Dha İstanbul Bülteni - 3
HRANT DİNK CİNAYETİNE İLİŞKİN 3'ÜNCÜ İDDİANAME HAZIRLANDI (2)Gülen'in 1 numaralı sanık olduğu iddianamede eski savcı Zekeriya Öz'le Ekrem Dumanlı da sanıklar arasındaÜmit TÜRK, İstanbulDHAAgos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin açılan dava haricinde...
HRANT DİNK CİNAYETİNE İLİŞKİN 3'ÜNCÜ İDDİANAME HAZIRLANDI (2)
Gülen'in 1 numaralı sanık olduğu iddianamede eski savcı Zekeriya Öz'le Ekrem Dumanlı da sanıklar arasında
Ümit TÜRK, İstanbulDHA
Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin açılan dava haricinde yürütülen soruşturmada 3'üncü iddianame de hazırlandı. Bu iddianamede Dink, cinayetin FETÖ ile bağlantısına dikkat çekildi. İddianamede bir numaralı şüpheli FETÖ elebaşısı Fettullah Gülen yer alırken, eski savcı Zekeriya Öz, kapatılan Zaman Gazetesi müdürü Ekrem Dumanlı'nın da aralarında bulunduğu 51 kişi şüpheli olarak yer aldı. Şüpheliler arasında jandarma görevlileri ve bazı gazetecilerin isimleri de var.
122 SAYFADAN OLUŞUYOR
Şişli'deki Agos gazetesinin önünde 19 Ocak 2007'de uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Hrant Dink cinayeti soruşturmasında 3. iddianamede tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü tarafından hazırlanan iddianamede 122 sayfadan oluşuyor. İddianamede; Arat Dink, Delal Dink, Hasrof Dink, Rahil Dink ve Sera Dink "şikayetçi" sıfatıyla yer aldı.
İDDİANAMEDE YER ALAN ŞÜPHELİLER...
İddianamede; FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, kapatılan Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, gazeteciler Adem Yavuz Arslan, Ercan Gün, Faruk Mercan, Muammer Ay, avukat Halil İbrahim Koca ile meslekten ihraç edilen Tuğgeneral Hamza Celepoğlu, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz, Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız, İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi yüzbaşı Muharrem Demirkale ile cinayet döneminde İstanbul ve Trabzon'da çalışan jandarma görevlileri Yavuz Karakaya, Ecevit Emir, Ali Barış Sevindik, Eyüp Temel, Metehan Kadir Yıldırım, Veysel Şahin, Önder Araz, Osman Kırçalı, Ergün Yorulmaz, Atilla Güçlüoğlu, Birol Ustaoğlu, Metin Balta, Murat Bayrak, Yüksel Avan, Volkan Şahin, Ünsal Gürel, Şeref Ateş, Okan Şimşek, Hüseyin Yılmaz, Gazi Günay, Cevat Eser, Adnan Acar, Rahmi Özer, Mustafa Küçük, Musa Yıldırım, Mikdat Özbek, Emre Cingöz, Yusuf Bozca, Abdullah Dinç, Bekir Yokuş, Hacı Şefik Şimşek, Niyazi Malkoç, Resül Kütükoğlu, Ahmet Faruk Aydoğdu ile bir yayınevinin sahibi olan Adem Sarıgöl ve cinayet döneminde çeşitli rütbelerde görevli polisler Tefik Cantürk, Ahmet Çetiner, Metin Balta, Yakup Kurtaran ve Metin Canbay da şüpheli sıfatıyla yer aldı.
BAŞSAVCILIK ONAYLADI
Başsavcılığın onayladığı iddianame, Dink cinayetine ilişkin ana davanın görüldüğü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine birleştirilme talebiyle gönderildi.
İSTENEN CEZALAR...
İddianamede şüpheli Fetullah Gülen'in, "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve "kasten öldürme suçuna iştirak" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Ayrıca, Gülen'in "Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçundan da 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
Şüpheliler eski savcı Zekeriya Öz ve gazeteciler Adem Yavuz Arslan, Faruk Mercan, Ekrem Dumanlı ile eski Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz ve diğer jandarma görevlilerinin de bulunduğu 40 şüphelinin, "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve "kasten öldürme suçuna iştirak" suçundan da müebbet hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, bu şüphelilerin ayrıca "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan da 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
İddianamede aralarında Ercan Gün, Muammer Ay, Adem Sarıgöl, Ahmet Çetiner, Atilla Güçlüoğlu, Birol Ustaoğlu, Metin Balta, Murat Bayrak, Yakup Kurtaran ve Yüksel Avan'a da, "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne yardım etmek" suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar, hapis cezasına çarptırılması istendi.
