Haberler

Dha İstanbul Bülten - 5

Abone Ol

ŞANLIURFA MİLLETVEKİLİ DİLEK ÖCALAN GÖZALTINA ALINDISerpil KIRKESER - Murat ÇAKIR, İstanbulDHAHDP'li Dilek Öcalan Atatürk Havalimanı'nda gözaltına alındı.

ŞANLIURFA MİLLETVEKİLİ DİLEK ÖCALAN GÖZALTINA ALINDI

Serpil KIRKESER - Murat ÇAKIR, İstanbulDHA

HDP'li Dilek Öcalan Atatürk Havalimanı'nda gözaltına alındı. Saat 16.55'de Türk Hava Yolları'nın TK 1875 sefer sayılı uçağıyla Milano'ya gitmek için Atatürk Havalimanı VIP Salonu'na gelen Öcalan, pasaport işlemlerinin yapıldığı sırada hakkındaki yakalama kararı nedeniyle gözaltına alındı ve buradan Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı'na sevk edildi.

Dilek Öcalan polislerin eşliğinde Bakırköy Adliyesi'ne getirildi. Bu sırada Osman Baydemir'in de Öcalan'ın yanında olduğu görüldü.

Dilek Öcalan'ın Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "örgüt propagandası yapmak" suçundan açılan dava kapsamında ifadesinin alınacağı öğrenildi. Öcalan'ın SEGBİS'le davanın görüldüğü Mahkemeye ifade vermesi bekleniyor.

Görüntü Dökümü

------------------------

baydemir ve öcalan'ın adliyeyeye girişleri

dhafeed

07.02.2017 - 17.31 Haber Kodu : 170207194

====================================

YOLCU MİNİBÜSÜ SİLAHLI ÇATIŞMANIN ORTASINDA KALDI

Haber - Kamera: İbrahim AKTÜRK / İSTANBUL DHA

Gaziosmanpaşa'da iki grup arasında yaşanan silahlı kavgada kurşunlar seyir halindeki içinde yolcu olan minibüse ve park halindeki okul taşıtına isabet etti. Minibüse isabet eden kurşunlardan kırılan camlardan iki yolcu yaralandı.

Olay, Yıldıztabya Mahallesi'ndeki Alibeyköy Caddesi üzerinde saat 15.00 sıralarında meydana geldi. Henüz kimlikleri belirlenemeyen iki grup arasında cadde üzerinde silahlı çatışma çıktı. Kurşunlar, bu sırada seyir halinde bulunan ve içinde yaklaşık 10 yolcu bulunan Gaziosmanpaşa-Aksaray hattındaki minibüsün camına ve park halindeki okul taşıtının camına isabet etti. Çatışma sonrası taraflar olay yerinden kaçtı. Kurşunların isabet ettiği minibüsün camı kırılarak, iki yolcunun yaralanmasına neden oldu. Minibüs sürücüsü Cevdet Tayar, olayın ardından aracı durdurmayarak yol üzerindeki özel bir hastaneye kadar sürdü. Hafif yaralanan iki yolcu ayakta tedavi edildi. Minibüsün sürücüsü Cevdet Tayar, iki grubun yol üzerinde silahlarla çatıştığını ve kurşunların aracın camına isabet ettiğini, iki yolcunun yaralandığını görünce aracı durdurmayarak hastaneye kadar sürdüğünü anlattı.

KAMERA KAYITTAYKEN SİLAH SESLERİ DUYULDU

Öte yandan, basın mensuplarının mermi isabet eden minibüsü görüntülediği sırada, cadde üzerinde yine silah sesleri duyuldu.

Polis, yaşanan olayla ilgili soruşturma başlattı.

