Haberler

DHA YURT BÜLTENİ - 1

Abone Ol

1KAMIŞLI'DA, TERÖRİSTLERİN KULLANDIĞI BİNADAKİ SURİYE BAYRAKLARI, NUSAYBİN'DEN GÖRÜNTÜLENDİ MARDİN'in Nusaybin ilçesinin karışında yer alan Suriye'nin Kamışlı kentinde, terör örgütü PKK/YPG'nin sözde karakol binası olarak kullandığı, Rmelan petrol bölgesindeki binaya Suriye bayrakları asıldı.

1

KAMIŞLI'DA, TERÖRİSTLERİN KULLANDIĞI BİNADAKİ SURİYE BAYRAKLARI, NUSAYBİN'DEN GÖRÜNTÜLENDİ

MARDİN'in Nusaybin ilçesinin karışında yer alan Suriye'nin Kamışlı kentinde, terör örgütü PKK/YPG'nin sözde karakol binası olarak kullandığı, Rmelan petrol bölgesindeki binaya Suriye bayrakları asıldı.

Terör örgütü PKK/YPG mensuplarının sözde karakol olarak kullandığı, Kamışlı'da petrol sahasında bulunan Rmelan'daki binaya Suriye bayraklarının asıldığı görüldü. Rejim güçlerinin dolaşırken görüldüğü Kamışlı'da, ABD'ye ait zırhlı araç da Mardin Nusaybin'den görüntülendi. Aracın, bir süre önce ABD'nin Irak'tan Suriye'deki terör örgütü PKK/YPG için gönderdiği konvoydaki zırhlı araçlardan olduğu belirtildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Petrol bölgesindeki binaya asılı rejim bayrakları

Petrol bölgesine gelen rejim devriyesi

Zırhlı araç

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Ahmet AKKUŞ / NUSAYBİN(Mardin),

=============================================

BURSA'DA, ZİNCİRLEME KAZADA 3 AYLIK EMİR ALP İLE BABASI ÖLDÜ, 19 KİŞİ YARALANDI

BURSA'da, servis minibüsü, otomobil ve kamyonetin karıştığı kazada, 3 aylık Emir Alp ile babası Necati Konuş hayatını kaybetti, 19 kişi de yaralandı.

Kaza, dün akşam saatlerinde Orhaneli yolu Erenler Mahallesi İncebel mevkisinde meydana geldi. Rıza A. yönetimindeki 16 N 3799 plakalı servis minibüsü, Necati Konuş yönetimindeki 16 BH 87 plakalı otomobil ve sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 NKB 35 plakalı kamyonet, bilinmeyen nedenle çarpıştı. Kazayı görenlerin ihbarı üzerine bölgeye sağlık, jandarma ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Otomobildeki 3 aylık bebek Emir Alp Konuş olay yerinde hayatını kaybederken, araçlardaki 20 kişi ise yaralandı. Sağlık görevlilerince ilk müdahaleleri yapılan yaralılar, çevredeki hastanelere kaldırılarak tedaviye alındı. Yaralılardan durumu ağır olan otomobilin sürücüsü Necati Konuş da kaldırıldığı hastanede doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı. 19 yaralının tedavisi sürerken, Emir Alp ile babası Necati Konuş'un cansız bedeni ise morga kaldırıldı. Kazayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Sağlık ekiplerinden detay

-Hayatını kaybeden çocuğun ayakkabısı

-Kaza yapan servisin çekici üzerinde görüntüsü

-Yol temizleme çalışmaları

-Jandarma ekipleri detay

-Olay yeri detay

-Genel, detay görüntü

Haber-Kamera: İsmail Hakkı SEYMEN - Osman SAK / BURSA,

=========================================

ZABIT KATİBİ VE SAVCI EŞİNİN YARALANDIĞI KAZADA, KIZLARI ZEHRA ÖLDÜ

SAMSUN'un Çarşamba ilçesinde, sürücüsünün kontrolünden çıkan cip, karşı şeride geçerek otomobille çarpıştı. Alev alan cipte sürücü zabıt katibi Emel ile eşi savcı Ümit Yılmaz yaralanırken, kızları Zehra (8) ise hayatını kaybetti. Otomobildeki 5 kişi yaralanırken, alevlere müdahale eden bir polis memuru da dumandan etkilendi. Kaza anı bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı.

Kaza, saat 15.30 sıralarında Çarşamba ilçesi Samsun-Ordu karayolunda meydana geldi. Samsun Adliyesi'nde zabıt katibi olan Emel Yılmaz yönetimindeki 06 NS 891 plakalı cip, sürücünün direksiyon kontrolünü yitirmesiyle orta refüjdeki aydınlatma direğine çarpıp, karşı şeride geçerek Murat Lokumcu (30) yönetimindeki 34 NE 1076 plakalı otomobille çarpıştı. Kazada alev alan cipte, Emel ile eşi savcı Ümit Yılmaz, çevredeki sürücülerin müdahalesi ile  cipten yaralı olarak çıkarıldı. Çiftin kızları Zehra Yılmaz ise alev alan cipte hayatını kaybetti. Otomobilin sürücüsü Murat Lokumcu, eşi Burcu Lokumcu (30), çocukları Asil Lokumcu (1) ile Mustafa Tekin (30) ve Gülay Dindar da hafif yaralandı. Cipteki yangına müdahale eden polis memuru Abdurrahman Pelit de dumandan etkilenerek hastanede tedaviye alındı.

İhbar üzerine olay yerine polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekipleri cipteki yangını söndürürken, yaralılar ise sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından Çarşamba Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alındı. Zehra Yılmaz'ın cansız bedeni otopsi için Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Polisin kazayla ilgili soruşturması sürüyor.

Kaza anı bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Kaza yeri detayları

Detaylar

Haber-Kamera: Mehmet Emin ÇOŞKUNDERE / ÇARŞAMBA(Samsun),

===============================================

KAMYONETİN ÇARPTIĞI MOTOSİKLETLİ ÖLDÜ; ÇALAN TELEFONUNDA ACI HABERİ POLİS MEMURU VERDİ

ANTALYA'nın Serik ilçesinde, kamyonetin çarptığı motosikletin sürücüsü Alper Alhan (35) yaşamını yitirdi. Alhan'ın olay yerinde çalan cep telefonunu açan polis memuru, arkadaşına acı haberi verdi.

Kaza, dün akşam saatlerinde Antalya- Alanya D-400 yolu Çandır Kavşağı'nda meydana geldi. Alper Alhan yönetimindeki 07 LUE 68 plakalı motosiklete, iddiaya göre, plakası ve sürücüsü henüz belirlenemeyen kamyonet çarptı. Çarpmanın şiddetiyle Alhan, yola savrulurken, kamyonet  sürücüsü ise kaçtı. İhbar üzerine kaza yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Gelen sağlık görevlilerince yapılan kontrolde Alper Alhan'ın hayatını kaybettiği belirlendi.

Polisin inceleme yaptığı sırada Alper Alhan'ın cep telefonu çaldı. Telefonu açan polis memuru, arayan arkadaşına Alhan'ın kaza geçirdiğini ve yaşamını yitirdiğini söyledi. Ekiplerin incelemesinin ardından Alper Alhan'ın cesedi Serik Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Görgü tanıklarının ifadesine başvuran polis, kaçan sürücüyü yakalamak için çalışma başlattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Kaza yerinden görüntüler

Motor, cenaze, telefon görüşmesi

Haber-Kamera: Namık Kemal KILINÇ / SERİK(Antalya),

====================================

ANTALYA'DA ÖLÜ BULUNAN 4 KİŞİLİK AİLE, ERZURUM'DA TOPRAĞA VERİLDİ

ANTALYA'da siyanür zehirlenmesi sonucu yaşamını yitiren Selim (36) ve Sultan Şimşek (38) çiftiyle çocukları Ceren (9) ve Ali Çınar'ın (5) cenazeleri, memleketleri Erzurum'da toprağa verildi. Cenazeler, kepçe ile açılan 6 metre derinlikteki tek çukura yan yana özel kıyafetli AFAD ekipleri tarafından yerleştirildi. Mezarlığa kimse alınmazken, yakınları defin işlemlerini uzaktan gözyaşlarıyla izledi.

Antalya'nın Konyaaltı ilçesi Siteler Mahallesi'nde 8 katlı bir binanın en üst katındaki dairede cansız bedenleri bulunan Selim ve Sultan Şimşek çifti ile çocukları Ceren ve Ali Çınar Şimşek'in cenazeleri, yapılan otopsi işlemlerinin ardından özel donanımlı araçla Erzurum'a getirildi. Cenazeler, önce AFAD Müdürlüğü'ne götürüldü. Burada yapılan incelemenin ardından cenazeler geniş güvenlik önemeli altında ailenin defnedileceği merkez Yakutiye ilçesine bağlı Kırgözeler köyü mezarlığına getirildi. Aileleri ve yakınları tarafından gözyaşları ile karşılanan cenazelerin yanına kimse yaklaştırılmadı.

Geniş güvenlik önlemi alan jandarma, cenazeleri taşıyan aracın etrafına güvenlik şeridi çekti. AFAD ekipleri, yaşamını yitiren Selim ve Sultan çiftinin anne ve babaları ile ikisi erkek 3 din görevlisini de özel kıyafet giydirerek cenaze yıkama aracına aldı. Yıkama işleminin ardından cenazeler, yine araç içerisinde cenaze namazı için saf tutan cemaatin önüne getirildi. Cenaze namazına Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen ve bazı ilçe belediye başkanları ile köylüler katıldı.

Namazın ardından cenazeler, cenaze aracı ile mezarlıkta defnedilecekleri yere götürüldü. Cenazeler özel kıyafetli AFAD ve din görevlileri tarafından kepçe ile açılan 6 metrelik çukura yan yana konularak son yolculuğuna uğurlandı.

