Haberler

Dha Yurt Bülteni - 1

Abone Ol

1)BAKANIN KONVOYU İLERLERKEN ATEŞ AÇILDIĞI İDDİASIMİLLİ Savunma Bakanı Fikri Işık, Kocaeli'nin Dilovası İlçesi'nden Derince'ye doğru giderken konvoyun en arkasında bulunan bir araçta bulunan partililer ateş açıldığını iddia edince polis, hareke geçti.

1)BAKANIN KONVOYU İLERLERKEN ATEŞ AÇILDIĞI İDDİASI

MİLLİ Savunma Bakanı Fikri Işık, Kocaeli'nin Dilovası İlçesi'nden Derince'ye doğru giderken konvoyun en arkasında bulunan bir araçta bulunan partililer ateş açıldığını iddia edince polis, hareke geçti.Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Dilovası'ndaki programdan sonra Derince'ye gitmek üzere yola çıktı. Bakan Fikri Işık'ın bulunduğu konvoyun en arkasında bulunan bir araçta bulunan partililer polisi arayarak Hereke mevkiinde silah sesi duyduklarını haber verdi. Polis ihbarla harekete geçti. Ateş açıldığı iddia edilen 41 plakalı beyaz renkli İzmit istikametine giden aracın peşine düşüldü. Düğün konvoyundan ateş açıldığını tespit eden polis, şüpheliye yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor.

ATEŞ AÇAN KİŞİ YAKALANDI

Kocaeli Emniyet Müdürlüğü ekipleri düğün konvoyunda ateş açan kişiyi yakaladı. 19 yaşındaki Berat T. Yahya Kaptan Mahallesi'nde bulunan bir alışveriş merkezinin önünde gözaltına alındı. Berat T.'nin ateş açtığı silahın kurusıkı olduğu, tabancayı mahallede bulunan evine bıraktıktan sonra kız arkadaşıyla buluştuğu öğrenildi. Polis, Berat T.'nin kullandığı aracın arkadaşına ait olduğunu tespit etti. Berat T. ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldü.

Görüntü Dökümü

------------------------------

-Ateş açan kişinin gözaltına alınması

Haber-Kamera: Faruk KIYAK/İZMİT(Kocaeli),

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226146

===================================================

2)BAŞİKA'DA YOĞUN ASKERİ HAREKETLİLİK

IRAK'ın Musul kenti yakınlarında bulunan Başika'daki Türk Birliği'nde dün hareketlilik yaşanırken, çok sayıda askeri araç bölgeye intikal etti. Başika'daki askeri hareketliliğin, Türk Birliği'nde yapılan değişimden kaynaklandığı belirtildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani dün İstanbul'da görüşürken, Musul yakınlarında Türk Birliği'nin konuşlu bulunduğu Başika bölgesinde askeri hareketlilik başladı. Erbil ve Musul arasındaki karayolunda Türk askerlerini taşıyan ve zırhlı araçlarında bulunduğu askeri konvoy görüntülenirken, askerlerin Başika bölgesindeki birliğin değişim yapmasından kaynaklandığı bilgisine ulaşıldı.Başika'da konuşlu Türk askerinin varlığı, önce merkezi Bağdat yönetimi ve Türkiye arasında sorun haline gelmişti. Başbakan Binali Yıldırım'ın Bağdat'ta yaptığı ziyaretten sonra Musul'un DEAŞ'tan kurtarılmasından sonra buradaki birliğin durumunun yeniden gözden geçirilmesine karar verilmişti.

Görüntü Dökümü

-----------------------------

-Musul-Erbil yolondaki Türk askeri konvoyu

-Konvoydaki zırhlı araçlar

-Genel görüntü

Haber-Kemera: Ferit ASLAN/DİYARBAKIR,

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226120

===================================================

3)BAKAN SOYLU, ÇANAKKALE'DE 'EVET' OYU İSTEDİ

İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu Çanakkale'de referandumda 'evet' oyu isteyip, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklendi. AK Parti Çanakkale Merkez İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen Barbaros Mahallesi Üye Buluşma Toplantısı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun katılımıyla yapıldı. Salonu dolduranlar ellerindeki Türk bayrakları ve AK Parti flamalarını sallayıp, 'Türkiye için evet, millet İçin evet' diye haykırdı. Bakan Soylu da elindeki türk bayrağını sallayarak salondakilere eşlik etti. AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, AK Parti İstanbul Milletvekili Harun Karaca, AK Parti Çanakkale İl Başkanı Yeşim Karadağ ve belediye başkanlarının da katıldığı toplantıda AK Parti Merkez İlçe Başkanlığı'nın tanıtım filminin gösterimi yapıldı. Toplantıda konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, salondaki ruhun alelade bir parti ruhu, bir siyaset anlayışı olmadığını belirterek, "Bu salondaki ruh 1915'i bütün ama bütün anlayışıyla kucaklayan bir ruhun kendisidir. Zaten burada olması gerekende budur. Çünkü önümüzdeki seçim alelade bir seçim değildir. 1915'de yazılan o kahramanlık destanı nasıl geleceği şekillendirmişse ve biz bugün nasıl hür ve özgür bir şekilde yaşayabiliyorsak, 780 bin kilometrekarede ay yıldızlı bayrağımızı nasıl dalgalandırabiliyorsak yani başımızdaki şu camiden semalara 'Allahuekber' denilen o ezan Muhammedi nasıl ulaşıyor ve o bizim bağımsızlığımızın, özgürlüğümüzün, kardeşliğimizin, tarihimizin ve geleceğimizin teminatı ise bugüne dek inancını, gücünü, kardeşliğini, yeniden hatırlatmış ve dünyaya göstermişse işte bizleri buraya taşıyan anlayışla, aynı ruh, aynı anlayışın kendisidir. Bugün elbette bu ülkenin içinde yaşadığımız meselelere bakarken tarihimiz hep birlikte görmek durumundayız. Şu Çanakkale Boğazı'na 1915'de gelen kara bulutları, o kara zihniyeti, bu ülkenin hatta bu Ortadoğu coğrafyasının her köşesinden gelen şehit ve gazilerimizin gayretleri ile nasıl püskürttüysek bugünde aslında ellerimizden ellerini boğazımızdan hiç çekmeyen bu karanlık zihniyete karşı aynı mücadeleyi şehitlerimizin torunları olarak vermek zorundayız. Biz onları Çanakkale'den kovduk. Ama hani bir deyim vardır ya, 'Kapıdan kovsan bacadan girer' misali, o gün mücadele ettiğimiz zihniyet aradan geçen 102 yıl boyunca asla pes etmemiştir. Hedefleri bu milletin iradesinin iş başına gelmemesini temin etmektir. İşte bunun için yıllardır, 'Ey millet siz bir devlet kurarsanız, iktidar olursunuz. Ama muktedir olamazsınız' diye bir anlayışı sürekli bizim üzerimizde tutmaya çalıştılar. Tek parti döneminde bu milleti vatandaş ve halk diye ayıran bu zihniyettir. Yıllar sonra AK Parti döneminde bu ısrarından vazgeçmeyen, 'Profesörle çobanın oyu bir midir?' diyen zihniyetle aynı zihniyetin ta kendisidir. Menderes döneminde 6-7 Eylül olaylarıyla beraber bu ülkeye fitneyi sokmaya çalışan zihniyette bu zihniyetin ta kendisidir. Aynısını 59 yıl sonra 6-7 Ekim olaylarıyla tekrarlayan zihniyet yine aynı zihniyetin ta kendisidir. Millet iktidarını bu ülkenin gelişmesinin birliğini, kardeşliğini, 'Ezan-ı Muhammedi'yi hazmedemeyip, 27 Mayıs'ta darbe yaptıran zihniyette bu zihniyetin ta kendisidir. Aynısını 15 Temmuz 2016'da tekrarlayan zihniyetle aynı zihniyetin ta kendisidir. 'Birinci boğaz köprüsünden kimse geçmez. Seyhan Barajı'nı köstebekler deler, yıkılır. Hayır, yapmayın' diyen, bu millete zenginliği, özgürlüğü, standardı yüksek bir hayatı çok gören 'Ancak bu milleti biz idare ederiz siz değil. Siz kimsiniz? diye, bize bazen kuru kalabalıklar, düşükler, kuyruklar, köylüler, başı açık, başı örtülü ayırıp, bu ülkeyi birliğini ve beraberliğini bu ülkenin geleceğini engellemeye çalışanlar bu zihniyetin ta kendisidir. Onlar için ilke yok. Onlar için yukarıdan aşağıya maddelere ve sımsıkı sarılmak zorunda oldukları gelenekleri, görenekleri, adetleri yok. Onlar için bir tek şey var. Birilerine yani bu ülkede Çanakkale harbinde, bu ülkenin bağımsızlığını kazanan bu büyük millete başkalarına uşaklık yaparak, zillet içerisinde yaşatmaktır" dedi.

