERÖRİST KIRMIZI BÜLTENLE ARANIYOR, ABD BİZE TESLİM ETMELİ"
Mazlum denilen terörist kırmızı bültenle aranıyor. ABD'nin bu adamı bize teslim etmesi lazım. Bugün Adalet Bakanıma da söyledim, onlar da bu adamı isteyecekler. Böyle bir çalışmanın gayreti içerisindeyiz.
"TEL ABYAD İLE RASULAYN'I SURATLE KONTROL ALTINA ALDIK"
Putin Soçi'de PKK'dan temizleneceği sözü verdi. Peki temizlenmezse TSK müdahale edecek mi?
Baktık ki eş dost ahbaptan bir şey olmayacak, adımı attık, hazırlıklarımız tamamdı. Biz terör koridorunu Barış Pınarı Harekatı koridoruna çevirdik. Burada ilk etapta bizim için çok çok önem arzeden Tel Abyad ile Rasulayn. Bu alanı suratle kontrol altına aldık. Burayı kontrol altına aldıktan sonra burada yaşayan halk huzur imkanını rahatladı. Burasının doğusunda da 10 kilometrelik derinlikler var. Buraları da 1 hafta süre ile Rusya ile yaptığımız anlaşma gereği Kamışlı hariç Rusya rejim güçleriyle terör örgütünden temizleyecek. ABD'liler temizlediklerine dair yazılı olarak bize sözünü verdiler. Batıda da teröristler var. Tel Rıfat'taki teröristlerin de Ruslar ve rejim güçleri tarafından boşaltılmasını 10 maddelik metinde sözünü aldık. Burası da teröristlerden temizlendikten sonra atılacak adım 3 milyon 650 bin mülteci var. Bunların tamamına yakını Arap'tır. Bir de Ayn El Arab'dan 350 bin kişi Obama zamanından beri Türkiye'dedir. Tüm ihtiyaçlarını biz temin ediyoruz. Diyorlar ya Kürtler aşağı, Kürtler yukarı. Biz Kürtlerle kardeşiz, bizim teröristler ile sorunumuz var.
"1 HAFTALIK SÜREİ BEKLİYORUZ"
Biz şu anda 1 haftalık süreci bekliyoruz. 150 saatten sonraki süreç müşterek devriye güçlerimizin bu bölgede gezeceği dönemdir. Ondan sonra her iki tarafta da batıda da doğuda da devriye yapacağız. Ayn El Arab'da ABD'liler diyor buraya girmeyin, Ruslar da diyor ki girin. Biz gelişmelere göre kararımızı vereceğiz.
"MİNBİÇ'İ 90 GÜNDE BOŞALTACAĞIZ DEMİŞLERDİ, BOŞALTMADILAR"
Orada bir de Münbiç var. Münbiç'i 90 günde boşaltacağız demişlerdi. 90 günde boşaltacağız diyen ABD orayı boşaltamadı. Münbiç yüzde 85-90'ı ile Arapların. Buradaki insanlar topraklarından oldu. Bunların tekrar topraklarına dönmesini sağlamak istiyoruz. Münbiç'te aşiretler diyor ki ne olur gelin. 5x19 böyle bir durumda adeta gözetleme kulesi gibi bir imkanı elde etmiş olduk. Münbiç'te Türk orduları olarak bir gözetim, kontrol durumumuz olacak. Tel Abyad'dan Cerablus'a doğru 10 kilometre derinliğinde bir barış koridorunu açmış olduk.
"BİR ODANIN İÇİNDE OLUR MU? ORADA YAŞANANLARI AÇAYIM"
Ruslar'ın Aynel Arab'a girmesini talep etmesi var. 6 saat boyunca Ruslarla ne konuştunuz merak ediliyordu. Bir odanın içinde 6 saat ne konuşulur?
Bir odanın içinde olur mu? Açayım size. Ekipler gidip geliyor. Dışişleri Bakanları, Savunma Bakanları çalışıyor. Sayın Putin'le ben ikili görüşmemi, hatta gülerek gazetelerde yayınlanan poz var ya, işte o. O sayın Putin'in özel görüşmelerini yaptığı teras. Orada çok samimi bir havada görüşmemizi devam ettirdik. Arkadaşlar savunma, dışişleri, istihbarat görüşmelerini yürüttüler. Biz tekrar indik. Heyetlerarası hazırlanan metni gözden geçirilerek nihai kararı verdik. Kolay olmuyor bunlar. Anlaşamıyorlar, işi noktalayacak olan yine biz oluyoruz.