Geniş güvenlik önleminin alındığı cenazede yakınları, defin işlemini uzaktan gözyaşları içerisinde izledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Yakınlarının ağlaması

-Cenazenin gelişi

-AFAD ekiplerinden detay

-Cenaze yakınlarının toplanması

-AFAD ve Jandarma ekiplerinin maske ve elbise giyerek önlem alması

-Yakınlarının elbise giyerek cenazelerin bulunduğu araca gitmesi

-İmam ile röp

-Cenaze namazı kılınması

-Cenazelerin defnedilmesi

Haber-Kamera: Turgay İPEK - Zafer KUMRU / ERZURUM,

=================================================

ADAPAZARI'NDA KAZADA BİR AİLE YOK OLDU: 3 ÖLÜ, 7 YARALI

TOPRAĞA VERİLDİLER

Adapazarı'nda önceki gün gece saatlerinde meydana gelen kazada hayatını kaybeden Oğulcan Uğurlu, eşi İncinur Uğurlu ve 8 aylık bebekleri Eymen Efe Uğurlu dün Serdivan Aşağıdereköy Mahallesi Merkez Camii'nde ikindi namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrasında Serdivan Aşağıdere Mezarlığı'na toprağa verildi.

KAZA GÜVENLİK KAMERALARINA YANSIDI

Bu arada, feci kaza MOBESE kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi. Görüntülerde, Bilecik istikametine giden Oğulcan Uğurlu idaresindeki otomobilin bir anda kontrolden çıkarak karşı şeride geçtiği ve karşı yönden gelen araçların otomobile çarptığı görülüyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Cenaze namazından görüntüler

Güvenlik kamerası görüntüleri

Haber-Kamera: Aziz GÜVENER / ADAPAZARI(Sakarya),

=====================================

BURSA'DA YAĞIŞ VE AŞIRI HIZ KAZAYA NEDEN OLDU: 3 YARALI

BURSA'da, gece saatlerinde başlayan yağış kazaya neden oldu. Aşırı hızın da etkisiyle kavşağa kontrolsüz giren iki aracın kafa kafaya çarpışması sonucu meydana gelen kazada 3 kişi yaralandı.

Kaza, merkez Osmangazi ilçesi Gökdere Kavşağında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Serdar A. yönetimindeki 16 V 8521 plakalı araç, yağmurun ve aşırı hızın etkisiyle kontrolden çıktı. Bu sırada karşı yönden gelen ve süratli olduğu belirtilen Alper U. yönetimindeki 34 GGY 39 plakalı otomobille kafa kafaya çarpışarak refüje çıktı. Kazada 16 V 8521 plakalı otomobilde bulunan 3 kişi yaralanırken çevrede bulunan vatandaşlar durumu polis ve sağlık ekiplerine bildirdi. Yaralılar, ihbar üzerine kaza yerine gelen sağlık ekiplerince ilk müdahalenin ardından ambulanslarla Çekirge Devlet Hastanesi'ne kaldırdı. Tedavi altına alınan yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi. Kaza nedeniyle kontrollü olarak sağlanan ulaşım, yoldaki araçların kaldırılmasıyla normale döndü. Polis kazayla ilgili soruşturma başlattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Kza yapan araçlardan detay

-Kaza yerinden detay

-Polis ekiplerinin çalışması

-Genel detay görüntü

Haber-Kamera: İsmail Hakkı SEYMEN / BURSA,

===============================

ERİTTİĞİ NAYLONLA EŞİ VE KIZININ YÜZÜNÜ YAKTI

AĞRI'nın Doğubayazıt ilçesinde Ramazan İ. (27), eşi M.İ.?yi (20) önce dövdü, ardından da naylon poşeti yakıp eriterek yüzüne damlattı. Aynı yöntemle 3 yaşındaki kızı N.İ.'nin de yüzünü yakan Ramazan İ., gözaltına alındı. Ramazan İ. ifadesinin ardından serbest bırakılırken, M.İ ve 2 çocuğu sığınma evine yerleştirildi.

Olay, önceki akşam Doğubayazıt ilçesi Büyük Ağrı Mahallesi, Funda Sokak'ta meydana geldi. Alkol ve uyuşturucu bağımlısı olduğu iddia edilen, eve alkollü gelen Ramazan İ., 14 yaşında evlendiği eşi M.İ.'yi dövdü. Ramazan İ. daha sonra, yaktığı naylon poşeti, eşinin yüzüne ve ayaklarına damlattı. Annesinin çığlıklarını duyan N.İ. odaya girdi. Ramazan İ., kızının da anlını eriyen naylon ile yaktı.

Evden gelen bağırışlar üzerine komşuları, polise haber verdi. Gelen polis ekipleri, M.İ. ile kızı N.İ.'yi hastaneye götürdü, tedavisinin ardından da ifadesine başvurdu.

Nöbetçi Cumhuriyet Savcısının talimatıyla M.İ. ile kızı H.İ. ve 2 yaşındaki oğlu E.İ. sığınma evine yerleştirildi. Kısa sürede yakalanan Ramazan İ. ise gözaltına alındı. Ramazan İ., emniyetteki sorgusunun ardından serbest bırakıldı.

"6 YILDIR ŞİDDET GÖRÜYORUM"

Evlendiği günden beri eşinden şiddet gördüğünü söyleyen M.İ., yetkililerden yardım istedi. Kendisinin ve ailesinin maddi durumunun iyi olmadığını belirten M.İ., "6 yıllık evliyim. Evlendiğim günden beri eşimden şiddet görüyorum. Eşim benim çocuklarımın başına birşey getirmeden, bizi öldürmeden devlet büyüklerim yardım etsin. Eşim naylon poşetle yüzümü, ayaklarımı yaktı. Çocuklarımı dövdü. Beni, gözümü yakmakla tehdit etti. Bugüne kadar çocuklarım için katlandım, ancak devlete sığınmak istiyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-M.İ ve  çocuklarından detay

-M.İ'nin ayakları ye yüzündeki yaralar

-M.İ'nin olayı anlatması

Haber-Kamera: DOĞUBAYAZIT(Ağrı),

==================================

YANAN PLASTİK KASALARIN DUMANI GÖĞÜ KAPLADI

ANTALYA'nın Serik ilçesinde, bir zincir markete ait deponun bahçesindeki plastik kasaların tutuşması sonucu yangın çıktı.

Yangın, saat 15.00 Serik ilçesi Karadayı Mahallesi'nde bir zincir markete ait deponun bahçesindeki plastik kasaların tutuşmasıyla başladı. Kısa sürede büyüyen yangın, çevredeki otluk alana da sıçradı.

Yangını görenlerin haber vermesi üzerine bölgeye itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekipleri yangına müdahale ederken, polis ekipleri ise güvenlik önlemi aldı. Ekipler, yangını söndürmek için çalışmalarını sürdürüyor.

KASA YANGINI SÖNDÜRÜLDÜ

Antalya'nın Serik ilçesinde, bir zincir markete ait deponun bahçesindeki plastik kasaların tutuşması sonucu yangın, depoya ulaşmadan söndürüldü. Antalya Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi'nin yanı sıra Orman Bölge Müdürlüğü'ne ait 2 arasöz ve Serik Belediyesi'ne ait su tankeriyle müdahale edilen yangın, maddi hasara yol açtı. Soğutma çalışması yapan ekipler, yangının çıkış nedeniyle ilgili inceleme başlattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Yangından görüntüler

Söndürme çalışmaları

Haber-Kamera: ANTALYA,

=========================

AŞIRI DOZ UYUŞTURUCUDAN ÖLDÜ İDDİASI

ZONGULDAK'ın Ereğli ilçesinde, aşırı dozda uyuşturucu madde kullandığı iddia edilen İbrahim Çakan (34), evinde ölü bulundu.

Olay, saat 14.30 sıralarında Kışla Mahallesi Millet Caddesi'nde meydana geldi. Köydeki evlerinden çocuklarının kaldığı eve giden Adem ve Melek Çakan çifti, oğulları İbrahim Çakan'ı hareketsiz halde buldu. Haber verilmesiyle eve gelen sağlık ekipleri yaptığı kontrolde İbrahim Çakan'ın hayatını kaybettiğini belirledi. Çakan'ın aşırı dozda uyuşturucu madde kullanımının ardından hayatını kaybettiği iddia edildi. Çakan'ın cesedi, Ereğli Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Polis, Çakan'a ait evin önündeki otomobilde inceleme yaptı. Çakan'ın kesin ölüm nedeni yapılacak otopsinin ardından belirlenecek.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Olay yerine inceleme ekiplerinin eve girmesi

-Evden detaylar

-Annesi Melek Çakan'ın ağlaması

-Baba Adem Çakan'ın ağlaması

-Savcının gelmesi

-İbrahim Çakan'ın cansız bedeninin evden çıkarılması

-inceleme ekiplerinin evden çıkması

-Polis ekiplerinin İbrahim Çakan'ın arabasını incelemesi

Haber-Kamera: Sinan KABATEPE / EREĞLİ(Zonguldak),

===================================

GÖZÜNE EL FENERİ İLE IŞIK TUTUĞU İÇİN...

CAMİ İNŞAATINDAKİ CİNAYETİN ŞÜPHELİSİ TUTUKLANDI, 'ÖLMESİ GEREKİYORDU' DEDİ

İZMİR'de, cami inşaatında çalışan işçi Ferit Aytekin'i döverek öldürdüğü suçlamasıyla tutuklanan O.G.'nin, polise verdiği ifade ortaya çıktı. O.G.'nin, Aytekin'i gözüne el feneri ile ışık tuttuğu için başına vurup öldürdüğünü, cesedinin elleri ve ayaklarını bağladıktan sonra Kabe'yi tavaf etmek için oradan ayrıldığını söylediği, "Ölmesi gerekiyordu" dediği öğrenildi.

