Dezavantajlı Gruplara Destek Arttı
Eda Ünlü Özen - Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, "Dünya krizden kurtulmak için bizim alanımızda harcamaları kıstı, ekonomik krizi sosyal krize dönüştürdü."
Eda Ünlü Özen - Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, "Dünya krizden kurtulmak için bizim alanımızda harcamaları kıstı, ekonomik krizi sosyal krize dönüştürdü. Biz tam tersi dezavantajlı gruplara daha çok mali destek vererek toplumdaki krizin etkisini azaltmaya çalıştık" dedi.
Bakan Şahin, konuk olduğu AA Editör Masası'nda soruları yanıtladı.
Soru: Kadınlarla ilgili ücretli izinlere ilişkin TEPAV'la bir çalışma yürütüyorsunuz. Esnek çalışma modeli, kreş ve bakımevleri ile ilgili konuları araştırıyorsunuz. Çalışma ne aşamada- Bu araştırma sonunda kadına sosyal destek mekanizması mı ortaya çıkarılacak- Hedefleriniz nelerdir-
Şahin: Hükümet olarak şunu açıkladık, 2023 vizyonunda dünyanın en büyük 10'uncu ekonomisi olacağız, 2 trilyon dolarlık bir ticaret hacmimiz olacak. Bunu, bu rakamları başarabilmeniz için toplumun bütün katmanlarını, bütün potansiyelini kullanmanız lazım. Tek Türkiye için değil, şöyle bir dünya ile karşı karşıyayız; büyüyebilmenin, daha güçlü olabilmenin rolü büyük bir rekabetten geçiyor. Rekabet de artık yetenek ve kabiliyetlerden, herkesin 'innovasyon' dediğimiz yenilikçi yapıyı daha iyi yönetmesinden geçiyor. Bir toplum eğer bunu daha iyi yönetebiliyorsa daha iyi yol katedebiliyor. Bu da kadının ve erkeğin potansiyelinin toplumun kalkınma hamlesinde kullanılmasından geçiyor.
O yüzden dediğimiz rakamlara ulaşabilmenin tek yolu, herkesin, tek kadın için de söylemiyorum, yaşlının da çocuğun da engellinin de bugün toplumda dezavantajlı grup diye baktığımız, toplumun kalkınma hamlesinde çok da öncellemediğimiz grubun da bütün potansiyelini kullanarak ancak biz o rakamlara ulaşabiliriz. Böyle bir dünya düzeninde toplumun yarısının aklını, yarısının gücünü yok saydığınız bir kalkınma modeli olamaz. Bir kere bunu kabul etmeniz lazım.
-"En az üç çocuk devlet politikası"-
Ülkemizin büyüyebilme kapasitesi hizmet sektöründen geçiyor, turizm, bankacılık bu konudaki en büyük alanlarımızdan bir tanesi. Bakıyorsunuz, hizmet sektöründe kadınlar erkeklerden çok daha başarılı ve kabiliyetli. Böyle bir büyüme hamleniz ve büyüyebilme alanınız var, siz onun başarılı olan ve toplumun yarısını oluşturan gücünü, potansiyelini istediğiniz şekilde kullanamıyorsunuz, harekete geçiremiyorsunuz. Bizim bunu düzeltmemiz lazım, düzeltmenin yolu da ekonomik kalkınma, kültürel ve sosyal dokuyla bir bütün olarak bakmanız gerekiyor.
Özellikle bizim kadınlarımızın üzerinde annelik, çocuk sahibi olma, yaşlısına bakma, evde eşinin ya da kendi ebeveynleriyle ilgili sürecini yönetmesiyle beraber kariyer yapmasını da istiyoruz. Bütün yükleri yan yana koyduğunuzda kadın, iyi mali destek alarak bir işe sahipse bunları yönetebiliyor ama bir asgari ücret ya da bunun biraz üzerinde bir maaşı varsa, alana girdiği zaman kreş parası, yaşlısıyla ilgili giderler, toplam maliyeti baktığınız zaman aldığı para giderlerini karşılamamaya başlıyor. O zaman da kadın yeniden ekonomik hayatın dışına çıkıyor, eve dönüyor.
