Darbeci Askerlere Tabanca ve Sopalarla Karşı Koymuşlar
15 Temmuz darbe girişimi gecesi Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin davada tanık olarak ifade veren Tuğgeneral Ömer Faruk Bozdemir, "Arkadaşlar ellerinde ne varsa tabanca, sopa, av tüfeği ile geldiler" dedi.
15 Temmuz darbe girişimi gecesi Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin davada tanık olarak ifade veren Tuğgeneral Ömer Faruk Bozdemir, "Arkadaşlar ellerinde ne varsa tabanca, sopa, av tüfeği ile geldiler" dedi. FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında darbeci general Semih Terzi'yi vurarak darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin görülen davanın beşinci celsesinde tanık ifadelerinin alınmasına devam edildi. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen duruşmaya tutuklu bulunan 18 sanık, müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Tanık Albay Altan Bora, 15 Temmuz sabahı saat 10.00 sıralarında Semih Terzi'nin kendisini aradığını, tabur komutanları ile görüşmek ve yeni görevlerinde başarılar dilemek istediğini söylediğini anlattı. Semih Terzi'nin askeri hattan 2 asker ile görüştüğünü kaydeden Bora, "Ne konuşuldu diye merak ettim. Semih Terzi'nin yeni görevlerinin hayırlı olsun dediğini, 'görevlere her zaman hazırlıklı olun' tavsiyesinde bulunduğunu öğrendim. Semih Terzi'nin 'benim görevlere hazırlık konusunda üç prensibim vardır. Birincisi çantasız, ikincisi çantalı, üçüncüsü tam ağırlıklı hazırlıklı olmaktır' diye tavsiyelerde bulunduğunu öğrendim. Bana şüphe uyandırmadı bu. Ama 12. ve 13. tabur komutanlarıyla benim aracılığımla bu şekilde konuştu" dedi.
Bora, akşam vakitlerinde sanıklardan Fatih Şahin'in elinde telefon ile telaşlı bir şekilde gördüğünü, alarm verildiğini söylediğini belirtti. Daha sonra Atilla isimli bir askerin kendisini aradığını kaydeden Bora, "Atilla Başçavuş 'Komutanım Fatih Şahin bütün mühimmatları almak istiyor' dedi. Bende Atilla Başçavuş'a mühimmat vermemesini söyledim. Ardından Kurmay Başkanı Celal Koca'yı aradım. 'Ben bilmem Tugay Komutanı Semih Terzi'yi ara' dedi. Ben de Tugay Komutanı Semih Terzi'yi aradım ve alarm verildiğini onayladı. Semih Terzi 'Tamam almasın ama alsa iyi olurdu. Herhalde gittiğimiz yer de bize mühimmat verirler' dedi" diye konuştu.
"ZEKAİ PAŞA, SEMİH TERZİ'NİN HAİN OLDUĞUNU SÖYLEDİ"
Uçakların Ankara'da uçtuğunu daha sonra internetten gördüğünü ifade eden Bora, kendilerinin bir kalkışma içerisinde olabileceği ihtimalini düşünmediğini kaydetti. Bora, olsa olsa kendilerinin kalkışmaya önleyecek kişiler olacaklarını düşündüğünü vurgulayarak, yanlış zamanda, yanlış yerde olduklarını belirtti. Semih Terzi'nin helikopter ile Ankara'ya doğru hareket etmesinin ardından, Diyarbakır'da havacı bir albay ve bir yüzbaşının kendilerine silah doğrulttuğunu, üst bölgesini terk etmesini istediklerini söyledi. Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı ile telefonda görüştüğünde Semih Terzi'nin hain olduğunu öğrendiğini anlatan Bora, "Zekai Paşa, Semih Terzi'nin emir komuta zinciri dışında olduğunu, vatan haini olduğunu söyledi. Zekai Paşa, Halil Paşa ile özellikle irtibata geçmemi, 7. Kolordu Komutanı'na da güvenebileceğimi, onların emirlerini uygulayabileceğimi söyledi. Ardından verilen her emirde Zekai Paşa ile irtibata geçtim, emirleri öyle uyguladım" şeklinde konuştu.
