'Dayağı Yedik, Bir de Tazminat Ödeyeceğiz'
Antalya'da polis kurşunuyla ölen Çağdaş Gemik'in ailesi, İçişleri Bakanlığı'nın açtığı tazminat davasına şaşırdı.
Antalya'da polis kurşunuyla ölen Çağdaş Gemik'in ailesi, İçişleri Bakanlığı'nın açtığı tazminat davasına şaşırdı. Antalya Adliyesi'nde görülen davanın duruşması sırasında Gemik'in yakınları ile görevli polis memurları arasındaki arbedede kolu ezilen polis memuru Ahmet Güldül'e 4 bin 577 lira tazminat ödeyen Bakanlık, parayı aileden almak için dava açtı.
Antalya Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Şube Yunus timlerinde görevli 13 yıllık polis memuru Mehmet Ergin, 27 Ekim 2008 tarihinde motosikletle Yeşildere Mahallesi'nde devriye gezerken, üzerinde 2 kişi bulunan motosiklet 'dur' ikazına uymayarak kaçtı. Duraksayan motosikletin arka kısmında oturan Halil K. indikten sonra sürücü Çağdaş Gemik tekrar motosikleti hareket ettirince polis memuru, arkasından 2 el ateş etti.
Kurşunlardan biri, Gemik'in ensesinden girip yanağından çıkarak ölümüne neden oldu. Tutuklanan Ergin, Antalya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yargılanırken ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Bu ceza, indirim uygulanarak 16 yıl 8 ay hapse çevrildi. Mahkeme, hayati bölgelere ateş eden polisin, sonucun bu olacağını öngörmesi gerektiğini belirterek, 'olası kastla öldürme' suçundan işlem yaptı. Karara itirazın ardından polis Ergin hakkında verilen ceza, Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi'nce, 'Suç niteliğinde yanılgıya düşüldüğü' gerekçesiyle bozuldu.
Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi sanığın 'Yaralama sonucunda ölüme neden olmak' suçundan yargılanması gerektiğine hükmetti. Buna karşı yerel mahkeme ilk kararında direndi. Kararda, Gemik'in ve arkadaşının polise hiçbir direnişinin bulunmadığı vurgulandı. Kararda, düğünlerde havaya ateş açılmasında bile Yargıtay'ın olası kast suçundan işlem yaptığına dikkat çekildi. Direnme kararı üzerine dosyaya bakan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, polise indirimli ceza verilmesi gerektiğini kaydetti.
Kararda, Gemik'in bir sonraki polis ekibi tarafından yakalanabileceğine, arkadaşının polise teslim olarak direnmemesine, kafa hizasından ateş edilmesine gerek olmadığına atıf yapılmasına rağmen, polisin yaralama kastıyla hareket ettiği savunuldu. Böylece, polise 10 yıla yakın ceza verilmesi gerektiği belirtildi.
Gemik'in ailesi mahkemenin kararını AİHM'ye götürmeye hazırlanırken İçişleri Bakanlığı'nın açtığı dava ile şoke oldu. Davanın ikinci duruşmasında meydana gelen olaylarda yaralandığı belirtilen polis memuru Ahmet Güldül'e ödenen 4 bin 570 TL'nin, Gemik'in ailesinden alınması istendi.
"DAYAĞI BİZ YEDİK TAZMİNATI POLİS ALMIŞ"
Olayın ardından ilk duruşmaya alınmadıklarını, ikincisinde polisin saldırısına uğradıklarını söyleyen Çağdaş Gemik'in kuzeni Savaş Erdoğan, şöyle dedi:
"Yüzlerce polis memur vardı adliyede. Biz ise, 17 kişiydik. Yalnız benim etrafımızda 15-20 polis vardı. Babasının başı kanadı, annesinin saçı yolundu. Bir yakınımızın kaburgaları kırıldı. Üstüne üstlük cezayı da biz aldık. Sağlık muayenesine gittiğimizde hiçbirimiz rapor almadık. Şikayetle kalmış olduk. Sonra aileye para cezası kesilmiş. Biz adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. Gencimizin kanından canından daha önemli bir şey tanımıyoruz. Biz sindirilmeye çalışıldık. Hala da devam ediyor."
Ailenin avukatı Münip Ermiş ise, Gemik olayının kamuoyunca yakından takip edildiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Kamu görevlilerine tazminat ödenmesiyle ilgili düzenleme çok vahim boyutlara gelmiştir. En yüksek devlet memurunun brüt maaşı üzerinden tazminat veriliyor. Aslında polis memuruna verilen adli raporda basit yaralanma görüldüğü yazıyor. Yani bu para aileden talep edilmese bile başlı başına vahimdir. Çünkü bu para polise verilmeye devam ederse polisi yaralanmaya teşvik edersiniz. Bu çok açıktır. Polisi bundan sonra yolda dövecek adam ararsınız. Bu nedenle polisi suçlamak anlamsızdır. Burada suçlanacak yer İçişleri Bakanlığı'dır. Basit yaralama görülen rapordan ötürü polise 4 bin 577 lira tazminat verilmesi vicdansızlıktır. Burada birçok vatandaşın parasını polise ödüyorsunuz. Öte yandan dayak yiyen asıl taraf ailedir. Ortaçağ düzeninde yaşıyoruz gibi algılanır. Önce yasa ardından ise yönetmelik değiştirilmeli." - Antalya