KILIÇDAROĞLU'NA YÜKLENDİ

Muhalefete de yüklenen Bakan Süleyman Soylu, "Diyorlar ki, 'Biz yöneteceğiz.' Hadi, yönetin de görelim bakalım. Milletin oyu olmadan yönet de görelim bakalım. İşte yeni sistemi istememelerin sebebi o. Yeni sistem yüzde 50'nin üzerinde oy alırsan millet sana 5 yıl boyunca sana istikrarlı bir hükümet verecek. O yüzde 50'yi alabilmek içinde geleceksin, ter dökeceksin değil mi? Korkmayacaksın. Güneydoğu'ya gittiğinde 'Aman Türk Bayrağı olmasın sakın' diye oraya talimat verip, PKK'nın tasallutu altında miting yapmayacaksın. Kılıçdaoroğlu, korkarak yüzde 50'ye ulaşmazsın. Gelir, bugün onlarla beraber kol kola girersin. Yüzde 50'ye ulaşamazsın korkusu o. Sen yüzde 25 ile bu ülkeyi idare edeceksin öyle mi? Geçti o günler artık. Öyle bir şey kalmış değil. Bu memlekette bunu bundan sonra da gerçekleştirebilmek mümkün değildir. Efendim diyorlar ki, 'Bu nasıl olacak? Başbakan olmadan, Cumhurbaşkanı ile beraber olmadan böyle bir sistem yürür mü? Tamam razıyız. Aldık, kabul ettik. Sen Kılıçdaoğlu, yanına bir Kılıçdaroğlu daha al beraber gelip başkanlık yapın. Bir muhtar, iki muhtar olarak gelin muhtarlık yapın. Bir Belediye Meclis üyesi, iki Belediye Meclis üyesi. Böyle bir şey mümkün mü? Yani yeni sistemi öyle yerlerden vurmaya çalışıyorlar ki her yer e çare arıyorsun. Her yerde acaba biz bu eski Türkiye'yi nasıl ne şekilde yerinde tutarız. Kılıçdaroğlu, uzaya gitsen de çare yok. Millet kararını verdi"dedi. Bakan Soylu, şöyle devam etti:

"Bir muhalefet milletvekili kalkıp, diyor ki, "İşte o köyde terörle mücadele yapıyorsunuz. O köyde şehit olan evladımızı sormuyor. Gözü terörle mücadele ederken, ilk mücadeleyle karşı karşıya kaldığında karşı taraftan gelen hain kurşunla kör olan Özel Harekatçımızı sormuyor. Daha ötesi var. Daha ötesi Şanlıurfa Viran şehirde oradan çıkıp, o bombayla beraber sadece ve sadece kendisine süt vermek için annesinden izin alan 11 yaşındaki o sabiyi sormuyor. 'Terör ne oldu? O örgütteki adamlar ne oldu?' diye bana onun hesabını soruyor. Sen git onu Kandil'e sor. Bize sorma. Diyor ki 'Ben, Diyarbakır'da baro başkanlığı yaptım. O eski defterlerinin Diyarbakır'da ne olduğunu, Diyarbakırlılar iyi biliyor. Zaten sen doğru düzgün birisi olsaydın. Cumhuriyet Halk Partisi'nden Diyarbakır'da mebus seçilirdin de İstanbul'a gidip de başkasının hakkını almazdın. Senin Diyarbakır'da ne olduğunu, nasıl teröre hizmet ettiğini ve bu ülkede nasıl bir noktaya getirdiğini herkes biliyor. Buradan Kılıçdaroğlu'na çağrım var. Çok net ve açık bir şekilde partinizin içerisinde bulunan bu PKK sempatizanlarına izin vermeyin. Bu millet bunun hesabını sorar."

Referandumun önemine değinen Bakan Soylu, "İşte o 16 Nisan'da evet oyu çıktığı andan itibaren 60 darbesi de tarihin karanlıklarına gömülecek. 71'de, 80'de, 28 Şubat'ta, 27 Nisan'da, gezi olayları da, 17-25'de, 6-7 Ekim'de, 15 Temmuz'un o FETÖ haininin yaptığı da tarihe gömülecek. ve ülkem dolu dizgin yoluna devam edecek" diye konuştu.

Bakan Soylu, konuşmasının sonunda salondakilerden 16 Nisan'daki referandum oylaması için 'evet' oyu sözü aldı. Soylu ardından Bayramiç İlçesine geçti.

BAKAN SOYLU, "DEVLETİMİZ ESKİSİ GİBİ DEĞİL"

AK Parti Çanakkale Merkez İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen Barbaros Mahallesi Üye Buluşma Toplantısı katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, daha sonra Bayramiç İlçesi'ne geçerek Belediye binasının açılışına katıldı. Bayramiç Belediye binasının açılış törenine katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Yıldırım Akbulut Meydanı'nda vatandaşlara seslendi. Depremzedelerin mağduriyetlerinin giderildiğini belirten Bakan Soylu, "Devletimiz eskisi gibi değildir. Öyle 'IMF'nin kapılarına git, emekli maaşları için, 500 milyon dolar için kuyruk bekle, elin boş dönsün' denilen bir devlet değildir. Allah'ımıza şükürler olsun, kim ne söylerse söylesin, bizi ne kadar geri noktaya getirmeye çalışırlarsa çalışsınlar, dün IMF'den borç alan bir Türkiye, bugün dünyanın her noktasında ayakta duran, güçlü, kudretli, özgür ve hür bir Türkiye var. İnşallah bu depremin yaraları da sarılıyor. Valimiz, milletvekillerimiz, AFAD'ımız ellerinden gelen her şeyi yapmaktadır" dedi.

