Davutoğlu'nun Tunceli'ye Müjdesi; 'Dersim Müzesi' ve 'Munzur Üniversitesi'
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Tunceli Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada, iki önemli müjde verdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Tunceli Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada, iki önemli müjde verdi. Davutoğlu, "Dersim'de eski kışla müzeye dönüştürülecek ve adı da Dersim Müzesi olacak. Bunun için 10 milyon Türk liralık ödeneğin talimatını verdik" dedi. Davutoğlu, ikinci olarak da Tunceli Üniversitesi'nin adının ' Munzur Üniversitesi' olarak değiştirileceğini açıkladı.
Başbakan Davutoğlu, Tunceli Üniversitesi'nde Rektör Prof. Dr. Durmuş Boztuğ ve üniversite yönetimi tarafından karşılandı. Sivil toplum örgütleriyle bir araya gelen Davutoğlu'na Rektör Prof. Dr. Boztuğ, Tunceli ve bölgede meydana gelen olaylarla ilgili kısa bir değerlendirmede bulundu. Prof. Dr. Boztuğ, "Diyarbakır'daki üniversitenin Dicle, Elazığ'dakinin adı Fırat. Tunceli Üniversitesi'ne de Munzur isminin verilmesinin yararlı olacağını düşünüyorum. Ayrıca üniversitemiz bünyesinde, Alevi İslam bölümü kurulmasının yararlı olacağına inanıyorum" dedi.
YAVUZ BİNGÖL: ALEVİ OLARAK İKİNCİ SINIFTA AŞAĞILANDIM
Programa katılıp, kısa bir konuşma yapan sanatçı Yavuz Bingöl, "Adım Yavuz ama Alevi ana babanın çocuğuyum. Anne ve babama sordum 'Niye koydunuz?' diye. Babam 'Bilerek koydum' dedi. Alevi olarak aşağılandığım zaman ilkokul ikinci sınıftaydım. Alevi'nin ne olduğunu bilmiyordum. Anneme sordum. Annem, 'Dünyada iki türlü insan var; bir iyi, iki kötü insanlar. Siz iyi insanlar olacaksınız' dedi. 50-60 yıldır aldatılmıştır. Katliamlara uğratılmıştır. Peki niye buradayım bugün? AK Parti hükümetinin Türkiye'nin kangrenleşmiş sorunlarıyla ilgili çok ciddi çözüm önerileri vardır. Barış sürecinde çok iyi bir yere geldik. Başbakan'ın dediği gibi çok iyi yere geleceğimize inanıyorum" dedi.
Yavuz Bingöl, daha sonra bağlama çalarak 'Sarı Gelin' türküsünü söyledi. Daha sonra 'Dersim Dört Dağ İçerisinde' adlı türküyü söyleyen Bingöl, salondakiler tarafından uzun süre alkışlandı.
DAVUTOĞLU: GEÇMİŞLE YÜZLEŞTİK
Daha sonra kürsüye gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasına "Geçmişle yüzleştik" diyerek başladı. Davutoğlu, "Herkesin Dersim olayları ile ilgili kanaatleri farklı olabilir. Bunları tarihi araştırmalar içine sokabiliriz. Ama bana kimse 75 yaşında bir yaşlının idama giderken yaşı küçültülüp oğlunun yaşını büyütülüp 18'den 21 yaşına. Yaşlı zatın yaşı da 54 yaşına küçültülüp ikisi idam edilecekken orada bulunan zalim birinin dönüp o babaya yalvaran 'Önce beni idam edin' diyen babaya bu çağrısına sessiz kalıp önce onun gözünün önünde oğlunu öldüren zihniyet kimi temsil ediyorsa etsin o zihniyet zalimce bir zihniyettir. O zihniyetle yüzleşmeden devlet, yeniden milleti ile buluşamaz. Biz yüzleşiyoruz. Evet size zulmedildi. Ayıp edildi. Bütün Alevi, Kürt hangi kimlikten olursa olsun hepsine saygıyla hürmetle bu kimlikleri selamlıyorum" dedi.