Ege Üniversitesi Bornova Kampüsü içindeki cami inşaatı yakınında, cuma akşamı bir kişinin hareketsiz yattığını görenler durumu sağlık ve polis ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde, elleri ve ayakları bağlı olan kişinin öldüğü belirlendi. Polis ekiplerince yapılan incelemede, cesedin cami inşaatında çalışan Ferit Aytekin'e (45) ait olduğu tespit edildi. Başına aldığı darbelerle öldürüldüğü tahmin edilen Aytekin'in cesedinin etrafına tahtalar ile oluşturulan daire ise polis ekiplerinin dikkatini çekti. Soruşturmayı derinleştiren ekipler, bölgedeki güvenlik ve MOBESE kameralarının görüntülerini incelemeye aldı. Yapılan incelemelerde cinayet şüphelisinin üstü çıplak ve ayakkabısı olmayan O.G. olduğu belirlendi. Şüphelinin camiden çıktıktan sonra Manisa Kavşağı'na gittiğini tespit eden polis, ardından taksiye binip Manisa'nın Gördes ilçesine gittiğini tespit etti. Taksinin plakasını alan ekipler, dönüş yolunda taksiciyi durdurup ifadesine başvurdu ve araçta arama yaptı. Taksicinin ifadesinde, O.G.'yi 480 TL karşılığında Manisa'nın Gördes ilçesine götürdüğünü ve şüphelinin kendisine 60- 70 TL gibi bir miktar da bahşiş bıraktığını söylediği öğrenildi. Taksicinin ifadesi üzerine harekete geçen polis, O.G.'yi Gördes ilçesinde düzenlenen operasyonla yakalayıp, gözaltına alarak İzmir'e getirdi.

İŞÇİYİ GÖZÜNE EL FENERİYLE IŞIK TUTTUĞU İÇİN ÖLDÜRMÜŞ

Sağlık kontrolünden geçirilen O.G., daha sonra Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Cinayet Büro Amirliğine götürüldü. Burada sorgulanan O.G.'nin ifadesinde, Manisa'dan İzmir'e gezmeye geldiği ve cami yakınında dolaşırken Ferit Aytekin ile karşılaştığını, Aytekin'i gözüne el feneri ile ışık tuttuğu gerekçesiyle dövdüğünü, başına vurup öldürdüğünü, ellerini ve ayaklarını bağladığını söylediği öğrenildi. Ayrıca şüphelinin, Aytekin'i bağladıktan sonra etrafına tahtalarla daireler oluşturduğunu, Kabe'yi tavaf etmek için oradan ayrıldığını söylediği, "Ölmesi gerekiyordu" dediği ileri sürüldü.

'CAMİYE GİDEMEM BENİ ORADA DÖVERLER'

O.G.'nin, güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerinde, Manisa Kavşağı etrafında birkaç tur attığı ve daha sonra da üşüdüğü gerekçesiyle taksi durağına sığındığı belirlendi. İddiaya göre, taksiciler, taksi durağının yakınında üstü çıplak ve ayakkabıları olmayan O.G.'yi görünce madde bağımlısı olduğunu düşünüp, uzaklaştırdı. O.G. daha sonra taksi durağının yakınında bulunan kafenin önüne gitti. Manisa Kavşağı'nda çekicilik yapan Mesut Yılmaz ile karşılaştı. Burada bir süre Mesut Yılmaz ile vakit geçiren O.G.'nin daha sonra Yılmaz'ın yardımı ile taksiye bindiği tespit edildi.

TUTUKLANDI

Emniyetteki işlemleri tamamlanan O.G., dün sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

CİNAYETTEN SONRA BÖYLE GÖRÜNTÜLENDİ

İzmir'de, cami inşaatında çalışan işçi Ferit Aytekin'i döverek öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan ve ifadesinde 'Kabe'yi tavaf etmek için oradan ayrıldım' diyen O.G.'nin, Manisa Kavşağı'ndaki görüntüleri ortaya çıktı. Caddedeki bir iş yerinin güvenlik kamerası görüntülerine yansıyan O.G.'nin üstü ve ayakları çıplakken taksi durağına gittiği ve daha sonra yoluna devam ettiği görüldü. Bir süre sonra O.G.'nin üzerinde tişört ve ayakkabısının olduğu görüntülere yansıdı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Camiden detaylar

+++

-Güvenlik kamerası

Haber-Kamera: Halil İbrahim KARABIYIK / İZMİR,

==========================================

EVİNDE KALAŞNİKOF YAKALANDI, TUTUKLANDI

ELAZIĞ'da, polis ekiplerince evde yapılan aramada kalaşnikof tüfek, 3 şarjör ve 100 fişek ele geçirildi. Gözaltına alınan A.C., tutuklandı.

İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler, il genelinde suç ve suçluyla mücadele kapsamında çalışma başlattı. Yapılan çalışmalarda il merkezindeki eve, ihbar üzerine, operasyon düzenlendi. Evde yapılan aramada kalaşnikof tüfek, 3 şarjör ve 100 fişek ele geçirildi. Tüfek ve mühimmata el koyan ekipler, A.C.'yi gözaltına aldı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen A.C. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Şahsın adliyeye getirilişinden görüntü

Genel ve detay görüntü

Haber-Kamera: Erkan BAY/ ELAZIĞ,

=================================

ORDU'DA, AMATÖR MAÇTA ÇIKAN KAVGADA 2 FUTBOLCU YARALANDI

ORDU'da, Amatör Futbol 1'inci Lig'inde, 1-1 biten Kabadüz Belediyespor ile Fatsa Dolunayspor karşılaşması sonrası futbolcular arasında kavga çıktı. Polisin müdahale ettiği kavgada, 2 futbolcu yaralandı.

Ordu'nun Altınordu ilçe stadında, Amatör Futbol 1'inci Lig'inde, Kabadüz Belediyespor ile Fatsa Dolunayspor karşı karşıya geldi. 1-1- biten maçın ardından futbolcular arasında başlayan sözlü tartışma kavgaya dönüştü. Kavgada futbolcular tekme ve yumruklarla birbirine saldırdı. Polisin müdahale ettiği kavgada, Kabadüz Belediyesporlu 2 futbolcu aldığı tekme ve yumruk darbeleri sonucu yaralandı. Yaralı futbolcular, sahada yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırılarak tedaviye alındı. Polis, olayla ilgili soruşturma başlattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Maç sonu futbolcuların kavgası

Yaralı futbolcular

Haber-Kamera: Ahmet BAYRAK / ORDU,

====================================

MOTOSİKLET SÜRÜCÜSÜNÜN TEHLİKELİ YOLCULUĞU KAMERADA

KONYA'da motosikleti, yüzüstü yatarak kullanan kasksız sürücü, diğer sürücüler tarafından cep telefonu kamerasıyla görüntülendi. Sosyal medyada paylaşılan görüntülere kullanıcılar tepki gösterdi.

Konya-Karapınar yolunda Karapınar yönüne giden kasksız sürücü, bir anda motosikletinin üzerine yüzüstü yattı. Motosikleti yüzüstü yatarak kullanan ve zaman zaman hızını 120 kilometreye kadar çıkaran sürücüyü görenler, cep telefonu kamerasıyla görüntüledi. Motosikletlinin tehlikeli yolculuğu, sosyal medyada da tepki topladı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Sürücünün yüzüstü motosiklet kullanması

Haber: KONYA,

=================

EŞİNİN 2 KIZINA CİNSEL İSTİSMARDA BULUNDUĞU EVDEN TAŞINMAK İSTİYOR

KOCAELİ'nin Gebze ilçesinde, 3 çocuk annesi E.G., eşinin 2 kızına cinsel istismarda bulunduğu evden taşınmak istediğini söyledi. 'Güçlü Kadın Projesi' ile kadın dayanışmasını hedefleyen Tuğba Daştan, E.G.'ye taşınması için yardım edeceklerini söyledi.

Gebze'de yaşayan Tuğba Daştan, kadın dayanışması ve yardımlaşmayı hedeflediği 'Güçlü Kadın Projesi' kapsamında, sosyal medyadan gelen yazıyla harekete geçti. Eşinin 2 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunuğu, 3 çocuk annesi E.G., yardım isteğini DHA muhabirine anlattı. Kızlarının cinsel istismara uğradığı evin değiştirilmesi, markete olan borcunun ödenmesi ve çocuklarının eğitim masraflarının giderilmesi için yardım isteyen E.G., şunları söyledi:

"15 sene önce eşimle severek evlendim. 3 çocuğumuz oldu, mutlu bir yuvamız vardı. Çocuklarım çok başarılı eğitimlerinde. Evliliğimin düzgün gittiğini sandığım anda 2 sene önce kasım akşamıydı; büyük kızımdan duydum, öz babalarının 2 kızıma da cinsel istismarda bulunduğunu. Ondan sonra her şey değişti. Büyük kızım 13 yaşında, oğlum 12 ve küçük kızım 9 yaşında. 4 sene büyük kızıma, 1 sene de küçük kızıma cinsel istismarda bulunmuş. Hiç anlamadım. Büyük kızım, korkmuş bana anlatmaya; çünkü tehdit etmiş bizi öldürmekle. Çocuğuma şiddette uygulamış. Ufak kızım ağlamış, 'Baba yapma' diye; ama o geçmiş karşısına gülmüş. Çocuklar bunu unutamıyorlar. Yaşadıklarını anlattılar zamanla bana. Ondan sonra adli süreç başladı. 1 senedir çalışmıyorum, psikolojik nedenlerden dolayı. Sağın solun yardımıyla geçinmeye çalıştık.

'SUSMASINLAR'

E.G., Tuğba Daştan'ın sosyal medya hesabını takip ettiğini belirterek, Tuğba hanımın sosyal medya hesabını takip ediyordum, 'Hayat hikayenizi anlatın, güçlü kadın seçilin' yazıyordu. Aslında benim güçlü kadın seçilmek değildi amacım; biriyle paylaşmak, ses olmak. Susmasın kimse, bunu duyurmaktı amacım. Bir şekilde sesimi duyurmak istiyordum. Çok anne var susan; ama emin olsunlar, arkasında hiç kimse olmasa bile ayakta durabilirler dedi.