"FATİH ŞAHİN'E WHATSAPP ÜZERİNDEN SEMİH TERZİ'NİN HAİN OLDUĞU MESAJINI ATTIM"
Bora, "Volkan Yaman'ı yanıma çağırdım. Volkan Yaman'ın telefonundan uçakta bulunan Fatih Şahin'e Whatsapp üzerinden mesaj attım. Semih Terzi'nin emir komuta zinciri dışında olduğunu, kendisinin veya birliğinin gerekirse Semih Terzi'yi etkisiz hale getirmesini söyledim" dedi.
Bora, Semih Terzi'nin ısrarla Diyarbakır'a Fatih Şahin'e ulaşmaya geldiğini, Semih Terzi'nin alarm vermesinin ardından sürekli Fatih Şahin'e ulaşmaya çalıştığını aktardı. Özel Kuvvetler Personelinin kahramanlıklarını yazmakla bitmeyeceğini ifade eden Bora, "Bu çocuklar yanlış yerde, yanlış zamanda oldular. Biz görev için hayatımızı feda etmeye hazırız. Sevmese bile kendisine verilen görevi yerine getirmek için ateş altında olan komutanının üzerine atlar bizim arkadaşlarımız. Verilen emri yerine getirmeye çalışır, sorgulamaz. Uçağa binen arkadaşlarımızın sorumluluğunu Ahmet Kemal Yılmaz kadar taşıyorum. Uçağa binen arkadaşların suçsuz olduğunu düşünüyorum. Sadece yanlış zamanda yanlış yerde olduklarını düşünüyorum. Aralarında bazıları suçlu olabilir bilemem ama birçoğunun suçsuz olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Tanık Albay Fırat Çelik, 15 Temmuz günü Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı ile birlikte Genelkurmay Başkanlığındaki toplantıda olduğunu söyledi. Toplantı bitiminden sonra Zekai Aksakallı'dan izin isteyerek kışlaya döndüğünü kaydeden Çelik, "Saat 20.20 sıralarında kışlaya ulaştım. Yanımda Ümit Bak da vardı. Ümit Bak'a 'ben araçla geldim, seni de bırakabilirim' dedim. O da çalışacağını söyledi. Ben de evime gittim. Gelişmeler sonrasında Kurmay Başkanımız ile telefonda görüştüm. Zekai Aksakallı Paşa'nın kaçırılmaya çalışıldığını, kendisinin kışlaya hareket ettiğini söyledi. Ben de bunun üzerine ailemin emniyetini aldıktan sonra kışlaya doğru hareket ettim" diye konuştu.
Çelik, nizamiyeye vardıkları zaman askerlerin kendilerini içeriye almadıklarını anlattı. Ümit Bak ile bazı kişileri aradıklarını ancak telefonlara cevap vermediklerini belirten Çelik, nöbetçi askerlerin emir aldıklarını, kışlaya girişin yasaklandığını söylediklerini kaydetti. Saat 01.08'de Zekai Aksakallı'nın emir subayının kendisini aradığını ifade eden Çelik, "Emir subayı Ümit Bak'ın, Mehmet Ali Çelik'in hain olduğunu, Semih Terzi'nin komutayı almak için hareket ettiğini söyledi. Daha sonra kursiyer olan iki kişi nizamiye kapısına geldi. 'Burada ne işiniz var?' diye sorduğumuzda emir geldiğini söylediler. Daha sonra Sezgin Güney'i aradılar ve içeriye alınacaklarını söylediler. Telefonu alıp 'kursiyerleri alıyorsunuz, bizi neden almıyorsunuz?' diye sorduk. Sezgin Güney telefonu yüzüme kapattı. Kursiyerlerin telefonlarına el koyduk" şeklinde konuştu.