"TÜRKİYE DEVLETİ TERÖR ÖRGÜTÜYLE MASAYA OTURAMAZ"
ABD ile Türkiye'nin iletişimin bu zemin içinde iyileşmesini bekliyor musunuz? ABD'yi ziyaret edecek misiniz?
Sayın Trump benimle olan münasebetlerinde samimi. Bugüne kadar mümkün olabildiğince dürüst davrandı. Örneğin kapak yazısıyla ek olarak o teröristin göndermiş mektubu bana göndermesi. Bizim kendisiyle yaptığımız telefon görüşmesinde kendisine 'Bu ABD Başkanına teröristin mektubunu kendi kapak yazısına ek yapması hiç uygun düşmemiştir, bu tavrı kınıyorum'dedim. Bununla birlikte de ayın 13'ünde tabii ki bu davete icabet edeceğiz. Heyet olarak gideceğiz. Orada da görüşmelerimizi yapacağız. Bu mektubu da tabii ki yanımızda götürüp kendisine de göstereceğiz. Benim kendisine sayın Putin'e de aynı şekilde söylediğim bir şey var, ben birteröristle masaya oturmam. Herhangi bir terör örgütünün başında olanı aracı olarak kabul etmem. Savaş hukukunda devletler arasında savaş olur. Burada da siz bir terör örgütünün başıyla oturup müzakere etmezsiniz. Devletler arasında oturur müzakereleri yaparsınız. Sonra ne oldu? 'O zaman ben Pence'i ve Pompeo'yu göndereyim' dedi. Bir heyet olarak onları gönderdi. Bunlarla arkadaşlarımız, ben oturduk konuştuk. 13 maddeyi onlarla bağladık ve hiçbir yerde terör örgütüyle müzakere veya terör örgütüyle anlaşma ifadesi geçmez. Amerika ile Türkiye Cumhuriyeti şu, şu konularda anlaşmaya varmışlardır geçer. Türkiye Cumhuriyeti devleti terör örgütüyle masaya oturacak kadar alçalmamıştır. 120 saat doldu. Şimdi Rusya ile 150 saat devam ediyor. Şu anda savunma bakanlarının NATO toplantısı var. Savunma Bakanımız orada, ABD'li Savunma Bakanı ile görüşmesi olacak. Biz 13'ünde ABD seyahatini gerçekleştireceğiz. Şimdi tabii bu attığımız adımdan sonra bize dediler ki, 'biz teröristlerden temizledik', yazılı metin tarafımıza gönderildi, şu anda da yaptırımların kalktığını sayın Trump açıkladı. Şimdi biz 13'ünde ABD'ye gitmemize mani bir hal kalmadı.
"BİZ CERABLUS'U ALDIK AMA TÜRKİYE'Yİ ORAYA YIĞMADIK Kİ!"
Temennim odur ki, Suriye'deki ağır silahların, silahların süratle temizlenmesi veya bu silahların Türkiye'ye terki. NATO'da beraberiz ya, silahları bize versinler.Yabancıya gitmemiş olur. Dört şeyi gerçekleştiriyoruz. Bir tanesi terör belasından ülkemizi temizliyoruz. Ülkemizdeki mültecilerin güvenli bir şekilde dönecekleri güvenli bölge oluşturuyoruz. Biz dersimize çalıştık. Bunu BM Genel Kurulu'nda devlet başkanlarına hepsini verdim. Biz ayrıca projeler yaptık. Hastane, okul, ev, ibadethane, kaymakamlık, valilik makamları var. Bunu bile öyle anlatmışlar ki, güvenli bölgeye 'orada yeni bir devlet mi kuruyorsunuz' Yahu ne alakası var? Biz Cerablus'u aldık ama Türkiye'yi oraya yığmadık ki! Belediyelerimiz orada altyapı, üstyapıyı inşa ederek yeniden tamirlerini bakımlarını yaparak teslim ettiler. El Bab aynı şekilde. Biz inşa ve ihyaya geldik, yıkmaya değil. Biz icabında uluslararası dönorlar toplantısı yaparak kaynak elde edelim ki bu inşaatları yapalım. Yoksa biz Türkiye olarak bu inşaatlara giremeyiz. Bizim bu Suriye'nin toprak bütünlüğüne olan saygımızdır. Suriye Suriyelilerindir.