Bunun için biz diyoruz ki 'Sosyal devlet olarak kadının hem gücünü kullanalım hem aile değerini koruyalım'. Sayın Başbakanımızın artık 'en az üç çocuk' bir devlet politikası olarak gözüküyor. Bugün Almanya'nın, Rusya'nın yaşlılığa karşı verdiği en büyük mücadele genç nüfusun çoğalması. Bu da yine kadından geçiyor, kadına o kadar çok görev yüklüyoruz ki.
Soru: "Üç çocuk" konusunu sizin Bakanlığınız mı takip ediyor-
Şahin: Herkes takip ediyor, devlet politikası.
-"Türkiye örnek ülke"-
Soru: Kadınların kamuda istihdamı için pozitif ayrımcılık yapılabilir mi- Bir de kreşlerin yaygınlaştırılması konusunda çalışan kadınların beklentileri var.
Şahin: Kadın istihdamını, bunun için de kreş desteğini çok önemsiyoruz. Şu anda Çalışma Bakanlığı ile yaptığımız IPA projesi var, AB ile yapılan. 35 milyon euroluk büyük bir proje. Burada bunu kreş desteğini artıracak şekilde kullanacağız, biz de bunun yüzde 15'ini Bakanlık olarak kendi bütçemize ayırıyoruz. 2013'te bütçesini en çok artıran bakanlıklardan biriyiz, bu da hükümetimizin bizim alana verdiği desteği gösteriyor.
Dünyada tam tersi yaşanırken, dünya krizden kurtulmak için bizim alanımızda harcamaları kıstı, ekonomik krizi sosyal krize dönüştürdü. Biz tam tersi dezavantajlı gruplara daha çok mali destek vererek toplumdaki krizin etkisini azaltmaya çalıştık ve doğru yolda olduğumuzu bugün görüyoruz. Bunu büyük bir iftiharla söylüyoruz. Bunu sadece biz söylemiyoruz, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri geçen hafta bir toplantıda, 'OECD ülkeleri arasında en fazla gelir adaletsizliğinin yaşandığı bir dönem şu anda dünya yaşıyor. Bunu tek iyi yöneten ülkelerden bir tanesi Türkiye, örnek bir ülke' dedi. Bu da bunun çok önemli bir göstergesi.
Kreşlerle ilgili de bu mali desteği en çok kadın çalıştıran birimlerde konulacak şekilde çalışıyoruz. Sosyal sorumluluk, özellikle daha önce eğitim desteği veren firmalar bugün bize geliyorlar, mesela geçen hafta Borusan geldi,
'15 kreş yapacağım' dedi. Dün General Motors geldi, 'Ben de kadın istihdamında yardımcı olmak, sosyal sorumluluk olarak kreş yapmak istiyorum' dedi. Bu tür çok ciddi bir yükselen değere dönüşmüş durumda. Bütün gücümüzü kullanarak Bilim ve Sanayi Bakanlığı ile bu çalışmayı tamamlayacağız. Bu çok önemli.
-"Kadından mühendis olmaz diye çay vermiyordu"-
Soru: Erkek çoğunluğu olan TBMM'de kadın bakan olarak görev yapıyorsunuz. Ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz- Kadın siyasetçi sayısının artırılması için çalışacak mısınız-
Şahin: Ben Gaziantep'in de bölgenin de ilk kadın milletvekiliyim. Bölgenin de ilk kadın bakanıyım. Allahuteala bize nasip etti bu ilkleri. İlklerin hem ciddi bir sorumluluğu ve emaneti de var. Başarmamak gibi bir şansınız yok çünkü sizin bireysel başarınız değil, sizin nazarınızda bütün kadınların, sizinden sonraki kadınların alanda var olma mücadelesini veriyorsunuz. Ama şu bir gerçek ki ben özel sektörden geldiğim için, 15 yıl özel sektörde her kademede erkeklerle çalıştığım için Meclis'e girdiğim zaman hiç zorlanmadım. Özel sektörde de 13 müdür vardı, 12'si erkekti, tek kadın bendim. Hep erkek alanda çalışıp da 'Fatma Hanım bizden sayılır' aşamasına gelmek siyasette çok iyi bir alan açıyor size. Burada ben o bakımdan çok zorlanmadım. Böyle özel sektörden gelmemiş olsaydım, muhtemelen çok daha zorluk yaşayabilirdim.
