Damarlarınızdan Kalbinize Uzanan Gizli Tehlike
Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon, vücutta dolaşan kanı, kalpten oksijenlenmek üzere akciğerlere taşıyan damarlarda kan basıncının artmasıyla oluşuyor.
Kan basıncının artması sonucu damarların daralmasıyla, kan pompalamaya çalışan kalbin iş yükünü arttıran PAH, kalp yetersizliğine bağlı ölümlere neden oluyor.4 Belirtileri; astım, pnömoni, KOAH, sol kalp yetmezliği ve koroner arter hastalığı gibi diğer kalp ve akciğer hastalıklarıyla benzerlik gösteren PAH'ta tanı koymak bu nedenle güçleşiyor.1,3
PAH'ın yaygın görülen belirtileri arasında iş yaparken karşılaşılan nefes darlığı, göğüs ağrısı ile çarpıntı, baş dönmesi, baygınlık hissi, bacaklarda şişlik, çabuk yorulma yer alıyor. Oksijen tedavisinin yanı sıra, kan sulandırıcı, idrar söktürücü ilaçlar ve tansiyon ilaçlarıyla desteklenen tedavinin temelinde kan akışını kolaylaştırma prensibi bulunuyor.1 Tam olarak iyileşme sağlayan bir tedavi yöntemi bulunmayan hastalığın ilerleyen dönemlerinde cerrahi müdahaleye de başvurulurken, hastanın yaşam kalitesini artırmak tedavideki temel hareket noktasını oluşturuyor.1
Sağlıklı beslenme ve sigarasız hayat
Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon, tedavisi zor, hayati risk taşıyan ve kronik seyreden bir hastalık olduğu için hastanın düzenli olarak takip edilmesi ve yaşam kalitesini artırıcı tedbirlerle desteklenmesi gerekiyor[2]. Hızlı kilo artışı hastalığın kötüleştiğine işaret ettiği için kilo kontrolünün düzenli olarak yapılması önerilirken, doktora danışılarak oluşturulacak fiziksel aktivite planına sadık kalınması tedaviyi olumlu yönde etkiliyor.5 Tedaviyi destekleyici olarak, sağlıklı beslenmenin önemi vurgulanırken, sigaradan ve sigara içilen ortamlardan uzak durulması hastalığın ilerlememesi için önemli bir rol taşıyor.5
GSK Türkiye Medikal Direktörü Dr. Yıldıray Tanrıver, insanların daha aktif olmaları, kendilerini daha iyi hissetmeleri ve daha uzun yaşamaları vaadiyle yaşam kalitelerini yükseltmek amacıyla yenilikçi sağlık çözümleri sunduklarını belirterek, nadir hastalıklar alanında da hasta odaklı bir yaklaşım sergilediklerinin altını çizdi. Tanrıver; "Nadir hastalıklarla mücadelede aşmamız gereken en büyük engellerden biri ne yazık ki farkındalığın çok düşük olması. Farkındalık seviyesi düştükçe, erken teşhis imkanı da ortadan kalkıyor. Bu nedenle PAH gibi nadir hastalıklara dikkat çekerek, bilgi düzeyini artırmayı hedefliyoruz. Bunun yanı sıra, yeni teşhis ve tedavi prosedürlerinin geliştirilmesi de hastaların hayat kalitesinin artmasında önemli bir yer teşkil ediyor. Bizler de GSK olarak bu konuda sorumluluklarımız doğrultusunda hem tedavi hem de farkındalık sağlamak alanında çalışmalarımızı yürütüyoruz" dedi.