Haberler

Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Yapılanması" Sempozyumu

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, "Aslında 50 artı 1'i almak demek Türkiye toplumunun tamamından destek almak demektir.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, "Aslında 50 artı 1'i almak demek Türkiye toplumunun tamamından destek almak demektir. Yani her kesimden oy alacaksınız. Dolayısıyla Türkiye bu modele geçişle sadece siyasi istikrarı sağlamadı, Türkiye bu modele geçişle sosyolojik istikrarı da toplumsal bütünlüğünü de güçlendirdi. O yüzden hükümetin kuruluşu bakımından bu anayasal değişiklik Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne attığımız en önemli reformcu adımlardan birisi olarak gözükmektedir." dedi.

Uçum, İstanbul Üniversitesi (İÜ) tarafından Rektörlük binasında düzenlenen "2017 Anayasa Referandumunun Birinci Yılında Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Yapılanması Sempozyumu"nda, 16 Nisan referandumunun, Türkiye'nin pozitif hukuk alanında, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana belki de gördüğü en kapsamlı, en derin değişiklik olduğunu anlattı.

Bunun 18 maddelik bir değişiklik olduğunu ancak anayasada 69 maddeyi etkileyen bir durumdan söz edildiğini dile getiren Uçum, ayrıca 21 maddenin de tamamen yürürlükten kaldırıldığını aktardı.

Uçum, anayasa değişikliği yürürlüğe tam olarak girdiğinde 177 madde olan anayasanın madde sayısının 154'e düşeceğini dile getirerek, değişikliğin halkları güçlendiren değişiklikler ile hükümet sistemine ilişkin değişiklikler olarak iki kategoride yapıldığını kaydetti.

Halkları güçlendiren kategorideki değişikliklerin son derece önemli olduğunu, bunların başında temsil adaletinin güçlendirilmesinin geldiğini ve bu kapsamda milletvekili sayısının arttırıldığını, seçilme yaşının ise 18'e indirildiğini dile getiren Uçum, yargı alanında da önemli değişiklikler yapıldığını kaydetti.

Uçum, "Bunların önemlilerinden birisi biraz jenerik gibi kabul edilse de bağımsız yargı nitelemesine tarafsızlığın da eklenmesidir. Bu yargının fonksiyonu açısından anayasal seviyede bir niteleme yapılması önemli bir kültürel dayanak olarak görülmektedir." diyerek, bu kapsamda askeri yargının, sıkı yönetim mahkemelerinin kaldırıldığını anımsattı.

Yeni sistemde vatandaşların cumhurbaşkanlığına aday gösterme hakkı elde ettiğini vurgulayan Uçum, şöyle devam etti:

"Bunların dışında temel değişiklikler hükümet modeline ilişkin değişikliklerdir. Burada şuna dikkat etmek gerekir; 16 Nisan anayasa değişikliği her ne kadar hükümet modeline ilişkin bir değişiklik esasını taşıyorsa da devletin bütün kuvvetleri açısından çok farklı ve derinliği olan birtakım düzenlemeleri de hayatımıza soktu. Burada büyük bir reform niteliğinde olabilecek değişikliği, hükümeti artık doğrudan halkın kurması olarak tanımlayabiliriz. Yaklaşık 1839'dan başlayan reform sürecimiz açısından ele aldığımızda, Türkiye'de halk ilk kez yönetim modeli konusunda kendi iradesiyle bir sistem değişikliği yaptı ve bu değişiklikte hükümeti doğrudan kurma hakkını elde etti. Bu son derece önemli çünkü dolaylı olarak hükümet kurulma modelinden, doğrudan halkın iradesiyle kurulan hükümet modeline geçmiş durumdayız."

Mehmet Uçum, "yüzde 50 artı 1" diye formüle ettikleri modelin Türkiye açısından, siyasetin normalleşmesi, çoğulculuğun, hükümetin kuruluşunda merkeze geçmesi gibi son derece önemli bir imkan açtığını ifade etti.

"50 artı 1" almanın çoğunluğun içinde bir çoğulcu destek almak anlamına geldiğini işaret eden Uçum, şunları kaydetti:

"Bunu dinsel, etnik, politik kimlik açısından hangi kimlik açısından ele alırsanız alın hiçbir grup Türkiye'de çoğunlukçu bir iradeyle 50 artı 1'i sağlayabilecek bir sosyolojik tabana sahip değildir. Bunun anlamı şudur; hükümetin kuruluşunda 50 artı 1'i alabilmek için her kimlikten oy almak gerekir. Aslında 50 artı 1'i almak demek Türkiye toplumunun tamamından destek almak demektir. Yani her kesimden oy alacaksınız. Dolayısıyla Türkiye bu modele geçişle sadece siyasi istikrarı sağlamadı, Türkiye bu modele geçişle sosyolojik istikrarı da toplumsal bütünlüğünü de güçlendirdi. O yüzden hükümetin kuruluşu bakımından bu anayasal değişiklik Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne attığımız en önemli reformcu adımlardan birisi olarak gözükmektedir."

