Haberler

Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri sahiplerini buldu

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Müslüman Boşnakları alçakça katledenleri göklere çıkartan, kaleminden kan ve nefret damlayan birine Nobel Edebiyat Ödülü verildi ve maalesef bir avuç insan dışında kimse buna ses çıkartmadı" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Müslüman Boşnakları alçakça katledenleri göklere çıkartan, kaleminden kan ve nefret damlayan birine Nobel Edebiyat Ödülü verildi ve maalesef bir avuç insan dışında kimse buna ses çıkartmadı" dedi.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, tarihten bugüne zengin bir kültür ve sanat birikimine sahip olan Türkiye'nin geleceğe miras bırakacağı eserleri üreten, kültüre ve sanata hizmet ederek Türk medeniyetinin sürekliliğine önemli katkılarda bulunan, dünyada kültür ve sanatın yücelmesine zemin hazırlayan ve üstün gayret gerektiren, yetenekleriyle özgün eserler üretip estetik değerlere bağlı hizmetlerde bulunan vatandaşları Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına onurlandırmak ve sonraki kuşakları özendirmek amacıyla her yıl Kültür ve Sanat Büyük Ödülü veriyor.

Bu yıl ki Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerine hak kazananlara plaketlerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan verdi. Cumhurbaşkanlığı 2019 Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'ne bu yıl "edebiyat" alanında merhum Nuri Pakdil, "müzik" alanında MFÖ, "sinema" alanında Mesut Uçakan, "resim" alanında Devrim Erbil, "geleneksel sanatlar" alanında Fuat Başar, "mimarlık" alanında Doğan Kuban, "sosyal bilimler" alanında ise Ahmet Yaşar Ocak layık görüldü. Bu yılki "vefa ödülü"nün ise merhum A. Haluk Dursun'a verilmesi kararlaştırdı.

Törende, merhum Nuri Pakdil'in ödülünü öğrencisi yazar Necip Evlice, merhum Ahmet Haluk Dursun'un "Vefa" alanındaki ödülünü ise kızı Nilay Dursun aldı.

"KALEMİNDEN KAN VE NEFRET DAMLAYAN BİRİNE NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ VERİLDİ"

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ödüller 1979 yılından bu yana nice kıymetlerimize, kültür dünyamızın yıldızlarına, sanat camiamızın çınarlarına taktim edilmiştir" dedi.

Kültür ve sanatın tıpkı toprak, bayrak gibi bağımsızlığın alametifarikalarından birisi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "kendine ait kültür ve sanat üretimi, birikimi, politikası olmayan toplumlar bu bakımdan güçlü toplumların gizli veya açık hegemonyası altında ezilmeye mahkumdur" diye konuştu.

Türkiye'nin sahip olduğu güzellikler bakımdan dünyanın en zengin ülkelerinden olduğunu belirten Erdoğan, "Ancak lafa gelince kültürel bakımdan çeşitlilik içinde birliği savunanların kendilerininki dışında tüm renklerin yok edilişine seyirci kaldığını görüyoruz. Bağdat, Şam, Halep gibi coğrafyamızın kadim medeniyet merkezleri yerle bir edilirken Paris'te, Londra'da, Roma'da, Berlin'de oturanlar ses çıkarmıyordu. Birinci ve İkinci Körfez Savaşında Irak'ın tarihi ve kültürel mirası ya yağmalanmış ya tahrip edilmişti. Benzer vandallıklar Afganistan'da da sergilendi. Esasen bunların hepsi de bizim medeniyetimizin, hatta doğrudan bizim kültürümüzün eserleridir. Son olarak Suriye'de benzer bir vahşet yaşanıyor. Sadece insanlar değil, onlarla birlikte binlerce yıllık bir tarih ve kültür de yok edilmeye çalışılıyor. Tıpkı Hülagu gibi. Bu coğrafyada yaşamış tüm medeniyetlerin ortak özelliği batıya karşı üstünlük sağlamış olmalarıdır. Bugün adeta binlerce yılın intikamını alma hissi ile girişilen bir saldırı ile karşı karşıyayız. Müslüman Boşnakları alçakça katledenleri göklere çıkartan, kaleminden kan ve nefret damlayan birine Nobel Edebiyat Ödülü verildi ve maalesef bir avuç insan dışında kimse buna ses çıkartmadı. Acaba aynı sessiz tasdik mesela 100 bin İngiliz'i, Alman'ı, Fransız'ı Norveçliyi katleden birini öven kişiye Nobel verirse yine tekrarlanır mıydı? Hiç sanmıyorum. Bu gerçekler bize kültür sanat alanında dünya çapında söz sahibi olmadan hayat hakkımızı bile savunabilmemizin mümkün olmadığını gösteriyor. Bu doğrultuda yeni bir şahlanışın, yeni bir hamlenin eşiğindeyiz. Yeni yönetim sistemimiz içinde yer alan kültür sanat politikaları kurulumuz inşa ettiğimiz kütüphaneler ve opera binaları, destek verdiğimiz projeler bunun işaretleridir" ifadelerini kullandı.