"Saat 1.56'da Diyarbakır'da olan Fatih İpek beni aradı. Semih Terzi ve Fatih Şahin'in bir grup askeri yanına alarak Ankara'ya hareket ettiklerini söyledi" diyen Çelik şunları kaydetti:
"Ben kendisine kesinlikle uçağa binmemesini söyleyerek, orada komutayı almalarını istedim. Saat 02.00'da da Altan Bora Albay ile görüştüm. Semih Terzi'nin kışlaya geleceğini, komutayı alacağını söyledim. Semih Terzi'nin hain olduğunu, Ümit Bak ve beraberindeki hainlerin bizi kışlaya almadığını söyledim. Bir müddet sonra polislerin şehit olduğunu öğrendik. Her duyduğumuz helikopter sesinde değişik yerlere dağılmaya başladık. Ahmet Kemal Yılmaz Yüzbaşı beni aradı ve Özel Hava Alay Komutanlığı'nda olduğunu, durumların karışık olduğunu, pilotların kendilerine helikoptere binmeleri konusunda çağrı yaptığını söyledi. Ben kendisine kesinlikle helikoptere binmemesini, Zekai Paşa'nın görevinin başında olduğunu söyledim. Ahmet Kemal Yılmaz Yüzbaşı, Semih Terzi ile giden grubun içinde güvendiği bir askerin olduğunu söyledi. Ahmet Yüzbaşı vasıtasıyla Mihrali Atmaca'nın bulunduğu time Semih Terzi'nin hain olduğu, Mehmet Ali Çelik ve Ümit Bak'ın hain olduğu bilgisi verildi."
Çelik, karargahın darbecilerin arındırılmasının ardından Zekai Aksakallı'nın kışlaya geldiğini söyleyerek, "Müteakiben şehidimiz Ömer Halisdemir'in yanına gitti. Yüzünü kaldırdı ve kendisini öptü. Daha sonra oradaki personele teşekkür etti. Bu süre içerisinde kimin darbeci olduğunu anlamamız zor oldu. Ümit Bak Albay ile ben Genelkurmay Başkanlığı'ndan kışlaya kadar beraberdik. Kendisi darbeci çıktı. Kimin darbeci, kimin darbeci olmadığını bilmiyorduk. Mihrali ve timi bize yardımcı oldu" dedi.
"SEMİH TERZİ BENİ ARADI VE 'EMİR KOMUTA BENDE, EMREDİYORUM, EVİNİZE GİDİN' DEDİ"
Tanıklardan Tuğgeneral Ömer Faruk Bozdemir, akşam saatlerinde bir arkadaşının kendisini aradığını, ortalığın karışık olduğunu söylediğini belirterek, televizyonu açtığında İstanbul'da köprünün kapatıldığını gördüğünü aktardı. Zekai Aksakallı'yı arayıp emri olup olmadığını sorduğunu dile getiren Bozdemir, "Kendisinin o an itibariyle derdest edilmek üzere oluduğnu beyan etti. Özel Kuvvetler Komutanlığı'na gitmemi, emir komutanın bende olduğunu, yanıma güvendiğim askerleri almamı emretti. Ailemi güvene aldıktan sonra karargahı arayıp araç istedim. Yolda nöbetçi astsubay beni arayarak aracın çıkışına izin verilmediğini söyledi. Bende Albay Yılmaz'ı aradım ve beni almasını istedim. Albay Yılmaz özel arabasıyla geldi ve yola çıktık. Gölbaşına yaklaştığımızda Özel Harekatın bombalandığını gördüm. 23.30 sıralarında Gölbaşı'nı geçtiğim sırada Semih Terzi beni telefon ile aradı ve 'komutanım ne yapıyorsunuz?' diye sordu. 'Özel Kuvvetlere gidiyorum' dedim. O da 'ortalık karışık, eşiniz de rahatsız evinize gidin' dedi. Ben de kızarak 'Semih Paşa ne diyorsunuz? Zekai Paşa'nın emri var, oraya gidiyorum' dedim. O da 'emir komuta bende. Emrediyorum evinize gidin' dedi. İsyankar bir şekilde Zekai Paşa'yı aradım. Zekai Paşa'yı aradığımda 'öyle bir şey yok, emir komuta sende, güvendiğin adamlar ile Özel Kuvvetler Komutanlığı'nı alın' dedi. Semih Terzi'nin de hain olduğunu söyledi ve fırsat bulunduğu taktirde gözaltına almamızı istedi" ifadelerini kullandı.
