Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı: (2)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin-Tayvan gerilimine ilişkin, "Bölgedeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin-Tayvan gerilimine ilişkin, "Bölgedeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Ukrayna'daki savaş ve koronavirüs salgınının küresel ekonomi ve istikrara olumsuz etkilerinin sürdüğü bir dönemde yeni bir krizin ortaya çıkmasına izin vermemeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Soçi'de yaptığı görüşmenin ardından Türkiye dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan'a yaptığı ziyaret hatırlatılarak "Meclis Başkanı'nın Tayvan'dan ayrılmasının ardından Çin, işgal senaryosunu andıran bir tatbikat başlattı. Bu gerilimin nereye evrileceğini düşünüyorsunuz? Pasifik'te olası bir çatışma, Türkiye'nin pozisyonunu nasıl etkiler? Ekonomik anlamda özellikle bir kriz çıkarsa hazırlık mıyız?" sorusu üzerine Erdoğan, "Biz hepsine hazırız, bir sıkıntı yok." yanıtını verdi.
"Bölgedeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Ukrayna'daki savaş ve koronavirüs salgınının küresel ekonomi ve istikrara olumsuz etkilerinin sürdüğü bir dönemde yeni bir krizin ortaya çıkmasına izin vermemeliyiz." diyen Erdoğan, Tayvan'la ilgili ortaya çıkan gerginliğin azaltılması için tüm tarafların sağduyulu ve itidalli hareket etmesinin önemini vurguladı.
Şanghay Beşlisi'nin toplantısı
"Eylül ayında Şanghay Beşlisi Özbekistan'da toplanacak. Görüşmemizde Sayın Putin de rica etti, nasip olursa biz de inşallah oradaki toplantıya katılacağız." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şanghay Beşlisi'nin gerek üyeleri gerek gözlemci ya da diyalog ortağı olarak oraya katılacak olanlarla biz de beraber olalım diyoruz. Örneğin Çin geliyor, öbür tarafta Suud gelecek, Katar gelecek. Orada onlarla bir arada olmayı hedefliyoruz. Şu anda fevkalade bir durum olmazsa inşallah ben de oraya katılacağım. Orada bunları çok daha iyi değerlendiririz."
"Almanya ve Fransa, Rum-Yunan propagandasına alet oluyor"
"Avrupa derin bir enerji kriziyle baş başa. Buna karşın hem Almanya'nın hem Fransa'nın, Yunanistan'ın haksız iddialarını sahiplenerek, savunarak Türkiye'yi hedef aldıklarını görüyoruz. Türkiye tam da tahıl ve enerji krizini çözecek bir diplomasi ortaya koyarken Berlin ve Paris'ten gelen açıklamaları bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu "taraflı" açıklamalara Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun gerekli yanıtları verdiğini anımsattı.
Almanya ve Fransa'nın Rum-Yunan propagandasına alet olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yunanistan'ın uluslararası hukuku hiçe sayan adımlarına göz yumulurken, doğru olmayan değerlendirmelerle ülkemizin eleştirilmesi kabul edilemez. Avrupa'nın istikrar ve güvenliği için Türkiye'nin yeri aşikar. Bu rolümüzü küresel tahıl krizinin çözümünde öncü olarak bir kez daha gösterdik. İstanbul'dan geçen Razoni kuru yük gemisi aslında bir ilkti. Bunun arkasında bu şekilde sırada olan 20 civarında gemi var. Hepsinden öte, şu anda Rusya diyor ki 'Bizim ciddi manada çıkabilecek hazırlığımız var, gücümüz var. Bizdekilere ne zaman aracılık edeceksiniz?' İlgili bakanlıklarımız, birinci derecede de Ticaret Bakanlığımız bu işlerin şu anda sorumlusu olduğu için bu konuda hızla çalışıyorlar. Hele hele burada imzayı attıktan sonra sorumluluğu daha da artmış vaziyette. Rusya diyor ki 'Benim malım çok fazla. Örneğin asgari 40 milyon ton ben şu anda mal çıkarabilirim.' Tabii arada kara kediler var, güya Türkiye gemileri durdurmuş gibi dedikodu dolaştırıyorlar. Böyle bir şey yok. Aksine, ilk gemi nasıl Lübnan'a gittiyse bu tür gemilerin hepsi bizim üzerimizden gitmeleri gereken ülkelere ulaşmaları için yola revan olacaklar. Bunun aracılığını da Türkiye en güzel şekilde ortaya koyacak. İstanbul'daki sözleşmeyle sağladığımız o başarıyı bundan sonra da devam ettireceğiz.