Uçum, yeni sistemde siyasi partilerin belli şartlarda aday gösterebileceğini ancak gösterilen adayın artık tek bir siyasi partinin adayı olmayacağını ifade ederek, "Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2019'da aday olması halinde onu MHP'nin destekleyeceği biliniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kim aday gösterebilir, AK Parti. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti'nin gösterdiği bir adaydır ama tek başına AK Parti'nin adayı değildir artık MHP'nin de başka destekleyecek olanların da adayıdır. Demek ki hükümete aday olmak konusunda son derece reformcu bir değişiklikle karşı karşıyayız. Bu da bir anlamda çoğulculuğu başka biçimlerde destekleyen bir mekanizma üretmektedir." ifadelerini kullandı.

"Seçmen, siyasetle ilişkisini artık çok yönlü kurabilecek"

Uçum, "Seçmen, siyasetle ilişkisini artık çok yönlü kurabilecek, çok yönlü mesajlar verebilecek durumdadır. Yani eğer ayni siyasi mecradan bir kişiyi hem cumhurbaşkanı seçip hem de Mecliste ona çoğunluğu veriyorsa bunun anlamı başka olacaktır ama farklı mecralardan hükümeti kurup, Meclis çoğunluğunu sağlarsa da bunun anlamı başka olacaktır. Yani birinde güçlü, bölünmemiş bir yönetim üzerinden pratik beklerken, diğerinde belki uzlaşma bekliyordur." dedi.

Her cumhurbaşkanının döneminde, bir kere süresinden önce seçime gitme yetkisini kullanabileceği ifade eden Uçum, iki kere üst üste seçilen cumhurbaşkanının bu yetkiyi iki kere kullanması sonucu bir daha aday olamayacağını kaydetti.

Mehmet Uçum, sistemin diğer özelliklerine de bilgi vererek, sözlerini tamamladı.

"Temel hedefimiz Türkiye'de demokratik ve siyasal istikrarı sağlamaktır"

Eski İçişleri Bakanı AK Parti Bursa Milletvekili Efkan Ala da "Temel hedefimiz Türkiye'de demokratik ve siyasal istikrarı sağlamaktır. Dünyada gelişmiş ülkeler dikkate alındığında hepsinin gelişmiş demokrasiler olması, istikrarlı bir siyasal sisteme sahip olmaları tesadüfi değildir." dedi.

Her değişikliğin felsefesiyle beraber anılabileceğini anlatan Ala, paradigması 1960 ihtilaliyle ortaya konmuş bir anayasal sistem içerisinde, reform çalışmaları yürüttüklerini vurguladı.

Efkan Ala, "Tamamını da reforme etme hedefimizi yeni bir sivil anayasa olarak ortaya koymuşuz. Önemli değişiklikler yaptık. Çok önemli paradigma değişimleri burada var. Önemli sonuçlar doğuracaktır ama yapmak istediğimiz değişimlerin tamamını ifade ediyor olduğunu söyleyemeyiz." dedi.

Türkiye'nin siyasal sistemini kurarken yapması gereken çok iş olduğunu dile getiren Ala, şunları kaydetti:

"Çok partili hayata geçtiğimiz andan itibaren, Türkiye'nin kalkındığı dönemleri dikkate aldığımızda bunlar, 50'li, 80'li ve 2000'li yıllardır. Bu yıllar vatandaşlar tarafından hükümet liderinin adıyla anılmaktadır. Menderes, Özal, Erdoğan dönemi... Türk kamu yönetimi öyle kurgulanmıştır ki bugüne kadar istikrarı ve siyasal etkiyi karizmatik liderler sağlayabilmiştir. Sistem kendiliğinden hizmet, kalkınma, gelişmişlik üretemiyor. Ne zaman bir karizmatik lider iş başına gelirse siyasal gücüyle sistemi zorlayarak ülkeyi kalkındırıyor. Bütün veriler bunu gösteriyor."

Sempozyumda, İÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Halis Yunus Ersöz, İÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abuzer Kendigelen, Doç. Dr. Saadet Yüksel, Prof. Dr. Haluk Alkan, Prof. Dr. Birol Akgün, Prof. Dr. Sadık Ünay da sunum yaptı.

Kaynak: AA / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Mehmet Uçum Ak Parti Türkiye Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title