Görüntü Dökümü:

-------------------------

-Minibüse isabet eden kurşun izlerinden görüntüler

-Minibüsten detay görüntüler

-Minibüsün içindeki cam kırıklarından görüntüler

-Minibüs sürücüsüyle röportaj

-Kamera kayıttayken silah seslerinin duyulması

-Kurşun isabet eden okul taşıtından görüntü

-Yaralıların tedavi gördüğü hastaneden görüntüler

-Detaylar

07.02.2017 - 17.01 Haber Kodu : 170207187

===============================

-(Geniş Haber) MAHKEME "YURTDIŞINA ÇIKMASINI YASAKLAYARAK" SERBEST BIRAKTI

*Savcı, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ö. C.'nin "Uyuşturucu ticareti yapmaktan " tutuklanmasını istemişti.

Serpil KIRKESER/İstanbul,

Mahkeme, "Uyuşturucu ticareti yapmak" tan tutuklanması istenen İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ö. C.'yi "yurtdışına çıkış yasağı" koyarak serbest bıraktı.

Edinilen bilgiye göre, bir uyuşturucu kuryesi geçtiğimiz günlerde Atatürk Havalimanı'nda yakalandı. Kurye ile bağlantılı olduğu düşünülen şüphelilerin evine de polis baskın yaptı. Eve yapılan baskında uyuşturucu (bonzai) ele geçirildi. Uyuşturucunun ele geçirildiği evi kimin kiraladığını araştıran polis, emniyet müdür yardımcısı Ö. C. 'nin adına ulaştı. Yapılan operasyonda gözaltına alınan İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı şüpheli Ö. C. bugün Bakırköy Adalet Sarayı'nda getirildi. Soruşturma savcısına ifade veren şüpheli Ö.C'yi "Uyuşturucu ticareti yapmak" suçundan tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etti. Bakırköy Nöbetçi 2. Sulh Ceza Hakimliği' de yurtdışına çıkış yasağı koyarak Ö.C.'nin serbest bırakılmasına karar verdi.

==================================

AYHAN ÇARKIN'A CUMHURBAŞKANI'NA HAKARET DAVASINDA TAHLİYE...

Haber: Özden ATİK / İstanbul, DHA

Susurluk davası hükümlüsü eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın'ın, "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçundan tutuklu yargılandığı davanın, ilk duruşmasında tahliyesine karar verildi. Mahkeme, 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdığı Çarkın'ın aldığı ceza miktarı ve tutuklu kaldığı süreyi dikkate alarak tahliyesine karar verdi.

İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçundan 1 yıl 2 aydan 4 yıl 6 aya kadar hapis talebiyle tutuklu yargılanan sanık Ayhan Çarkın katıldı. Çarkın, duruşmada serbest meslek sahibi olduğunu ve aylık gelirinin ise 3 bin ile 5 bin arasında olduğunu söyledi.

"PİŞMAN VE ÜZGÜNÜM"

Çarkın savunmasında, "Öncelikle sayın Cumhurbaşkanı'mızdan bir kez daha özür diliyorum. Anlık bir sinirle söylenmiş sözlerdir. Herhangi bir hakaret kastı ile söylemedim. Olaydan dolayı son derece pişman ve üzgünüm" dedi.

28 EKİM'DE TUTUKLANMIŞTI

Mahkeme, sanık Ayhan Çarkın'ı önce "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçunu alenen işlediği gerekçesiyle 1 yıl 2 ay hapis cezası verdi. Mahkeme daha sonra Çarkın'ın ikrarını lehine değerlendirerek cezayı 11 ay 20 gün hapise indirdi. Mahkeme ayrıca Çarkın'ın aldığı ceza miktarı ve tutuklu kaldığı süreyi dikkate alarak tahliyesine karar verdi. Ayhan Çarkın, Deniz Arama Kurtarma Derneği'ni 3 arkadaşıyla bastığı iddia edilen gün Cumhurbaşkanı aleyhine sarf ettiği sözler nedeniyle 28 Ekim 2016'da tutuklanmıştı.