Bozdemir, kendisini arayan askerlere Zekai Aksakallı'nın emri ile emir komutanın kendisinde olduğunu, nizamiye bölgesinde buluşmalarını söylediklerini belirterek, "Arkadaşlar ellerinde ne varsa tabanca, sopa, av tüfeği ile geldiler. Gelişen olayları sürekli Zekai Paşa ile paylaştım, onun emirlerini aldım. Megafon vasıtasıyla nizamiyede bulunan askerlere bizi almalarını söyledim. Emir olduğunu, bizi alamayacaklarını söylediler. Silahsız 3 arkadaşı göndereceğimi, ateş etmemeleri gerektiğini, konuşmak istediğimizi söyledim. Arkadaşları gönderdim, yaklaşık 15 dakika geçti yoğun bir ateş açıldı, arkadaşlar geriye döndüler" diye konuştu.
Karargaha Semih Terzi ve ekibinin içinde olduğunu tahmin ettikleri bir helikopterin geldiğini kaydeden Bozdemir, ardından silah sesleri duyduklarını, Semih Terzi'nin de yaralandığını öğrendiklerini aktardı. Zekai Aksakallı'ya durumu anlattığını ifade eden Bozdemir, karargahta görevli olan Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'i sürekli aramasına rağmen ulaşamadığını vurguladı. Bozdemir, "Daha sonra öğrendiğime göre bana arabayı göndermeme emrini Ümit Bak vermiş. Semih Terzi'nin beni aramasını da Ümit Bak'ın kışlaya gittiğimi söylemesinden dolayı olduğunu anladım" dedi.
Bozdemir ifadesine şöyle devam etti:
"Nizamiyede olanlara Semih Terzi'nin vurulduğunu, bu darbe girişiminin içinde olmamaları gerektiğini söyledim. Nizamiyenin olduğu bölgeden beyaz bayraklı biri çıktı. 'Yat yat yat' diye bağırdık. Personel asfaltın üzerine yattı. Diğerlerinin de teslim olmaları için çağrıda bulunduk. 15 kişilik bir grup nizamiye bölgesinden çıktı, ikazlarımıza uyup yere yattılar. Daha sonra o ilk çıkanın er olduğunu, onu deneme maksatlı yolladıklarını, onu vurmayınca diğerlerinin çıktığını öğrendik. Semih Terzi vurulduktan sonra bir şekilde Üsteğmen Mihrali Atmaca ile telefondan görüştük. Ona da emir komutanın bende olduğunu, emirlerime itaat etmesi gerektiğini, hainlerle beraber olmaması gerektiğini, bana inanmıyorsa Zekai Paşa'dan teyit edebileceğini söyledim. Mihrali emrimde olduğunu söyledi. Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'in ismini verdim, onları derdest etmelerini, müteakiben de nizamiye bölgesine bana yardıma gelmesini istedim. Bir müddet sonra beni aradı ve Mehmet Ali Çelik ile Ümit Bak'ı kontrol altına aldığını söyledi. Daha sonra elemanlarının yetersiz olduğunu söyleyince karargahın emniyetini almasını, nizamiyeye gelmemesini söyledim."
Karargahın kontrolünü aldıklarından sonra Zekai Aksakallı'yı aradığını ifade eden Bozdemir, "Zekai Paşa, faaliyetlerimize devam etmemizi istedi ve ilk fırsatta geleceğini söyledi. Gerekli emniyet düzenini aldık. Kendisi sivil bir arabayla geldi. Rahmetli şehidimiz Ömer Halisdemir'in cenazesinin yanına gitti. Örtüyü kaldırıp şehidimizin alnından öptü" şeklinde konuştu.
Bozdemir, "Her ne olursa olsun Mihrali ve timi olmasaydı da biz karargahı ele geçirirdik. Belki bir saat önce, belki bir saat sonra. Semih Terzi vurulmasaydı da karargahı ele geçirirdik. Ama bunların oradaki faaliyetleri bizim işimizi kolaylaştırdı" dedi.
(Abdullah Sarıca/İHA)