'VİCDAN SAHİBİ, SIRADAN BİR ANADOLU İNSANI OLARAK GELDİM'
Geçmiş acılarla yüzleşilmesinden bazı kesimlerin rahatsız olduğunu söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Hacı Bektaş-i Veli'nin huzurunda yaptığım konuşmada Dersim olaylarına atıfta bulunduğumda daha sonra birçok tepki geleceğini biliyordum. Dersim olayları dolayısıyla Dersim'de yaşananlar dolayısıyla Muharrem ayında Kerbela'ya atıfla yaptığım konuşmadan sonra gelen tepkileri göze almama rağmen bu konuşmaları yapmamın sebebi, artık bütün gönülleri birleştirmenin vaktinin geldiğinin ilanıydı. Hiçbir şekilde bu topraklarda bir daha bu acıların yaşanmaması gerektiğine inanıyoruz. Kimse geçmiş acıların bu şekilde yüzleşmemizden rahatsız olmamalı. Geçmiş acılarla yüzleşmek aynı zamanda geçmiş muhabbetlerle de yüzleşebilmektir ve geleceği muhabbetle inşa etme çabasıdır. Bu meselenin sadece Dersim ile sınırlı olduğunu da düşünmeyelim. Yeni bir halleşmenin helalleşmenin, yeni bir sözleşmenin temel zemini geçmişteki ortak birikimimizi keşfetme yanında eğer acılar yaşanmışsa bu acılar dolayısıyla da bazı zulümler yaşanmışsa bu zulümler dolayısıyla da gerektiğinde özür dileme erdemini gösterebilmektir. Ben buraya Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olarak geldim. Ama aynı zamanda bu topraklarda yetişmiş, vicdan sahibi, sıradan bir Anadolu insanı olarak geldim. Vicdanımızın kabul etmeyeceği hiçbir şeyi devletimizin de kabul etmemesi gerektiğini düşünerek geldim."
'ZAZACA'YI, KÜRTÇE'Yİ YASAKLAMANIN İNSANİ BİR YÖNÜ OLABİLİR Mİ?'
Herkesin gururla siyasi düşüncesini ve mezhebini söylemesi gerektiğini savunan Davutoğlu, "Biz birbirimize bu topraklarda konuşulan o güzel lehçelerin dilleriyle hitap etmeden önce gönlümüzün diliyle hitap etmek durumundayız. Bu topraklarda yüzlerce yıl konuşulmuş, hakim olmuş Zazacayı, Kürtçeyi yasaklamanın insani bir yönü olabilir mi? Siyaset eğer gönülleri buluşturuyorsa siyasettir. Siyaset eğer gönüllerde düşmanlık tohumu ekiyorsa anlamını kaybeder. Biz bu muhabbeti tekrar inşa etmek için yola çıktığımızdan Yeni Türkiye dedik. Onlarca yıl bu topraklarda herkes bir şeyleri sakladı. Şimdi saklanma vakti değil. Şimdi herkesin onurla, gururla öne çıkıp ne düşüncede ise ne ideolojide ise hangi etnik, dini veya mezhebi arka plandan gelmişse gururla bunları dile getirme vaktidir" diye konuştu.