"ZARAR VERMELERİ HALİNDE BİZ BUNLARIN KAFASINI KESERİZ"
Güvenli bölgenin ötesine düşünecek olursak. YPG bu 30 km. alanın dışarı çıkarıldıktan sonra kuvvetle muhtemeldir ki o sınırın ötesine çekilip yeniden gruplaşacaklar, Türkiye'nin güvenliğini tehdit etmeye çalışacaklardır. Sizce tehdit oluşturma ihtimalleri var mı? Özellikle ABD söylediğiniz tersini yapacak olursa...
Çok açık olmam lazım. Bizim ilk etapta terör örgütlerini özellikle 32 kilometrenin dışına çıkması. Şimdi ilk 10 kilometrede Rusya ve rejim güçleriyle devriye hizmetlerini vereceğiz. Tel Abyad ile Resulayn tamamen 32 kilometre olarak bizim kontrolümüzde. Bu teröristler 32 kilometrenin güneyine geçmesi halinde orada zaten Rus, rejim, bir de koalisyon güçleri bulunuyor. Rakka, Deyli Zor buralarda petrol yatakları var. Buralarda hesabı olanlar var, teferruatına girmeyeceğim. Bir de Kamışlı var. Burada da yine hesaplar farklı. Bizim için önemli olan şu anda bu teröristlerle bize zarar verme noktasına gelmeleri halinde biz bunların kafasını ezeriz. Ne gerekiyorsa onu yaparız. Bizim onlara ulaşmamız artık zor değil, bunu yaparız. Bizim için uçuşa yasak bölge sözkonusu değil. Astana süreciyle alakalı olarak Rusya-İran-Türkiye üçlü dayanışmamız var. Bu olmasaydı İdlib adeta kan gölüne dönerdi. Burada 300-400 bin nüfus bize doğru yürümeye başlamıştı. Ondan sonra yürüyüş durdu. Buralar adeta çöl bölgeleri. Buradaki tek şey Deyli Zor ve Rakka petrol kuyuları. Amerika'nın kendine göre hesabı var. Rusya aynı şekilde.
YPG/PKK'nın petrol bölgelerinden finansal destek bulması söz konusu mu?
Şu anda terör örgütleri nemalanıyor. Hatta ve hatta rejime dahi bunların petrol sattıkları vaki. Petrol ürünlerine dahil çalışmaları da var.
"DEAŞ'LILAR ORALARDAN ALINIP CEZAEVLERİNDE YARGILANIRLAR"
Uluslararası haberlere baktığımızda DEAŞ'la mücadele daha çok ABD'nin mücadelesi olarak ortaya konuyor. YPG'de ABD'yle birlikte mücadele ettiği ortaya konuyor. Türkiye'nin DEAŞ'la mücadelesinin hakkı teslim edilmedi. İleriye yönelik olarak ne söylersiniz?
Sayın Trump'la son yaptığımız telefon görüşmelerinde özellikle DEAŞ'lıların cezaevlerinden çıkarılmasıyla ilgili ne düşünüyorsun diye sordu. Ben de arkadaşlarıma talimatı vereyim siz de aynı şekilde bakanlarınıza talimatı verin, biraraya gelmek suretiyle bilikte çalışma yapalım, bu cezaevlerindeki DEAŞ'lıları cezaevlerinde yargılamak mı, çünkü bunların bir kısmı bazı ülkelerden geldiler. Türkiye olarak biz binlerce DEAŞ'lıyı derdest edip ülkelerine gönderdik. Ülkemize bunları sokmadık. Bütün bu faturaları, bedeli ödeyen ülke Türkiye olacak ve hala bunlar faturayı bize kesecekler. Bu arada ne yazık ki YPG bunları salıverdiler. DEAŞ'lılar salıverilince onlar için adeta yeni bir savaş, yeni mücadele imkanı oldu. Bunlara karşı yine bizler çok ciddi kararlı adımlarla bunlar ülkemize giremediler. Girmek isteyenleri de bunları kendi ülkelerine ayrıca geri gönderdik. Son olarak bu yapılan hareketten sonra sayın Trump da bu hasssiyetimizi görerek bu konuda bizden yana tavır koydu diyebilirim. Ama müşterek hareketi sürdürme konusunda adımı kendisiyle beraber attık. Süreç içerisinde kontrollü olarak sürdürüyoruz. Hangi cezaevlerinde DEAŞ'lı var, bunları noktasal olarak bize verdiler biliyoruz. Bunlar oralardan alınır, cezaevlerinde yargılanırlar. Bunların yargılanmaları cezaevlerinde olabilir. Türkler ülkemize getirilip burada yargılanabilir. Bunların içinde kadınlar ve çocuklar var. Adalet Bakanlığımız bu çalışmaları yürütüyor.
