Demokratik Okulda Öğrenci Sesi Daha Çok Duyuluyor
Michael Apple, Wisconsin Üniversitesi Madison'da, Eğitim Fakültesi Program Geliştirme Bölümü profesörü. Prof. Dr. Apple, eğitim uygulamalarını demokratikleştirmek için dünya genelinde eğitmen, hükümet, üniversite, sendika, aktivist ve muhalif gruplarla çalışıyor.
Michael Apple, Wisconsin Üniversitesi Madison'da, Eğitim Fakültesi Program Geliştirme Bölümü profesörü. Prof. Dr. Apple, eğitim uygulamalarını demokratikleştirmek için dünya genelinde eğitmen, hükümet, üniversite, sendika, aktivist ve muhalif gruplarla çalışıyor. Aynı zamanda 20'nci yüzyılın en önemli 50 eğitim bilimcisinden biri olarak kabul ediliyor. Boğaziçi Üniversitesi'ne konuk olan Prof. Dr. Michael Apple ile demokratik okullar, PISA testi ve birinci sınıf eğitim sistemleri hakkında konuştuk.
ÇOCUKLAR META DEĞİL
Demokratik okul ne anlama geliyor?
Demokrasi kelimesi Türkiye'de ve ABD'de birçok kesim tarafından farklı anlamlarda kullanılıyor. Bizim 'ince' ve 'kalın' demokrasi arasındaki ayrımı yapmamız lazım. Ben kalın demokrasiden yanayım. Burada imtiyazlı gruplar yerine tüm kesimlerin katılımı söz konusu. Okullarda eğer kalın demokrasi egemen olacaksa, burada çocukların sesi daha çok duyulacak, ayrıca sadece aileler değil, tüm toplumun da söz hakkı olacak. Çocuklar meta değil. Onlar toplumun geleceği. Demokratik okullar, tüm kesimlerin katılım ve söz hakkı için çok büyük bir öneme sahip. Eğer bir okul demokratik olmakta zorlanıyorsa akademisyenler ve müfredat yapıcılar bu noktada yardımcı olabilir, bunun inşa edilmesinde birlikte çalışabilir. Demokratik okulların öncelikli amacı bireysel başarıyı sağlamak değil. Bu okullar öğrenci ve öğretmenlerin kendilerini daha özgürce ifade edebilmesinde, çalışmalarını sürdürebilmesinde ve başta da belirttiğim gibi kalın demokrasinin toplumda daha da görünür olmasında rol oynuyor.
Öğretmenlerin demokratik okullardaki rolü ne?
Öğretmenlerin demokratik olabilmesi için onlara da öyle davranılması gerekiyor. Onların görevlerinden biri de öğrencilerinin kafalarında sorular oluşmasını sağlamak. Yani eğitimciler sadece başımızda durarak kafamızdan içeri bilgi boca eden kişiler değil. Öğretim demokratik olmalı. Öğretmenler yargıda bulunurken bunu etik bir şekilde yapmalı ve toplumdaki rolünü iyi anlamalı. Ayrıca entelektüel riskler de alabilmeliler. Derslere daha iyi hazırlanmak için zamanı olmalı. Kendilerine gelen eleştirileri dikkatle dinlemeli. Öğrencilerine eleştiride bulunmanın değerini ve bunu yapmalarına imkan sağlayacak becerileri öğretmeliler. Bazen hükümetler "Bunu öğreteceksin" diyerek resmi bilgileri öğretmenlere dayatabiliyor. Fakat hükümet ve öğretilen resmi bilgiler demokratik değilse... Demokratik okullarda öğretmenler öğrencilerini "Bu yanlış" diyebilmeye hazırlamalı. Öğrenciler demokratik okullarda demokrasiyi ve iyi şeyleri savunmayı öğrenmeli.
TÜRKİYE'DE EĞİTİMDEÖZELLEŞTİRME ÖN PLANA ÇIKIYOR
Demokratik okul sistemini Türkiye'de hayata geçirmemiz mümkün mü?
Dürüst olacağım, bu Türkiye'ye dördüncü gelişim, ben bir turist değilim. Burada şunu öğrendim. Türkiye çok ama çok karmaşık bir ülke. Okullarda reform yapmak gerçekten kolay değil. Dünyanın her yerinde aynı durum söz konusu. Ben Türkiye'de eğitim alanında çalışan arkadaşlarıma, "Senden daha çok şey biliyorum. Sana tam olarak ne yapacağını söyleyeceğim" dersem, bu aslında bir tür emperyalizm formatı olur. ABD zaten yeterince emperyal. Buradaki mevcut hükümet ve birçok ülke popülist hareket edebiliyor. Türkiye'de demokrasi mücadelesi çok uzun bir geçmişe sahip ve demokratik okullar burada çok önemli bir misyon üstlenebilir. Diğer yandan bu sistemin okullara yerleştirilmesinde öğretmen sendikalarına görev düşüyor. Hükümetler, eğitim sendikaları ile daha demokratik okul sistemleri için bir arada çalışabilmeli. Türkiye'de eğitim konusunda büyük bir heyecan var. Her yıl milyonlarca çocuk eğitime katılıyor. Ancak Türkiye'de, eğitimde özelleştirme ön plana çıkıyor. Bu nedenle zengin ile yoksul çocuk arasındaki makas da büyüyor.