'TEK TİPÇİ ANLAYIŞ VAR'
Sadece Dersimlilerin mağdur olmadığını vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Artık hiçbir şeyin demokratik bir ülkede saklanmasına ihtiyaç yok. Her şey açık, net, berrak şekilde konuşulmalı. Dersim isminin ne kadar önemli olduğunu burada bir anlam taşıdığını biliyoruz. Asırlarca Dersim adıyla zikredildi bu topraklar. Zannedilmesin ki bu isim değişmeler sadece Dersim'de yaşandı. Öyle bir tek tipçi anlayış var ki aslında bugünkü siyasetimizin de fikriyatımızın da geleceğimizin de bu anlayışlar arasındaki farkı görmekten geçtiğini bilelim. 90 yıldır bir anlayış tek tip bir vatandaş inşa etmek, onun üzerinde de tek tip bir ulus ve devlet inşa etme fikrine yöneldi. Bunu yaparken zannetmeyin ki sadece Dersimliler mağdur oldu. Dersim'in adı nasıl Tunceli diye değiştirilmişse hemen hemen aynı yıllarda içinde Alevi İslamın değil Sünni İslam'ın unsurlarını barındıran başka şehirlerin de köylerin de adları değiştirildi. Bu acılar, bu geçmiş bize aslında bunların devam etmesi için veya bir nefret bir öfke uyandırmak için hatırlanma durumunda değil. Bazıları böyle anlıyor. Yanlış anlıyorlar. Benim Hacı Bektaş konuşmamdan sonra diyorlar ki eski yaraları niye deşelim? Acıları açıp onları ortada bırakamayız. O yaraları sabırla saracağız. Biz çözüm süreci derken sadece bir kesimi bir grubu bir partiyi kastetmedik."
'EVET SİZE ZULMEDİLDİ'
'Dersim Olayları'na değinen Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Herkesin Dersim olayları ile ilgili kanaatleri farklı olabilir. Bunları tarihi araştırmalar içine sokabiliriz. O tarihi araştırmaların neticesini de bekleyebiliriz. Ama bana kimse 75 yaşında bir yaşlının idama giderken yaşı küçültülüp oğlunun yaşını büyütülüp 18'den 21 yaşına. Yaşlı zatın yaşı da 54 yaşına küçültülüp ikisi idam edilecekken orada bulunan zalim birinin dönüp o babaya yalvaran 'Önce beni idam edin' diyen babaya bu çağrısına sessiz kalıp önce onun gözünün önünde oğlunu öldüren zihniyet kimi temsil ediyorsa etsin o zihniyet zalimce bir zihniyettir. O zihniyeti savunanlar devleti savunmuş olmazlar. O zihniyetle yüzleşmeden devlet, yeniden milleti ile buluşamaz. Biz yüzleşiyoruz. Evet size zulmedildi. Ayıp edildi. Bütün Alevi, Kürt hangi kimlikten olursa olsun hepsine saygıyla hürmetle bu kimlikleri selamlıyorum. Bu kimliklere karşı kim nasıl yanlış bir tavır alırsa devlete en büyük zararı o verir diyorum."
'PSİKOLOJİK EŞİĞİN AŞILMASI LAZIM'
"Alevi Bektaşi vatandaşlarımızın beklentileri bizim için meçhul değil" diyen Davutoğlu, şunları söyledi:
"Öncelikle psikolojik eşiğin aşılması lazım. Dar kalıpların dışına çıkılmasıdır. Mahallelerimizin dışına çıkılsın. Mahalle bizim için güçlü bir kavramdır. İdeolojik temelli etnik temelli dar kalıplara sıkışmış, kendi arasında topluluklar. Mahalle baskısından çıkmış olarak düşünelim. Herkes birbiriyle selamlaşsın, konuşsun ve kendi mahallesinin dışında bir dil ile konuşmaya alışsın. İstanbul'da dahi Kadıköy'deki dil ile Fatih'teki dil farklılaşıyorsa işte o zaman siyaset de yapamazsınız ortak bir İstanbul kültürü de oluşturamazsınız. Türkiye'de eğer Dersim'deki dil ile Konya'daki dil farklılaşıyorsa bu toplumun yüreğine el uzatamazsınız. O zaman yapmamız gereken şey yeni bir üslup. Devlet yen bir üslup benimseyecektir. Dayatmacı baskıcı üsluba artık siyasetimizde yer olmayacak. Bu bizim size taahhüdümüzdür. Sizden de ricamız şu. Dersimliler olarak bütün bu acıların üzerine her kesime açılmak. Herkes birbiriyle tekrar selamlaşsın, konuşsun."