===================================

SPK UZMANI 8 KİŞİYE FETÖ ÜYELİĞİNDEN DAVA AÇILDI

Haber: Ümit TÜRK / İstanbul / DHA

Fetullahçı Terör Örgütü'nün Sermaye Piyasası Kurulu'ndaki (SPK) yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. SPK'da başuzman ve uzman olarak görev yapan 2'si tutuklu 8 kişi hakkında "Terör örgütü üyeliği" suçundan 15'er yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılığı tarafından Fetullahçı Terör Örgütü'nün Sermaye Piyasası Kurulu'ndaki (SPK) yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturmada, 8 kişi hakkında "Terör örgütü üyeliği" suçundan dava açıldı. İddianamede, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Sermaye Piyasası Kurulu Hukuk İşleri Dairesi Başkanlığı'nın gönderdiği yazıda 40 personelin FETÖ ile irtibatlı oldukları gerekçesiyle görevden uzaklaştırıldıklarının belirtilmesi üzerine soruşturmanın başlatıldığı belirtildi.

BİLGİSAYARINDA ADİL ÖKSÜZ'ÜN MAİL ADRESİ BULUNDU

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 8 kişiden örgütün eski emniyet imamlarından Osman Hilmi Özdil ile irtibatı tespit edilen Mustafa Taşdemir'in de aralarında bulunduğu iki kişinin tutuklandığı bilgisine yer verildi. İddianamede şüpheli Mustafa Taşdemir'den ele geçirilen dijital materyaller üzerinde yapılan incelemede, 31 Ekim 2015 günü oluşturulmuş excel dokümanında, firari Adil Öksüz'ün hem isminin hem de e-mail adresinin kayıtlı olduğunun tespit edildiği belirtildi. İddianamede, şüphelilerin Bank Asya hesapları, Bylock kullanmaları ve örgütün yayın organlarını takip etmeleri deliller arasında yer aldı. Tüm şüpheliler hakkında "Terör örgütü üyeliği" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası istendi.

====================================

"BYLOCK"ÇU 92 EMNİYET MENSUBU HAKKINDA İDDİANAME DÜZENLENDİ...

Haber: Özden ATİK / İstanbul, DHA

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ / PDY) Silahlı Terör Örgütü'ne yönelik soruşturma kapsamında, kriptolu haberleşme programı kullandıkları tespit edilen 80'i tutuklu toplam 92 emniyet mensubu hakkında iddianame düzenlendi. İddianamede, tüm şüphelilerin "örgüt üyeliği" suçundan 7,5'er yıldan 15'er yıla kadar hapisleri talep edildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, örgütün elebaşısı Fetullah Gülen, emniyet yapılanması ve "bylock" programıyla ilgili kapsamlı tespit ve değerlendirmeler yapıldı. Emniyetin asli görevi devletin kurulu düzenini, vatandaşların can ve mal emniyetini, toplumun asayiş ve güvenliğini temin etmek olduğu vurgulanan iddianamede, "Emniyet teşkilatının örgütün hakimiyetine girdiğinde yasal zeminden ayrılarak, örgütün hedeflerine ulaşmasında etkili bir silah haline dönüşmüştür. Bu durum hem örgütün savunma kapasitesini arttırmış, hem de kolluk ve kamu gücünün hukukilik görünümü, örgüte etkin bir saldırı aracı, kurumları ve toplumu dizayn etme imkanı sağlamıştır" denildi.

EMNİYET TEŞKİLATINA SIZDIRDIĞI MİLİTANLARLA...

İddianamede ayrıca "Toplumun devlete olan inancını sarsan ve adalet duygusunu tahrip eden son yıllardaki şantaj amaçlı kaset komploları, Ergenekon, Balyoz, Siyasal Casusluk, Selam-ı Tevhid, Tahşiye, usulsüz dinlemeler, 7 Şubat MİT, 17-25 Aralık, MİT TIR'larının durdurulması, emniyet teşkilatının üst düzey personeline yönelik gerçekleştirilen tasfiye operasyonları, himmet vermeyen işadamlarının geçirdiği soruşturmaların tamamen örgütün emniyet teşkilatına sızdırdığı militanları ve KOM, terör, istihbarat gibi hakimiyet sağladığı birimler aracılığıyla planlayıp icra ettiği operasyonlar olduğu" anlatıldı. "Bylock" programının Fetullah Gülen'in talimatıyla kullanılmaya başlandığı ve örgüt mensupları dışında hiçkimsenin temin edip kullanmadığına iddianamede yer verildi.