'38 YIL HÜKÜM YEDİ'

Eşinin ailesinin olayı anlatmaması için kendisine para teklif ettiğini kaydeden E.G., Ailesi bana para teklif etti. Son mahkememden 1 hafta önce 'Gel vazgeç, ne istersen yapacağız. İstediğin parayı vereceğiz' dediler. Ailesi hiçbir şekilde bize sahip çıkmadı. Çocukların aklını çelmeye çalıştılar. Elimde raporlar olmasına rağmen 'İftira atıyorsunuz' dediler. 38 yıl hüküm yedi. 1 sene boyunca mücadele ettim, 1 sene sonunda hükmü duyduk. O gün, bizim zaferimiz oldu. Kendimi sorguladım, 'Ben nasıl fark edemedim' diye ama pedofili hiçbir şekilde kendisini belli etmiyor diye konuştu.

Olayın yaşandığı evden taşınmak istediğini belirten E.G., Evin değiştirilmesini istiyorum. Bunu psikologlar da söyledi. Çocuklarımın sağlıklı yaşaması için ev istiyorum, onlara söz verdim 'Her şey daha güzel olacak' diye dedi.

Tuğba Daştan ise aileye yardımda bulunacaklarını belirterek, şunları söyledi

Kadına şiddet, kadın cinayetleri neredeyse her gün rastlayabileceğimiz bir durum haline geldi maalesef. Ben de böyle bir organizasyon yapmaya karar verdim. Kadınları motive etme, kadın dayanışması ve yardımlaşmayı hedefledim. Sosyal medyadan insanların hayat hikayelerini yazmasını istedim ve gelen 8 mektup içinde beni en çok duygulandıran güçlü kadını seçtim. Gebze'de iş yeri sahibi girişimci esnaf kadınlar, bizlere destek verdi. Bundan dolayı da çok gurur duydum. Bize destek veren Nilay Toprak ve Deniz Toprak'tan da Allah razı olsun. 12 Kasım Salı akşamı düzenleyeceğimiz gecemizin geliri, güçlü kadına bağışlanacak.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Anne ile röp

-Tuğba Daştan ile röp.

Haber-Kamera: Haluk TURGUT / GEBZE(Kocaeli),

=================

KOMŞULARININ YARDIMIYLA YAŞIYORLAR...

KIZLARI HASTA OLAN AİLENİN YARDIM ÇIĞLIĞI

İZMİR'in Bornova ilçesinde, 20 yaşındaki Cansu Özdemir liseye giderken beyin sapında kötü huylu tümöre rastlandı. Üç yıldır farklı hastanelerde tedavi gören Cansu'nun babası Metin Özdemir kızını tedavi ettirmek için maddi durumunun yetersiz olduğunu söyleyerek, Çocuğumuzun yanından ayrılamadığımız için çalışamıyorum. Çıkmazın içindeyiz, yetkililerin yardım etmesini istiyoruz dedi.

2016 yılında, liseye giden Cansu Özdemir, rahatsızlığı sebebiyle gittiği hastanede, beyin sapında kötü huylu tümör olduğunu öğrendi. Tümörün, beyin sapında olmasından dolayı yarısı alınabildiği için Cansu bir türlü eskisi gibi olmadı. Son üç yılını hastanelerde geçiren Cansu, geçen pazartesi günü yoğun kusma şikayetiyle yeniden hastaneye kaldırıldı. Bornova Türkan Özilhan Hastanesi'nde tedavi gören kızlarının yanından bir an ayrılmayan anne Fatma ve baba Metin Özdemir (50), maddi olarak çok zor günler geçirdiklerini belirterek yetkililere yardım çağrısında bulundu. Tek isteğinin kızının sağlığına kavuştuğunu günü görmek olduğunu söyleyen Metin Özdemir, "2017 yılında Cansu'nun beyin sapında kötü huylu tümör olduğu ortaya çıktı. O tarihten bu yana da sürekli hastanelerdeyiz. Kızım bu sürede çeşitli tedaviler gördü, kemoterapiler aldı. Anne ve babası olarak 3 yıldır sürekli onunla beraberiz. Hal böyle olunca, iş anlamında sıkıntılar yaşadık. Son zamanlarda kızımın durumunun kötüleşmesi sebebiyle palyatif bakım gerekti. Fakat birçok hastane bizi kabul etmedi. Son olarak Cansu'yu, Bornova Türkan Özilhan Devlet Hastanesi'ne yatırdık. Ne eşim ne de ben, kızımızla ilgilendiğimiz için çalışamıyoruz ve bu yüzden çok zor durumdayız. Evimizin kirasını dahi ödeyemiyoruz. Çıkmazın içine girdik ve oradan çıkamıyoruz. Çocuğumuzun yanında olmak zorundayız" dedi.

KOMŞULARI DESTEK OLUYOR

Komşuları olarak Özdemir ailesine destek olmaya çalıştıklarını belirten Sevgi Arslan (50) ise şunları söyledi:

Bizler komşuları olarak aile ye elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Ancak bizim de bir aile düzenimiz olduğu için bir yere kadar yardımcı olabiliyoruz. Kendi aramızda topladığımız bir yardım var. Ancak o yardımla bu iş çözülmez. Anne ve baba maddi olarak çok zor durumdalar. Cansu biraz toparlayana kadar yetkililerden yardım etmelerini istiyoruz.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Metin Özdemir röportaj

Sevgi Arslan röportaj

Hastaneden görüntü

Cansu Özdemir görüntü

Haber-Kamera: Tolga TAHÇI - Tekin GÜRBULAK / İZMİR,

=======================================

2 ÇOCUKLU AİLENİN HARABE EVDE YAŞAM MÜCADELESİ

KARS'ın Arpaçay ilçesinin Aydıngün köyünde yaşayan 2 çocuklu Yılgın ailesi, harabeye dönmüş evde yaşam mücadelesi veriyor. 3 ve 5 yaşında çocukları ile yardım beklediklerini söyleyen Güllü Yılgın,  Eşim köy okulunda günlük 50 liraya çalışıyor. Yiyeceğimiz, yakacağımız, hatta giyeceğimiz bile yok dedi.

Evlendikten sonra İstanbul'da geçim sıkıntısı yaşayan Yılgın Ailesi, 6 ay önce memleketleri Kars'ın Arpaçay ilçesine bağlı 50 hane, 170 nüfuslu Aydıngün köyüne göç ettiler. Köyde, batıya göç eden bir vatandaşın harabeye dönen evine yerleşen Güllü-Ali Yılgın çocukları ile birlikte yaşam mücadelesi vermeye başladı. Ailenin imdadına yetişen köy muhtarı Ülgen Tanrıverdi, baba Ali Yılgın'ın köy okulunda 50 lira yevmiye ile çalışmasını sağladı. Harabeye dönen evde bin bir güçlükle yaşamlarını sürdüren Ali Yılgın, Eşimle İstanbul'da tanışıp evlendik. 2 çocuğumuz oldu. Ama büyük bir maddi imkansızlık içerisine düştük. Çareyi küçük yaşlarda terk ettiğimiz köyümüze dönmekte bulduk. Buraya geldiğimizde kalacak yerimiz yoktu. Bizim gibi Batı'ya göç eden bir vatandaşın terk ettiği evine sığındık. Ev oturacak gibi değil ama başka çaremiz yoktu. Yazın 4 bin lira karşılığında çobanlık yaptım. Bazen yevmiye usulü köylülere yardım etim. Evimde hiçbir şey yok. İki çocuğuma daha sağlıklı ve iyi bir ortamda bakmak istiyorum diye konuştu.

Yiyecek, yakacak ve hatta giyecekleri hiçbir şeylerin olmadığını belirten anne Güllü Yılgın ise, Oğlum Yiğit ve kızım Melek Naz'a uzun süredir yemek yapamıyorum. Bende her anne gibi çocuklarıma ve eşime bakmak istiyorum. Bazen aç yattığımız bile oluyor. Allah köy muhtarı ve komşularımızdan razı olsun. İstanbul'da yüzümüze bakan yoktu. Burada yine insanlık var dedi.

Zor durumda olan Yılgın ailesini bu durumdan kurtarmak için çalıştıklarını söyleyen köy muhtarı Ülgen Tanrıverdi, Köy okulunda şu an İŞKUR'dan çalışan olmadığı için, köy ihtiyar heyeti olarak, Ali Yılgın'a yevmiye usulü iş verdik. Yazın köyün buzağı sürüsüne gönderdik. Köy imkanlarıyla yardımcı olmaya çalışıyoruz. Babasının durumu da iyi değil, ona da köy bekçiliği görevini verdik. İlçe Kaymakamımız ile birlikte ev yapmayı planlıyoruz. Sosyal yardımlaşmaya başvuruda bulunduk. Ailenin yaşadığı ev çok sağlıksız ve bakımsız. Bu kışı burada geçirmeleri olanaksız. Eve eşya lazım, onu da tedarik etmeye çalışıyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Köyden genel görüntü

-Ali Yılgın'ın çatıda temizlik yapmasından detay

-Ali Yılgının oturduğu evden detay

-Evin içerisinden detay

-Muhtar Ülgen Tanrıverdinin evi gezmesi

-Güllü Yılgın'ın evi gezdirmesi

-Çocuklardan detay

-Güllü Yılgın ile röp.

-Ülgen Tanrıverdi ile röp.

-Ali Yılgın ile röp.

Haber-Kamera: Suat İNCEDERE / ARPAÇAY(Kars),

====================================

GEBE İNEĞİ SEDYEYLE 1 KİLOMETRE TAŞIDILAR

BARTIN'ın Kurucaşile ilçesinde, yaklaşık 5 metre yükseklikten yuvarlanan 5 aylık gebe inek AFAD ekiplerince kurtarıldı. Ahşaptan yapılan sedyeye konulan inek, 11 kişi tarafından 1 kilometre uzaklıktaki köye taşındı.