"BİZİM ZALİMLE, ZULÜMLE PROBLEMİMİZ VAR"

İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un Bayramiçli olmasından dolayı ilçenin Türkiye açısından önemli bir yer olduğunu aktaran Bakan Soylu, İstiklal Şairi Ersoy'un "Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişime kalkıp sövemem. Yumuşak başlı isem kim dedi ki uysal koyunum. Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum" dizelerini okuduktan sonra şunlüarı söyledi:

"Bu aziz milletimize en zor zamanında 'korkma' diye seslenen asil bir kahramanımız var. Mehmet Akif Ersoy, Bayramiç'te dünyaya gözlerini açtı. Bu vatan kokusunu, bu vatan sevdasını ilk defa bu topraklardan, bu havadan aldı. Buralardan aldığı aşkla burada başladığı hayatını, bu aziz millete, bu asil millete adadı. Bu rastgele bir şiir değildir. Bu, aslında bu topraklar üzerinde yaşanan bin yıllık mücadeleyi özetleyen bir şiirdir. Bu milletin kapısına, bu Çanakkale'ye neden yedi düvel ordularının dayandığını, neden bu milletin kıyasıya bir mücadeleyle beraber bu vatanı savunduğunu, bu milletin Malazgirt'ten Viyana kapılarına kadar neyin kavgasını verdiğini ve ona birilerinin aslında ne yaptırmak istediğini özetleyen bir şiirdir bu şiir. Akif haklıdır. Bizim zalimle, zulümle problemimiz var. 3,5 milyon insan bombalardan kaçıp kapımıza geldiğinde sırtımızı dönmedik. Bu kapıları onlara kapatmadık. Çünkü bu millet yaşatılmak istenen zillete ne derece karşı koyduğunu, bu Çanakkale'nin her hali, her santimetrekaresi ve Çanakkale'nin bütün Türkiye'ye, bütün dünyaya vermiş olduğu güçle göstermiştir. Biz bunu sadece yapmıyoruz. Osmanlı Rus harbinde, oradan, Kafkasya'dan bir taraftan Tatarlar bir taraftan Kırımlılar, bir taraftan Gürcüler. O bölgede duran insanların tamamı yerlerinden, yurtlarından edildiğinde 'Acaba nereye gideceğiz' diye bir kaygı içinde olmadı. Anadolu onlara bir yuva oldu ve onları kucaklayan aziz bir millet. O tarihten bu tarihe kadar, şükürler olsun ki, birçok sıkıntı, birçok cefa çektik ama bir büyük millet olarak bugüne kadar geldik."

"HÜR İRADEMİZLE TÜRKİYE'Yİ BUGÜNLERE GETİRDİK"

Türkiye'nin cumhuriyetin ilanından sonra birçok kez darbeye maruz kaldığını ifade eden Bakan Soylu, "1960 darbesi yapıldı, 80 yapıldı, 28 Şubat yapıldı, 27 Nisan yapıldı, 15 Temmuz yapıldı, hiçbirisine şiddetle karşı koymadık. Allah'a şükürler olsun, oyla, sandıkla, hür irademizle Türkiye'yi bugünlere getirdik. Bu millet, büyük bir millettir. Bu millet, güçlü bir millettir. Hedefleri olan bir millettir. 15 Temmuz'da bu millet sokaklara çıktı. Sadece 15 Temmuz için çıkmadı. 1960'ta dedelerimiz, anneannelerimiz bir şey söyledi, 'Keşke o adama sahip çıkabilseydik' dedi. Keşke 1960'ta canımız pahasına sokaklara çıkabilseydik de bu milletin adamını asanlara 'Hayır bunu yapamazsınız' deseydik. İşte o günün kahrıyla, o insanların torunlarına anlattıklarıyla, o gün onlar çıkamadı ama torunları Recep Tayyip Erdoğan'ın öyle bir hale getirilmemesi için sokaklarda büyük bir özgürlük mücadelesi verdiler" diye konuştu.

"CUMHURBAŞKANI SİSTEMİ TEK KELİMEYLE MİLLET SİSTEMİDİR"

Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile dönemin Başbakanı Bülent Ecevit arasında yaşananları hatırlatan Bakan Soylu, "Ben o dönemde il başkanıydım. Sonra ne oldu? Kafasına anayasayı yedi. Bu sistem baba ile oğlu karşı karşıya getirir. Bir köyde iki muhtar olmuyor. Ne kadar yetkilerini ayırırsanız ayırın, isterseniz can parçanızı getirin, belli bir müddet sonra şeytanları, generalleri devreye girer. Bırakın başka partilerden olmasını, aynı siyasi partilerde de bu böyledir. Bizim kavgayla uğraşacak zamanımız mı var? Yoksa süratle ileriye gidecek bir hedefimiz mi var? Kim ne derse desin dünyanın en büyük 10 devletinden birisi olacağız. Diyorlar ki ' Parlamento güçlü olmayacak.' Tam tersi parlamento çok güçlü olacak. Yürütme kendi işini yapacak. Cumhurbaşkanı sistemi tek kelimeyle millet sistemidir" dedi.

Konuşmasının ardından Bayramiç Belediye binasının açılışını yapan Bakan Soylu, Mehmet Akif Ersoy'un doğduğu evi ziyaret etti. Bakan Soylu, daha sonra ilçeden ayrıldı.

Görüntü Dökümü

-----------------------------

Bakan Soylu'nun konuşmasından görüntü

Genel ve detay görüntü

---------------

Bakan Süleyman Soylu'nun ilçeye gelişinden görüntü

Bakan Süleyman Soylu'nun konuşmasından görüntü

Belediye binasının açılışından görüntü

Bakan Süleyman Soylu'nun Mehmet Akif Ersoy'un doğduğu evi ziyareti

Genel ve detay görüntü

Haber-Kamera: Burak GEZEN-Fatih DALDAL-Mustafa SUİÇMEZ/ÇANAKKALE,

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226149

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226150

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226157

========================================================

4)BOZDAĞ: KOŞA KOŞA NECMETTİN ERBAKAN HOCAMIZI ANMA TÖRENİNE GİTTİ

ADALET Bakanı Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun merhum eski Başbakan Necmettin Erbakan'ın, anma törenine katılmasını eleştirdi. Bozdağ, "28 Şubat'ın arifesindeyiz. Koşa koşa merhum Necmettin Erbakan hocamızı anma törenine gitti. Neler yaptığınız neler. Nasıl gitti de oraya. Gitmesi iyi bir şey… Vallahi de billahi de eğer Cumhurbaşkanlığı sistemi halk oylamasına gidiyor olmasaydı, Kılıçdaroğlu'nu hiçbir güç oraya götürtüp yan yana oturtamazdı" dedi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Konya'da Sivil Toplum Kuruluşları Platformu tarafından bir otelde düzenlenen '28 Şubat ve Adalet' adlı konferansa katıldı. Bozdağ, Türkiye'de bugüne kadar yaşanan darbelere ve 28 Şubat sürecine değinerek, AK Parti hükümetine kadar hiç bir hükümetin darbeleri önleyici tedbir almadığını söyledi.

"BU DEVLETİN SİGORTASI AZİZ MİLLETİMİZDİR"

16 Nisan'da yapılacak referanduma da değinen Bakan Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun devletin sigortasının Cumhurbaşkanlığı olduğunu yönündeki açıklamasını eleştirdi. Bozdağ, şunları söyledi:

"Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu diyor ya, 'Cumhurbaşkanlığı devletin sigortasıdır'. Devletin sigortası Cumhurbaşkanı olursa yandık. Bir kişi, devletin sigortası olursa yandık. Bu devletin sigortası kimdir biliyor musun Sayın Kılıçdaroğlu, 80 milyon Türk milletidir. Eğer bir devletin sigortasını sadece bir makama, bir kişiye indirgediğinde o makam, o kişi sıkıntı gördüğünde devlette sıkıntıya düşer demektir. Bu devletin sigortası aziz milletimizdir. "

CHP ZİHNİYETİNDE, CUMHURBAŞKANLIĞI, İKTİDAR ORTAĞI OLMA SİGORTASIDIR

CHP'ye yönelik eleştirilerini sürdüren Bozdağ, "Cumhurbaşkanlığı, CHP zihniyetinde, CHP'nin halktan iktidar yetkisini almamış olmasına rağmen sürekli ve değişmez iktidar ortağı olmada hep sigortası olmuştur. Anayasa diyor ki, Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından milletvekilleri arasından atanır. Mevcut sistemde kimin Başbakan olacağı belli değil. En çok oy alan partinin vekil seçilmişse genel başkanı, başbakan olur diye anayasada yazmıyor. En az oy alan partinin milletvekili ise genel başkanı olur diye de yazmıyor. Vekil olacakmış. Nitekim Demirel, Yalım Erez'e verdi. Bir örneğini de yaşandı. Peki, bakan kimden olur. Anayasa yazıyor diyor ki, Başbakan'ın teklifi, Cumhurbaşkanı'nın onayıyla bakan olarak atanır diyor. Başbakan, bakanı görevden alacak. Onu da Anayasa yazıyor. Başbakanı'nın teklifi Cumhurbaşkanı'nın onayıyla görevden alınır diyor. Bunun daha açık bir ifadeyle anlamı, Türkiye'nin bugün ki demokratik sisteminde mevcut anayasa göre Başbakan'ın istediği kişi bakan yapma ya da alma yetkisi bu anayasa yok. Bu anayasa başbakana bu yetkiyi vermiyor" diye konuştu.

