Devlet Bahçeli, Altan kardeşler ve Ilıcak için verilen kararlara tepki gösterdi
FETÖ'nün medya davasında Mehmet Altan'ın beraatine Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın tahliyesine karar verilmesine, MHP lideri Devlet Bahçeli sert çıkıştı. Bahçeli, "Bazı FETÖ davalarıyla ilgili kamuoyuna açıklanan kararlar milli vicdanı oldukça rahatsız etmektedir." dedi.
FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün medya yapılanmasına ilişkin davada karar çıkmış ve Mehmet Altan'ın beraatine Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın tahliyesine karar verilmişti. Kararlarla ilgili açıklamada bulunan MHP lideri Devlet Bahçeli, "Bazı FETÖ davalarıyla ilgili kamuoyuna açıklanan kararlar milli vicdanı oldukça rahatsız etmektedir." ifadelerini kullandı.
BAHÇELİ ÇOK SİNİRLENDİ
Bahçeli ayrıca, "FETÖ'yle irtibat ve iltisakı bilinmesine rağmen, arkası olan, destekçileri bulunan, bürokratik ve siyasi imtiyazlarla zırha büründürülen kişilerle ilgili hukuki süreçlerin tavsaması, hatta savsaklanması ciddi bir sorun olarak karşımızdadır." dedi.
"FETÖ'NÜN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYANLAR..."
Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle;
İstanbul 26.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün medya yapılanmasına ilişkin dava süreci dün itibariyle tartışmaların odağı haline gelmiştir.
FETÖ'yle bağ ve bağlantıları belli ve bilinmekte olan, 15 Temmuz öncesi söz, yazı ve fiilleriyle FETÖ'nün değirmenine su taşıyan malum şahısların bazıları beraat etmiş, bazıları da adli kontrol şartıyla tahliye edilmişlerdir.
ARINÇ'A TEPKİ
Milliyetçi Hareket Partisi yargı kararlarına pek tabii saygı duymaktadır. Ancak yargı kararlarının millet vicdanıyla çelişmemesini de mecburi addetmektedir. FETÖ'yle mücadelenin sulandırılmasının yanısıra, KHK faciadır değerlendirmesiyle birlikte mağdur edebiyatına bel bağlanması 15 Temmuz şehitlerine ve gazilerine büyük bir haksızlık ve hadsizliktir. Türkiye bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü herkes için bağlayıcı ve amirdir.
15 Temmuz'un vahim ve kanlı gecesini bir kenara itip merhamet dilenciliğiyle, vicdan istismarıyla mesafe almaya teşebbüs etmek, dahası FETÖ'cüleri aklamaya yeltenmek şehide şühedaya ihanettir. FETÖ'nün medya yapılanmasında adı geçen şahısların Türkiye'nin aleyhine nasıl faaliyet gösterdiği akıl sağlığı yerinde olan herkesin bildiği bir gerçektir. Bu gidişle 15 Temmuz'un üzeri adeta küllenecek, sıradan bir gün olarak kalmasına hizmet edilecektir. Buna da hiç kimsenin hakkı olmadığı meydandadır.
SKANDAL GÜLEN SÖYLEME
Hükümetin muazzam ve inanmış bir şekilde yürüttüğü terörle mücadeleyi engelleme gayretleri; FETÖ'yü, PKK'yı, YPG'yi temize çıkarma gayeleri hiç kimsenin cüret etmemesi gereken tarihi bir yanlıştır. Üstelik dost görünümlü muhasım ülkelerin Türkiye'yi kuşatma ve kundaklama girişimleri bütün alçaklığıyla devam etmektedir. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2018 yılına dair hazırladığı "Terörizm Raporu"nda, YPG ve PYD'yle birlikte FETÖ'den hiç bahsedilmemesi; hatta teröristbaşı Gülen'in "Sürgünde bir din adamı" olarak takdimi skandal olmasının ötesinde, melanet bir projenin varlığına işarettir. FETÖ'yle PKK/YPG/DEAŞ arasında hiçbir fark yoktur. Bebek katili Öcalan neyse çok manidar bir zamanlamayla tasfiye edilen Bağdadi ve Pensilvanya'da koruma altındaki hain Gülen aynısıdır.
MEDYA YAPILANMASI DAVASI
FETÖ'yle mücadele, ağırdan alınmasına ve aksamasına müsaade edilmeden hukuk sınırları içinde son FETÖ'cü hesap verinceye kadar devam ettirilmelidir. Kimin suçlu kimin suçsuz olduğu objektif delillerle ortaya koyulmalı, mağduriyet üzerinden 15 Temmuz'un sorgulanmasına kapı aralanmamalıdır. FETÖ'nün medya yapılanmasıyla ilgili davada görüldüğü üzere, FETÖ'cüleri masum gösterme kepazeliği yaygınlaşarak sürerse 15 Temmuz sadece bir ayın günü, 15 Temmuz şehitleri de seneden seneye hatırlanan ve hakları gasp edilmiş gerçek mağdurlar olarak anılacaktır. Nitekim muhtemel risk ve tehlikeler bu kadar yakındır. Mağdur Türkiye'dir, Türk milletidir, Türk vatanıdır. Mahkum edilmek istenen istiklal ve istikbalimizdir. Milliyetçi Hareket Partisi gelişmeleri dikkatle ve ibretle takip etmektedir.
Partimiz her fırsatta milletimize tercüman olacak; hakkın, hakikatin ve haysiyetli milli duruşun yanında sapasağlam yerini her zamanki gibi alacaktır. Zalimler milli birlik ve beraberliğimizin muhkem ve muhteşem iradesini asla geçemeyeceklerdir. Unutulmamalıdır ki, insanlık ve inanç düşmanlarına acımak günaha ortak olmak, zulme rıza göstermektir. Bu konuda hukuk ve yargı kurumlarının daha titiz davranmaları ve uyanık hareket etmeleri zorunluluk ve adalete saygının gereğidir. Başka Türkiye yoktur. Küresel senaryolara boyun eğecek, FETÖ'nün, PKK/YPG/DEAŞ'ın ve bunların arkasındaki stratejik husumetin oyunlarına aldanıp taviz verecek bir millet de yoktur. Bilinmelidir ki, FETÖ'cüler ihanetlerinin ve döktükleri kanların hesabını birer birer vermeden hiçbir vatan ve millet sevdalısı huzur bulamayacaktır.
NE OLMUŞTU?
Gazeteciler Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın haklarında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Yargıtay tarafından bozulmasının ardından yapılan yeniden yargılamada karar duruşması görüldü. Yargıtay'ın bozma kararının ardından görülen duruşmada karar açıklandı.
Ahmet Altan "örgüte üye olmamakla birlikte bilerek yardım" suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı, suçun niteliği ve tutuklulukta geçirdiği süre gözetilerek tahliyesine karar verildi.Nazlı Ilıcak'a "örgüte üye olmamakla birlikte bilerek yardım" suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı, suçun niteliği ve tutuklulukta geçirdiği süre gözetilerek adli kontrolle tahliyesine karar verildi. Delil elde edilemediğinden dolayı Mehmet Altan'ın beraatine hükmedildi.