İDDİANAME AĞIR CEZA MAHKEMESİNE GÖNDERİLDİ

İddianamede, 80'i tutuklu 12'si firari toplam 92 şüphelinin 7,5'er yıldan 15'er yıla kadar hapisleri istendi. İddianame kabul edilirse şüpheliler, İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkacak.

==============================

KEMANCININ ÖLDÜĞÜ TRAFİK KAZASI DAVASI

Yüksel KOÇ / İSTANBUL DHA

Bağdat Caddesi'nde 30 Nisan 2016 tarihinde meydana gelen ve kaldırımda bulunan keman sanatçısı Okan Arıkan'a çarparak ölümüne neden olan üniversite öğrencisi Orkun Efe Bardakçı ile bu kaza nedeniyle aracını durdurarak ikinci kazaya sebebiyet vererek Harun Arslan'ın ölümüne neden olan Ezgi Aydın'ın yargılanmasına devam edildi. Mahkeme, kaza anında trafik ışığının kaza anında hangi dakika ve saniyede hangi renkte yandığının tespiti için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yazı müzakere yazılmasına karar verdi.

Anadolu 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya, "Taksirle ölüme neden olmak" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanan sanıklar Orkun Efe Bardakçı ile Ezgi Aydın, maktül Okan Arıkan'ın babası Namık Arıkan ile Harun Arslan'ın babası Nevzat Arslan ve tarfların avukatları katıldı.

Müşteki Namık Arıkan'ın Avukatı Kenan Tandoğan, kaza yeri ile trafik ışıklarının uzaklığına ilişkin mesafenin ölçülmediğini belirterek, "Mesafe 100 metrenin üzerindeyse yaya konrollü bir şekilde karşıya geçebilir. Büyükşehir Belediyesi'ndan trafik ışıklarının hangi dakikada ve saniyede hangi rengin yandığının sorulmasını talep ediyoruz" dedi. Avukat Tandoğan kazadan hemen sonra sanığın kan değerlerine bakarak alkol testi yaptırmayan ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi.

Maktül Okan Arıkan'ın babası Namık Arıkan, tek çocuğu olduğunu belirterek, "O da kaza nedeniyle vefat etti. Mağdur olduk, buna rağmen sanık avukatları sürekli oğlumun alkollü olduğunu söyleyerek bizi rencide etmektedir. Soruşturma aşamasında sanığın alkol raporunu galmayan görevliler hakkında gereğinin yapılmasını talep ediyorum. Kazaya sebebiyet veren oğlum değildir" dedi.

Kazanın hemen ardından meydana gelen ikinci kazada oğlu Harun Arslan'ı kaybeden Nevzat Arslan, "Sanık avukatları sürekli olarak gerek benim oğlumun gerekse Namık Arıkan'ın oğlunun alkollü olduğunu söylemektedirler. Benim oğlum alkollü de olsa kazaya sebebiyet vermemiştir. Olay yerinde diğer insanların hayatına kastetmemek için kendi hayatına kastetmiş ve diğer insanlara çarpmamak için aracını insanların oladığı yöne sevk etmiştir. Adaletin tecellisini istiyorum" diye konuştu.

Mahkeme Hakimi Betül Çelik Dizle, davaya konu kazanın olduğu yerde bulunan 3361 numaralı trafik ışığının, olay tarihinde saat 04.20 ile 04.30 arasında hangi dakika ve saniyede hangi renkte yandığının tespiti için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yazı yazılmasına karar verdi.

Hakim Dizle, kaza anında sanıklara kan değerlerine bakarak alkol testi yapmayan ilgililer yönündeki suç duyurusu talebini reddederek duruşmayı erteledi.