SANDIKTAN ÇIKANIN ANKARA'DA ORTAKLARI VAR

Milletin iradesiyle iktidar olan partinin daima Ankara'da bir ortağı olduğunu ifade eden Bozdağ, "Siz getirirdiniz Ak Parti'yi iktidar ettiniz. Sezer, oturuyor yukarıda, Sezer'in istemediği birini biz başbakan yapabildik mi, yapamadık. Demirel ve Özal döneminde de olmadı. İşte sandıktan iktidar yetkisini alamayınca Cumhurbaşkanı nasıl olsa bizim dediğimiz şekilde birisi olacak. Onun vasıtasıyla milletin vermediği iktidara Ankara'da daima ortaklar çıkıyor. Sandıktan çıkanın Ankara'da ortakları var. Buradan iktidarı milletin iradesine göre değil, bu ortakların iradesine göre sevk eden bir anlayış bir güç sahibi oluyor. Bu anlayışı bozan Cumhurbaşkanları oldu mu? Oldu. Özal oldu. Ama ömrü vefa etmedi. Buna yol kazası olarak bakıyorlar. 7 yıl sonra Özal yok, bizim düzenimiz aynen devam edecek diyorlar. Nitekim Demirel geldi, Sezer geldi. Şimdi Tayyip beyi bir başka bir yol kazası olarak görüyorlar" dedi.

ŞİMDİ HERKES TAYYİPÇİ

Yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümeti sisteminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan sonraki dönemin ne olacağı yönünde algı operasyonlarının yapıldığını belirten Bozdağ, şöyle konuştu:

"Şimdi herkes Tayyipçi kesildi. Yeni sistemi Tayyip Erdoğan için istiyorsanız, can kurban ama ondan sonrası diyorlar. Onlar, niçin bunu diyorlar biliyor musunuz? Tayyip Erdoğan neticede fani, bir gün oda aramızdan ayrılacak. Görevi sona erecek, kendi bırakacak veya bırakmadığı Cumhurbaşkanlığı 10 yıl. Bunlar gene dümen bizim olacak diyorlar. Halk sandıkta kime hükümeti verirse versin, biz aradan sonra yeniden düzenimizi kuracağız, yeniden milletten alamadığımız iktidarı Cumhurbaşkanlığıyla ortak olup devam edeceğiz diyorlar. Herkes el birliği ile bu yeni sisteme karşı, el birliğiyle mücadele ediyorlar. Algı oluşturmaya, milleti kandırmaya yönelik propaganda yapıyorlar."

KILIÇDAROĞNU'NUN ERBAKAN'I ANMA TÖRENİNE KATILMASI

CHP'nin anayasa değişikliğini niçin Anayasa Mahkemesi'ne götürmediğini anlatan Bozdağ, "Niye götürmedi, mahkemenin reddedeceğini biliyor. Halkın yanında kötü duruma düşecekti. Kötü duruma düşmeyelim diye. İkincisi de artık kararı halk verecek. Bundan sonra karar verici hakem halk. Bunu gördü, halkın gözüne şirin görünmek için neler yapmaya başladılar. Başörtülü bir hanımefendiye hakaret eden oldu, ona şiddet uyguladı birisi, hemen koşa koşa başörtülünün evine gitti. Bir başkası, AKP demeyelim bundan alınıyorlar, Ak Parti deyin, diyemiyorsanız Adalet ve Kalkınma Partisi deyin, diyorlar. 28 Şubat'ın arifesindeyiz, koşa koşa merhum Necmettin Erbakan hocamızı anma törenine gitti. Neler yaptığınız neler. Nasıl gitti de oraya. Gitmesi iyi bir şey… Vallahi de billahi de eğer Cumhurbaşkanlığı sistemi, halk oylamasına gidiyor olmasaydı Kılıçdaroğlu'nu hiçbir güç oraya götürtüp, yan yana oturtamazdı. Sistemin adı bile yetti. Artık halk karar verecek. Kendi oyu da yetmiyor, yüzde 25-26, yüzde 25'de başkasının oyuna ihtiyaç var. O yüzden kendilerini yenilemeye gittiler. Bu Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin daha şimdiden Türkiye'ye kazandırdığı önemli bir faydadır diye düşünüyorum" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

-----------------------------

-Bakan Bozdağ'dan detay

Bozdağ açıklama

-Genel ve detay

Haber-Kamera: İsmail AKKAYA-Hasan DÖNMEZ/KONYA,

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226163

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226165

27.02.2017 - Haber Kodu : 170227003

27.02.2017 - Haber Kodu : 170227004

27.02.2017 - Haber Kodu : 170227005

===========================================

5)CHP'Lİ BAYKAL, "TEK ADAMA BİR DEVLET EMANET EDİLMEZ"

CUMHURİYET Halk Partisi (CHP) eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, 16 Nisan'da referanduma gidilecek anayasa değişikliğiyle tek adam anayasası getirildiğini söyleyerek, milletin önünde telafisi olmayan bu değişikliği önlemek için bir fırsat olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bu milletin şimdiye kadar ne istediyse verdiğini belirten Baykal, "Demokraside ve çağdaş hukuk devletinde tek adamlık diye bir olay yoktur, olmamalıdır. Beşer şaşar, insanoğlu hata yapar. Tek adama bir devlet emanet edilemez. Kim olursa olsun. 15 yıldır hata üstüne hata yapan birisine devlet kaderini emanet edebilir mi?" dedi.

CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Denizli CHP İl Başkanlığı'nın EGS Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlediği referandum değerlendirme toplantısına katıldı. Toplantıdan önce EGS Fuar Alanı'nda kurulan 13. Ege Tarım Fuarı'nı ziyaret eden ve fuara katılan firmaları ve vatandaşları selamlayan Baykal, daha sonra yaklaşık 1200 kişinin katıldığı EGS Kongre ve Kültür Merkezi'ne geçti. Partililer tarafından coşku içinde, ellerinde Türk bayrakları ve 'hayır' yazılı pankartlarla karşılanan Baykal'dan önce İl Başkanı Teoman Sancar ile Denizli Milletvekilleri Melike Basmacı ve Kazım Arslan kalabalığa seslendi.

