Haberler

Danıştay Başkanı Karakullukcu: Oylama Yargı Kararının Önüne Geçemez

Abone Ol

Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, Gezi Parkı'na yapılması planlanan proje için referandum önerisini değerlendirdi Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, Gezi Parkı'na yapılması planlanan proje için referandum önerisini değerlendirdi.

Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, Gezi Parkı'na yapılması planlanan proje için referandum önerisini değerlendirdi Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, Gezi Parkı'na yapılması planlanan proje için referandum önerisini değerlendirdi. Karalullukçu, "Referandum olarak bunu algılayamıyorum. Kamunun istek ve arzusunu meydana çıkarmak için yapılan bir oylama. Bu, yargı kararının önüne geçemez. Hukuk devleti deyince yargı kararı esastır" diye konuştu. Polisin zorlu çalışma koşullarına dikkati çeken Karakullukçu, yine de orantılı güç kullanmanın esas olduğunu vurguladı. Hüseyin Karakullukçu, "Hukuk devleti içerisinde devletin mutlaka polisi, hakimi, savcısı vardır ama devletin kendisi polis devleti olamaz, Hakim devleti olamaz, hukuk devleti olur" diye konuştu.

Görev süresi dolan Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, emekliye ayrılması nedeniyle basın toplantısı düzenledi. Görev süresi boyunca yapılanları anlatan Karakullukçu, gazetecilerin Gezi Parkı ve referandum konularında soruları yanıtladı.

"Gezi Parkıyla ilgili bir referandum yapılabilir mi. İdari yargı yürütmeyi durdurma kararı verdi. Yargıdaki bir konuda referandum yapılması mümkün mü? Referandumda farklı karar çıkarsa idare ve hukuk açısından nasıl sonuç doğurur" sorusu üzerine Karakullukcu, "Referandumun koşulları belli. Referandumdan çok belki o bölgenin bir kamuoyu yoklaması şeklinde algılıyorum. Yoksa hukuktaki referandum tabiriyle çok oturtamadım. Bazı kanunları, bazı koşulları, referanduma sürüyoruz halk adına yapılan halk tarafından benimseniyor mu diye. Böyle bir yolla ilk defa karşı karşıya geliyoruz. Doğru veya yanlıştır denetleyecek olan yer işte buralar" dedi. Karakullukcu, referandumdan çıkacak sonucun bağlayıcı olup olmayacağı yönündeki soruya şu yanıtı verdi:

"Hayır efendim bir tür oylama o. Referandum olarak bunu algılayamıyorum. Kamunun istek ve arzusunu meydana çıkarmak için yapılan bir oylama. Bu, yargı kararının önüne geçemez. Hukuk devleti deyince yargı kararı esastır. Ben inanıyorum ki, demokrasilerde hak aramalar, yetki vermelerin bir karşılığı vardır. Bir idari kararın yargı kararından ileri, etkin olması söz konusu değil."

Belediye kararınca kamuoyu ile ilgili bir hüküm bulunduğunu belirten Karakullukçu belediyelerin zaman zaman bu şekilde kamuoyu yoklaması yapma yetkisinin bulunduğunu referandumun ayrı bir şey olduğunu, kamuoyu yoklamasının bir zeminin bulunduğunu kaydetti.

-İŞİ VANDALİZME GETİRMEK DEMOKRATİK BİR HAK DEĞİLDİR-

Gezi Parkı'nda yapılacak projede idare mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı verdiğinin anımsatılması üzerine üzerine Karakkulçu, yargı kararlarının hukuk devletlerinde mutlaka uygulanması gerektiğini belirtti.

Yargı kararının mutlaka uygulanacağını ifade eden Karakullukçu, yürütme organının bu konuda hassas olduğunu ve kararı uygulamama gibi bir niyeti olacağını düşünmediğini vurguladı. Karakullukçu, "Hukuk devleti içinde hukuki bir çözüm bulunacağından adım gibi eminim. Gezi parkıyla ilgili olarak demokratik hak ve özgürlükleri, demokratik hakları arama hakkı da bir haktır. Bu da bir hak ama hak aramanın bir şekli, biçimi vardır. 'Benim demokratik hakkımdır, bağırırım, çağırırım, şurayı yıkarım, burayı yıkarım' böyle bir hak

yok. Ama bunun bir başkasına zarar vermediğiniz, kendi hakkınızı kullandığınız şekli vardır. Bu hakkı kamu düzenini bozmadan ne şekilde kullanacağınız bellidir. Yürümek mi, evet, bağırmak mı, evet, ama belli yerde, belli zamanda, kimseyi rahatsız etmeden, karşı karşıya gelmeden bu sizin en tabii hakkınızdır. Ama bunu bırakıp, gelip camı çerçeveyi indirdiğiniz, kamu malına zarar verdiğiniz zaman işi 'vandalizme' getiriyorsunuz. Bu demokratik bir hak değildir" dedi. Gezi Parkı'nda ağaçların kesilmesiyle ilgili ilk eylemi icra edenlerin masumane şekilde, düşüncelerini ifade etmelerini olumlu bulduğunu dile getiren Karakullukçu, bu eylemi fırsat bilerek trafiği aksatmanın, polisle karşı karşıya gelmenin, esnafı mağdur etmenin bir hak olamayacağını belirtti.