Yunanistan İstihbarat Teşkilatı Başkanı'nın istifa ettiği hatırlatılarak "Gerekçesi de Yunanistan muhalefet liderinin cep telefonundan casus yazılım bulunması. Miçotakis'in yeğeninin de işin içerisinde olduğu iddiaları söz konusu. Bir değerlendirmeniz olur mu?" sorusu üzerine Erdoğan, "Ben Yunanistan'ın içişlerine karışmam. Bu onların içişleridir." yanıtını verdi.
"Terör örgütü PKK'nın bilindik saldırılarının değişik versiyonu"
Irak'ın Duhok vilayetinin Zaho ilçesindeki saldırıya ilişkin, "9 sivil defnedilmeden işi Türk Silahlı Kuvvetlerinin yaptığına dair tezvirat yaptılar. Zaho'daki son durum nedir? Bunu Türkiye'ye karşı küresel bir kumpas olarak değerlendirenler oldu. Böyle bir kumpas var mı? Birileri acaba Suriye'ye operasyon yapılacakken böyle işler mi yapıyorlar?" sorusunu yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce gerek Dışişleri gerekse Savunma Bakanlığının konuyla ilgili açıklamaları yaptığını bildirdi.
"Bu, terör örgütü PKK'nın bilindik saldırılarının bir değişik versiyonu." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şunları söyledi:
"Nasıl bugüne kadar bu tür şeyleri yapıp ondan sonra kaçtıysalar, ortada görünmeme gibi yolları seçtiyseler şimdi burada da yine aynı şekilde bu tür suikastları yaptıktan sonra topu hemen Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Türkiye'nin üzerine atmışlardır. Olayın aslı budur. Buna yönelik de bugüne kadar yapılmış olan açıklamalarımızın arkasındayız. Tabii başta Amerika olmak üzere, Avrupa'nın değişik ülkelerine bunları İletişim Başkanlığımız da anlattı ve bu şekilde süreç devam ediyor. Biz ilk andan itibaren orada yerel muhataplarımızla konuşmak, görüşmek, temas sağlamak suretiyle her konuda yardımcı olabileceğimizi, bu olayın açığa çıkması için elimizden geleni göstereceğimizi kendilerine söyledik. Bu teklifimiz halen baki. Onlar da teşekkür ettiler. Hatta oradaki yaralılarla alakalı eğer arzu ederlerse onlara sağlık desteği sağlayabileceğimizi kendilerine ifade ettik. Sadece Kuzey Irak'ta veya Irak'ta değil, biz oradan ülkemize alıp en yakın vilayetlerdeki şehir hastanelerimizde, eğitim araştırma hastanelerimizde, ameliyatsa ameliyat, bakımsa bakım bunların hepsini yapabileceğimizi söyledik. Bütün muhataplarımıza taziyelerimizi ilettik. Bizim başlangıçtan itibaren yaptığımız bütün operasyonlarda sivillerin, tarihi, dini, kültürel yapıların ve çevrenin dokunulmaz olduğunu, planlamada ve icrada kesinlikle bu konulara hiçbir ordunun yapmadığı kadar dikkatli ve hassasiyetle yaklaştığımızı ilave ettik. Zaho'daki olaydan sonra Musul Konsolosluğumuza bir saldırı oldu. Oranın bir sivil hedef olduğu biline biline oraya aleni saldırı yapıldı. Kimin sivil hedeflere saldırabileceğini, bu alçaklığı kimlerin yapabileceğini herkesin görmesi lazım."
