Darbe Girişiminde Fahri Kasırga'nın Kaçırılmasıyla İlgili İddianame (3)
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın kaçırılmasına ilişkin 27 kişi hakkında hazırlanan iddianamenin şüphelilerinden eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel...
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın kaçırılmasına ilişkin 27 kişi hakkında hazırlanan iddianamenin şüphelilerinden eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığı Plan Şube Müdürü Mutlu Serkan Vurdem, soruşturma sırasındaki ifadesinde, 15 Temmuz saat 14.00'te Genelkurmay Başkanlığında üst düzey bir toplantı olduğunu belirterek, "Saat 16.30-17.00 sıralarında Genelkurmay 2. Başkanı'nın masasına bir pusula bıraktılar. Genelkurmay 2. Başkanı pusulaya baktı. Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı'na emir komutayı devretti ve 'Siz devam edin' diyerek çıktı. Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı biraz daha devam ettikten sonra ara verdi. Ara verildiği zaman ufak bir kargaşa oldu. Saat 17.00 civarındayken bir darbe söylentisi oldu." dedi
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianameye göre, darbe tarihine kadar Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında Kurmay Albay rütbesiyle Muhafız Alay Komutanı olan şüpheli Muhsin Kutsi Barış, darbe girişiminden 5 gün sonra savcılığa verdiği ifadede, 12 Temmuz'da Genelkurmay Başkanı'nın başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan'ın "Koruma tatbikatı yapılacak. Planını hafta sonuna doğru yaparsın." dediğini bildirdi.
Kendisinin de alarm tatbikatı ile koruma tatbikatını birleştirdiğini belirten Barış, darbe girişimi günü öğleden sonra Yıkılkan'ın yanına giderek tatbikatı ne zaman yapacağını sorduğunu, "Bu gece saat 24.00 gibi tatbikatı yapacağız, birliklerini hazırlarsın" yanıtı aldığını anlattı.
Genelkurmaydan dönünce normal mesaisine devam ettiğini, birlik komutanlarına gece 24.00, 00.30 ve 01.00'de birliklerini toplama konusunda talimat verdiğini ifade eden Barış, ancak saat 21.00 sıralarında kendisini arayan Yıkılkan'ın, "Tatbikatı erkene aldık. Saat 21.00'de yapacağız. Tatbikata hemen başlıyoruz." dediğini anlattı.
Barış, 100'er kişiden oluşan 3 birliğini topladığını, bu sırada sistem üzerinden 3 ayrı mesajın geldiğini, mesajın ilkinde Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koyduğu ve sıkıyönetim ilan edildiğinin yazdığını, ikinci mesajda sıkıyönetimde görevlendirilen bazı generaller ve karargah sorumlularının olduğunu, üçüncü mesajda ise atama listeleri ve sıkıyönetim emrinin yazdığını, bu gelen mesajların altında Genelkurmay Başkanlığında görevli Albay Cemil Turhan ile Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün imzalarının olduğunu kaydetti.
Bunları görünce dahili hattan Genelkurmay Başkanlığı özel kalem müdürlüğünü aradığını, telefonu açan Yıkılkan'ın mesaj içeriklerini doğruladığını ve "Tatbikat durumu fiili duruma geçti, gereğini yapın." dediğini anlatan Barış, Yıkılkan'ın, bu görüşmede kendisinden TRT'ye ekip göndermesini istediğini aktardı.
Kara Harp Okulu Tabur Komutanı Yarbay Ümit Gencer'e, isteği üzerine saat 22.00 sıralarında 10 kişilik ekip verdiğini ve Gencer'in 10 uzman çavuş ile TRT nizamiyesini ele geçirmek için gittiğini bildiren Barış, Piyade Yarbay Ekrem Işık komutasında 100 kişilik grubu TRT'ye gönderdiğini belirtti.
Piyade Binbaşı Anıl Aktaş'ın da Ekrem Işık'ın yanında TRT'ye gittiğini, TRT'ye giden ekibin takviye birlik isteyince alayındaki komutanlardan Piyade Binbaşı Osman Koltarla ile ikinci 100 kişilik ekibi TRT'ye gönderdiğini ifade eden Barış, saat 23.00 sıralarında da Yıkılkan'ın isteği üzerine Piyade Binbaşı Fedakar Akça komutasında 100 kişilik grubu Genelkurmaya gönderdiğini kaydetti.
