DENİZLİ GİZLİ PAMUKKALE KAKLIK MAĞARASI'NDA ÇÖKME TEHLİKESİ
DENİZLİ'nin Honaz ilçesine bağlı kırsal Kaklık mahallesindeki, 2002 yılında turizme açılan ve içindeki travertenleri nedeniyle 'yer altındaki gizli Pamukkale' olarak bilinen Kaklık Mağarası'nın çökme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu ortaya çıktı.
DENİZLİ'nin Honaz ilçesine bağlı kırsal Kaklık mahallesindeki, 2002 yılında turizme açılan ve içindeki travertenleri nedeniyle 'yer altındaki gizli Pamukkale' olarak bilinen Kaklık Mağarası'nın çökme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu ortaya çıktı. Mağrada incelemelerde bulunan Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halil Kumsar, içinde çatlaklar bulunan mağaranın, büyük bir depremde çökebileceğini söyledi.
Kaklık Mağarası, içindeki beyaz travertenleriyle ilgi odağı oluyor. Yerli ve yabancı ziyaretçilerin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Pamukkale'yi gördükten sonra ziyaret ettiği yerler arasındaki mağara, beğeni topluyor. 2002 yılında turizme açılan mağaranın yanında, sazlıklar arasında yer altından kaynayarak çıkan, serbest veya kanallar içinde akan sular, yöre halkınca 'Kokar Hamam Pınarı' olarak anılıyor. Faylar boyunca ilerleyen, yüzlerce metre derinlikten yüzeye çıkan kükürtlü ve yoğun karbonatlı jeotermal suların, cilt hastalıklarının tedavisine iyi geldiği biliniyor.
Malı Dağı'nın kalsiyum karbonat bileşiminde traverten kayaçları içinde oluşan Kaklık Mağarası, yeraltı sularını boşaltan aktif bir mağara durumunda iken, tavanının çökmesi ile açığa çıktı. Bakıldığında şekil olarak obruk özelliği gösteren mağaranın içinde, suların oluşturduğu büyük bir traverten kitlesi ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor. Pamukkale'ye benzer travertenleriyle 'Yer altındaki gizli Pamukkale' olarak da bilinen Kaklık Mağarası'ndaki havuzlar, Pamukkale'dekine çok benzeyen basamaklar halinde üst üste oluşurken; tavanı ise damlataşı, sarkıtlar ve dikitlerle süslü yapısıyla dikkat çekiyor.
TAVANININ ÇÖKMESİYLE ORTAYA ÇIKTI
Kaklık Mağarası'nda bilimsel inceleme ve çalışma yapan Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halil Kumsar, Kaklık Mağarası'nın Türkiye'de tek yer altı traverten oluşumlarının devam ettiği mağara olduğunu söyledi. Pamukkale ne kadar önemliyse, Kaklık Mağarası'nın da turizm için o kadar önemli olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Kumsar, söz konusu mağaranın üzerinde çalışan bir traktörün ağırlığına dayanamayan mağara tavanını çökmesiyle ortaya çıktığını aktardı.
'ÇATLAKLAR VAR, DEPREMİN ETKİSİYLE ÇÖKEBİLİR'
Kaklık Mağarası'nda bilimsel çalışma yaptıklarını ve bu çalışmanın uluslararası alanda yayınladığını ifade eden Kumsar, "Mağara içindeki açıklıklar çok fazla. Stabilite analizleri yapılarak destekler yapılarak depremlerde hasar görmeden ayakta kalabilmesi için projeler geliştirilmesi gerekiyor. Biz elimizden gelen desteği veriyoruz. Mağara, deprem olmadan tavan bloğu çökerek ortaya çıkıyor. Traktörün ağırlığına dayanamayıp çöküyor. Burası hakkındaki raporumuz uluslararası literatürde yayınlandı: Böylelikle daha çok tanınır hale gelecek. Kaklık Mağarası, Denizli'deki Pamukkale, Karahayıt, Yenice fay zonunun doğu uçunda yer alan bir mağaradır. Çevresinde Türkiye'nin en büyük mermer traverten ocakları var. Bu bölgede yer alan aktif faylar çok büyük su çıkışları sağlamış. Aktif fay zonları boyunca sular çıkmış, bunun örneği mağaradaki travertenlerdir. Buranın stabilitesi açısından incelemesini yaptık. Dinamik yüklerde çatlakları değerlendirdik. Uzun vadede büyük depremlerde sıkıntı yaşanabilir" dedi.
Mağarada ayrıntılı çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kumsar, "Mağarada farklı noktalarda farklı çatlaklar var. Günümüzde bu çatlak sistemleri taşıyan bölgeyle birleşiyor ve taşıyıcı ana kayaya bağlıyor böylece çökmesini önlüyor ve tutuyor. Göçük olan başka bir alanda ise açıklık var. Bu alanın üzerinde yüzey yükünün yapılmaması gerekiyor. Mağaranın üzerine kesinlikle yeni tesis ya da başka bir şey yapılmamalıdır. Bu haliyle korunması gerekiyor. Burada mağarayı taşıyıcı destek sistemlerinin gerilimleri taşıması gerekiyor. Taşıyıcı sütün ya da başka bir şey yapılırsa üzerinden su akıtıp, mağarayla özdeşleşen bir yapı kurulmalıdır. Mağaranın doğal ortamıyla bütünleşmesi gerek. Betonla her yeri kaplayıp, bozmamak gerek. Bu mağaranın uzun vadede turizme kazandırılması önemlidir" diye konuştu.