Kurucaşile ilçesi Karaman köyünde yaşayan Erkan Küheylan'ın Curunlu mevkisinde otlattığı 5 aylık gebe ineği, dün 5 metre yükseklikten yuvarlandı. Ağaçlara takılıp, mahsur kalan ineği kurtarmayı başaramayan Küheylan, geceyi hayvanın başında geçirdi. Sabah saatlerinde Erkan Küheylan durumu İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü'ne bildirdi. Gelen ekipler, yaptıkları incelemede, ineğin teknolojik ekipmanlarla kurtarılamayacağını tespit etti. Bunun üzerine ekipler köylülerin de yardımıyla ağaçtan sedye yaparak, ineğin olduğu bölüme indirdi. Sedyeye alınan inek, iple sedyeye bağlandı. Sedyedeki inek 11 kişi tarafından yaklaşık 1 kilometre çekilerek köye götürüldü. 6 saatlik çalışma sonucu kurtarılan inek, veteriner kontrolünden geçirilerek sahibine teslim edildi. Erkan Küheylan, AFAD ekiplerine teşekkür etti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

(Cep telefonu kamerası)

-İneğin taşınması

Haber: Ayhan ACAR / KURUCAŞİLE(Bartın),

=======================================

YUVACIK BARAJI'NDA SU SEVİYESİ YÜZDE 22'YE DÜŞTÜ

KOCAELİ'nin içme suyu ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayan Yuvacık Barajı'nda su seviyesi yüzde 22'ye düştü. Kurak geçen sonbahar nedeniyle 51 milyon metreküp su kapasitesine sahip baraj gölünde 11 milyon 410 bin metreküp su kaldı.

Kocaeli'nin içme suyunun büyük bir kısmını karşılayan Başiskele ilçesinde bulunan Yuvacık Barajı'nda kurak geçen sonbahar nedeniyle su seviyesi düştü. Kocaeli Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin resmi internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, Yuvacık Barajı'nda yapılan ölçümlere göre su oranı yüzde 22'ye düştü. 51 milyon metreküp kapasiteli barajda su seviyesi 11 milyon 410 bin metreküp olarak ölçüldü.

Kocaeli Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü yetkilileri, sonbaharda baraj gölünde sene içerisindeki en düşük doluluk oranına ulaşıldığını, bunun beklenen bir durum olduğunu, yaşanabilecek kuraklık riskine karşı gerekli tedbirlerin alındığını, gerek görüldüğünde Sapanca Gölü'nden takviye yapılacağını bildirdi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Yuvacık Barajının drone görüntüsü

-Yuvacık Barajından aktüel görüntüler

-Muhabir anonsu

-Detaylar

Haber-Kamera: Ergün AYAZ - Alişan KOYUNCU / BAŞİSKELE(Kocaeli),

================================================

YAZIN FINDIĞA DADANAN 'KAHVERENGİ KOKARCA'DA KIŞ TEDİRGİNLİĞİ

DOĞU Karadeniz Bölgesi'nde, dadandığı bahçelerde yapraklarını yiyip suyunu emdiği fındık ağaçlarının kökünü kurutan 'kahverengi kokarca' adlı böcek türü için kimyasal mücadelenin yanı sıra biyolojik mücadelenin de başlatılması planlanıyor. Yaz mevsiminde özellikle fındık bahçelerini mesken tutan zararlı böceğin, havaların soğumasıyla, ev ve ahır gibi kapalı ortamlarda yuvalanmaya başlaması üreticileri tedirgin ediyor. Ulusal Fındık Konseyi Başkanı Sebahattin Arslantürk, uyarılarda bulanarak, Kahverengi kokarca, kışı evlerde saklanarak geçirmeye hazırlanıyor. Üreticiler bu istilacıyı gördükleri yerde yok etsinler, ağıllar ve evlerinin çevresini ilaçlasınlar dedi.

Türkiye'nin dünya ticaretinde lider olduğu fındıkta verim ile kaliteyi düşüren hastalık ve zararlılarla ilgili başlatılan mücadele sürüyor. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde çay tarımına zarar veren ve yörede 'vampir' olarak bilinen 'ricania simulans' adlı kelebek ile fındık üretiminde rekolte kaybına yol açan 'drakula' adlı 'Turunçgil Uzun Antenli Teke Böceği' türünün ardından, fındık bahçelerinde dadanan 'kahverengi kokarca' adlı böcek türü de, tehdit oluşturuyor. Gürcistan'dan Türkiye'ye geldiği saptanan ve günde 30 kilometre yol kat eden böcek türü, suyunu emdiği fındık ağaçlarının kökünün kurumasına neden oluyor. Fındık bitkisinin kökünü 20 günde kuruttuğu belirtilen istilacı böceğe karşı kimyasal mücadelenin yanı sıra yurt dışından ithal edilecek olan 'japonika' isimli arı türü ile biyolojik mücadele yapılması planlanıyor. Yaz mevsiminde özellikle fındık bahçelerini mesken tutan zararlı böceğin, havaların soğuması ile ev ve ahır gibi kapalı ortamlarda yuvalanmaya başlaması ise üreticileri tedirgin ediyor. Üreticiler, zararlı böcek için biran önce sahada biyolojik mücadelenin başlatılmasını istiyor. Bölgede, böcek türü ile ilgili ihbar hattı da oluşturulurken üreticilerin bahse konu böceğe rastlamaları halinde '444 0208' numaralı hatta ihbarda bulunması ve gördükleri yerde ise yok etmeleri isteniyor.

KIŞI EVLERDE SAKLANARAK GEÇİRMEYE HAZIRLANIYOR

Ulusal Fındık Konseyi (UFK) Başkanı ve Trabzon Ticaret Borsası (TTB) Meclis Başkanı Sebahattin Arslantürk, tedbirlerin alınmaması halinde 'kahverengi kokarca'nın fındığa zararının artacağını söyledi. Kışın kapalı ortamlara yönelecek olan böcek türü için ilaçlama uyarısında bulunan Arslantürk, Kahverengi kokarca, Türkiye'de son 4 yıldır görülüyor. Gürcistan'dan gelip Artvin ilimizden bölgemize yayıldı. Bugünlerde de kışlığa gidiyor. Kışlık olarak da genellikle ev ve ağıl çevrelerini tercih ediyorlar. Son günlerde oldukça ihbar almaya başladık kahverengi kokarcalar, insanların artık evlerinde girmeye başladı. Fındıkta tehdit oluşturan bu böcek kışı evlerde saklanarak geçirmeye hazırlanıyor. Üreticiler, bu istilacıyı gördükleri yerde yok etsinler, ahır ve evlerinin çevresini mutlaka ilaçlasınlarö dedi.

BİYOLOJİK MÜCADELEYE BAŞLANMALI

Kahverengi kokarca ile ilgili kimyasalın yanı sıra biyolojik mücadeleye de bir an önce başlanılması gerektiğini kaydeden Arslantürk, "Biz bu zararlı ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını sık sık uyarıyoruz. Kimyasal mücadele ile çok fazla sonuç alınamaz oldu. Biz üreticilere evlerinizin çevresinde gördüğünüz zaman mutlaka yok edin diyoruz. Miktarını ne kadar düşürürsek gelecek yılda verecek olduğu zararı o kadar düşürmüş oluruz. Bakanlığa başvuruda bulunduk. Biyolojik mücadele edilmesi gerektiğini ve 'Japonika' isimli bir arı türünün bu böceği yok ettiğini söyledik. Yıllardır söylüyoruz, ama bir adım bile bu konuyla ilgili atılmıyor. Bu tür istilacılar sadece fındığa değil 350 meyve ve sebzeye zarar veriyor. Mutlaka ciddi ve hızlı adım atılması gerekiyor" diye konuştu.

'GÖRDÜĞÜMÜZ YERDE YOK EDİYORUZ'

Üretici Mehmet Navdar ise, zararlı böcek türünün kışın ev ve ahırlarına yönelmesiyle endişe yaşadıklarını, yetkililerin konuyla ilgili önlem almasını istedi. Navdar, "Bu böcek sadece tarlada değil evlerin içerisinde, ambarlarda, ahırlarda da görülüyor. Böcek fındığı kurutmaya, verim ve kalitesinde düşüklüğe neden oluyor. Biz gördüğümüz yerde yok ediyoruz. Milyonlarca kahverengi kokarca var. Öldürerek yok edemiyoruz. Baş etmemiz mümkün değil. Evlerimizde de oturamaz olduk. Ciddi bir istila söz konusu" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Fındık bahçeleri drone detay

-Kahverengi kokarca adlı böcek türünden detay

-Böceğin zarar verdiği fındık yapraklarından detay

Ulusal Fındık Konseyi Başkanı röportaj

-Fındık Üreticisinden Röportaj

-Genel ve Detay görüntüler

Haber-Kamera: Aleyna KESKİN / TRABZON,

=======================================

VAN GÖLÜ HAVZASI İÇİN 'ZEBRA MİDYE' TEHLİKESİ

VAN Gölü Havzası'ndaki Sarımehmet Baraj'ında 2 yıldır görülen ve istilacı tür olarak bilenen zebra midyelerin bölgedeki akarsulara yayılması durumunda, dünyada sadece Van Gölü'ne yaşayan inci kefalini etkileyebileceği belirtildi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, Bu baraj gölünün amatör balıkçılığa tamamen kapatılması lazım. Çünkü buradaki zebra midyenin diğer akarsulara taşınması Van Gölü'ndeki inci kefallerinin üreme habitatlarını tamamen yok olması demektir dedi.