Görüntü Dökümü:
--------------------
Öz ve Dumanlı'nın arşiv görüntüleri
===============
"MİLYON TAŞI HUZUR İSTANBUL PROJESİ" İLE TURİSTLER DAHA GÜVENLİ
Haber-Kamera: Erhan TEKTEN İstanbul DHA
İstanbul Emniyet Müdürlüğü yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte, "Milyon Taşı Huzur İstanbul" adıyla yeni bir projeyi hayata geçirdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bağlı Turizm Şube Müdürlüğü tarafından, İstanbul'a gelen yabancıların huzur içerisinde tatil yapmaları için hayata geçirilen proje bugünden itibaren başladı. Projenin tanıtım töreni, adını aldığı tarihi Milyon Taşı'nın bulunduğu Sultanahmet Meydanı'nda yapıldı. İstanbul'a gelen turistlerin, güvenliğini sağlamak ve hızlı bir şekilde polise ulaşımı kolaylaştırmak için geliştirilen projenin tanıtım törenine, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Emniyet Müdürü Dr.Mustafa Çalışkan, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Türkiye Oteller Birliği Federasyonu Başkanı Osman Ayık, İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz katıldı.
ÖZEL YELEK
Proje ile birlikte mobil polis noktaları, tek kişilik elektrikli taşıyıcılar ve mini mobil araçlarla, polise ulaşımının kolaylaştırılacağı belirtildi. Özel araçlar verilen polislerin üzerinde giydikleri yelekleri ise ünlü modacı Faruk Saraç tasarladı. Turuncu ve Siyah rengin hakim olduğu yelekler üzerinde "Tourism Police" (turizm polisi) yazıyor.
ÇALIŞKAN ANLATTI
Tanıtım töreninde konuşma yaparak projeyi anlatan Dr.Mustafa Çalışkan, "Turistlerin mal ve can güvenliğini en üst seviyede sağlamalıyız. Yeni proje ile ilimizi gezmeye gelen turistlerin sorunlarına anında müdahale edecektir. Turistlerin ulaşım, alışveriş ve eğlence alanlarında denetim arttırılacaktır. Kendilerine rehberlik hizmeti verilecek" dedi. Diğer birimlerle koordineli olarak yürütülecek çalışmanın 7 gün 24 saat esasına göre yürütüleceğini belirtti. Çalışkan, Turizm Polisi için Faruk Saraç tarafından özel bir yelek tasarlandığını turuncunun sempati ve hoşgörü, siyah asalet ve kararlılığı yansıttığını belirtti. Vali Şahin de yaptığı konuşmada bu projede emeği geçen herkese teşekkür etti.
5 DİL BİLEN POLİS MEMURU GÖREVE BAŞLADI
5 dil bildiğini belirten polis memuru Hakan Kültür ise, "Değişen dünya konseptinde bizimde haklı yerimizi almamız için kendimizi geliştirmemiz gerekiyordu. Biz de kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Turistlerin en büyük sorunu iletişim ve sorunlarının anında çözümü idi. Turistler artık bize 24 saat dünyanın her yerinden ulaşabiliyorlar. Turistler bizden rehberlik ve danışmanlık hizmeti bile alabiliyorlar" şeklinde konuştu.
MİLYON TAŞI
Projeye adını veren 'Milyon taşı' Ayasofya'nın karşısında yer alıyor. Bizans Dönemi'nde Antik Roma yollarının başlangıcı sayılan mermer dikit, dünyanın merkezi olarak da kabul ediliyordu. Kentin dünyadaki diğer şehirlere olan mesafesi buraya göre belirleniyordu. Roma döneminde 'Milyon Taşı' aynı zamanda Dünya'nın merkezi olarak kabul ediliyordu.