"SANATÇI ESERİ İLE BİZİ ÖDÜLLENDİRMİŞTİR. BİZE DÜŞEN DE ONA İLTİFAT ETMEKTİR"

Sanatın marifet olduğunu, marifetin iltifata tabi olduğunu, müşterisiz metanın zayi olduğunu söyleyen Erdoğan, "Sanatçı eseri ile bizi ödüllendirmiştir. Bize düşen de ona iltifat etmektir, taktir etmektir, teşekkür etmektir. Kültür ve sanat hayatımıza çok önemli katkılarda bulunan özgün eserleri ve hizmetleri ile öne çıkaran değerlerimiz için ne yapsak azdır. Kültüre, sanata, edebiyata yapılan yatırım geleceğe yapılan yatırımdır. Biz de bu anlayışla büyüyen, gelişen Türkiye'nin büyük iddialarına ve ideallerine yaraşır bir kültür sanat ikliminin tesisine katkıda bulunabilmek için çalışıyoruz. Sanat ile siyaset ne yazık ki her zaman bir araya gelemeyen iki ayrı uçta alanlar olarak görülür. Halbuki biz siyaseti aynı zamanda bir sanat olarak görüyoruz. Çünkü bize göre gönülle üretilen, sabırla üretilen her şey sanattır. Sanat tutkunun, aşkın, sevdanın, adanmışlığın, sabır ve estetik indinden süzülmesidir. İnsanlara hizmet için ömrünü adamış, aşkla ve sevda ile çalışmış herkesin ortaya bir sanat eseri koyduğuna inanıyorum. Asıl olan yapılan işin en iyisini ortaya koyabilmektir. Gençlerimize tavsiyemiz, her biri kendi alanlarının üstatları olan kültür ve sanat insanlarımızı örnek alarak yeni eserler üretmenin peşinde koşmalarıdır" şeklinde konuştu.

"CUMHURBAŞKANLIĞI BÜYÜK ÖDÜLÜ'NE LAYIK GÖRÜLEN SANATÇI VE KÜLTÜR İNSANLARI"

Nuri Pakdil, yerli düşüncenin egemenliği adına ürettiği özgün eserler, Türk edebiyatına kattığı kelime tercihleriyle dolu estetik anlatım dili ve insanı kalbinden tutmayı öneren değerli fikirleri dolayısıyla edebiyat alanında, Mazhar Fuat Özkan (MFÖ); Türk pop ve Rock müziğinde kültürel kimliğin temsiline verdikleri önem ve kırk yılı aşkın süredir devam ettirdikleri müzik çizgilerindeki istikrar ve başarıları dolayısıyla müzik alanında, Mesut Uçakan; Türk sinemasının milli ve yerli kimliği için bir ömür boyu süren çabaları ve bu uğurda ürettiği özgün sinema eserleri dolayısıyla sinema alanında, Devrim Erbil; kültürel geleneklere bağlantılı çalışmaları ve peyzaj tasvirlerine yönelik soyut çalışmalarıyla Türk resmine getirdiği farklılık ve resmin özgün temsilcilerinden biri olmak dolayısıyla resim alanında, Fuat Başar; hat ve ebru sanatlarının yeni nesillere aktarılması, sevdirilmesi ve öğretilmesindeki üstün gayret ve çabaları dolayısıyla geleneksel sanatlar alanında, Doğan Kuban; Türk mimarisinin geçmişine yönelik kuramsal ve kavramsal çalışmaları, restorasyon faaliyetleri, İslam mimarisi içinde Türk eserlerinin kimliğini vurgulayan görüşleri ve bu konulara dair yazdığı kitapları dolayısıyla mimarlık alanında, Ahmet Yaşar Ocak; tarih ve kültür tarihçiliğine yaptığı katkıları, İslam tarihindeki tasavvufi grup, kişi ve yapıları sosyal tarih perspektifinden titizlikle inceleyen akademik çalışmaları dolayısıyla sosyal bilimler alanında ödüle layık görüldü.

Bu seneki vefa ödülüne ise, Türk kültür ve medeniyetinin günümüz insanına aktarılması yolunda gösterdiği emek ve verdiği eserler ile Osmanlı coğrafyasının her yanına uzanan beraberlik ruhunun yaşatılması çabaları ve Anadolu kültür birliği yolunda gençlere verdiği emek dolayısıyla A. Haluk Dursun layık görüldü.

(İHA)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Edebiyat Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title