İDDİANAMEDEN

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 30 Nisan 2016 tarihinde gece geç saatlerde Kadıköy Bağdat Caddesi üzerinde seyir eden Orkun Efe Bardakçı'nın, karşıdan karşıya geçmekte olan Okan Arıkan'a çarparak ölümüne neden olduğu, bu kaza nedeni ile Ezgi Aydın'ın yolun ortasında durduğu, arkadan gelen Harun Arslan'ın Ezgi Aydın'ın aracına çarpmamak için yoldan çıktığı ve yolun kenarındaki ağaca çarparak yaşamını yitirdiği belirtiliyor.

İddianamede, Orkun Efe Bardakçı ve Ezgi Aydın için, "Taksirle ölüme neden olmak" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları isteniyor.

==============================

KANİ BEKO HAKKINDAKİ CUMHURBAŞKANI'NA HAKARET DAVASI DÜŞTÜ…

Serpil KIRKESER / İstanbul DHA

Suruç'taki terör saldırısı üzerine yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve açıklamayı haberleştiren eski Zaman Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Harun Reşit Çümen'in yargılandığı dava soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle düştü.

KANİ BEKO DURUŞMAYA KATILDI

Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuksuz sanık Kani Beko ve avukatları hazır bulundu. Kani Beko yaptığı savunmasında "Söz konusu beyanlarım hakaret etme kasıt ve iradesi ile sarf edilmemiş olduğundan unsurları itibariyle oluşmayan suçtan beraatimi istiyorum" dedi.

"BASIN BİLDİRİSİ SİYASİ ELEŞTİRİ MAHİYETİNDEDİR"

Kani Beko'nun avukatları Arzu Becerik ve Necdet Okcan şunları söyledi: "Müvekkil başında bulunduğu sendikanın faaliyet alanı çerçevesinde 33 gencin katledilmesi nedeniyle söz konusu basın bildirisini açıklamıştır. Basın bildirisi siyasi eleştiri mahiyetindedir. AİHM VE Anayasa Mahkemesi kararları sarf edilen sözlerin suç teşkil etmeyeceğini ortaya koymaktadır. Müvekkilin söz konusu açıklamaları mesleğinin gereği olduğu gibi müvekkil aynı zamanda ödevleri arasındadır. İfade özgürlüğünün siyasilerin eleştirilmesinde daha geniş değerlendirilmesi gerekmektedir. Siyasetçilerin kendilerine yönelik sert eleştirilere tahammül etmeleri beklenir. Cumhurbaşkanının özel yasalar ile korunmasına gerek yoktur. Bu şekilde davaların açılıp bilhanre mahkemelerce berat kararı verilmesi AİHS 6. Maddeye aykırılık teşkil etmektedir. Bu doğrultuda lekelenmeme hakkının korunması açısında bu tür davaların açılmasında Cumhuriyet Savcılarının çok daga titiz hareket etmeleri gerekir. Bu gerekçelerle unsurları oluşmayan suçtan müvekkilin beraatini talep ediyoruz" diye konuştu.

DAVANIN DÜŞÜRÜLMESİNE KARAR VERİLDİ

Mahkeme sanıklar Kani Beko ve Harun Reşit Çümen haklarında açılan kamu davasının Ceza Muhakemesi Kanunun 223/8 madde gereğince düşürülmesine karar verdi.

İDDİANAME

İddianamede, şüpheli Kani Beko'nun 20 Temmuz 2015'te Suruç'ta meydana gelen bombalı terör saldırısıyla ilgili olay yerinde açıklama yaptığı anlatıldı. Beko'nun açıklamasına yer verilen iddianamede, bu beyanların Zaman Gazetesi'nin 22 Temmuz 2015 tarihli nüshasında haberleştirildiği ifade edildi. Haberin veriliş şekli itibarıyla şüpheli Beko'nun yaptığı açıklamada açıkça Cumhurbaşkanına hakaret içermesine rağmen beyanın ilgili eser sahibi tarafından onaylanıp, paylaşıldığı belirtildi. Bu sebeple beyan sahibi şüpheli Beko ile beyanı haberleştiren eser sahibi olan şüpheli Çümen'in de atılı suçu işlediği iddia edildi. Şüpheliler Beko ile Çümen'in "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları isteniyordu.