HDP'nin Zaho'daki olayı "Zaho ikinci Uludere'dir" şeklinde değerlendirmesinin ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da "helalleşme" konsepti altında Uludere'ye gittiği hatırlatılarak "Bu helalleşme konsepti altında Uludere'ye gidilmesini, HDP'nin çağrısının iki hafta sonra gidilmesini nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Biliyorsunuz ben Uludere'deki o olayda ebediyete irtihal eden bütün kardeşlerimizin aileleriyle bir araya geldim. Şırnak'ta Şerafettin Elçi Havalimanı'nın açılışında o ailelerle görüşmelerimi yaptım. Bizzat eşimi de Uludere'ye gönderdim. Eşim Uludere'ye gitti, oradaki ailelerle yerinde görüşmeler yaptı. Dolayısıyla bizim Bay Kemal gibi kalkıp da nerede bir fırsatçılık var, o fırsatçılık anı geldiğinde onlarla bir araya gelmek gibi bir yaklaşımımız yok. Bay Kemal helalleşmeden bahsediyor. Sen bu ifadeyle bir defa kendini açığa çıkarıyorsun. Nedir o? Bir yerde bir borç varsa gidersin helalleşirsin. Demek ki sen bu işlerde tarafsın. Böyle bir durum zaten söz konusu. Onun için de helalleşme zarureti doğuyor. Bizim öyle bir helalleşme sıkıntımız yok. Çünkü biz bütün vatandaşlarımıza karşı her türlü yapmamız gerekenleri yaptık, yapıyoruz ve bundan sonra da aynı şekilde yapmaya devam edeceğiz. Bizim vatandaşlarımıza karşı hak noktasında evelallah bir sıkıntımız yok, buna inanıyoruz. Hele hele orada belediyeyi de biz kazandığımız için, nasıl oluyor bu iş, hem öyle hem öyle."
KPSS'nin iptali
Cumhurbaşkanı Erdoğan, KPSS'nin iptal edilmesi hatırlatılarak "Son duruma ilişkin bilgi verebilir misiniz? FETÖ parmağı var mı? Sosyal medya tarandığında, bakıldığında resmi olarak parmağı olmasa da hükümetle gençleri karşı karşıya getirmek isteyen bir FETÖ'cü grubun varlığı çok aşikar görülüyor." sorusunu yanıtlarken "FETÖ'cü grup mu desek, 6'lı masa mı desek, bir de masanın altı var, yedi…" ifadelerini kullandı.
"Şimdi dikkat ederseniz, aynı anda hepsi adeta aynı cümlelerle, aynı kelimelerle bunu tanımlamaya çalıştılar." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
"Yani biz orada boşta bulunsak veya boşluğa düşsek bunu seçime kadar satacaklardı. Çünkü gençleri nasıl aldatırız gayreti içerisindeler. Tabii bu tutmadı çünkü biz durumu gördük. Durumu gördükten sonra ben ÖSYM Başkanı olan arkadaşımızı da bir zan altında bırakmak istemem ama soruşturmaların hayırlı bir netice vermesi noktasından hareketle kendisini görevden almak suretiyle oraya hemen 24 saati bulmadan bir arkadaşımızın atamasını yaptık. Bu atamayla beraber de hemen ekibini en güzel şekilde kurması için talimat verdik. Üst düzey de bir ekip oluşturduk ve bu ekiple çalışmalarına anında başladılar. Atamayı yaptığımız gibi çalışmayla da hemen ertesi sabah çıktı basın toplantısını yaptı ve önümüzdeki ayın 17'sinde de süreci başlatma kararını aldık. Sınavı iptal edilenlerden herhangi bir ücret talebi de kesinlikle olmayacak. ÖSYM, bundan sonraki süreci, kademeleri de inşallah en güzel surette devam ettirerek, şaibeleri de ortadan kaldırarak yoluna devam edecek."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken sürekli 'Bay Kemal' ifadesini kullanıyorsunuz. O da 'Evet ben Bay Kemal'im dedi. Buna dair ne diyorsunuz? Bay Kemal demeye devam edecek misiniz?" sorusuna şu cevabı verdi:
"Şimdi burada da söyledik ya… Bay Kemal tabii uzun zamandır kendisine lütfettiğimiz bir isimdi ama bu ismi kabullenmekte önce zorlandı, sonra kabul etti. Bize düşen nedir? Hayırlı olsun demektir. Fakat enteresan olan bir şey daha var, bizim bu ziyaretler de kendisini rahatsız ediyor. Biz bu ziyaretleri yapacağız. Ne Bay Kemal ana muhalefet olarak ne yavru muhalefet, onlar bu tür şeylere giremezler. Bizim şu 40 yıllık siyasetimizin tamamı elhamdülillah bu yolda geçti. Dünyanın gitmediğimiz ülkeleri istisnadır, nadirdir. Bundan sonraki süreçte de Rabbimizin bize verdiği ömür boyunca bunları inşallah yapmaya devam edeceğiz."
(Bitti)