-DEVLETİN KENDİSİ POLİS DEVLETİ OLAMAZ-

Polisin zorlu çalışma koşullarına dikkati çeken Karakullukçu, yine de orantılı güç kullanmanın esas olduğunu vurguladı. Hüseyin Karakullukçu, "Hukuk devleti içerisinde devletin mutlaka polisi, hakimi, savcısı vardır ama devletin kendisi polis devleti olamaz, Hakim devleti olamaz, hukuk devleti olur" diye konuştu. Özgürlüklerin bir başkasının özgürlüğüyle sınırlı olduğunun altını çizen Karakullukçu, hakkın başkalarının hakkına tecavüz etmeden kullanılması gerektiğini kaydetti. Millet olarak kurallara uyulmanın pek sevilmediğini ifade eden arakullukçu, "Nerede yürüyeceğini, nasıl yürüyeceğini kamu düzeni belirliyor, polis demiyor, vali demiyor. Zaten millet olarak kurallara uymuyoruz, uyamayız da daralma geliyor. En başta bana geliyor" dedi.

Gösteriler sırasında 3 kişinin öldüğünün anımsatılarak, polisin tutumunu orantılı bulup bulmadığı sorulan Karakullukçu, orantısız güce karşı olduğunu belirtti. Polisin orantısız bir güç kullanmak gibi bir yetkisinin bulunmadığını ifade eden Karakullukçu, "Polisin böyle bir yetkisi yok ki. Demek ki bir hata var. Varsa yine yargı kararını verecek. Silah kullanmanın, gaz kullanmanın şekil ve şartlarını, ihlal etti diyelim. Öyle ağır ki disiplin tüzükleri meslekten ihraç edilir. 70 saat uyumayan insan kendine zarar verdiği gibi etrafına da zarar veriyor. Orantısız güce kesinlikle karşıyım, onun adı polis devleti olur. İlk eylemlerde kamu gücünün gösterilmesi çok şık ve etik değil. Çünkü orada vatandaş güç kullanmıyor, kendini göstermek istiyor. Müsaade et açıklasın. Kamu gücünün orada gösterilmesi doğru değil, bunun kullanılma şekli var. Vatandaş rahatsız oldu ve marjinal gruplar çıktı. Kendi iradesiyle veya baskılar veya belli koşullar altında kalmış, kullanmıştır. Yasalarda karşılığı vardır. İzmir'de 3 tane vatandaş oturuyor, gel saçından tut, sürükle, var mı böyle şey. Olmaz. Herkes hakkını hukukunu bilecek" diye konuştu.

-BIRAKIN SAVUNSUN-

Danıştay'ın avukatların duruşmalara başörtülü girebilmesine olanak tanıyan düzenlemesine bazı mahkemelerde uygulanmadığının anımsatılması üzerine Karakullukçu, başörtü meselesinin yeni olmadığını söyledi. Tartışmaya neden olan kararın bir avukatın kimlik için yaptığı başvuru ile çıktığını anlatan Karakullukcu, sözlerine şöyle devam etti:

"Bizim burada vermiş olduğumuz karar esas itibariyle hayır başörtülü de olsa avukatlık kimliğini vereceksin. Her idari işlemin kendisine göre bir konusu vardır. Bunun gerekçesini okuduğumuz zaman çok ileri noktalara geliyor. Bu arkadaşlarımız mesleklerini icra ederlerken de kimliğini aldığına göre mahkemelerde de bu kullanılabilir anlamını çıkarabiliyor bir kesim. Aslında bizim avukatlar mahkemelerde gider diye bir kararımız yok. Ama kararın tümünün gerekçesi itibariyle bundan bu sonuç çıkıyor. Diyoruz ki bu arkadaşlarımız kimlik sahibi olduğuna göre mesleklerini de böyle ifa eder. Bu çok önemli

değil. Her şeyi kendimize sanki demokrasi elden gidiyor, sanki irtica hortluyor. Sanki biz bilmem ne devleti oluyoruz. Ben inanmıyorum arkadaşlar. İnsanları özgür bırakın. Nasıl kendini ifade edebiliyorsa etsin ama belli bir şey içinde. Değerli hakimimiz buralara bu şekilde girebilirsin diye kimlikle ilgili bir kararın var ama gelip burada bu şekilde savunma yapmana ben izin vermiyorum demiştir. O olabilir böyle ama işin bu boyutuna baktığımızda bu tartışmanın kesinlikle ortadan kalkması lazım. Bırakın savunsun. Buna gerek kalmaksızın bu arkadaşlarımızın icraı sanat etmesinde ne mahsur var. Düşüncelerini veya savunmalarının alınmasında ben bir mahsur görmüyorum."