Orada kendi içinde rekabeti, iş odaklı çalışmayı hepsini öğrenerek buraya geldim. İlk özel sektörde, 1988'te okulu bitirip ben Gaziantep'e geldiğimde, organize sanayide kadın mühendis yoktu. Alana ilk girdiğimiz zaman biz mühendis olarak yemek yiyorduk, mühendisler ayrı bir yerde çay içiyordu. Kadın çaycı
'kadından mühendis olmaz' diyerek bize çay vermiyordu. O günlerden buraya geldik, hamdolsun şimdi binlerce mühendisimiz orada rahatça çay içebiliyor, mühendis olarak kabul görüyor. O günlerde yaşadığımız tecrübe bizi bu günlere getirdi.
-"Gözükmeyen devrim"-
Siyasette yüzde 4'ten yüzde 14'e başardık. Yeterli mi değil ama Başbakanımızın güçlü bir duruşu var. Kota olmamasına rağmen ülkesinde en hızlı yükselişi gösteren bir ülkeyiz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Atatürk'ün kurduğu Meclis'te yüzde 4 kadın var, AK Parti'ye kadar da kadın yükselmemiş. Ciddi, yapılması gereken sosyolojik, bilimsel bir analiz var. 2002'te yüzde 4,4 ile girdik bugün yüzde 14'üz. Bizim de oradaki duruşumuz yüzde 30. Yüzde 30'u nereden söylüyorum, Başbakanımızın büyük kongrede kadın temsiliyle ilgili koyduğu kota yüzde 30. Biz yazılı kota, yasayla yapmıyoruz ama kadının alanda var olması, karar alma mekanizmalarına, belediyelere, belediye meclisi üyeliklerine, belediye başkanlıklarına, milletvekilliğine kadının ağırlıklı bir şekilde girmesiyle ilgili ciddi bir duruşumuz, irademiz var.
Ben genel merkez kadın kolu başkanlığından geldim biliyorsunuz. Dört sene teşkilatçılık yaptım. Kadınlarımızın özellikle Anadolu'da, muhafazakar bir partinin, kadını evden bile çıkmayan bir partinin güçlü liderliğinde sosyolojik bir değişim, bir devrim yaşandı. Kadın mitinge, partiye gelmeye, kadın çocuğu için siyaset yapmaya, kadın kendi sorununu söylemeye başladı.
Çok önemli bir gözükmeyen bir devrimdir bu. Ben yine kendi hayatımdan biliyorum; ilk milletvekili olduğum zaman köye gidiyordum, köyde kadınlar beni görünce pencereden el sallıyordu. O kadar. Sağa sola bakıyordu, el sallıyordu. Şimdi ben köye gidiyorum, hamdolsun, erkekten çok kadın beni karşılıyor, yolunun da doktorunun da hemşiresinin de hesabını bana soruyor. Bu korkunç bir değişim, dönüşümdür. Anadolu'da kadın harekatıdır, ikinci kadın devrimdir bu. Bunu büyütmemiz, daha görünür kılmamız lazım.
Soru: AK Parti'nin başarısında kadınların da rolü var mı-
Şahin: Kuşkusuz. Zaten anketler bunu söylüyor. Kadın, erkek seçmen oranında yüzde 8 daha fazla kadın, AK Parti'ye oy veriyor. Çünkü sosyal politikalarda yaptığın her şey kadının yaşamına daha çok dokunuyor. ve kadın sadakatli, çabuk satmıyor, arkasında duruyor.
Yayıncı: Selçuk Aval - ANKARA