CEZA MUHAKEMESİ KANUNU

223- 8 "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir"

==============================

AK PARTİ İSTANBUL İL BAŞKANLIĞINI İŞGAL DAVASI

*TUTUKLU ASTSUBAY: BİNBAŞI HAVAYA ATEŞ ETTİ

Haber: Hayati KILIÇ / İSTANBUL DHA

FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz'daki darbe girişimine katılarak Ak Parti İstanbul İl Başkanlığı'nı işgal eden 14'ü tutuklu 74 asker'in yargılandığı davanın ikinci duruşması sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor. Duruşmada ifade veren tutuklu Astsubay Ali Aydoğan, "tutuklu sanıklardan Binbaşı Faruk Şimşek havaya ateş etti. Muzaffer Üsteğmen, emir komutanın kendisinde olduğunu belirterek 'Hiçbir şekilde ateş etmeyin' emrini verdi" dedi.

Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki salonda yapılan duruşmada ifade veren tutuklu Astsubay Ali Aydoğan, bağlı bulunduğu birlikte 15 Temmuz günü öncesinde herhangi bir toplantının yapılmadığını ve alayın devir teslim töreni için hazırlandıklarını belirterek, "Saat 20.00 sıralarında tabur komutanlığından askeri personele 'Mühimmatları alın' emri geldi. Muzaffer üsteğmen 'Neden mühimmat alıyorsunuz' diye, sitem etti. Ben de kendisine tabur komutanın emir verdiğini söyledim. Kışla içinde bütün birlikler hazır bekletildi. Alaydaki 4'üncü ve 6 'ıncı bölüğe ait personel araçların yerinde olmadığını gördüm. Kışladan çıktığımızda ve yol boyunca herhangi bir anormal durumla karşılaşmadım. AK Parti il binasına gittiğimizde ancak nereye geldiğimizi anladım. Burada 4 kola ayrıldık. Faruk Binbaşının binanın güvenliğini sağlama yönünde emirler verdiğini ve güvenlik görevlileriyle tartıştığına şahit oldum" dedi.

"ÜSTEĞMEN ATEŞ ETMEYİN EMRİNİ VERDİ"

Tutuklu sanıklardan Binbaşı Faruk Şimşek'in havaya ateş ettiğini belirten Aydoğan "Olaylara müteakiben Muzaffer Üsteğmen, emir komutanın kendisinde olduğunu belirterek 'Hiçbir şekilde ateş etmeyin' emrini verdi. Bu sırada, halkın tepkisini görünce telefonundan haberlere baktım. İnternet erişimi sınırlıydı. Kuvvet komutanlığından askerleri personele kışla dışına çıkmamaları yönünde emir verildiğini okudum. Haberlerde 'hain darbe girişimi' olduğu yazılıydı" şeklinde konuştu.

"RÜTBELİ ASKER KIYAFETİ GİYSEM EMİR VEREBELİRMİYİM"

Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, "Bölüğün tek astsubayısın. Ben dışarından yarbay, albay rütbesi olan kıyafet alsam ve birliğe girsem, emir komuta bende diyerek size emir verebilir miyim? sorusuna Aydoğan "Böyle birşey ancak birlik komutanın emriyle olur" şeklinde yanıt verdi.

Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Yazılı emir veya atama yazısının olması gerekmez mi?" sorunu yöneltti.

Aydoğan, "Birlik komutanın sözlü emriyle görevlendirme yapılabilir" cevabını verdi.

"TERÖR SALDIRISI VAR DENİLDİ"

2. tabur 5'inci Bölük Komutanı olduğunu belirten tutuklu üsteğmen Muzaffer Dikencik, "Terör olayının beklendiği söylendi. Alay komutanı geceye kadar kimseni çıkmaması gerektiğini iletti. Akşam üstü 'çıkıyoruz birçok yerlerde terör saldırısı var' denildi. Destek amaçlı gideceğimiz söylendi. Ak Parti binasına gittiğimizde bana doğru bir polisle güvenlik görevlisi geldi. 'size destek olarak geldik emniyetini almamız gerekiyormuş' dedim. Arkada Faruk binbaşının askerlerime ne emir verdiğini duymadım. Ama askerlerimi sürekli bir yerlere gönderiyordu. Daha sonra yanıma geldi emir komutanın kendisinde olduğun binanın boşaltılması emrini aldığını söyledi. Yanına gelen görevliye '5 dakika içinde boşaltıp bize yardımcı olun" diye sert söyledi. Oradaki kişi de aynı sertlikle cevap verdi 'burada terör olayı yok' dedi" şeklinde konuştu.