"GÜN OLA HARMAN OLA! YARIN BU TERÖR SENİN DE CANINI YAKAR"
Bu süreçte dünyanın dört bir yanından tepkiler geldi. Tepkiler arasında sizi en çok hayal kırıklığına uğratan, üzen, şaşırtan hangileri oldu?
Burada ciddi bir dezenformasyon var, bilgisizlik var. Koskoca devlet başkanı, başbakan bilgiyi kaynağından almamış. Karşında devletin başkanıyım. Bunu bana niye sormuyorsun da kalkıp terör kaynağından alıyorsun. Biz sizinle NATO'da beraber değil miyiz, AB'de beraber müzakere yapmıyor muyuz? Bunlar uluslararası dezenformasyonda başarılı olan kaynaklarla görüşmeler yapharak oradan aldıkları bilgiyle Türkiye'yi yargılamaya kalkıyorlar. Biz herşeyden önce medeni dünyanın temsilcisiyiz. Medeni dünyanın terörle mücadelesi var. Medeni dünya terörden değil bizden yana olmak zorundadır, bunun başka çıkışı yok. Gün ola harman ola, yarın bu terör senin de canını yakar. Şimdi İngiltere'de bir TIR'ın içinde 39 ceset bulunmuş. Şimdi tartışılıyor, Bulgaristan'dan mı geldi? Buraya nasıl girmiş? Bu kaçak yollardan göç olayları diyoruz ya, işte bu. Kısa bir süre önce 69 tane TIR'ın içerisinde böyle bir durum vaki oldu. Biz her zaman hakikatten yana olduk, hakikatin tarafı olduk. Terörün kaynağında kurutma kararımız var. Terörü beslersen gelir bir gün de senin gözünü oyar. Aynı şekilde Afganistan'da El Kaide'ye verilen desteğe bakın. Faturası ne kadar ağır oldu değil mi?
"ARAP DÜNYASINA DEĞİL İSLAM DÜNYASINA SESLENİYORUM"
Arap Birliği'nin tepkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Arap Birliği'nin ortaya koyduğu tepki ayrı felaket. Üstü şişhane altı kaval deriz ya. 6 yıl önce bunlar Suriye'yi Arap liginden çıkardılar. Şimdi almak için değerlendirme yapıyorlar. Arap milliyetçiliği mi yapıyorsunuz, yoksa Türklere karşı olalım diye mi karar alıyorsunuz. Eğer Arap milliyetçiliği yapıyorsanız şu anda 3 milyon 250 bin Araba bakan biziz. Bir taraftan varil bombaların altında bırakacaksınız sonra da Türkiye'ye karşı çıkacaksınız. SizErdoğan karşıtlığından buraya varıyorsanız o da ayrı bir şey. Arap dünyasına değil İslam dünyasına sesleniyorum. Bizim hareketimiz ne bölgesel milliyetçilik ne de kavmiyetçilik yapar. Biz sadece şuna inanırız, müslümanlar kardeştir. Zalimin karşısındadikiliriz, mazlumların yanında yer alırız. Biz bundan dolayı o insanlara sahip çıktık. Bay Kemal 'Biz iş başına gelince bunları Suriye'ye göndereceğiz' dedi. Ama biz böyle demedik. Böyle gelmiş mültecileri, muhacirleri asla bombalara teslim edemeyiz. Bizim kültürümüzde, medeniyetimizde muhacir, ensar vardır. Arap Birliği İslam dünyasının hiçbir meselesine cevap üretememiştir.
Rejimle ilişkimiz bizim istihbarat birimlerimiz tarafından bir şekilde orada operasyon yaptığımız için sürdürülüyor demişti. Rejimle Rusya üzerinden mi iletişime devam edilecek?
