Danıştay'ın İstanbul Sözleşmesi Kararı Kadıköy'de Protesto Edildi: "Kararı Verenler, Erkek Şiddetinin Doğrudan Failidir"
“İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula” kampanya grubu, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptali için açılan davanın Danıştay tarafından reddedilmesini Kadıköy İskelesi’nde protesto etti. Kadınlar adına konuşan Rüya Kurtuluş, “Bu kararları verenler, bu ülkedeki her kadın cinayetinin, maruz kaldığımız her erkek şiddetinin doğrudan failleridir” dedi.
Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
" İstanbul Sözleşmesi'ni Uygula" kampanya grubu, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptali için açılan davanın Danıştay tarafından reddedilmesini Kadıköy İskelesi'nde protesto etti. Kadınlar adına konuşan Rüya Kurtuluş, "Bu kararları verenler, bu ülkedeki her kadın cinayetinin, maruz kaldığımız her erkek şiddetinin doğrudan failleridir" dedi.
Danıştay 10. Daire, Türkiye'nin; İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanı imzasıyla çekilmesi kararının iptali istemiyle açılan davayı salı günü reddetti. Kararın gerekçesinde, "TBMM, sözleşmenin onaylanmasını uygun bulurken, feshedilebilmesi hususunda Cumhurbaşkanına sözleşmeyi feshetme yetkisini de verdiğinde tereddüt bulunmamaktadır" denildi. Kadına ve aile içi şiddeti önlemeye yönelik 6284 sayılı Kanun'un düzenlendiği ve hayata geçirildiği belirtilen karar, ikiye karşı üç oyla alındı.
Kararı protesto etmek için İstanbul Sözleşmesi'ni Uygula Kampanya Grubu'nun çağrısıyla Kadıköy'deki Eminönü İskelesi önünde bugün eylem yapıldı. HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm'ün de katıldığı eylemde, "Susma, haykır. Eşcinseller, translar vardır", "Kadınlar sokağa, özgürleşmeye", "Yaşasın kadın dayanışması", "Kadın cinayetleri politiktir", "Boşanmayı değil, cinayeti engelle" ve "Dünya yerinden oynar, kadınlar özgür olsa" sloganları atan kadınlar, "İstanbul Sözleşmesi biziz" yazılı dövizler taşıdı.
İstanbul Sözleşmesi'ni Uygula Kampanya Grubu adına hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Rüya Kurtuluş, "Bu karar, aylardır Ankara'da, Danıştay'da kadın örgütlerinin, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin ve baroların kalabalık katılımıyla her biri birer hukuk dersi gibi olan, kadınların Erdoğan'ın çekilme kararını yargıladığı ve Danıştay savcılarının her seferinde 'Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi'ni feshedemez' görüşünü açıkladığı duruşmaların ardından verildi" dedi. Kurtuluş, şöyle konuştu:
"KARARA ŞAŞIRMADIK: Danıştay'ın verdiği karara şaşırmadık ama Danıştay'ın İstanbul Sözleşmesi kararı, ülkenin gidişatı açısından son derece kritik ve önümüzdeki günleri belirleyecek bir karardır. Türkiye'de 'erkek adalet', uzun süredir kadınlar lehine işlemiyor. Sadece kadınlar açısından değil, toplumun her kesimi açısından adaleti arayacağı hukuki mekanizmalar halk üzerinde birer baskı aracına dönüşmüş vaziyette. Düşünün ki bütün gün AKP'lilere sosyal medya üzerinden hakaret edildiğini farz edip sadece bu dosyalara bakan ağır ceza mahkemeleri var. Şaşırmadık ama olağanlaştırmıyoruz da.
'DANIŞTAY'I TEK ADAMA BAĞLADIK' KARARIDIR: Danıştay'ın İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanı kararıyla çekilmesini onaylayan kararı, meclisin yasama yetkisini Cumhurbaşkanı'nın keyfi kararnamelerle gasp edebileceğini hukuki içtihat haline getirebilecek niteliktedir. Üstelik temel insan hakları metni niteliğinde olan İstanbul Sözleşmesi'nden Anayasa'ya aykırı bir şekilde Cumhurbaşkanı'nın aldığı bir kararla çekilebileceğini de söylüyor bu karar. Bu karar, siz ne derseniz deyin, ülkede ne yaşanıyorsa yaşansın, 'Biz Danıştay'ı tek adama bağladık' kararıdır. Kabul etmiyoruz.
BU ÜLKE, ARTIK DAHA GÜVENSİZ BİR ÜLKE: Tam iki yıl önce yine yaz aylarında bir grup tarikat ve cemaatin talebiyle İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme tartışmaları başladı. İki yıl önce yine burada Pınar Gültekin'in öldürülmesinin üzerine 'Bir kişi daha eksilmemek için İstanbul Sözleşmesi'ni uygula' pankartıyla eylemdeydik. Maalesef geçtiğimiz günlerde yine bu meydanda Pınar Gültekin'i yakarak üstüne beton döken, katil Cemal Metin Avcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının, ağır ceza mahkemesi tarafından haksız tahrik indirimi uygulanarak 23 yıla indirilmesini protesto etmek için eylemleydik birçoğumuz. Geçen iki yılda sonuç ortada. Bu ülke, kadınlar ve LGBTİ+'lar için artık daha güvensiz bir ülke.
KARARI VERENLER, ERKEK ŞİDDETİNİN DOĞRUDAN FAİLİDİR: Katiller hanemizde, katiller sokakta, katiller devlet tarafından korunuyor ve kadınları, çocukları, göçmenleri, engellileri, LGBTİ'leri her türlü ayrımcılığa, şiddete karşı koruyup 'toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayın' diyen, bunun için somut yollar zorunlu koşan sözleşme bütün itirazlara rağmen 20 Mart 2021'de gece yarısı kararnamesiyle 12'nci Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından feshedildi. Yine bu süreçte sözleşmenin bu şekilde feshinin hukuken mümkün olmadığı ve sözleşmenin kadınlar için hayati nitelikte olduğu bilindiği halde 19 Temmuz 2022'de Danıştay Cumhurbaşkanı bir kararnamesiyle 'sizin yaşamlarınızla oynayabilir' dedi. Bu kararları verenler, bu ülkedeki her kadın cinayetinin, maruz kaldığımız her erkek şiddetinin doğrudan failleridir.
SUSMAYACAĞIZ, DİRENECEĞİZ: Devletin en tepesinden mahkemesine, kolluğuna kadar bir suç örgütüne dönmüştür. Karşımızda adeta halka karşı açılmış bir savaşı yönetenler var. Bu savaşı yönetenler, bugün kadınları ve LGBTİ'leri haklarını gasp ederek öldürürken sınır ötesine bomba yağdırarak sivillerin canını almaktadır. Elbette ki bu saldırılar karşısında bugüne kadar susmadık, geri adım atmadık. Bundan sonra da susmayacağız, direneceğiz. İstanbul Sözleşmesi'nin feshi kararı da, Danıştay kararı hukuksuzdur, yok hükmündedir. Bu, kadın ve LGBTİ+ düşmanı kararlara imza atanlar bilsin ki onları oturdukları koltuklarda rahat bırakmayacağız. Bir kez daha tane tane ve yüksek sesle söyleyelim. İstanbul Sözleşmesi bizim mücadelemizle yazıldı, onaylandı. Vazgeçmeye niyetimiz yok. Sözleşmede yazan her bir madde biziz, bizim mücadelemizle uygulanacak. Gücümüz haklılığımız, gücümüz dayanışmamız. İstanbul Sözleşmesi biziz."