Görüntü Dökümü:
--------------------
-Törenden detaylar
-Vali Şahin'in görüntüsü
-Çalışkan'ın görüntüsü
-Turuncu-siyah yelekli polisler
-Çalışkan'ın konuşması
-Şahin ve Çalışkan'ın oluşturulan polis noktasını gezmesi
-Özel araçlar
-Turistlerin görüntüsü
-Hakan Kültür ile röp
-Milyon Taşı'nın görüntüsü
24.04.2017 - 12.56 Haber Kodu : 170424053
=================
BORAJET 400 ÇALIŞANINI ÇIKARTIYOR
Tolga ÖZBEK / İstanbul DHA
Uçuşlarını bugün durdurduğunu açıklayan Borajet, havayolunda çalışan pilot, kabin memuru ve genel müdürlükte yaklaşık 400 çalışanını işten çıkartıyor. Bugün 550 çalışanı ile toplantı yapan şirket, tazminatların ödeneceği sözünü verdi. Borajet yolcuna hava taksi şirketi olarak devam edecek.
Havayolunun filosunda 6'sı yedek parça bekleyen toplam 10 yolcu uçağının yanı sıra iki adet de özel jet bulunuyor. Plana göre, Embraer 190 serisi yolcu uçakları, finansal kiralama şirketlerine iade edilecek. Ancak finansal kiralama şirketleri, bu uçakları borçları ödenip ve uçabilir duruma getirilip teslim edilmesini istiyor.
Şirketin iki özel jeti bulunuyor. Bu uçaklardan biri, Türkiye'den ABD'ye doğrudan uçabilen uzun menzilli Bombardier Global Express. Koltuk kapasitesi 14. Filoda ayrıca Hawker 900XP tipi orta sınıfta da bir jet bulunuyor. Toplam 8 koltuklu uçağın menzili 5 bin 463 kilometre. Bu iki uçağın operasyonunun süreceği, böylelikle Borajet'in uçuş yetkisinin kaybedilmemesi öngörülüyor. Uçak bakım hizmeti veren Borajet Teknik de açık tutulacak bir başka şirket. Bu şirket üzerinden bakımlar tamamlanacak.
400 ÇALIŞAN ÇIKARTILACAK
Havayolundan alınan bilgiye göre, yolcu uçaklarında pilot, kabin memurlarının yanı sıra genel müdürlükte farklı birimlerdeki 400 çalışanın iş akdinin feshedilmesi bekleniyor. Çalışanlara tazminatların zamanında ödeneceği bildirilirken bu operasyonun kısa süre içinde gerçekleştirileceği öğrenildi.
=================
PİLOT İHTİYACI İÇİN HAVAYOLLARI VE TSK MASADA
Tolga ÖZBEK / İstanbul DHA
Acil pilot ihtiyacının karşılanması için havayolu şirketleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) görüşmelerinde önemli aşama geride kaldı. TSK'nın ihtiyacı karşılanırken havayolllarını da pilot sıkıntısına sokmadan bu sürecin atlatılması planlanıyor. Bu konuda kanuni düzenlemenin tamamlanmasının ardından düğmeye basılacak.
15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında özelikle Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda çok sayıda pilot FETÖ bağlantısı nedeniyle atılmıştı. Pilot sayısının limite gelmesinin ardından TSK geri dönmek isteyen pilotlar için kapıyı açmıştı. Ancak ihtiyacın daha yüksek olması, tecrübeli pilot sayısının artırılması için farklı bir uygulama üzerinde çalışmalar tamamlandı.
ORTAK ÇÖZÜM
Konuyla ilgili olarak havayolları ile birlikte çalışan TSK, iki tarafı da sıkıntıya sokmadan yapılacak ortak çözümler konusunda ciddi yol aldı. Plana göre yaşı daha genç, sağlık kriterlerini tutan asker kökenli pilotlar Hava Kuvvetleri'ne dönecek. Belirli bir süre görev yapacak ve pilot yetiştirilmesine katkıda bulunacak.
Programın ikinci aşamasını, ABD'de uzun yıllardır uygulanan 'yedeklik' sistemi oluşturuyor. Mecburi hizmetini tamamlayıp havayollarına geçen askeri pilotlar, belirli bir yıl boyunca askeri görevlerini yerine getirecek. Örneğin bir F-16 pilotu mecburi hizmetinin ardından havayollarında uçarken yılın belirli bir döneminde Hava Kuvvetleri'ne dönecek. Minimum harbe hazırlık düzeyinde F-16 uçuşlarını yapacak. Daha sonra sivile dönecek. Geçişler sırasında tamamlayıcı eğitim alacak.