Dünyadaki en iyi eğitim sistemlerinin ortak noktaları neler?
PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) testinde başarılı olan ülkelerin ortak noktalarını soruyorsunuz. Çünkü bu ülkeler PISA'daki testlerin sonuçlarına göre en iyi eğitim sistemleri olarak adlandırılıyor. Bunları "birinci sınıf eğitim sistemleri" diye tarif ediyoruz. Ancak birinci sınıfı tanımlarken son derece dikkatli olmalıyız. Bunun için sormamız gereken sorular var: Birinci sınıf dünya nedir? Bu kimin dünyası? Bundan kim fayda sağlıyor? Öncelikle bundan sadece seçkin bir grup faydalanıyor. Fakat çoğunluk, bu birinci sınıftan yararlanamıyor. Örneğin ABD'de siyahi ve beyazlar arasındaki eğitim performansı arasındaki fark 20 yıldır pek kapanmadı. Yoksul çocukların eğitimdeki durumları bu PISA testine ne oranda yansıyor? Buraya giren çocuklar belli. Ancak milyonlarca çocuk bu teste girmiyor. Bir bütün olarak Çin Şanghay'ı düşünelim. İnanılmaz bir başarı ile PISA'da ilk sıralarda yer alıyor. İlk sırayı kimseye bırakmıyor. Ancak Çin'in kırsal kesimindeki çocukların eğitim durumları hakkında bize bir bilgi veriyor mu? Her yıl milyonlarca çocuk Şanghay gibi büyük şehirlere geliyor ve bunlar okula bile gidemiyor. Kısacası PISA testinin sonuçlarına, eğitim sistemlerine bir bütün olarak göz atarken güvenemeyiz. Çünkü eğer kaliteyi ölçümlüyorsa, dikkate alınmayan birçok farklı unsur söz konusu.
EĞİTİM DİN İÇİN OLMAMALI
Devletler dindar olmamalı. Ben dünya çapında birçok dindar aktivist ile birlikte çalışıyorum. Dindar insanlar demokrasi için çalışabilir. Türkiye'nin eğitimde dikkat etmesi gereken nokta, diğer inançların değer ve formlarına saygı duyabileceği bir yol bulması. Ayrıca aynı şekilde seküler değerlere de saygı gösterilmeli. Buradaki eğitim sistemi bunları gerçekleştirebilir. Aynı zamanda Türkiye'de okulların bu dindarlar, bu da sekülerler için diye ayrılmaması gerekiyor. Bu bölünmenin yaşanmaması önemli. Eğitim, din için olmamalı. Ama din hakkında olabilir. İslam için değil, İslam hakkında eğitim. Hıristiyanlık değil, Hıristiyanlık hakkında eğitim... Eğer Türkiye din eğitiminde diğer dinleri de kapsayacak şekilde yer vermiyorsa, bu bir hata. Dünya global. Eğer bu öğrencilere öğretilecekse diğer dinler hakkında bilgi verilmeli.
PROF.DR. MİCHAEL APPLE
Prof. Dr. Michael Apple Wisconsin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Program Geliştirme, Eğitim ve Öğretim Programları Bölümü'nde 'John Bascom Profesörü' olarak çalışmalarını sürdürüyor. Uzun yıllar öğretmenlik, sendika başkanlığı gibi görevler de yapan Prof. Dr. Apple eğitimin demokratikleştirilmesi, eleştirel pedagoji gibi alanlarda dünyaca tanınan bir isim olarak ön plana çıkıyor. Çalışmaları ABD dışında pek çok ülkede yayımlanan yazara California, Los Angeles Üniversitesi (UCLA) tarafından 'Üstün Akademik Başarı Madalyası'; Amerikan Eğitim Araştırmaları Birliği Eğitim Programı Çalışmaları Bölümü tarafından da 'Hayat Boyu Başarı Ödülü' verildi. Prof. Apple, Batı eğitim dünyasında çalışmalarıyla en büyük etkiyi yaratan 50 kişiden biri olarak kabul ediliyor.