Tankçı Binbaşı Hüseyin Turan'ın da Fedakar Akça'nın yanında Genelkurmaya gittiğini, giden ekiplerin vatandaşa zarar vermemesi konusunda uyarıda bulunduğunu, polise silah çekilmemesini söylediğini savunan Barış, yardımcılarından birinin TRT'ye giden Ekrem Işık, diğerinin ise Yarbay Ahmet Hatip olduğunu ancak onu tatbikata çağırmadığını aktardı.
Barış, ilerleyen saatlerde olay ciddiye binince, diğer yardımcısı Hatip ile konuşmaya başladığını, saat 04.30 sıralarında Hatip'e, 'Ben bir muhakeme hatası yaptım, Hasan Doğan ile görüşmek istiyorum.' dediğini, Hatip'in kendisine 'Siz bir yere ayrılmayın, biz Hasan Doğan'a ulaşalım.' dediğini, birlikler alaya çekildikten sonra yaklaşık saat 06.30 sıralarında polislere teslim olduğunu ifade etti.
TRT'de bildiriyi yarbay Ümit Gencer'in okuyacağını sonradan öğrendiğini iddia eden Barış, 15 Temmuz 2016'da, izinde olan Cumhurbaşkanlığı Başyaveri Albay Ali Yazıcı'nın kendisinin yanına geldiğini belirtti.
Barış, şunları söyledi:
"Bahçede onunla kahvaltı yaptık. Öğleden sonra da Genelkurmay Karargahı'na gittim. Albay Orhan Yıkılkan ile görüştüm. Bana tatbikatın 24.00 sıralarında yapılacağını söyledi. Cuma günü mesaim 18.00 sıralarında bitti. Kahvaltı sırasında Cumhurbaşkanı Başyaveri Yazıcı'ya Cumhurbaşkanı'nın programının nerede olduğunu sordum. Bana, Cumhurbaşkanı'nın güneye gideceğini söyledi. Ben de kendisine nereye gideceğini sormadım. O da bana söylemedi."
Albay Ali Yazıcı'nın kendisi aleyhine beyanlarını kabul etmeyen Barış, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yerini öğrenmediğini, bulunduğu konumu da kimseye söylemediğini savundu.
FETÖ üyeliği suçlamasını reddeden Barış, FETÖ evlerinde kalmadığını, himmet vermediğini, Fetullah Gülen'in hiçbir kitabını okumadığını, namaz kılmadığını, cumaya da gitmediğini, arada bir oruç tuttuğunu kaydetti.
Barış, şu beyanı verdi:
"Ben kandırıldım. Bir muhakeme hatası yaptım. Sütten çıkmış ak kaşık değilim. Emir komuta zinciri içerisinde hareket ettiğimi düşündüm. Bunun bedelini ödemeye hazırım. Ayrıca TRT'ye ve Genelkurmaya görevli olarak tatbikat kapsamında gönderdiğim er, erbaş ve uzman çavuşların sorumluluğunu almaya hazırım. Onların kabahati yoktur. Kabahat bende, birlik komutanlarında ve onların yardımcılarındadır."
-"Saat 16.30-17.00 sıralarında 2. Başkan'ın masasına pusula bıraktılar"
Suç tarihine kadar Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığında Plan Şube Müdürü olarak görev yapan şüpheli Mutlu Serkan Vurdem ise 25 Temmuz 2016'daki ifadesinde, 15 Temmuz saat 14.00'te Genelkurmay Başkanlığında üst düzey bir toplantı olduğunu, toplantıya Genelkurmay 2. Başkanı, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı, orgeneral ve korgenerallerin de arasında bulunduğu 20'ye yakın generalin katıldığını, kendisinin de toplantıda bulunduğunu ifade etti.
Toplantıda sunumlar yapıldığını bildiren Vurdem, şunları söyledi:
"Saat 16.30-17.00 sıralarında Genelkurmay 2. Başkanı'nın masasına bir pusula bıraktılar. Genelkurmay 2. Başkanı pusulaya baktı. Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı'na emir komutayı devretti ve 'Siz devam edin' diyerek çıktı. Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı biraz daha devam ettikten sonra ara verdi. Ara verildiği zaman ufak bir kargaşa oldu. Saat 17.00 civarındayken bir darbe söylentisi oldu. Ondan sonra toplantıya devam edilmedi ve herkes yerine geçti."