Askeri uzmanlar bir F-16 pilotunun yetişmesinin yıllar aldığı ve milyon dolarlara mal olduğuna dikkat çekerek "Benzer sistem ABD'de uygulanıyor. Savaş durumunda bu pilotlar göreve çağrılıyor. Böylelikle yetişmiş personel sorunu yaşanmıyorö dediler.
=================
MAHSUN KIRMIZIGÜL'E 150 BİN LİRALIK TAZMİNAT DAVASI
Yüksel KOÇ / İstanbul DHA
Sanatçı Turabi Yıldırım, Mahsun Kırmızıgül'ün yönetmenliğini yaptığı "Vezir Parmağı" filminde kendisine ait "Soy Babam" isimli eserini, "Tavuklarım Var" adı altında izinsiz kullandığını öne sürerek mahkemeye başvurdu.
Yıldırım, Vezir Parmağı filminin senaristi, yönetmeni ve oyuncusu Mahsun Kırmızıgül ve filmin yapımcısı Boyut Film A.Ş. hakkında, 100 bin lirası maddi, 50 bin lirası da manevi olmak üzere toplam 150 bin liralık tazminat davası açtı.
Ses sanatçısı Turabi Yıldırım adına İstanbul 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'ne bir dilekçe vererek dava açan Avukatlar Haydar Keskin ve Murat Koç, MESAM'da müvekkilleri adına kayıtlı olan "Soy Babam" isimli eserin Boyut Müzik Film ve Yapım San. ve Tic. A.Ş.'nin yapımcılığını, Mahsun Kırmızıgül'ün senaritsliğini ve yönetmenliğini yaptığı "Vezir Parmağı" isimli filmde izinsiz olarak kullanıldığını savundular.
'MÜVEKKİLİME AİT ESER İZİNSİZ KULLANILMIŞTIR'
Mahsun Kırmızıgül'ün müvekkilleri Yıldırım'a ait eserin bestesinin kendisine aitmiş gibi, "Tavuklarım Var" adı ile filmde kullandığını öne süren avukatlar dava dilekçelerinde, "Bahse konu 'Tavuklarım Var' adlı müzik eseri müvekkile ait 'Soy Babam' adı ile kayıtlı eserin bir kopyasıdır. İş bu müvekkile ait eserin sadece üzerine yazılı sözleri değiştirilip farklı bir eser iması verilmiş ise de yapılacak bilirkişi incelemesi ile de sabit olacağı üzere müvekkilime ait eser izinsiz kullanılmıştır. İş bu müvekkile ait eser farklı sözler ile MSG adlı mesleki kuruluşta 'Tavuklarım Var' adı ile yeni bir esermiş gibi kayıt ettiren davalılardan Mahsun Kırızıgül adı ile tanınan Abdullah Bazencir bu eseri 'Vezir Parmağı' adlı filmde hem fragman müziğinde hem de film müziklerinde ayrı bir eser olarak kullanmıştır" denildi.
'HAKSIZ KAZANÇ ELDE ETMİŞLERDİR'
Bu eseri meydana getiren kişinin müvekkili Abdullah Yaldırım olduğu belirtilen dava dilekçesinde, "Davalılar müvekkile ait eseri yapımcısı, yönetmeni oldukları 'Vezir Parmağı' adlı filmde kullanarak haksız kazanç elde etmişlerdir" ifadesine yer verildi.
150 BİN TL TAZMİNAT TALEBİ
Avukatlar, fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydı ile 100 bin TL'si maddi, 50 bin TL'si manevi olmak üzere toplam 150 bin lira tazminatın davalılardan faiziyle tahsilini istediler.
=================
ŞULE İDİL'İN ÖLÜMÜNDE ASLİ KUSURLU BULUNAN 7 KİŞİDEN BİRİNE TERFİ İDDİASI
Ezgi ÇAPA / İstanbul, DHA
Kadıköy Yoğurtçu Parkı'nda, Kurbağalıdere'nin Islah çalışmaları sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) hafriyat kamyonunun altında kalarak can veren 23 yaşındaki Şule İdil Dere'nin ölümünde asli kusurlu gösterilen 7 isimden biri olan, idari sorumlu M.T.'nin Teftiş Kurulu'nun başına getirildiği iddia edildi.