-KİŞİ HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNE SAYGISIZLIKTIR-

MİT'in vatandaşların özel bilgilerinin kullanılmasına dair anlaşma imzalandığının anımsatılarak bu durumun anayasaya aykırılığını sorulması üzerine Danıştay Başkanı, "Birisinin fişlenmesi veya kayda geçirilmesi hepimizi rahatsız eden bir konu. Benim özel hayatım. Beni takip edebilirsin, telefonlarımı dinleyebilirsin, zaten dinleniyor, hepimizinki dinleniyor. Sizinkiler de dinleniyor merak etmeyin. Bildiğim bir şey var diye mi söylüyorum, hayır yok. Ama doğru değildir. Böyle bir tedirginlik oluştu. Simitçi bile ben de dinleniyorum diyor. Böyle bir şey olmaz. Varsa hukuksuzdur, mesnetsizdir, kişi hak ve özgürlüklerine saygısızlıktır. Böyle fişleme olur mu? Fişlemeden yargılanan bir sürü kamu görevlisi var. Aynı hatanın bir daha yapılması mümkün mü? Konuyla ilgili çok bilgim yok ama böyle bir şey hukuki değil. Hukuki olmayan her şeyi reddediyorum."

-SADECE AĞAÇ MESELESİ DEĞİL-

Gezi Parkı eylemcilerinin idarenin özel hayata müdahale ettiği itirazlarına katılıp katılmadığı sorusu üzerine Karakullukcu, "Tabii ki sadece ağaç meselesi değil. Bunu hepimiz biliyoruz. insanların belki hoşuna gitmeyen, yargıya taşıdıkları veya taşımadıkları, taşısa bile sonuçları itibariyle rahatsız oldukları konular var. Bir birikim var, demek ki bir rahatsızlık var. Kuru bir ağaçmış, ağaç olmaz da taş meselesi altında çıkar. Ağaç olmaz da bir taş meselesi kavramı altından çıkar. Burada esas ifade etmek istediğim insanların bir şekilde yönetimden veya uygulamadan rahatsızlıklarını masumane şekilde dile getirmesinde bir sakınca yoktur. Bunu demek istiyorum. Bunun da nizam içerisinde olması lazım. Gösterilen mekanda, gösterilen zamanda" dedi.

-ODAM GEZİ PARKI GİBİ OLDU-

Karakullukçu, siyasete girip girmeyeceği sorusu üzerine, siyasete girmek gibi bir arzusu olmadığını söyledi. Emekliliğinde ne yapacağının sorulmasına karşılık Karakullukcu, "Benim gibi yapıda bir insan her şeyi yapar, hiç bir şey yapamazsa balık tutar" dedi.

Karakullukçu, ayrıca toplantıda başkanlığı döneminde yapılan çalışmaları anlattı. Danıştay'ı hukuk sisteminde olmazsa olmaz bir kavram olarak niteleyen Karakullukçu, "Hukuk devletinde devletin eylem ve işleminin yargısal denetiminin yapıldığı yerdir Danıştay, son sözü söyleyen en yüksek yargı makamıdır. Kişi hak ve özgürlüklerinin korunması için bu sistemin bu şekilde korunması gerekir" dedi. Danıştay'da her şeyin açık olmasını istediklerini anlatan Karakullukçu, sözlerine şöyle devam etti:

"Her şey açık olsun dedik Gezi Parkı gibi oldu. Bu sefer de gelenden başımızı alamadık. Gelsin tabii. Vatandaş geliyor diyor ki şunu ben almadım. Alan adam bunu bir şekilde bana kadar gelmez. Almayan adam bize kadar geliyor onun için bizi Allah'a havale ediyor. Nereye havale edecek. Ben şimdi durup dururken niye havale alayım? Bir yargının tepesindeki insan kendi kurumunu eleştirir mi? Eleştirirken yüceltmeye çalışıyorum. Bunun gibi geçmişte çıkışlarımız oldu." - Ankara

Kaynak: ANKA / Güncel

Hüseyin Karakullukçu Danıştay Politika Güncel Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title