Denizli'nin Türkiye'nin iftihar edeceği bir şehir olduğunu söyleyen ve Denizlililere, "hemşehrilerim" diye hitap eden CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, "Seçim yok ama hepimizi harekete geçiren bir zorunluluk ve ihtiyaç var. Kendimi vurdum Anadolu'nun yollarına, kaza köy her yeri gezip dolaşıyorum. Bizi bir araya getiren olay alışılmış bir siyasi parti olayı değildir. Siyasetinde bir zamanı vardır. Hepimiz bir araya gelmek durumundayız. Biz partici kimliğimizle değil, bir vatan olayı dolayısıyla bir aradayız. Söz konusu olan artık Türkiye Cumhuriyeti'dir. Türkiye Cumhuriyeti'ni dimdik ayakta tutmamıza zarar veren her tehlike karşısında kaplan gibi bir arada olacağız. Önümüze birden bir anayasa değişikliği getiriliyor. Türkiye son 15 yılda 17 anayasa değişikliği yaptı. Olması gerektiği gibi uzlaşmayla yaptı. İhtiyaç vardı, doğruydu. Bir sorun tartışma çıktı mı? Şimdi ilk kez bir anayasa değişikliği tasavvuru uzun süre konuşuldu, taslağı birden bire ortaya çıktı. Bir siyasi partinin organlarında konuşuldu mu? Boş kağıdı imzaladılar, üstüne birileri anayasa değişikliğini yazdı. 'Kimler yazdı?' diyoruz. Anayasa değişikliğinin müellifi, yazarı belli değil. Anonim bir anayasa değişikliği. Niye anonim? Utanıyor musunuz bu anayasa değişikliğinden? Bunu hazırlayanlar kimseyi uyandırmadın, tartışmadan, dillendirmeden bu işi olup bittiye getirme kararıyla yola çıktılar" dedi.

"TEK ADAM ANAYASASI GETİRİYORLAR"

Anayasa değişikliğinin Meclis'ten de yangından mal kaçırır gibi geçirildiğini, uygulamasının 2019'da olmasına rağmen acele edildiğini belirten Baykal, "Allah aşkına bu anayasa tartışması nereden çıktı? Neyi halledeceksin, niye değiştireceksin? Türkiye'de anayasal sistemi değiştireceksin. Temelini, özünü, Türkiye Cumhuriyeti'ni 1921 yılından günümüze kadar daima dimdik ayakta tutulmuş temel ilkesini değiştirecekler. Tüm anayasalarda Türkiye Cumhuriyeti milletin egemenliği ve meclisin üstünlüğü ilkesine dayanır. Bizim anayasamızın temelinde kişi egemenliği yoktur. Millet egemenliği söz konusudur. Bu hayatın yaşanan gerçeklerinden kaynaklanan bir sonuçtur. Kimin sözü geçecek,güçlünün mü? Hayır, milletin. Serveti, gücü, inancı, mezhebi ne olursa olsun bütün vatandaşlarımız hepsi aynı şekilde ve eşit olarak bu devletin tümüne sahiptir. Bu anlayışla Türkiye mücadele yaptı, meclis yaptı. Savaşı yöneten bir meclisimiz var. Bu ülkeyi bugüne kadar bu millet yönetti. Bundan sonra da millet yönetecek. Egemenlik milletindir ve millet kimsenin kapıkulu değildir olmayacaktır. Şimdi bir tek adam anayasası getiriyorlar. Hiç uzatmayayım, ben bu işin içinde yıllarca koşmuş birisi olarak kimseye haksızlık yapmadan bu anayasaya tek adam anayasası diyorum. Bu anayasayı savunan bir saygın anayasa profesörü görmedim. Bir tek hukukçu görmedim. İmza veren milletvekilleri arasında anayasa profesörü, meclis başkanlığı yapmış, Adalet Bakanlığı yapmış değerli insanlar var. Ama onlar da biliyorlar ki; bu iş yanlıştır. Bunu söyleyemiyor olabilirler. Bunun telafisi mümkün değil. Şimdi yapılacak yanlışın düzeltilmesi mümkün değildir" dedi.

"MİLLETE SIRTINI DÖNMÜŞ BİR İCRA OLUŞTURULUYOR"

Baykal, seçmenin eline nadiren ülkesini kaderiyle ilgili, bu kadar önemli ve olumsuz sonuçlar doğuracak projeye 'hayır' devamı ahlaki şansı ve fırsatı geldiğini vurgulayarak, "Bu artık bir vatandaşlık, milli bir görev haline gelmiştir. Parti işi ayrı. Türkiye'nin temellerini kimsenin sarsmasına izin veremeyiz. Bu çağda bir şahıs anayasası olur mu? Biz ülkenin kaderi bir kişiye emanet edilir mi?" diye konuştu.

ABD'de başkanlık sistemi olduğunu, ancak denetim mekanizmalarının işlediğini örnekler vererek anlatan Baykal, "Türkiye'de böyle bir durum var mı? Bir mahkeme dur diye bir karar verebilir mi? Hukuktan umut yok, maalesef yok. Siyaset mi frenleyecek. Kendi partisindeki ağırlıklı isimlerin durumu ortada. Bir önceki Başbakan umrede şu anda. Kampanya başlıyor, umrede. Niye acaba? Allah kabul etsin, saygıyla karşılıyorum. Umreye gittiği için de, zamanlamayı tam denk getirdiği için de kutluyorum. Siyaset ne partisinin içinden, ne partisinin dışından yolunu şaşırmış bir başkana 'dur' deme imkanına sahip değil. Bir anlamda Meclis diyebilirdi, meclisin elinden bir çok yetki kaldırıldı. Başbakanlık kaldırıldı: Bakanlar Kurulu kaldırıldı. Biz götürüyoruz, işinize bakın. Üçlü Kararname, Bakanlar Kurulu Kararnamesi hepsi kaldırıldı. Meclisin elinde bakanlar hesap versin deme imkanı var mı? Projelerini anlatsın deme imkanı var mı? Yüzünü göremez, telefonuna çıkması için neden yok milletvekilinin. Milletvekili millet adına orada. Millete sırtını dönmüş bir icra, bir yönetim kurulu oluşturuluyor. Millete sırtını yüzünü Beştepe'ye dönmüş. Bin odalı saraya dönmüş. Türkiye'yi Cumhurbaşkanı olan kişinin uygun gördüğü insanlar, atadığı bakanlar ve danışmanlar. Boşuna mı bin odalı yapıldı o saray. Oraya Türkiye'yi yönetecek kadro taşıyacak" diye konuştu.

"YÜZDE 51, YÜZDE 100'Ü FESHEDEMEZ"

Devletimizin temelinde milli egemenlik anlayışı olduğunu belirten Baykal, "Millet meclisini milletin yüzde 100'ü seçer. Cumhurbaşkanı milletin yüzde 51'idir. Yüzde 51 yüzde 100'ü fes edemez. Yüzde 51 yüzde 100'e üstünlük taslayamaz. Herkes haddini bilecek. Üstün irade millettir. Millet taşeron kullanmıyor, gel bana beş yıllığına yetkiyi devret, senin egemenliğin bende olsun, ben yöneteyim olmaz. Beş yıl değil, beş dakika bile vermeyiz. Egemenlik devredilemez, egemenliğin sahibi millettir. Hiç kendimizi yormayalım, adını koyalım, bu bir tek adam anayasasıdır. Bu anayasa ile içimizden bir kişiye tüm yetkileri vereceğiz. Niye verelim kardeşim. O tek adamsa biz neyiz? Millet ne? Demokraside ve çağdaş hukuk devletinde tek adamlık diye bir olay yoktur, olmamalıdır. Beşer şaşar, insanoğlu hata yapar. Tek adama bir devlet kaderini neden emanet etsin? Kim olursa olsun. 15 yıldır hata üstüne hata yapan birisine devlet kaderini emanet edebilir mi?" dedi.