İBB VE İŞTİRAKİ İSTAÇ ASLİ KUSURLU BULUNDU
İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü 3'ncü sınıf öğrencisi Şule İdil Dere, 12 Mayıs 2016'da, herhangi bir önlem alınmadan çalışma yürütülen Yoğurtçu Parkı'nda geri manevra yapan kamyonunun altında kalmıştı. Kamyonu kullanan M.K., kaza sonrası serbest bırakılmıştı. Kazayla ilgili açılan soruşturmada, Kurbağalıdere ıslah çalışmalarını İBB'ye bağlı Deniz Hizmetleri Müdürlüğü ile yine belediyenin şirketi olan İstaç İstanbul Çevre Yönetimi Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin yaptığı belirlendi. Yaya yolunda yürürken yaşamını yitiren Şule İdil Dere'nin olayda bir kusurunun olmadığı belirtildi. Savcılık, kusurlu bulunan İBB personeli arasında devlet memuru olan yetkililerin yargılanabilmesi için İstanbul Valiliği'nden soruşturma için izin istemişti. Valilik ise İBB Teftiş Kurulu'ndan olayı soruşturması için müfettiş istedi.
KAZADAN 12 GÜN SONRA TERFİ ETTİ İDDİASI
İBB'nin CHP ve Kadıköy Belediyesi Meclis üyesi Namık Kemal Ceylan, konuyla ilgili İBB Başkanlığı'na soru önergesi verdi. Kazada 'asli kusurlu' bulunan 7 isimden biri gösterilen idari sorumlu M.T.'nin Şule'nin ölümünden 12 gün sonra İBB'de müfettiş olarak terfi ettiği iddiasında bulunan Ceylan, "M.T.'nin terfi ettirilmesi doğruysa, aile bir kez daha yıkılmıştır. İBB Başkanına sormak isterim, Savcılığın hakkında soruşturma açtığı kişinin, teftiş kurulunun başına getirilmesi doğru mudur?" diye sordu.
İBB'Lİ MECLİS ÜYESİ, İBB BAŞKANI TOPBAŞ'A SORDU
İBB Meclis üyesi Namık Kemal Ceylan yazılı olarak cevaplandırmak üzere şu soruları yöneltti: "Adı geçen M.T. olay zamanı bölgede görevli miydi? M.T. 12 gün sonra teftiş kuruluna atandı mı? Bu kuruldan olayın aydınlatılması için iki kişi görevlendirildi mi? Savcılığın hakkında soruşturma açtığı kişinin, teftiş kurulunun başına getirilmesi doğru mudur? 10 aydır verdiğimiz soru önergesine neden yanıt alamıyoruz".
=================
TAV SUUDİ ARABİSTAN'DA İKİ HAVALİMANI DAHA ALDI
Faik KAPTAN-Murat ÇAKIR / İstanbul DHA
Atatürk Havalimanı işletmesini 17 yıldır başarıyla sürdüren TAV Havalimanları Suudi Arabistan'da Medine ve Yanbu'nun ardından Qassım ve Hail Havalimanlarını da portföyüne eklediğini ve 30 yıl boyunca işleteceğini açıkladı.
TAV Havalimanları'ndan konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada, "Havalimanı işletmeciliğinde Türkiye'nin dünyadaki önde gelen markası TAV Havalimanları, ortağı Al Rajhi Grubu'yla birlikte Suudi Arabistan'ın Buraydah ve Hail şehirlerinde bulunan iki havalimanının geliştirilmesi ve işletmesi için Suudi Arabistan Sivil Havacılık İdaresi (GACA) tarafından seçildi. TAV, Prens Nayef bin Abdulaziz (Qassım) ve Hail havalimanlarını 30 sene süreyle işletecek. TAV'ın tüm dünyada işlettiği havalimanı sayısı 17'ye yükselirken sürecin tamamlanmasıyla şirket Suudi Arabistan'da toplam dört havalimanının işletmesini yürütecek" dedi.
TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener ise böylece Suudi Arabistan'daki yolcu sayılarını 10,5 milyondan 25 milyona çıkaracaklarını belirterek şunları söyledi:
"TAV olarak havalimanı yapımı ve işletmeciliğinde sahip olduğumuz bilgi birikimiyle tüm dünyada tercih edilen bir marka haline geldik. Suudi Arabistan'da ilk havalimanı özelleştirmesi olan Medine Havalimanı projesinde gösterdiğimiz başarı bu ülkede yeni fırsatlara kapı açtı. Suudi Arabistan Sivil Havacılık İdaresi tarafından son iki ayda toplam üç havalimanının geliştirilmesi ve işletmesi için seçildik. BöyleceSuudi Arabistan'daki yolcu sayımızı yıllık 10,5 milyona; tüm yurtdışı havalimanlarımızdaki yolcu sayımızı 25 milyona çıkaracağız. Dünyanın en rekabetçi coğrafyalarından olan Körfez Bölgesi'nde altı başkent havalimanında imzamız bulunuyor. Yerel ortaklarımızla uyumlu bir şekilde çalışarak bu bölgede büyümemiz sürdürüyoruz. Aynı zamanda dünyanın farklı bölgelerinde de fırsatları değerlendiriyoruz."
TAVHavalimanları'ndan yapılan açıklamaya göre geçen yıl yaklaşık 2,5 milyon yolcuya hizmet veren Qassım ve Hail havalimanları, yeni yatırımlarla ile birlikte yılda yaklaşık 6,5 milyon yolcu kapasitesine ulaşacağı belirtilerek, " Arabistan Yarımadası'nın coğrafi olarak ortasında bulunan Qassım, Suudi Arabistan'ın 13 yönetim bölgesinden birisi. Ülkenin tarımsal üretiminin büyük bölümünü gerçekleştiren ve önemli bir turzim destinasyonu olan bölgenin giriş kapısı Qassım Havalimanı'ndan THY'nin de aralarında bulunduğu 12 havayolunun düzenli seferleri bulunuyor.
TAV Suudi Arabistan'da 2012'den bu yana Medine Havalimanı'nın işletmesini yürütüyor. Mart ayında Yanbu Havalimanı'nı portföyüne eklemişti. Ayrıca hizmet şirketleriyle Cidde, Riyad ve Dammam havalimanlarında da faaliyet gösteriyor" denildi.
=================================
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ERMENİ PATRİKHANESİ'NDEKİ DİNİ TÖRENE MESAJ GÖNDERDİ...
"Yirminci yüzyılın başında yaşamını yitiren Osmanlı Ermenilerinin hatıralarını bir kez daha yad ediyorum. Birinci Dünya Savaşı'nın sıkıntılı şartlarında hayatını kaybeden milyonlarca Osmanlı vatandaşına Allah'tan rahmet niyaz ediyorum."
Özgür ALTUNCU, İstanbulDHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ermeni Patrikhanesi'nde bugün düzenlenen dini törene bir mesajıgönderdi. Erdoğan Türkiye Ermenileri Patrik Genel Vekili Aram Ateşyan'a hitaben gönderdiği mesajda şu ifadeleri kullandı: Çok değerli Ermeni vatandaşlarım, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Birinci Dünya Savaşı'nın zor şartlarında hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerini bu yıl da saygıyla anıyor, torunlarına taziyelerimi sunuyorum. Bölgenin iki kadim toplumu olarak Türkler ve Ermeniler bin yıldır omuz omuza yaşadıkları bu coğrafyada, ortak bir tarihi ve kültürü paylaşmıştır. Ermeni toplumu, gerek Osmanlı İmparatorluğu gerek Cumhuriyetimizin yüzyıla yaklaşan geçmişinde çok kıymetli evlatlar yetiştirerek ülkemizin gelişimine büyük katkılarda bulunmuştur. Dün olduğu gibi bugün de Ermeniler, ülkemizin eşit ve hür vatandaşları olarak, sosyal, siyasi ve ticari hayatımızın her alanında önemli roller üstlenmektedir. Yüzyıllarca sevinç ve tasada ortak iki halkın, geçmişin yaralarını sarması ve insani bağlarını daha da kuvvetlendirmesi hepimizin ortak amacıdır. Bu doğrultuda son 14 yılda birçok adım attık, tarihi nitelikte reformları hayata geçirdik.Osmanlı Ermenilerinin hatırasına ve Ermeni kültürel mirasına sahip çıkmaya yönelik çalışmalarımızı, önümüzdeki süreçte artarak sürdüreceğiz.