DERSİMLİLER'E 2 MÜJDE
Dersimliler'e 2 müjde veren Başbakan Davutoğlu, bunları şöyle açıkladı:
"Dersim'de eski kışla, müzeye dönüştürülecek ve adı da 'Dersim Müzesi' olacak. Bunun için 10 milyon Türk liralık ödeneğin talimatını verdik. En kısa sürede tamamlanacak. Bütün ziyaret yerlerinin yolları yapılacak ve o ziyaret makamlarına Dersimli kardeşlerim gitmek istediklerinde en iyi şartlarda gidecekler ve hepsi restore edilecek. Bunun için de 11 milyonluk bir bütçeyi onayladık. Ayrıca Rektörümüz üniversitenin adının ' Munzur Üniversitesi' olmasını talep etti. Arkadaşlarımızla da istişare ettik. İnşallah Munzur Üniversitesi de hayırlı olsun diyelim."
'ALEVİ KARDEŞLERİMİZE HİÇBİR AYRIMCILIK YAPILMASINA İZİN VERMEYİZ'
Hiçbir vatandaşın ayrıcalıklı olmadığını söyleyen Davutoğlu, "Vatandaşlık bağlamında vatandaşlarımızın herhangi birisi diğerine imtiyazlı ve ayrıcalıklı değildir. Alevi vatandaşlarımızın herhangi bir bu konuda kendilerini farklı gördükleri veya kendilerine yönelik bir ayrımcılık yapıldığı hissine kapıldığı konu ne varsa hepsiyle birebir ilgileneceğiz. Alevi kardeşlerimize karşı hiçbir ayrımcılık yapılmasına izin vermeyiz. Toplum içinde herkes eşit vatandaşlık haklarından istifade eder" dedi.
'ZİHNİMİZDE ATILMASI GEREKEN ADIMLARLA İLGİLİ BAZI DÜŞÜNCELER VAR'
Cemevleri ile ilgili taleplerin kanaat önderleri ile görüşüleceğini aktaran Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bürokraside temsil konusunda bundan sonra, şimdiye kadar olduğu gibi ama bundan sonra buna daha çok dikkat edeceğiz. Bizim atamalarımızda görevlendirmelerimizde emanet temsilinde tek bir ölçümüz vardır. Liyakat, liyakat, liyakat. Başka hiçbir kriter yoktur ve olmayacaktır. herhangi bir bürokratik kademede Alevi vatandaşlarımıza veya başka vatandaşlarımıza dönük bir ayrımcılık varsa bunun bizzat takipçisi olacağım. Cemevleri ile ilgili talepleri biliyoruz. Bunları Alevi kanaat önderleri ile en kısa zamanda toplanıp görüşeceğiz. Zihnimizde atılması gereken adımlarla ilgili bazı düşünceler var ama bunu istişarelerle daha sağlam bir zeminde neticeye ulaştırmak için yoğun bir çaba içinde olacağız."
'YERLEŞİM YERLERİNİN İSİMLERİ İLE İLGİLİ GEREKLİ ADIMLARI ATACAĞIZ'
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi konusunda Alevi inancının daha iyi anlatılması konusunda taleplere açık olunduğunu ve yerleşim yerlerinin isimleri ile ilgili değerlendirme yapılacağını ifade eden Davutoğlu, "Din Kültürü ve Ahlak Dersi konusunda bu derslerde herhangi bir şekilde Alevi vatandaşlarımıza veya başka bir mezhep veya din mensubu vatandaşlarımıza dönük herhangi bir tahkir, aşağılama, ötekileştirme gibi bir tek cümle dahi olsa bunu hepimize yapılmış bir hakaret addederiz. Kesinlikle buna izin vermeyiz. Ama Din Kültürü ve Ahlak dersleri içinde Alevi İslam'ının daha iyi anlatılması konusunda talepler varsa ki olmalı, olabilir onlar da tek tek değerlendirilecek. Yerleşim yerlerinin isimleri ile ilgili olarak da genel bir değerlendirme dışında tek tek bakarak kimden böyle bir talep gelmişse bunları tek tek ele alıp halkımızın talepleri yönünde de gerekli adımları atmaya gayret sarf edeceğiz" açıklamasında bulundu. - Tunceli