Yaklaşık 800 bin yıldır var olduğu bilinen Van Gölü Havzası'nda tarihinde ilk defa zebra midyeler görülmeye başlandı. Van'daki Sarımehmet Baraj'ında görülen midye türü bilim insanlarına göre büyük bir tehlikenin habercisi. Son 2 yıldır bu baraj gölünde görülmeye başlanan zebra midyelerin nerden geldiği ise bilinmiyor. Bölgede incelemelerde bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, zebra midye türünün çok fazla probleme neden olduğunu, sadece Amerika'da yıllık 5 milyar dolardan fazla ekonomik zarara yol açtığını belirtti.

BÜYÜK TEHLİKENİN HABERCİSİ

Dr. Öğretim Üyesi Akkuş, Normalde Van sınırları içinde zebra midye türü yok. Fakat bugün bulunduğumuz noktada barajın her tarafını zebra midyelerin kapladığını görüyoruz. Bu aslında Van için çok büyük bir tehlikenin habercisi. Çünkü Van Gölü Havzası'ndaki akarsuların hepsi su kalite kriterleri olarak zebra midyenin yaşamasına uygun ve bu akarsular 14 bin insanın geçim kaynağını sağladığı inci kefallerinin üreme habitatı. Zebra midyeler üreme potansiyeli çok yüksek. Yani bir zebra midye, bir üreme döneminde bir milyon tane yumurta bırakıyor ve bu yumurtalar planktonlar gibi 1 aya yakın su içerisinde yüzme kabiliyetine sahip. Yani akıntılarla beraber çok hızlı bir şekilde yayılıyor dedi.

İNCİ KEFALİ'NİN ÜREME HABİTATINI ETKİLER

Zebra midyelerin Van Gölü Havzası'ndaki başka akarsulara taşınmaması gerektiğini belirten Akkuş, Eğer buradan başka akarsulara giderse inci kefali üreme habitatlarını tamamen işgal edebilir. Zebra midyenin taşınması çok kolay, çünkü zebra midyeler su dışında nemli ortamda günlerce hayatta kalabiliyorlar. Şu andaki Sarımehmet Barajı'nda kullanılan bir av aracının gidip yakın bir akarsuda kullanılması bu zebra midyeyi alıp kendi elimizle oraya taşımamız, çok büyük sorunlarla karşı karşıya kalmamız demektir. Zebra midyeler, akarsularda kumların, taşların üzerinde büyük koloniler oluşturuyor. Ortamdaki planktonları süzüyor. Yani bir zebra midye günde bir litre suyu süzme kapasitesine sahip. Yani besin zincirinin en alt tabakasına yeni bir canlıyı ekliyoruz dedi.

ACİL YÖNETİM PLANI HAZIRLANMALI

Bu istilacı midye türlerinin Van Gölü Havzası'ndaki diğer doğal midye türlerini de yok edeceğini anlatan Akkuş, bunun tehlikeli olduğunu söyledi. Derhal buruda bir yönetim planı hazırlanması gerektiğini ifade eden Akkuş, bu baraj gölünün amatör balıkçılığa tamamıyla kapatılması gerektiğini söyledi.

800 BİN YILDIR HİÇ GÖRÜLMEDİ

Akkuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Çünkü buradaki zebra midyenin diğer akarsulara taşınması, Van Gölü'ndeki inci kefallerinin üreme habitatlarını tamamen yok olması demektir. Van Gölü Havzası 800 bin yıldan fazla bir yaşa sahip. 800 bin yıl boyunca Van il sınırları içinde böyle bir midye türü yoktu. Yani bu, buranın doğal bir türü değil ve sonradan taşındı. Nasıl taşındığına dair elimizde kesin bir veri yok. Araştırmalarımız devam ediyor. Fakat Van Gölü'nün hemen yanı başında bulunan Fırat, Dicle Havzası'nda, Keban ve Atatürk Barajı'nda zebra midyeler fazla var. ve bildiğimiz gibi Keban Barajı'nda yetiştirilen sazan yavruları Van'daki değişik göllere ve barajlara atılıyor. Öncelikle şunu bilmemiz lazım. Oradan alıp getirdiğimiz balıklarla beraber o midyeler çok rahat taşınır. O yüzden Van sınırları içerisinde hiçbir zaman dışardan getirilen balıkların buraya taşınmaması lazım. Buraya yurtlandırdığımız balıklarla beraber ne getirdiğimizi bilmiyoruz. Bugün zebra midye geldi, yarın başka hastalıklar veya yeni türler getireceğiz. Dolayısıyla Van gibi ülkemiz balıkçığının önemli bir alanını oluşturan yerde, yani iç sularda elde ettiğimiz avcılığın 3'te biri tek başına Van Gölü Havzası'ndan karşılanıyor. Bu inanılmaz ve çok büyük bir rakam demek."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Drone ile Sarı Mehmet barajından detaylar

-Zebra midyelerin baraj kenarında bulunması

-Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş'un zbra midyeleri incelemesi

-Zebra midyelerden su içerisinde detaylar

-Sarı Mehmet barajından detaylar

-Zebra midyelerden detaylar

-Drone ile Sarı Mehmet barajından detaylar

-Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş ile röportaj

-Barajdan detaylar

-Drone ile detaylar

Haber-Kamera: Gülay KUYUCU - Orhan AŞAN / VAN,

=====================================

BALIKÇI KADINLARIN ZORLU YAŞAMI

KONYA'nın Beyşehir ilçesinde kadınlar, her gün eşleriyle birlikte, gölde balık tutup, aile ekonomisine katkı sağlıyor. Sabah erken saatlerde güne başlayan kadınlar, evlerinde besledikleri hayvanların bakımını yapıp, çocuklarına kahvaltı hazırlıyor. Kadınlar daha sonra tarladaki işlerini yapıp, göle açılarak, balık tutuyor.

Türkiye'nin en büyük tatlı su göllerinden Beyşehir Gölü'nde; levrek, Çin sazanı, Beyşehir sazanı gibi balık türleri bulunuyor. 650 bin metrekare yüz ölçümüne sahip gölde kayıtlı 461 kayıkla balıkçılık yapılıyor. 2018 verilerine göre, göldeki balıkçılıkla Beyşehir'e yaklaşık 2 milyon liralık katma değer sağlandı. Beyşehir Gölü'nde erkeklerin yanı sıra kadınlar da balıkçılık yapıyor. Çoğu eşleriyle birlikte 'Vira bismillah' deyip, göle açılan yaklaşık 20 kadın, başarıyla bu işi sürdürüyor. Günde yaklaşık 40'ar kilo balık tutan kadınların, eşleriyle birlikte toplam kazancı da 2- 3 bin lirayı buluyor.

Yaklaşık 15 yıldır eşiyle birlikte balıkçılık yapan Necla Erdoğan (44), hem çiftçilik, hem balıkçılık hem de annelik yaptıklarını belirtti. Erdoğan, şunları söyledi

Sabah kalkıyoruz kahvaltımızı yaptıktan sonra ahıra iniyoruz, oradaki hayvanlara bakıyoruz. Onları sağıp, otlatmaya gönderiyoruz. Daha sonra göle çıkıyoruz, ağımızı atıyoruz. Balık çıkarsa topluyoruz, çıkmazsa ağı tekrar göle serip geliyoruz. Bu arada ekin ekiyoruz, çiftçilikte var. Gölden geldiğimizde ekin ekiyoruz, yardım ediyoruz. Yapılacak her işi yapıyoruz eşlerimize yardımcı oluyoruz.

5 yıldır balıkçılık yapan  20 yaşındaki Ümmü Gülsüm Erdoğan, annesi Necla Erdoğan gibi sabahın ilk ışıklarında   göle açıldıklarını belirterek,  Burada ağımızı serdikten sonra geri geliyoruz ve günlük işler başlıyor ev işleri ahırdaki hayvanlara bakıyoruz. Daha sonra bağ bahçe işleri var, ekim biçim onlarla uğraşıyoruz. Yaptığımız balıkçılık kolay bir meslek değil. Kış aylarında havaların soğumasıyla katlanmak daha zor oluyor. Genelde zor olduğu zamanlar fırtınalı havalar, karlı soğuk havalar oluyor; ama balıkçılığı severseniz tüm bu zorluklar kalkıyor" diye konuştu.

Balıkçılık yapan İbrahim Erdoğan (41), kadınların erkeklere yardımcı olmasından dolayı mutluluk duyduğunu söyledi. Erdoğan, Burası bir balıkçı köyü.  Balıkçı köyü olunca, köy işleri ve bir sürü işlerimiz var. Eşlerimiz ve ailedeki kadınlar, bizlere de yardımcı oluyor. Sabahın ilk ışıklarında balığa beraber çıkıyoruz. Daha sonra köy işleri var. Rutin olarak tarla bağ bahçe işleri yapılıyor. Hep birlikte yardımlaşıyoruz. Kadınlarımızın yükü ağır, balıktan geldikleri zaman çocukların bakımları, evlerin temizlikleri falan var. Onlar için ayrı bir çaba harcıyorlar. Aile bütçesine katkıda bulunmak için balıkçılık yapıyorlar. Çünkü balıkçılık zor bir iştir. Göle çıktığımızda bize çok büyük katkıları oluyor. Yanımızda bir yardım edenin olması ve bunun aileden biri olması daha güzel" şeklinde konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Kadınların ev işleri yapması

Hayvanlarını otlatması

Göle açılıp balık tutmaları

Röportajlar

Sunum

Haber-Kamera: Muhammed SIDAL /BEYŞEHİR(Konya),

=====================================

UZAY TERAPİ CİHAZI, HASTALARA ŞİFA OLUYOR

NİĞDE İl Sağlık Müdürlüğü Bor Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi'nde uzay terapi (egzersiz ve denge) cihazı hastalara şifa olmaya devam ediyor.

145 yatak kapasiteli Bor Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi'nde, robotik yürümeden hidroterapiye, el robotundan çocuklar için özel oyun alanlarının bulunduğu birime kadar hastaların tedavisine yönelik her ayrıntı yer alıyor.