ERMENİ VATANDAŞLARIMIZIN KENDİNİ İKİNCİ SINIF HİSSETMESİNE TAHAMMÜLÜMÜZ YOKTUR.
Bu vesileyle şu hususun altını özellikle çizmek isterim: Ülkemizdeki Ermeni cemaatinin huzuru, güvenliği ve mutluluğu bizim için özel öneme sahiptir. Tek bir Ermeni vatandaşımızın dahi ötekileştirilmesine, dışlanmasına, kendini ikinci sınıf hissetmesine tahammülümüz yoktur.
PATRİK SEÇİMİ TEMENNİSİ
Türkiye Ermenileri Patriği seçiminin kısa zamanda neticelenmesini temenni ediyor, çalışmalarınızda sizlere muvaffakiyetler diliyorum. Bu düşüncelerle, yirminci yüzyılın başında yaşamını yitiren Osmanlı Ermenilerinin hatıralarını bir kez daha yad ediyorum. Birinci Dünya Savaşı'nın sıkıntılı şartlarında hayatını kaybeden milyonlarca Osmanlı vatandaşına Allah'tan rahmet niyaz ediyorum.
===================
SULTANAHMET MEYDANI'NDA 24 NİSAN ANMASI
Haber / Kamera: Yaşar KAÇMAZ, İstanbul DHA
İnsan Hakları Derneği (İHD), 1915 olaylarında hayatını kaybeden Ermeniler için anma etkinliği düzenledi. Öğlen saatlerinde, Sultanahmet Meydanı'nda gerçekleştirilen anmaya İHD üyelerinin yanı sıra Avrupa'dan ve dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen Ermeniler de katıldı. Anma süresince ellerinde karanfiller bulunan ve 1915 olaylarında yaşamını yitirenlerin fotoğraflarını taşıyan eylemciler, üzerinde 'Ermeni Soykırımı tanı, af dile, tazmin et' yazılı pankart açtı. Bu sırada anmanın yapıldığı bölgede bulunan ve öğrenci oldukları öğrenilen bir grup slogan attı. 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz, Enver Paşa'nın askerleriyiz sloganları atan grup polisin araya girmesiyle kısa sürede bölgeden uzaklaştırıldı. Yaşanan kısa süreli bu gerginliğin ardından anmaya katılan Avrupa Irkçılık Karşıtı Taban Hareketi (EGAM) Başkanı Benjamin Abtan söz aldı. Abtan, "Soykırım inkarına karşı yürütülen mücadele sadece burada değil, bütün dünyada yürütülen bir mücadele. Biz Avrupa'dan ve Amerika'dan gelen Ermeniler ve Ermeni olmayanlar olarak bu mücadele için buradayız" şeklinde konuştu. Abtan'ın ardından İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon üyesi Meral Çılgın açıklama yaptı. Komisyon adına basın metnini okuyan Çılgın, "Bugün bir 24 Nisan'da Ermeni Soykırımın kurbanlarını anıyor, faillerin torunları olarak utancımızı dile getiriyor, inkara son diyoruz" diye konuştu. Çılgın ayrıca Enver ve Talat Paşa isimlerinin okul, cadde, sokak ismi olarak kullanılmasını eleştirerek "İHD İstanbul Şubesi Irkçılığa ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon olarak bizler Talat Paşa'nın Özgürlük Anıtı'yla onurlandırılmasını ve kutsallaştırılmasını reddediyoruz. Soykırımın soğukkanlı mimarı Talat Paşa'nın adıyla donatılmış bir şehirde hiçbir şey olmuyormuş, her şey yolundaymış gibi yaşamayı, bunun normalleştirilmesini ve sıradanlaştırılmasını reddediyoruz" dedi.
Açıklamaların ardından etkinlik olaysız bir şekilde son buldu.