"FARUK DENEN KİŞİ EMİRLER VERİYORDU"

Tutuklu üsteğmen Muzaffer Dikencik ifadesinde "Faruk denen kişi sürekli bişeyler söylüyordu, sürekli emirler veriyordu "askerler buraya gitsin şuraya gitsin" diye. Kendisinin binaya gittiğini gördüm ilk hareketinin sertliğinden dolayı içeride kavga edecek diye arkasından gittim. Binaya girdikten sonra yanına geldim. Kendisi oradaki güvenlikçiye, 5 dakika içinde burayı boşaltın emrini aldığını söyledi oradakilerde boşaltmayacağız bizim terörle ne alakamız var dediler. "Arkadaşlar yardımcı olun emniyetini almak için geldik bize yardımcı olun" dedim ben de. Faruk binbaşı il başkanı ile görüşmek istediğini söyledi. daha sonra güvenlikçi arkadaş "sizi bu şekilde alamayız" deyince çekildim, gitmek istedim. Kendisi de çok zorluk çıkarmadı. Çıktı araçların olduğu bölgeye yöneldi. Sağ tarafta askerlerim tertiplenmişti başlarında yüzbaşı vardı. Vatandaşın kamera çektiğini gördüm" dedi.

"ASKER KIŞLAYA DÖNSÜN HABERİ VARDI"

Dikencik ifadesinde "Sonra barikatların kurulduğunu gördüm. İnsanlar toplanmaya başladı. Bir tane amca geldi 'ne işiniz var burada oğlum' dedi. Ben de 'korumaya geldik görev verdiler emniyetini alıyoruz" dedim. "O da burayı kuşatıyormusunuz askerin ne işi var dışarıda' dedi. Başkaları da 'asker kışlaya" diyordu. Ortada olay yokken Faruk binbaşı havaya ateş etti. Ben da yanına koştum sert bir şekilde kesinlikle ateş etmemesi gerektiğini halkı kışkırttığını dile getirdim. Araçtan megafonu istedim ve askerlerime emir komuta bende hiçbir suretle ateş edilmemesini benden başka kimseden ateş almaması emrini verdim. O insan bana sert bir şekilde baktı ben umursamadım. Ali astsubay bir süre sonra yanıma geldi. "komutanım şuraya bakar mısınız" dedi. Haber gösterdi bana. Ordu komutanının mesajıydı. Asker kışlaya dönsün haberi vardı. Onu görünce şok oldum. kandırıldığımızı kuşatmaya gittiğimiz izlenimi uyandı bende. Tereddüt etmeden derhal bütün askerleri topladım. Kimsenin emrini dinleme dedim. Faruk denen binbaşı 'yerinizde kalın nereye gidiyorsunuz" dedi. Bir takım elbiseli kişi geçmeye çalışıyordu kimin ne olduğunu bilmiyorduk. İsmin sonradan Metin Külünk olduğunu öğrendim. Kendisi il başkanlığında görevli olduğunu, haber aldığını, bundan dolayı geldiğini söyledi. "İl başkanıyla görüşmem lazım burada olmamamız lazım" dedim. O da "hadi gidelim" dedi. Faruk binbaşı burada önümüzü kesti "nereye gidiyorsunuz" dedi. Ben de 'burada başka bir şey oluyor bu olayın içinde olamayız" dedim. Metin Külünk önümden geçti. Arkasından yetiştim. Yukarı kata çıktım. Kata geldiğimde bir anda katın etrafının vatandaşların doldurmaya başladığını gördüm. Daha sonra Selim Temurci beyin kim olduğunu anlamadım. Birilerine baktım. "hayırdır ne yapıyorsunuz" dedi bana, ben de 'binayı boşaltılması emrini verdiler. Acil emniyetini almamız söylendi. Ama az önce kasti bir Şekilde buraya sokulduğumuzu anladım. Sizden yardım istemeye geldim kimse zarar görmesin diye tahliye edin" dedim"