Astana süreciyle ilgili olarak Rusya-İran-Türkiye üçlüsü olarak devam ediyor. İstihbarat noktasındaki tespitim aynen geçerlidir. Haber kaynağımız olmaya devam edecektir. Bizim şu anda çok daha temkinli hareket etme zorunluluğumuz var. Ben rejimin doğrudan temsil edilmediği Astana platformunda da bu görevi de rejimin garantörlüğünü üstlenen Rusya ve İran yerine getiriyor. Biz de onlarla görüşerek bunu çözmeye çalışıyoruz. Bu turlar devam etti. Artık İran turuna geldik. En son Ankara Mutabakatı'nı yapmıştık. Son geldiğimiz noktayı değerlendireceğiz. İnşallah müzakereleri gelişmeleri noktalama gibi bir konuma geleceğiz.
"GÜVENLİ BÖLGEYLE İLGİLİ PLANLAMALARIMIZI YAPTIK"
Güvenli bölgelerin oluşturulmasıyla ilgili mültecileri buraya gönderilmeleriyle ilgili soru sormak istiyorum. Özellikle finansman konusunda yeterli bir ilgi yok güvenli bölgenin oluşturulmasıyla ilgili dediniz. Bu herkesin problemi. Bakıyoruz ki milyonlarca Suriyeli mülteci onlara karşıyken şimdi bir risk olarak görüyorlar Suriye'ye dönüşleri. Arakanlılar geriye döndüklerinde risk olacağını düşünüyorlarsa. Uluslararası finansman olursa, gerçi siz ayrı bir devlet kurulsun demiyorsunuz? Neticede mültecilerin geri gitmesini nasıl temin edeceksiniz?
Cerablus'a 365 bin kişi geldi. Şu anda buraya yerleşti ve gayet güzel şekilde hayatlarını sürdürüyorlar. Çocuklar okullarına gidebiliyorlar bir huzur ortamını yakaladılar. Uluslararası dönorlar toplantısından gerekli destek verilirse bu adım atılır. Biz planlama çalışmamızı yaptık. Şu anda benim elimde projeler var. Güvenli bölgede üst çizgi Türkiye, alt çizgi Suriye sınırıdır. Bu işin buradaki Amerika ve koalisyon güçleri, Rusya, İran, Türkiye bu işi sahiplendiği takdirde bu işi çözeriz. Çünkü artık başka bir şey kalmıyor. Teröristler bölgeden çıkarılmış, böyle güvenli bölgede hava sahasında sıkıntı olmayacak. Lojistik destek sağlanacak. Biz bütün inşaatları yaparız diyoruz. Bizim 1-2 yıl arasında zamana ihtiyacımız var. Buradaki hazırlanmış projeleri hayata geçiririz. Burada biz tarihe damga vururuz. Burada artık mülteciler şehrini güvenli bölge içinde belki de şehirlerini kurmuş oluruz. Bu bir damgadır ve tarih bizi anar. Bu şahsımın değil milletimizin, askerimizin ve özellikle de Suriye Mili Ordusu'nun teröre karşı elde ettiği bir zaferdir.
"İMAR ÇALIŞMALARINA DESTEK VERECEKLERİNİ SÖYLEMEDİLER"
Suriyelilerin yüzde kaçı gitmek istiyor? Bu koşullar sağlandığında muhakkak istekli olacaktır. Şimdi elimizde veri var mı?
Nihai bir oran yok. Avrupa'nın kapılarını açarsak çok ciddi oranda bir gidiş olur diye düşünüyorum. Türkiye'yi çok sevip de buradan ayrılmak istemeyenler de var.
Avrupalılar çok tedirgin oluyor bu sözlerinden...
Erdoğan: Ne yapayım! Sözlerini yerine getirmiyorlar. 3 milyarAvro destek vereceklerini söylediler. Bu bizim bütçemize girmiyor. Kızılay ve AFAD'a geliyor. Sağlık, eğitim, yiyecek, giyecek, ilaç vs. bunlar. Bizim yaptığımız harcama 40 milyar doların üzerinde. Biz devam edeceğiz. Bu insanları sefil bir şekilde bırakamayız. Şimdi bizim terörden temizleyeceğimiz bölgede imar çalışmalarınadestek verecekler mi? Tamam biz veriyoruz diyeni görmedim.