"ORTADA BİR TEK VESAYET VAR, O DA SENİN VESAYETİN"

Tek adam anayasasının Türkiye Cumhuriyeti'nin ve milletin çıkarlarına tamamen ters olduğunu belirten Baykal, "Türkiye, fareli köyün kavalcısı gibi önünüze biri alsın kavalını, çalarak yürüsün, arkasından sürüye bizler katılalım diyen insanlardan oluşan bir ülke değil. Bu topraklarda 2 bin yıldır egemenliğimizi sürdürmüşüz. Türkiye Cumhuriyeti'ni bu millet kurmuş, bu milletin iradesine herkes saygı gösterecektir. Özellikle devleti yönetenler buna saygı gösterecektir. Burada söz konusu olan milletin geleceği. Size söyleyeceği şudur. Sakın ha devletin tapusunu kaptırmayın. Bir de vesayet rejimini yıkacaklarmış. Ben 15 yıldır bir vesayet rejimine muhatap oldum biliyorum. Bu vesayet rejimi bürokratik vesayet rejimi falan değil. Ne vesayetten konuşuyorsun sen ya. Ordunun Genelkurmay Başkanı'nı sen 5 yıl içerde tutmuşsun. Ne vesayeti. Silahlı Kuvvetler'i perişan etmişsin. Silahlı Kuivvetler'in en değerli evlatlarını oradan oraya atmışsın. Ne vesayeti ya. Senin gözünün içine bakacak müsteşar mı, genel müdür mü var devlette. Ortada bir tek vesayet var. O da senin vesayetin" diye konuştu.

"MHP'YE YÜKLENDİ"

Anayasa değişikliği konusunda ortaya çıkacak iki tehlike konusunda vatandaşları uyaran Baykal, referandumda anayasanın kabulü ile başkanlık rejimi geçilmesi durumunda memurların dikkatli olması gerektiğini söyledi. Yeni anayasada hiçbir açık maddenin olmadığını, aksine her şeyin gizlenerek her maddenin yol altına döşenen mayın gibi yerleştirildiğini ifade eden Baykal, şöyle devam etti:

"Anayasanın 123. Maddesi'nin 3. cümlesine şu da eklenmiş. Oraya bu ifade konularak Cumhurbaşkanına kamu tüzel kişiliği oluşturma, yapma hakkı da teslim edilmiş. Bu anayasa değişikliğine göre Türkiye'de devlet yapısında eyalet yapısını kurmak mümkün müdür değil midir? Bu anayasanın içinde saklı bir düzenleme . Mesala bu gerçekleştirilebilir mi? Şu ana kadar TBMM evet demezse yapılamazdı. Eğer hayır derseniz öyle olmaya da devam edecektir. Ama bu anaya çıkarsa Cumhurbaşkanı tek başına, düzenleme yetkisiyle yapıp ilan edebilecektir. Bu konuda hassa olduğunu söyleyen ve yok hayır böyle bir şey yok diye iddia eden, bu projenin yardımcıları, destekçileri için söylüyorum. Bakın getirdiniz anayasa projesini, 16. maddenin içinde anayasanın 123. maddesine ne eklenmiştir, bir bak. Gizlemişler oraya. Arayıp bulacaksın. Meclisin yetkisine ortak kılıyor tüzel kişilik ihdas etme yetkisine. Canım söz verdi yapmayacak. Olabilir yapmayacaktır belki. Ama bir süre önce bu konudaki düşüncesini herhalde hatırlıyoruz değil mi? Bundan sonra yapmayacağı konusunda kim kefil olacak bize. Yani, Başbakan'ın bozkurt işareti yapmasını yeter derecede bu konuda kefalet diye kabul edenlere selam olsun."

"HAYIR" DALGASI YÜKSELİYOR

Baykal, daha sonra vatandaşlardan referandukmda 'Hayır' oyu vermelerini isteyip, "16 Nisan'da verilecek kararla aynı zamanda 23 Nisan'da TBMM'nin yeniden açılışı gibi etkisizleştirilmek istenen Meclisi biz 23 Nisan ruhuyla yeniden açacaksınız. 29 Ekim'de kurulan Cumhuriyetin içini boşaltma girişimini 16 Nisan'da siz yeniden ayağa kaldıracaksınız. Hep birlikte Türkiyemiz'e 9 Eylül'de İzmir'i kurtarmış gibi bir mutluluğu birlikte bize yaşatacaksınız" dedi. Baykal daha sonra partililerle birlikte İzmir Marşı'nı söyledi.

Görüntü Dökümü

--------------------

Deniz Baykal'ın partililerle İzmir Marşı'nı söylemesinden görüntü

Deniz Başkal'a partililerin sevgi gösterisinde bulunmaları

Genel ve detay görüntüler

Haber: Osman Nuri BOYACI - Kamera: Ramazan ÇETİN / DENİZLİ,

=====================================================

6)CHP'Lİ İNCE: BU TOPRAKLAR BİNALİ YILDIRIM GİBİ BİR SİYASETÇİ GÖRMEDİ

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, "Bu topraklar, Binali Yıldırım gibi bir siyasetçi görmemiştir. Birisi çıkmış 'Ben başbakanlığı kaldırıyorum' diyor, Binali Yıldırım da bunu savunuyor. Yıldırım, kendi kendini imha etmeye hazır, ilginç birisi" dedi. Bursa'da merkez Nilüfer İlçesi Agora Kapalı Pazar Alanı'nda düzenlenen mitinge çok sayıda kişi partili katıldı. Mitingde yaptığı konuşmada, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in, Cumhurbaşkanı yardımcılığına eşi Mehriban Aliyeva'yı getirmesini değerlendiren İnce, "Ne zaman başımız sıkışsa, ne zaman bir kurtuluş mücadelesi veriyor olsak Azerbaycan imdadımıza yetişir. Bakın ne oldu, yine yetişti. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, karısını Cumhurbaşkanı yardımcısı yaptı. Ey aziz Türk milleti, bak Azerbaycan'a, gör gelecekteki halini" dedi.

Başkanlık sistemini de eleştiren Muharrem İnce, Binalı Yıldırım'ın ilginç biri olduğunu söyledi. İnce, "Bu topraklar, 1071 Malazgirt zaferinden itibaren Binali Yıldırım gibi bir siyasetçi görmemiştir. Birisi çıkmış 'Ben başbakanlığı kaldırıyorum' diyor. 'Başbakanın yetkilerini, Cumhurbaşkanı'na veriyorum' diyor. Binali Yıldırım da bunu savunuyor. Yıldırım, kendi kendini imha etmeye hazır, ilginç birisi. 'Bırak bir Ali'yi, bin Ali feda olsun' diyor. Sen babanın dükkanını mı bağışlıyorsun da 'Bin Ali feda olsun' diyorsun" diye konuştu.

'SÜLEYMAN DEMİREL'İN YAPTIĞI KÖPRÜ İLE ÖVÜNÜYORSUN'

İnce, Binali Yıldırım'ın 'Çanakkale geçilebilecek' sözünü de değerlendirerek, şöyle devam etti:

"Çanakkale geçilmez' diyorlar, 'Bakın geçtik' diyor. Onu da yanlış anlamış. 'Çanakkale geçilmez' diye sana demediler Yıldırım. İngilizlere, İtalyanlara dediler. İşte 'düşük profilli Başbakan', tam da böyle bir şey. 2017 yılında halen daha köprü ile övünüyorsun. Biz basıyoruz parayı geçiyoruz köprüden. Sen mi veriyorsun parasını. İnsanlık uzay madenciliği yapıyor, sen hala köprü ile övünüyorsun. 50 sene önce Demirel, Boğaziçi Köprüsü'nü yaptı zaten. Sen Demirel'in köprüsüyle övünüyorsun."

İnce, "Hayırcılara, 'PKK'lısınız, teröristsiniz, FETÖ'cüsünüz' diyorlar. Ben bunları 10 misli ile iade ediyorum kendilerine. Apo seni kandıracak, FETÖ seni kandıracak, Kandil seni kandıracak, Mavi Marmara'dakiler seni kandıracak. Yahu ilkokul mezunu FETO seni kandırıyorsa, Obama sana kim bilir neler yapmıştır" dedi.

Muharrem İnce, Bursa'daki miting öncesi merkez Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'i makamında ziyaret etti.