Görüntü Dökümü:
---------------------
-Fotoğraf ve karanfil taşıyan eylemcilerden görüntü
-Pankart tutan eylemciler
-Karşıt grubun slogan atması ve uzaklaşması
-Benjamin Abtan'ın açıklaması
-Meral Çılgın'ın açıklaması
-Genel ve detaylar
24.04.2017 - 15.30 Haber Kodu : 170424093
===================
BAKAN ÖZLÜ: GÜVEN VE İSTİKRAR MESELESİ ARTIK TAMAMEN ÇÖZÜME KAVUŞMUŞTUR
Haber-Kamera: İhsan YALÇIN / İstanbul DHA
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Başkanlık sisteminin hayata geçmesiyle Türkiye'nin daha güçlü bir ülke haline geleceğini belirterek, "Türkiye'de yatırımcılar, girişimciler, araştırmacılar artık önlerini daha rahat görebilecekler. Böylece Türkiye'de çok daha fazla yatırımın yapıldığı, daha nitelikli bir üretimin gerçekleştiği, yeni teknolojilerin geliştirildiği bir dönem başlayacak" dedi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, İstanbul'da düzenlenen 'Hayalindeki Türk Otomobilini Tasarla' etkinliğinde konuştu. Referandumda 'Evet' çıkmasını büyük bir başarı olarak gördüğünü söyleyen Bakan Özlü, "İnşallah yeni sistemin hayata geçmesiyle birlikte Türkiye daha güçlü bir ülke haline gelecek. Eski sistemden kaynaklanan birçok potansiyel ve aktif risk artık bertaraf olmuştur. Güven ve istikrar meselesi artık tamamen çözüme kavuşmuştur. Siyasi istikrarın teminat altına alınmasının özellikle sanayi üretimine ve teknolojik gelişime önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Biliyorsunuz teknoloji uzun soluklu bir süreçtir. Yarına dair bir öngörü gerektirir. Yeni sistemle bu açıdan önemli bir mesafe katettiğimizi düşünüyorum. Türkiye'de yatırımcılar, girişimciler, araştırmacılar artık önlerini daha rahat görebilecekler. Böylece Türkiye'de çok daha fazla yatırımın yapıldığı, daha nitelikli bir üretimin gerçekleştiği, yeni teknolojilerin geliştirildiği bir dönem başlayacak" diye konuştu.
"SAĞLAM BİR İMAJ OLUŞTURMAYI BAŞARDIK"
Otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisindeki önemine değinen de Özlü, "Otomotiv sektörü her geçen gün güç kazanıyor, kendini geliştiriyor ve daha iyi bir noktaya geliyor. Otomotiv sektöründe hemen her yıl yeni rekorlara imza atıyoruz. Bugün üretimde dünyanın önemli merkezlerinden biri haline geldik. Türkiye'de üretilen araçların kalitesiyle ilgili olarak çok sağlam bir imaj oluşturmayı da başardık" dedi.
"TEKNOLOJİ ALANINDA BİR SIÇRAMA GERÇEKLEŞTİRMEMİZ GEREKİYOR"
Türkiye'de Ar-Ge harcamasının en çok yapıldığı sektörün otomotiv sektörü olduğunu dile getiren Bakan Özlü, "Bizim ülke olarak üretimde artık nicelikten niteliğe doğru bir geçiş yapmamız gerekiyor. Teknoloji alanında bir sıçrama gerçekleştirmemiz gerekiyor. Dünya yeni bir dönemin eşiğinde bulunuyor. Dördüncü sanayi devrimi hem üretim hem de tüketim alışkanlarımızı ciddi bir şekilde değiştirecek. Hayatımıza çok daha yeni teknoloji dahil olurken, birçok mevcut ürünün de tedavülden kalktığına hep birlikte şahit olacağız. Özellikle otomotiv sektörünü konuşacak olursak içten yanmalı motor teknolojilerinin ömrü artık sınırlı görünüyor. Elektrikli ve hibrit (melez) araçlar özellikle gelişmiş ülkelerde hızla yaygınlık kazanıyor. Alternatif yakıt teknolojileriyle ilgili çok sayıda Ar-Ge projesi yapılıyor. Otonom araçlar ve ileri güvenlik sistemleri, akıllı şehirlerde akıllı hareketlilik, yeni malzeme teknikleri ve farklı araç konseptleri gibi alanlar sektörün geleceğini tayin edecek" ifadesini kullandı.
Görüntü Dökümü:
-------------------------
-Bakan Özlü'nün konuşması
-Programdan genel ve detaylar
24.04.2017 - 15.27 Haber Kodu : 170424091