Özel kalemdeki Rabia hanım 'komutanım buyur oturun" dedi. Silahım hafiften sehpanın köşesine çarptı ondan dolayı da utandım. Daha sonra Rabia hanım 'siz doğru olanı yapıyorsunuz sizin buradan gitmenizi sağlayacağım' dedi. Başkan bey, benim iyi niyetli olduğunu anladı ve yardımcı olacağını söyledi. Haberleri gösterdi. Bir vatandaş küfür hakaret etti bana. Ben de Güneydoğu gazisi olduğumu hainlik yapmayacağımı söyledim. Onu dedikten sonra adamın niyeti değişti. Beni aşağı indirdiler. Halk zaten orayı kapatmıştı. Polis 'şu an çıkma linç etme durumu var halk sinirli' dedi. Ben de 'ne olursa olsun askerlerimin yanına gitmem gerekiyor' dedim. O da omuzuma elini atarak 'gidelim' dedi. Bir vatandaş o sırada bana tekme attı. Şeklinde konuştu.

"ÜZERİNDE NE KADAR BAŞ GÖRÜYORSAN HEPSİNE ATEŞ ET"

Faruk binbaşıya çok net bir şekilde alay komutanını aramasını söylediğini belirten Dikencik şunları söyledi: Kendisi de 'emir bekliyorum' dedi. Benim de yerimde durmamı söyledi. Ama o saatten sonra yaşanacak her şeyi göze almıştım. Kendisi aramayınca ben alay komutanını aradım. Halkın üzerimize geldiğini söyledim. Kendisi bana kesinlikle ayrılmamam gerektiğini ne olursa olsun dönmemem gerektiğini söyledi. 'Kışlaya dönüyorum' dedim. O da "üzerinde ne kadar baş görüyorsun hepsine ateş et" dedi. Kanunsuz emre itaat etmemem gerektiğini biliyorum. Kanunsuz olduğunu ne olursa olsun bu emri yerine getirmeyeceğimi söyledim. 'Ben sana ne diyorsam onu yap' diye bağırdı. Ben de dinlemeyeceğimi kışlaya döndüğümde her türlü işlemi yapacağını söyleyip telefonu kapattım.

Vatandaşlara dönerek üzerimdeki silahı çıkarıp eylemin içinde olmayacağımı göstermek için kamuflaşımı çıkardım. Gömleğimi çıkaramayınca yırttım çıkardım. Metin Külünk beyin yanına gittim. Alay komutanının verdiği emrini söyledim. "Ne pahasına olursa itaat etmeyeceğim askeri çıkartmak için her şeyi yapacağım, rütbemi dahi söksünler dedim" kendisi teşekkür etti. Ben de sarılarak karşılık verdim. Bir vatandaş öpmeye çalıştı. Metin beye dedim ki "hemen çıkmamız lazım bize koridor oluşturun çıkayım" dedim. o de megafonu aldı bu çocuklar kandırılmışlar gibi şeyler söyledi ondan sonra halk koridor oluşturdu çıkmak istediğimiz esnada Faruk binbaşı askeri çektiğiniz yerinizde kalın gibi şeyler söylüyordu. Belediye otobüsüne bindik birliğe döndük, Yaptığımdan pişman değilim vicdanım rahat.

İDDİANAMEDEN

236 sayfalık İddianamede, 1 Binbaşı, 2 yüzbaşının da aralarında bulunduğu 14 rütbeli tutuklu ve tutuksuz yargılanan 60 er hakkında, "Anayasayı ihlal", "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. İddianamede, bir kısım şüpheliler hakkında "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan, diğer bazı şüpheliler hakkında ise "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Dilek Öcalan Kani Beko Şanlıurfa Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title