Görüntü Dökümü

--------------------

-İnce nin konuşması

BURSA/DHA

====================================================

7)MHP'Lİ DEMİREL: EVET KARARIMIZA HERKES SAYGI GÖSTERMELİ

MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel, referandumda parti olarak 'Evet' diyeceklerini belirterek, "Biz parti olarak herkesin kararına saygılıyız. Türk milletini kendi kaderine sahip çıkma hakkına saygı gösteriyoruz ve herkesin de bu saygıyı göstermesini bekliyoruz. Bizim evet kararımıza da herkes saygı göstermeli" dedi.

Eskişehir'de MHP İl binasında basın toplantısı düzenleyen Ruhsar Demirel, partilerinin devletin bekası için her zaman inisiyatif aldığını söyledi. Demirel, "Milliyetçi Hareket Partisi'nin temel prensibi 'Biz muhalefetiz, bardağın boş tarafına bakarız, boş tarafını sürekli konuşuruz ve onu eleştiririz' değil. Milliyetçi Hareket Partisi yapıcı muhalefet, olumlu tarafından bakma felsefesiyle hareket eden bir siyasi partidir. Dolayısıyla muhalefet etmemiz yalnızca eleştirme, eksik arama, olumsuzu konuşma üzerine değildir. Bunu her zaman için böyle yaptık, bundan sonra da böyle yapmaya devam edeceğiz. Milletimizin huzuru, devletimizin bekası için Milliyetçi Hareket Partisi her zaman inisiyatif almıştır, bundan sonra da alacaktır" diye konuştu.

'1923 RUHU'

Türkiye 24 Ağustos'tan buyana Fırat Kalkanı harekatını yürüttüğünü ifade eden Ruhsar Demirel, bu harekatın bir vatan savunması harekatı olduğunu söyledi. Demirel konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Biz kimseyle savaşmıyoruz, Türkiye'nin iç güvenliği için sınır güvenliğini sağlamak adına, vatan savunması adına Fırat Kalkanı harekatını da parti olarak destekliyoruz. Diğer yandan Kıbrıs'ta görüşmeler var ama Ege Denizi çok sıcak. Yunanistan'ın bu fırsatlardan istifade adalarımızla ilgili bir takım tasavvuflar kullanma eğilimleri de var ve aynı zamanda biliyorsunuz ki Yunanistan'la 15 Temmuz'dan sonra da bazı teröristlere kucak açmıştır ve onların iadesini engellemektedir. İşte bu kadar sorunun içinde devlet güçlü olmadığı, seri kararlar alamadığı, yönetiminde fiili ve hukuki karmaşası sürdüğü müddetçe Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923 ruhu ile devam etmesi mümkün görünmemektedir."

'REFERANDUMUN YENİ BİR KUTUPLAŞMA SEBEBİ OLMASINI KABUL ETMİYORUZ'

Anayasa değişiklik taslağı teklifinin genel başkanları Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla mecliste dillendirildiğini, 'Anayasa öneriniz varsa getirin' denildiğini anlatan Ruhsar Demirel şöyle devam etti:

"Bu anayasa teklifini hazırlayan Adalet ve Kalkınma Partisi ile partimiz arasında bir uzlaşma, bir görüşme silsilesi yaşanmış, kurulan komisyon teklifi değerlendirmiş. Partimiz için uygun olan kısımlarını genel başkanımızla değerlendirilen metinde onay verilmiş ve sonra biliyorsunuz mecliste oylama yapılmış ve bir referandum eşliğinde oylama çıkmıştır. Sonuç olarak hükümetin sistemi değiştirmek için bu referandumda vatandaşımıza gidiliyor. Referandumun bir yeni kutuplaşma sebebi olmasına Milliyetçi Hareket Partisi olarak kesinlikle kabul etmiyoruz. Bu toplumda referandum yalnızca halkın kararının ne olduğunun ortaya çıkması için yapılmaktadır. Bunun bir cepheleşmeye, bir kutuplaşmaya sebep olması parti olarak kesinlikle istemediğimiz ve kabul etmeyeceğimiz bir şeydir."

'HERKESİN KARARINA SAYGILIYIZ'

MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar 16 Nisan'daki referandumda evet diyeceklerini belirtti. Demirel şöyle konuştu:

"Biz parti olarak herkesin kararına saygılıyız. Türk milletini kendi kaderine sahip çıkma hakkına saygı gösteriyoruz ve herkesin de bu saygıyı göstermesini bekliyoruz. Bizim evet kararımıza da herkes saygı göstermeli. Biz parti olarak evet diyeceğimizi söylüyoruz, bunu sebepleriyle birlikte de savunuyoruz. Bizim bu ülke için yeminimiz vardır ve vazgeçemeyiz. Bu nedenle de 16 Nisan'da Milliyetçi Hareket Partisi olarak evet diyoruz. Bizim devletimizin şahsi ve bir partiyi içermeyen bir evet olduğunu söyleyerek evet biz bu bütün maddelere evet diyoruz. Bizim bu ülke için bir yeminimiz vardır ve bu yeminin bir gereği olarak biz 16 Nisan'da millet için evet diyeceğiz, devlet için evet diyeceğiz, cumhuriyet için evet diyeceğiz, Türklüğün bekası için ve elbette Türkiye için Türk milleti için evet diyeceğiz."

Görüntü Dökümü

-----------------------------

-Ruhsar Demirel'in konuşması

Haber-Kamera: Eyüp KELEBEK-ESKİŞEHİR,

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226132

==============================

8)İHH BAŞKANI YILDIRIM: 15 TEMMUZ GECESİ İSRAİL SOKAKLARINDA 'ERDOĞAN REJİMİ DÜŞÜYOR' DİYE SEVİNÇ ÇIĞLIKLARI ATILDI

İNSAN Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Genel Başkanı Bülent Yıldırım, 15 Temmuz'u Amerikalıların değil asıl İsraillilerin yaptığını belirterek, "15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımızın uçağının rotasını söyleyen site bir Amerika sitesidir. Ama ondan önce İsraillilerin sitesinde vardı. O gece İsrail sokakları doldu, 'Erdoğan rejimi düşüyor' diye sevinç çığlıkları attılar" dedi.

Bülent Yıldırım, İHH Zonguldak Şubesi tarafından Genel Maden İşçileri Sendikası'nda düzenlenen 'Suriye özelinde ümmet çağrısı' konulu konferansta yaptığı konuşmasında, dünyada meydana gelen savaşlarda yaşamını yitiren tarafın Müslümanlar, öldüren tarafın Haçlılar, Siyonistler, Budistler ve iş birlikçileri olduğunu söyledi. Yıldırım, şöyle dedi:  "Dünyada Hıristiyan'ın, Hıristiyan'la savaştığını gördünüz mü? Hıristiyan'ın, Yahudi'yle savaştığını gördünüz mü? Bütün hepsi birleşmiş, Müslümanları öldürüyor. Aslında 1'inci Dünya Savaşı bitmemiş bir savaştır. Ara verilmiş bir savaştır. Şimdi tekrar başlatıldı, buna 3'üncü Dünya Savaşı diyorlar ama bize göre 1'inci Dünya Savaşı'nın devamıdır. İşte bu dönemde Müslümanlar öncelikle neyle karşı karşıya kaldıklarını fark etmeliler. Emperyalizm ve Siyonizm birlikte hareket ederek bütün Müslüman toprakları tek tek yok etmeyi planlıyorlar. Bu planlama içerisinde 'sıra herkese gelecek' diye kararlılığını ortaya koymuşlar."

