Devletimiz Bu Dönemde Bize Çok Sahip Çıktı"
ÖMER ERTUĞRUL - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Ankara'da helikopterin ateş etmesi sonucu yaralanarak gazi olan öğretmenler İbrahim Yılmaz, Mustafa Albayrak ve Mustafa Çetinkaya yaşadıklarını unutamıyor.
FATİH GÖKMEN - ÖMER ERTUĞRUL - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Ankara'da helikopterin ateş etmesi sonucu yaralanarak gazi olan öğretmenler İbrahim Yılmaz, Mustafa Albayrak ve Mustafa Çetinkaya yaşadıklarını unutamıyor.
Ankara'da öğretmen olan ve Kırıkkale'de yaşayan 32 yaşındaki gazi Mustafa Albayrak, o gece arkadaşlarıyla Milli Kütüphane'de ders çalıştıkları sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla Kızılay'a gittiklerini anlattı.
O sırada bölgeden tankların geçtiğini ve tepkiyle kaldırım taşlarını tanklara doğru atmaya başladıklarını belirten Albayrak, şunları söyledi:
"Sonra tanklar TBMM ve Genelkurmay Başkanlığının önünde toplanmaya başladı. Orada toplanan vatandaşlar da tepki gösteriyordu. O anda helikopter geldi ve herkesi taramaya başladı ve kafama şarapnel parçası isabet etti. Oradan bir hastaneye giderek tedavimi yaptırdım ve evime döndüm. Öznesi darbe olan yapılar, oluşumlar bir daha olmasın istiyoruz. Devletimiz bu dönemde bize çok sahip çıktı. Evimize ziyarete geldiler ve maddi manevi her türlü desteği sağladılar. İnşallah bir daha böyle yapılar, oluşumlar ve darbeler olmaz. Ancak olsa yine giderim."
Kırıkkale Özbek Saran Ortaokulu'nda Müdür Yardımcısı olarak görev yapan 33 yaşındaki 15 Temmuz gazisi İbrahim Yılmaz da o gün Ankara'da ailesinin yanında olduğunu, uçak seslerini duyunca ilk başta 30 Ağustos Zafer Bayramı törenleri için prova yapıldığını zannettiğini dile getirdi.
Sonra televizyondan gelişmeleri izleyince gerçeği anladığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine dışarı çıktıklarını ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:
"Kızılay Meydanı'nda toplanıp bir grup vatandaşla elimizdeki Türk bayraklarıyla Genelkurmay Başkanlığı önüne yürüdük. O sırada araçlar tankla ezilmişti. Saat 02.30 sıralarında TBMM'nin önüne geldik. Tam o sırada annemle telefonla konuşurken bomba atıldı. TBMM'ye bomba atılınca bir anlam veremedik. Helikopterlerin taradığını görüyorsunuz ancak 'niçin benim vatandaşımı bombalıyor' yakıştıramıyorsunuz. Çünkü bunu yapan kendi askerimiz. En azından biz öyle düşünüyoruz. Sonra tekrar helikopter ışıkları kapalı şekilde birkaç tur attı. O anda 'bana bir şey olmaz, ben yaralanmam' diye düşünüyorsunuz. Çevreye bakınırken helikopter bir anda ateş etmeye başladı. Mermi yaklaşık 4-5 metre yakınıma kadar düştü. Herkes can havliyle koşuşmaya başladı. Artık kendimizi sürünerek bir şekilde birbirimizin ayaklarının altına attık, korunmak için."
Yılmaz, ilk etapta helikopterin kime ateş ettiğini anlayamadıklarını, ayağa kalkarken elinde ıslaklık hissettiğini ve sonradan başından yaralandığını fark ettiğini kaydetti.
Vurulduğunu anlayınca çevreden yardım istediğini dile getiren Yılmaz, "Yardım edin diye bağırdım. Ancak herkes aynı durumda ve kaçışıyordu. Sonra yakında bir ambulans buldum ve yanına gittim. Beni hastaneye götürdüler. 3 yerimden yaralanmışım. Şarapnel parçası önce kolumu yarıp geçti. Bir şarapnel parçası da göğsüme isabet etti. Bir de başımdan şarapnel parçasıyla yaralandım. Başımdaki şarapnel parçası çıkarıldı ancak göğsümdeki riskli olduğu için halen duruyor." diye konuştu.
Darbe girişimini ve bu saldırıları gerçekleştirenlerin idamını istediklerini vurgulayan Yılmaz, "İsterdik ki idamla yargılansınlar ve idam edilsinler fakat bugünkü davalarda verilen müebbet hapis cezaları da memnun edici. Özellikle Ankara'daki davaları biz de takip etmeye çalışıyoruz. Bu suçu işleyenlerin hala başları dik bir şekilde ve şov yapar gibi mahkeme salonlarına gelmeleri bizleri üzüyor. Çünkü işledikleri suçun kendileri farkında. Devletimizin bizleri tatmin edici yeni kanunlarla vereceği cezalar bizi daha çok memnun edecek." ifadelerini kullandı.
"İnşallah idam çıkar
Yozgat'ın Sorgun ilçesinde yaşayan ve darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığında yaralanan 4 çocuk sahibi gazi Mustafa Çetinkaya (36) da o dönem Ankara'da inşaat işçisi olarak çalıştığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla Etimesgut'tan Kızılay Meydanı'na gittiğini anlattı.
Beraberindeki kalabalıkla Numune Hastanesi yakınında bir tankı durdurduklarını, daha sonra "Darbeciler Genelkurmaya girmiş" şeklinde duyum aldıkları için buraya gittiklerini ifade eden Çetinkaya, şunları kaydetti:
"Genelkurmayın bahçe kapısına geldiğimizde iki polis vardı, birisi 'içeri girmeyin sizi vururlar' dedi. Diğer polis de 'içeri gireceğiz bu darbecileri çıkartacağız, kapıyı kıralım' dedi. Biz bahçe kapısını kırdık içeri girdik, ana kapıyı kırarken içeriden ve helikopter ile taradılar. Ben sağ bacağımdan yaralandım. Bizim yanımızda vurulup düşenler oldu. Yaralanan 7-8 kişi bir araca bindik, kafasından, vücudunun çeşitli yerinden vurulanlar vardı. Hastane gittiğimizde orada da yaralılar vardı, şehitler vardı. İçler acısı bir şeydi. Bize vatan haini askerler ateş açtı. İnşallah idam çıkar, bunlar idam olurlar. En ağır ceza ile cezalandırılmalarını istiyorum. İnşallah böyle bir 15 Temmuz bir daha yaşamayız. Bunlar ülkemize çok zarar verdiler. Biz bu vatan için her zaman canımızı vermeye hazırız. Cumhurbaşkanımızı seviyoruz, her zaman yanındayız."