Vurdem, pusula gelinceye kadar darbeyle alakalı hiçbir şey konuşulmadığını, pusula gelip Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in toplantıdan hemen çıkması ve emir komutayı Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral İhsan Uyar'a devretmesiyle toplantıya ara verildiğini, ara verildiği zaman orada masaya pusulayı koyanlar veya pusulayı gören birilerince "Pusulada darbe yazıyordu" gibi söylentilerde bulunulduğunu kaydetti.
Kara Kuvvetleri Komutanlığına geldiğinde Kara Kuvvetleri Personel Başkanı Tümgeneral Ömer Şevki Gençtürk'ün kendisini "Ne oldu" diye hemen çağırdığını, konuyu arz ettiğini, 2. Başkan'ın önüne pusula konulduğunu ve toplantının yarıda kesildiğini söylediğini ifade eden Vurdem, Gençtürk'ün de "Demek ki haberi almışlar onlar da." dediğini, yani Kara Kuvvetleri Personel Başkanı Gençtürk'ün de o esnada haberi olduğunu anlattı.
Darbe söylentilerinin saat 20.00-20.30'a kadar karargahta konuşulduğunu, Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koyduğunu saat 21.30 civarında öğrendiğini aktaran Vurdem, 15 Aralık 2016'da alınan ifadesinde ise Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın zorla ikametinden Akıncı Üssü'ne götürülüp alıkonulması olayıyla ilgili en ufak bilgisinin olmadığını kaydetti.
-"Bu yıldırım harekat emridir"
Şüphelilerden Ertuğrul Yavuz ise 15 Temmuz saat 16.00 sıralarında Vurdem'in kendisine akşam saat 21.30 sıralarında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında koruma tatbikatı icra edileceğini söylediğini ve "Bu tatbikat gizli. Göreve giderken kendi şahsi araçlarınız ile kamuflajlı olarak gideceksiniz." dediğini anlattı ve kendisi ile birlikte o gün Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gelen diğer şüphelilerin isimlerini verdi.
Evinde bulunurken akşam saat 21.00 sıralarında şüphelilerden binbaşı Burhan Özdil'in kendisini aradığını ve evinden kendisini şahsi aracıyla aldığını kaydeden Yavuz, araçta şüphelilerden Ali Hızlı ve Fevzi Şimşek'in de bulunduğunu bildirdi. Bindiği araç dışında iki sivil aracın daha bulunduğunu aktaran Yavuz, üç aracın Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gittiklerini, kapı giriş nizamiyesinden içeriye girerken orada bulunan görevlilere koruma tatbikatına geldiklerini söylediklerini ve hemen kendilerini diğer araçlar ile birlikte içeriye aldıklarını anlattı.
Gittikleri yere şüphelilerden Muhsin Kutsi Barış ile binbaşı Haydar Aktaş'ın geldiğini söyleyen Yavuz, Aktaş'ın saat 22.00'de "Haydi gidiyoruz" demesi üzerine bir ambulans ve otomobille Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın ikametinin önüne gittiklerini, burada elleri kelepçeli sivil bir şahsın alay personeli kontrolünde olduğunu gördüğünü, elleri kelepçeli şahsın Kasırga olduğunu öğrendiğini kaydetti.
Aktaş'ın, Fahri Kasırga'ya hitaben, "Bu yıldırım harekat emridir. Sıkıyönetim ilan edildi. Sizi güvenli bir yere götüreceğiz" türünden sözler söylediğini, askerlere "Ambulansa bindirin ve Akıncı Üssü'ne götürün" talimatı verdiğini ve Kasırga'nın ambulansa bindirildiğini aktaran Yavuz, bu ambulansa 4 kişinin bindiğini, binenler arasında şüphelilerden Burhan Özdil ve binbaşı Ali Hızlı'yı hatırladığını bildirdi.
Yavuz, "darbe girişimini gerçekleştirenlerden şikayetçi olduğunu, kullanıldığını ve bir tuzağın içerisine itildiğini düşündüğünü" öne sürdü.