Son yıllarda fizik tedavi ve rehabilitasyon alanında sıkça kullanılan 'uzay terapi', Bor Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi'nde hastalarda başarılı sonuçlar veriyor. Kişinin tek başına, bağımsız bir şekilde ayakta durmasını ve adım atma cesaretinin oluşmasını sağlayan bu yöntem yer çekimine adeta meydan okuyor.

Uzay terapi cihazının, serebral palsi, felç, inme, parkinson, MS, kas hastalıkları başta olmak üzere birçok nörolojik hastalıkta kullanıldığını belirten Hastane Müdürü Dr. Yılmaz Yücel, Bu cihaz tüm rehabilitasyon sürecinde aktif ve efektif kullanılıyor. Uzay terapisi, serebral palsi, felç, spinal kord yaralanmaları, travmatik beyin yaralanmaları ve nöromusküler hastalıklar gibi bir çok durumda kullanılır. Uzay terapi metodu yoğun ve spesifik bir egzersiz programına dayanıyor dedi.

Cihazın patolojik hareket kalıplarını azalttığını, kuvveti ise arttırırdığını kaydeden Dr. Yücel, Patolojik reflekslerin eliminasyonu ve yeni, doğru, fonksiyonel hareket paternlerinin yerleştirilmesinin büyük bir önemi vardır. Bu cihaz aynı zamanda kas kontrol ve koordinasyonunu, dayanıklılığı arttırır, oturma, emekleme ve yürüme gibi fonksiyonel aktiviteleri geliştirir. Hastaların fonksiyonel olarak daha iyi hareket etmesini sağlıyor. Hastalarımız bize başvurduğunda bu cihazla büyük ölçüde şifa buluyor diye konuştu.

YÜRÜYÜŞ ROBOTU

Felçli veya yürüyüş bozukluğu sorunu yaşayan hastalar için 'yürüyüş robotu' ile hizmet verdiklerini kaydeden Dr. Yücel, şunları söyledi

Türkiye'de çok az sayıda bulunan bu robotla beyin damarlarındaki tıkanıklık ya da trafik kazası gibi nedenlerle vücudu felce uğramış, yürüme sorunu yaşayan hastalarımızı tedavi ediyoruz. Bu tedavide çok önemli ihtiyaca yanıt veren bir yürüyüş robotu. Uyguladığımız uzman fizik tedavi yöntemleri ve yürüyüş robotundaki egzersizlerle hastalarımızın yeniden yürüyebilmelerini sağlıyoruz.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Uzay terapide hasta tedavi edilirken görüntü

Uzay terapiden detay görüntüler

Yürüme robotundan detay görüntüler

Bor Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hastanesi müdürü Dr. Yılmaz Yücel ile röportaj

Fizik tedavi hastanesindeki hastalardan görüntü

Haber-Kamera: Adnan ÇELEBİ / NİĞDE,

====================================

DOKUMA HALILAR ZAMANA DİRENİYOR

TÜRK kültürünün vazgeçilmez ürünleri arasında yer alan, ilmek ilmek işlenen el emeği, göz nuru dokuma halılar zamana direniyor.

18 yıl önce memleketi Konya'dan Antalya'ya yerleşen Mustafa Canlı (36), 15 yaşında annesinden öğrendiği halı dokumacılığını meslek edindi. Tarihi Kaleiçi bölgesinde halı, kilim ve hediyelik eşya satan bir dükkanda halı dokuyup, eski halıların onarımını yapan Canlı, son yıllarda unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasında yer alan zanaatını icra etmeye çalışıyor. Fabrikasyon halıların çıkmasıyla birlikte ilmek ilmek işlenen dokuma halılara ilginin gün geçtikçe azaldığını belirten Mustafa Canlı, el emeği dokuma halıların zamana direnmeye çalıştığını söyledi.

UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ MESLEKLER ARASINDA

Küçük yaşlarda annesinin halı dokuduğunu, okuldan çıktıktan sonra ona yardımcı olduğunu anlatan Mustafa Canlı, mezun olduktan sonra halı ustalarının yanına giderek atölyelerde çalıştığını belirtti. Halı dokurken yüne dokunmanın, ilmek atmanın ve o esnada çıkan sesin kendisini etkilediğini vurgulayan Canlı, Türk kültürünü, el sanatıyla birleştirerek yaşattığını anlattı. Halı dokumayı, tamir, tadilat ve bakım işlerini yaparak kendisini her geçen gün geliştirmeye çalıştığını kaydeden Canlı, usta öğretici belgesi alarak Akdeniz Üniversitesi öğrencilerine halıcılığı öğretip, mesleğinin bitmemesi için çabaladığını söyledi. Halı dokumacılığının unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasına girdiğini vurgulayan Mustafa Canlı, çırak yetişmediğini, eleman sıkıntısı çektiklerini belirtti.

DOKUMA HALILAR YERİNİ FABRİKASYON HALILARA BIRAKTI

Halı ve kilime artık rağbet olmadığını vurgulayan Mustafa Canlı, fabrikasyon ürünlerin daha çok talep gördüğünü anlattı. El dokuma halılara ilginin azalmasıyla artık dokuma halı yapan yerlerin de yavaş yavaş kapandığını belirten Canlı, sektördeki kişilerin eskisi gibi para kazanamadığı için başka mesleklere yöneldiğini söyledi. Canlı, 'Bakımı ve yıkaması çok zor dokuma halılar yerine fabrikasyon halılar tercih ediliyor. Zamanla modernleşmeye başladık. Halıların koltuğa ve perdeye uyumuna dikkat eder olduk. Bu yüzden dokuma halı satan kişiler sıkıntı yaşamaya başladı. Fakat Avrupalılar Türk kültürünü sevdiği için bizlerden dokuma halı alarak dekorasyon amaçlı evlerinde kullanıyor diye konuştu.

400 YILLIK HALILARIN ONARIMI YAPILIYOR

Antalya'ya gelen turist sayısının fazla olduğunu, fakat turist kalitesinde düşüş yaşandığını belirten Mustafa Canlı, önceki yıllara göre dokuma halı satışlarının azaldığını anlattı. Bir halıyı boyutuna göre 1 aydan 1 yıla kadar işlediklerini söyleyen Canlı, Yaptığımız her şeyi el emeğiyle yapıyoruz. Dokuması 2 yıl süren ipek halılarımız da olabiliyor. Bazı müzelerden ve koleksiyonculardan gelen dokuma halıların parçalarının onarımını da yapıyoruz. 300-400 yıllık halı kilim parçalarını kumaş üzerine monte ediyoruz. Ürüne zarar vermeden titizlikle işimizi yapıyoruz. Yeni neslin de bu sanatı devam ettirmesini istiyorum dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

El yapımı dokuma halılardan detay

Eski ip dolama aletinden detay

Dokuma halı onarımı yapan Mustafa Canlı'nın görüntüsü

Halı tamiri ve dokumadan detaylar

Mustafa Canlı'nın röportajı

Haber-Kamera: Aslı DURAN / ANTALYA,

====================================

DİVLE OBRUK PEYNİRİ, FRANSIZLARIN 'ROKFOR' PEYNİRİNE RAKİP

KARAMAN'ın Ayrancı ilçesinde mağarada üretilen Divle obruk peyniri, Fransızların dünyaca ünlü 'rokfor' peynirine rakip olarak görülüyor. Bu yıl üretilen 45 ton peynir, yaklaşık bir ayda tamamen satıldı. Bölgeye yaklaşık 4,5 milyon lira katma değer sağlayan peynirin aromasını, olgunlaşması için bekletilen mağaradan aldığını ifade eden Ayrancı Belediye Başkanı Yüksel Büyükkarcı, "Peynire  aroma tadı veren de, mağaranın mikroflora bakteri yapısıdır. Piyasada Türk rokforu olarak adlandırılıyor.  Fransa'nın rokfor peyniriyle eş değerdir.  Hatta bir adımda öndedir." dedi.

Ayrancı ilçesine bağlı Divle köyü ve civar köylerde,  nisan ve mayıs aylarında koyun ve keçi sütünden elde edilen peynirler, yine koyun ve keçi derilerinden yapılan tulumlara basılıp, Divle Obruk Mağarası'na konuyor.  Olgunlaşma aşaması mağara sağlanan peynir ekim aylarında çıkartılıp, satılıyor. Köylüler tarafından yapılan ve 2017 yılında coğrafi işaret tescilini alan Divle obruk peyniri, Fransızların dünyaca ünlü 'rokfor' peynirine rakip olarak görülüyor.

36 METRE DERİNLİĞİNDEKİ MAĞARA OLGANLAŞIYOR

Ayrancı Belediye Başkanı  Yüksel Büyükkarcı, Divle obruk peynirinin 236 metre uzunluğunda, 35 metre derinliğindeki mağarada olgunlaştığını belirtti. Büyükkarcı, şunları söyledi

" Obruk mağarası 256 metre uzunluğunda, 36 metre derinliğinde,  yaz kış ortalama sıcaklık derecesi  7 derecedir. Nem oranı da yüzde 99'dur. Divle obruk peynirini, önemli kılan özelliklerden bir tanesi küçükbaş hayvanlarımızın meralarda doğal olarak otlaması, kekik, yavşan  gibi otları yemesi ve bu hayvanlardan elde edilen sütten olmasıdır. Hiçbir fenni yem yedirilmiyor.  İkinci önemli kılan özellikte, mağaranın mikroflora, bakteri yapısıdır.  Bu peynirler ilk konduğunda beyazdır. Kuzu, keçi oğlak derilerinden  elde edilen tulum içinde konuyor. 1- 1,5 ay sonra tulumda, beyazımsı, mavimsi bir küf oluşur. Birkaç ay sonra bu kırmızıya dönüşür.   5 ayı tamamladığında  kıpkırmızı rengi alır. Bu şu demektir, artık peynir olgunlaşmıştır."