"ENFLASYONDA TEK HANEYE DÜŞÜŞÜ HEP BERABER GÖRECEĞİZ"
Geçen yıl Başkanın tweetiyle Dolar kuru Türkiye'de bir anda çıktı, faizler yükseldi. Başkan Trump aynı şekilde tweet attı. Fakat dolar kurunun tepki vermediğini, piyasaların etkilenmediğini gördük. Geçen yıldan bu zamana Türkiye ekonomisinde nasıl adımlar atıldı?
Benim saham birinci derecede ekonomidir. Ekonomide de faizin ne denli bir bela olduğuna inanırım. Şu anda bu konuda da benim örneğim özellikle baktığım şey, dünyada gelişmiş ülkelerinde faiz oranı nedir? Amerika'da faiz oranı ne? 1-5, 2. Japonya'da eksi, Avrupa'da 1,1-5, 2. Peki bize ne oluyor da 40'lara çıkıyoruz. Göreve geldiğimizde politika faizi yüzde 63'dü. Enflasyon 30'du. O zaman Başbakanım. Sonra malum Taksim hadiseleri falan. Bununla hop Soroslar devreye girdiler ve bir anda faiz çift haneliye çıktı, enflasyon da aynı şekilde. Biz faizi düşürelim derken maalesef kendi ülkemde birileri faizi artıralım dediler. Hala da bunu diyenler var. Bundan önce Merkez Bankası bağımsızdır deniliyor da, tamam da benim milletime bu işin hesabını Merkez Bankası mı ödeyecek? Seçim zamanında sandığa Merkez Bankası'nın başkanı mı gidiyor? Araç olma noktasında bağımsızlığını savunurum ama amaç olma noktasında asla. Birileri amaç bağımsızlığını savunuyor. Kusura bakmayın. İşte yeni yönetim sisteminde bunu getirdik. Merkez Başkanı Bankası'nı Başkan icabında görevinden alabilir. Hamdolsun şimdi neredeyse tek haneliye yaklaşıyoruz. Tek haneliye geçtiğimiz anda enflasyonda da ciddi manada düşüşü hep beraber göreceğiz. Yüksek faizle yatırım olur mu? Birdefa girişimci özgüvenini kaybetti. Parayı bu kadar pahalıya satın alan insan yatırım yapabilir mi? Maliyet analizlerini yapan girişimci yatırım yapabilir mi? Otomotiv sektöründe artışlar başladı, konut satışları artmaya başladı. Daha da artacak. Bu hareketlenme getirirken sadece konut olayında, konutun tesir ettiği alanlara baktığınızda sadece evlere çeyiz, mobilya, perde, aksesuar yansıması var. Birçok sektör onunla hareketleniyor. Bunları görmek durumundayız. Güçlü bir Türkiye hikayesi geçmişte olduğu gibi yeniden başlayacak.
"BİZ BUNLARI DA ÜRETECEĞİZ, BAŞIMIZIN ÇARESİNE BAKACAĞIZ"
Şu anda savunma sanayinde çok ciddi sıçramamız var. Eğer yerli ve milli olmamış olsaydı biz terörle mücadeleyi bu kadar başarılı yapamazdık. Aynı şekilde Suriye'deki operasyonu başarılı bir şekilde sürdürümezdik. SİHA'ların, zırhlı taşıyıcılarımız artık hamdolsun ülkemizde üretiliyor. Akıllı bombalarımız. Ben Obama döneminde Amerika'dan akıllı bomba alamadım. Patriotta da aynı sıkıntıyı yaşadık ve maalesef yine sayın Obama döneminde alamadık.
Trump satmak istiyor galiba...
Başımızın çaresine baktık S-400'leri aldık.Buna rağmen verebiliyorsanız yine alırız, Patriot da alalım dedik. Şimdi F-35'leri vermeyeceğiz diyorlar. Bu iş mi? Biz F-35'in müşterisi değiliz, aynı zamanda ortağıyız. Bu parçaların bazılarını biz üretiyoruz. Hem parayı alacaksın, hem vermeyeceksin. Bu toplumda nasıl izah edilir? NATO'da beraberiz, üretimde beraberiz. Onun için başımızın çaresine bakacağız. Bunları da kendimiz üreteceğiz.