Gülen'in girişimde etkili olduğunu düşünmediğini söyledi
Şüphelilerden Mahmut Gündoğdu ise 27 Temmuz 2016'da alınan ifadesinde darbe girişimine katılmadığını ifade ederken, basından duyduğu kadarıyla "Fetullah Gülen'in bir hoca olduğunu ancak bir örgüt lideri olduğunu tahmin etmediğini" söyledi. Darbe girişiminin askeriye içerisinde Fetullah Gülen tarafından yaptırılıp yaptırılmadığını bilmediğini ancak girişimin Silahlı Kuvvetleri çok zor durumda bıraktığını kaydeden Gündoğdu, şu anda gidişattan dolayı Fetullah Gülen'in terör örgütü lideri olduğunu tahmin ettiğini, Fetullah Gülen'in bu darbe girişiminde etkili olduğunu düşünmediğini, asker içerisindeki küçük bir grubun hükümeti devirmek için yaptığı bir girişim olduğunu düşündüğünü beyan etti.
Şüpheli Burak Ercan ise 23 Temmuz 2016'daki ifadesinde, "tatbikat" konusunun 11 Temmuz'da ilk defa gündeme geldiğini, yaklaşık 3 aydır Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayının 18 Temmuz'daki kuruluş yıl dönümü töreni için çalışmalarda bulunduklarını ve 11-15 Temmuz arasında tatbikatla ilgili teçhizat durumlarının sürekli değiştiğini anlattı.
"Tatbikat" alarmının 15 Temmuz'da gece yarısından sonra verileceğini beklemekteyken, akşam 20.58'de tabur komutanı binbaşı Fedakar Akça tarafından "Pars Tatbikatı"nın başladığına dair kendisine mesaj geldiğini söyleyen Ercan, mesajı bölük personeliyle paylaştığını, eşofmanlı olarak bölük bölgesine saat 21.20 civarında çıktığını, tatbikatta görevli personelin silah ve teçhizatlarını almasının yaklaşık saat 23.00'a kadar sürdüğünü kaydetti.
Ercan, içtima alanında toplandığı gruba doğru gittiğinde şüphelilerden Barış'ın, "Genelkurmay Karargahı'na IŞİD saldırısı oldu, bu maksatla takviye olarak gidiyorsunuz." dediğini öğrendiğini belirtti ve askeriyede FETÖ'yle ilgili bilgisi olmadığını kaydetti.
İddianameye göre şüpheliler Osman Ertuğal ve Yüksel Karatay, soruşturma sırasındaki ifadelerinde, şüpheli yüzbaşı Mustafa Deyan'ın, kendilerine, "Akşam koruma tatbikatı var, kamuflajlı ve silahlı şekilde hazırlanın." dediklerini söyledi.
Şüpheliler Güven Kiper, Ömer Erarslan ve Murat Sarı ise şüphelilerden piyade yüzbaşı Burak Ercan'ın, 13 Temmuz'da kendilerine, "Birkaç gün içinde tatbikat yapılacağını" söylediğini, alarm kodunu "Pars" olarak bildirdiğini kaydetti.
Şüphelilerden sağlık işlem astsubayı olarak görev yapan Yunus Emre Ceviz ise 15 Temmuz 2016'da saat 15.00 civarında binbaşı Burhan Özdil'in kendisini çağırdığını belirterek, "Şube müdürün sana bir şey söyledi mi? Akşam bir tatbikat var." dediğini, buna karşılık bilgisi olmadığını söylediğini anlattı.
Odasına indikten hemen sonra şube müdürü Topçu Albay Erkan Erol'un kendisini aradığını ve yanına çağırdığını kaydeden Ceviz, odada şüphelilerden Ertuğrul Yavuz'un bulunduğunu, Erol'un, "Akşam bir sağlıkçıya ihtiyacımız olacak. Binbaşı Burhan'ın yanına çık, o sana ne söylüyorsa onu yap." dediğini, tekrar Burhan Özdil'in yanına çıktığında, "Akşam tatbikat icra edilecek. Akşam sivil gel ama yanına kamuflaj ve silahını da al." dediğini bildirdi.
İddianamede, firari olması nedeniyle şüpheli Ali Kalyoncu'nun ifadesinin alınamadığı belirtildi.
(Sürecek)