45 TON 1 AYDA SATILIYOR, 4.5 MİLYON KATMA DEĞER SAĞLIYOR

Büyükkarcı, mağaranın kapasitesinin 45 ton olduğunu ve bu peynirin 1 ay gibi kısa bür sürede satıldığını söyledi. Büyükkarcı, "Mağaramızın kapasitesi 45 tondur.  Bu yıl ortalama 100 liradan alıcı bulmaktadır.  Bölgemize yaklaşık 4.5 milyon  katma değer sağlamaktadır.  Gün geçtikçe talep artmakta.  Fiyatta ona göre yükselmektedir." dedi.

1990'lı yıllarda Fransız ve İtalyanların bölgeye gelip mağaradaki bakterinin özelliğini araştırdıklarını hatırlatan Büyükkarcı, "1990'larda Fransız ve İtalyanlar geldi.  Mağaradaki bakteriyi üretme adına; fakat üretemediklerini biliyoruz. Bu mağaraya  ait bir bakteri yapısı var.   Peynire aroma tadı verende bakteri yapısıdır.  Piyasada Türk rokforu olarak adlandırılıyor.  Fransa'nın rokfor peyniriyle eş değerdir.  Hatta bir adımda öndedir. Çünkü çocukluğumuzda ailemiz bunu penisilin diye yedirirdi.  Antibiyotik olarak birçok hekimde bu peyniri tavsiye etmektedir. Yüzde 100 doğal üründür. Kırmızı rengi almayan peynir Divle obruk peyniri değildir.   Ekim ayı sonunda mağaradan çıkartılır ve bir ay kadar bir süre içinde tamamen biter.  Aralık ayında peynir bulamazsınız. Çünkü Ankara, İzmir, İstanbul'dan gelip buradan götürüyorlar. "diye konuştu.

Üreticilerden Taceddin Durna da, bu yıl satışlardan memnun, olduğunu ve her geçen gün talebin arttığını söyledi. Durna, "Geçen yıl kilosu 60 liraydı, bu yıl 100 liraya satıyoruz. Memnunuz .Peynirin bir aylık sezonu vardı ve bir ay içinde neredeyse tamamı satıldı. Buzdolabında saklama ömrü uzun ve bayatlama söz konusu olmaz.  Her yıl biraz daha talep artıkça, satışlar hızlanıyor. Satış yönünden bir sorunumuz yok.  Daha önce insanlar köyümüze geldiğinde peynirin tadına bakamıyordu. Şimdi onun içinde bir ortam hazırlandı "dedi.

Durna, satış için kooperatif kurulduğunu ve artık yurt dışına da satış yapabileceklerini belirtti.  Durna, "Ürünümüz tamamen yöresel ve doğal. Süt sağılıyor, herhangi bir katkı maddesi olmadan mayalanıp peynir yapılıyor.  Annelerimizin, bacılarımızın yaptığı peynirler." dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Sunum, mağaradaki peynirlerden detay

Mağaradan detay

Belediye Başkanı röp.

-Taceddin Durna röp.

Tulumdan çıkartılan peynirden detay

Haber-Kamera: Muammer ŞEN / KARAMAN,

=======================================

DÜNYANIN EN YAŞLI 5'İNCİ AĞACININ SONBAHAR GÜZELLİĞİ

ZONGULDAK'ın Alaplı ilçesine bağlı Gümeli beldesinde, 4 bin 115 yaşındaki 'Gümeli Porsuğu', sonbaharda sararan ağaçların arasında yeşil yapraklarıyla görenleri hayran bırakıyor. Dünyanın en yaşlı 5'inci ağacı ve en yaşlı porsuk ağacı unvanına sahip 'Gümeli Porsuğu', yılın her mevsimi doğaseverlerden yoğun ilgi görüyor.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı, yaptığı çalışmalar sonucunda Gümeli beldesinde 2008 yılında şu an 1990 ve 1167 yaşlarındaki iki porsuk ağacı ile yaşları 300- 500 arasında değişen çok sayıda porsuk ağacı tespit etti. 2016 yılında ise Karadeniz Teknik Üniversitesi tarafından yapılan çalışmada şu an 4 bin 115 yaşında olan porsuk ağacı tespit edildi. Boyu 25,5 metre ve çevresi 7 metre 70 santimetre olan ağaca, 'Gümeli Porsuğu' adı verildi. Bronz çağında filizlendiği belirlenen Gümeli porsuğu, dünyanın bilinen en yaşlı 5'inci ağacı olma özelliğinin yanı sıra, dünyanın bilinen en yaşlı porsuk ağacı unvanını elde etti. Türkiye'nin de en yaşlı ağacı olan Gümeli porsuğunun, dış etkenlere maruz kalmadığı sürece 4 bin yıl daha yaşayabileceği belirtildi. Bakanlık, porsuk ağaçlarının bulunduğu alanı, "Gümeli Tabiat Anıtı" olarak ilan edip koruma altına aldı.

DOĞASEVERLERİN İLGİSİNİ GÖRÜYOR

Doğasıyla yılın her ayı yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken Gümeli Porsuğu, ziyaretçilerini adeta tarihte yolculuğa çıkarıyor. Yeşilin her tonunun görülebildiği sık ormanlar arasındaki Bacaklı yaylasını geçtikten sonra 800 metre yaya yolunun ardından ulaşılabilen Gümeli porsuğu, ekoturizm ve yayla turizmi açısından doğaseverlerin de ilgisini görüyor. Sonbaharda sararan ağaçların oluşturduğu renk cümbüşü arasında yeşil yapraklarıyla kendisine hayran bırakan porsuk ağacı, drone ile havadan görüntülendi.

Gümeli Porsuğu'nu görmek için arkadaşlarıyla Ereğli ilçesinden gelen Müşfik Eker, ağacın güzelliğiyle insanı büyülediğini anlatarak, "Sıkça doğa yürüyüşleri yapıyoruz. Bugünde porsuk ağacını görmeye geldik. Burada 4 bin 115 yıllık bir servet yatıyor burada. Düşünün 2019'dayız. 2 bin yıl geri gittik, miladı yakaladık. Bir 2 bin yıl daha bu ağaç sizi geriye götürüyor. Burayı herkes görsün isteriz. Burası bir değer. İnsan buraları korumalı. Bu bir dünya mirası. Seve seve paylaşalım buranın güzelliğini" dedi.

En eski anıt ağacı görmenin insanı mutlu ettiğini ifade eden Ayşe Baysal da, "Doğa ile baş başa oluyorsunuz burada. Burayı herkesin görmesini isteriz. Biz yakın olmamıza rağmen ilk kez geldik. İyi ki geldik" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Drone ile ağaçtan detaylar

-Ağaca giden yol

-Aktüel kamerayla ağaçtan detaylar

-Ağacı ziyaret edenler

-Ziyaretçi Müşfik Eker ile röp.

-Ziyaretçi Ayşe Baysal ile röp.

-Anonslar

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN - Cem SÜRMENELİ / ALAPLI(Zonguldak),

=============================================

====================================

BÜYÜKKILIÇ: ERCİYES'E 50 BİN YABANCI TURİST BEKLİYORUZ

KAYSERİ Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, bu yıl Erciyes Kayak Merkezi'ne 50 bin yabancı turist beklediklerini söyledi. Başkan Büyükkılıç, önümüzdeki dönemde Kapadokya'nın giriş noktalarından Soğanlı Vadisi'nde, balon turları yapılacağını da belirtti.

Başkan Büyükkılıç, Vali Şehmus Günaydın'la birlikte Yeşilhisar ilçesi Soğanlı Vadisi ve Güzelöz bölgesinde inceleme yaptıklarını hatırlatarak, bu bölgede balon turları yapılması için gerekli çalışmaların tamamlandığını belirtti. Önümüzdeki yıl turların başlamasının planlandığını belirten Başkan Büyükkılıç, "Balon turizmiyle ilgili çalışmalarımız tamamen sonuçlandı. Kapadokya'nın merkezi elbette ki Kayseri'dir. Soğanlı, Erdemli vadisine gittiğinizde bunu görürsünüz. Güzelöz köyüne gittiğinizde Aziz George'nin mensubu olduğu kiliseyi, dini kuruluşların yerlerini görürsünüz. Sultan Sazlığını da barındıran o bölgenin balon turizmiyle izlenmesi görülmesi kayda değer. Bu konuda da uzak doğu yoğun ilgi gösteriyor. Randevu alamayan, balona binemeden ayrılan yüzlerce turistin olduğunu duyuyoruz. Bu potansiyeli neden kullanmayalım? Çok şükür başarılı olundu, her şeyiyle bitti. Balon turizmini yapmak isteyen firmalar, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ile anlaşmalar yapacaklar ve yararlanacaklar" dedi.

'50 BİN YABANCI TURİST BEKLİYORUZ'

Erciyes'te kış hazırlıklarının tamamlandığı ifade eden Başkan Büyükkılıç "Otel kapasitelerimiz yetmemeye başladı. Geçen sene itibarıyla 20 bin civarında Polonya, Ukrayna ve Rusya ağırlıklı turist söz konusu iken bu sene 50 bin civarında rakam düşünüyoruz. Kış sezonuyla ilgili acente firmalarının rezervasyonlarını doldurduğu bilgisini aldık. Erciyes'te otel yatırımı açısından arzu ettiğimiz sayıya ulaşamadık. Daha önce arsalarını alan yatırımcıları uyarıyorum. Bu konuda gerekli çalışmalarını hızlandırmalarını istiyorum. Yatırım yapmalarını bekliyorum. Oralar rant amaçlı değil, Erciyes kayak turizmine hizmet odaklı verilmiş arsalardır. Yeni arsa planlayacağız. Yatırım yapmak isteyenlere arsa temin edebileceğimizi söylemek isterim. Şehir merkezinde de otel yatırımlarına ihtiyaç var" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç'ın açıklamaları

6 bin yıllık kil tabletlerin örneklerinin incelenmesi

Diğer detaylar

Haber-Kamera: Yasin DALKILIÇ / KAYSERİ,

=======================================


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title