Dünyayı İsrail'in yönettiğini, dünyayı kimin yönettiğini anlamak için de Kudüs'e bakmaları gerektiğini belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

"Tarihte Kudüs bizimdi, Osmanlı yönetiyordu. Hıristiyanların yönettiği dönemde Kudüs Hıristiyanların oldu. Yahudilerin yönettiği dönemde Kudüs Yahudilerin oldu. Dünyada Doğu Türkistan'dan tutun Sırbistan'a kadar yapılan zulümlerin hepsinde Kudüs'ü işgal eden ve yönetenlerin payı vardır. Kudüs'te özgürce namaz kıldığımız gün yine Osmanlı dönemindeki kadar en az, inşallah daha fazla olacak dünyaya adaletin geldiğini göreceğiz. Şu anda Mescidi Aksa'nın içini dışını oyuyorlar, niçin, 'Kudüs başkent ilan edilsin' diye. Şu anda Kudüs'ü başkent ilan etme kararı aldılar, Netanyahu. Tramp ona destek veriyor, Putin'de el altından destek veriyor. Bütün hepsi birleşti. İnşallah biz Kudüs'te özgürce namaz kılacağız. Birgün Allah onu bize nasip edecek. Dünyada 7 milyar insanın mutluluğunu düşünüyorsak huzurunu düşünüyorsak, Kudüs'ü yeniden almak mecburiyetindeyiz."

15 Temmuz'da da İstanbul'u düşürmek istediklerini vurgulayan Yıldırım, şunları söyledi:

"15 Temmuz ümmetin nefes borusunu kesmek için yapıldı. İstanbul sembolik olarak ümmetin akıl ortaya koyabileceği yerdir. 15 Temmuz'da o yüzden saldırdılar. Tanklarla, toplarla, uçaklarla saldırdılar. Aynı Mavi Marmara dönemi gibiydi. Suriye'de şuana kadar 1 milyon insan katledildi. Hapishanede 500 bin kadar insan kayıp. 6 yıl sonra antlaşma sağlandı ama ne açık söyleyeyim İsrail'e güvenilmez. İsrail bu antlaşmaların hepsine ihanet edecek ve ediyor. 15 Temmuz'u asıl İsrail yaptı, Amerika filan değil. 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımızın uçağının rotasını söyleyen site bir Amerika sitesidir. Ama ondan önce İsraillilerin sitesinde vardı. O gece İsrail sokakları doldu, 'Erdoğan rejimi düşüyor' diye sevinç çığlıkları attılar. Darbe girişiminden önce Gazze semaları İsrail uçakları ve insansız hava araçlarıyla dolduruldu. 15 Temmuz gecesi bana Filistinlilerin söylediği İbranice telsiz konuşmalarından yakaladıkları 'Erdoğan düştüğünde vuracaksınız?' 15 Temmuz gecesi başarılı olmuş olsaydı Gazze'yi kan gölüne çevireceklerdi."

Görüntü Dökümü

-----------------------------

-Salondaki kalabalık

-Sinevizyon gösterimi

-Bülent Yıldırım'ın konuşması

Haber-Kamera: Durmuş SEVİNDİK/ZONGULDAK,

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226159

====================================================

9)ERCİYES DAĞI'NDA MAHSUR KALAN GENÇ 6 SAATTE KURTARILDI

KAYSERİ'de, Erciyes Dağı yakınlarında bulunan bir vadide gezintiye çıkan 19 yaşındaki Orhan Karagöz mahsur kaldı. Karagöz, UMKE ve AFAD ekipleri tarafından yapılan ve yaklaşık 6 saat süren çalışmanın ardından kurtarıldı.

Olay 19.00 sıralarında Erciyes Dağına yakın bir vadide yaşandı. Tek başına gezintiye çıkan Orhan Karagöz, bulunduğu yerde mahsur kaldı. Uçurum nedeniyle tırmanış yapamayan Karagöz, durumu 155 ve 112 ekiplerine bildirdi. İhbar sonrası olay yerine gelen UMKE ve AFAD ekipleri kurtarma çalışması başlattı. Yaklaşık 6 saat süren çalışmanın ardından Orhan Karagöz, bulunduğu yerden kurtarıldı. Karagöz, görevli ekiplere teşekkür etti. Sağlık durumu iyi olan Karagöz, kontrol amaçlı ambulansla hastaneye götürüldü.

Görüntü Dökümü

----------------------------

-Ekipler tarafından yapılan çalışma

-Orhan Karagöz'ün kurtarılışı

-Genel detaylar

Haber-Kamera: Olcay DÜZGÜN/KAYSERİ,

27.02.2017 - Haber Kodu : 170227006

==================================================

10)KEÇİLER KAYALIKLARDA MAHSUR KALDI

KARABÜK'ün Salmanlar Köyü'nde yamaçtaki kayalıklarda iki gündür mahsur kalan keçileri kurtarmak için İl Afet Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) ekibi tarafından başlatılan çalışmalarda hayvanlardan biri kurtarılırken havanın kararması nedeniyle çalışmalara ara verildi. Köyde hayvancılıkla uğraşan Sebahattin Yorulmaz'ın iki gün önce sürüden ayrıldığı 16 keçisi yamaçtaki kayalıklarda mahsur kaldı. Sebahattin Yorulmaz ile oğlu Sezai Yorulmaz'ın kurtarmaya çalıştığı keçilerden ikisi yamaçlardan düştü. Keçilerden biri telef olurken ayağı kırılan diğer hayvan ise kesildi. Köylülerin ihbarı üzerine olay yerine gelen AFAD ekipleri keçileri kurtarmak için çalışma başlattı. AFAD ekibi halatlarla ulaştığı keçilerden birini kurtardı. Keçileri kurtarmak için kayalıkların üzerine tahta merdiven kuruldu. Havanın kararması nedeniyle AFAD ekipleri tarafından çalışmalara ara verildi.

Kurtarma çalışmalarının bugün tekrar başlayacağını belirten AFAD İl Müdürü Gazanfer Erbay, "Amacımız keçileri kurtarmak. Mal sahibi keçilerin zor durumda kaldığında kendilerini uçuruma bıraktığını, karanlıkta psikolojilerinin bozulduğunu söyleyip çalışmaların yarın gündüz saatlerinde devam etmesini istedi. Burada malzemelerimizi bırakıp yarın sabah keçileri kurtarmaya çalışacağız. Öyle veya böyle bu hayvanları buradan kurtaracağız" dedi.

Görüntü Dökümü

--------------------------

-Mahsur kalan keçiler

-AFAD ekibinin iple keçilerin yanına çıkması

-AFAD ekibinin bir keçiyi aşağıya indirmesi

-Kurtarılan keçi

-Yamaçtan bir keçinin aşağıya düşme anı

-Köylüler ve AFAD ekiplerinin çalışmaları

-Merdivenlerin üzerine tahtalar yerleştirilerek oluşturulan köprüden keçilerin aşağıya indirilmesi için uğraşılması

-Sezai Yorulmaz'ın kestiği keçiyi omuzunda taşıması

-AFAD İl Müdürü Gazanfer Erbay'ın açıklaması

Haber-Kamera: Bülent DİKTEPE/KARABÜK,

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226154

=======================================================

11)KUYAYA DÜŞEN 300 KİLOLUK İNEK, 5.5 SAATTE KURTARILDI

BODRUM'da su kuyusuna düşen 300 kilo ağırlığındaki inek, Bodrum Arama Kurtarma Derneği (AKUT) ve itfaiye ekipleri tarafından 5.5 saatlik çaba sonucunda güçlükle kurtarıldı.

Bodrum'un Bitez Mahallesi'nde yaşayan 82 yaşındaki, 3 çocuk, 5 torun sahibi Kadir Çakır, dün sabah saatlerinde ineklerini otlatmak için tarlaya götürmek üzere yola çıktı. Sürüden kaçan, iki yaşındaki 'Zeyno' isimli 300 kilogram ağırlığındaki inek, girdiği yol kenarında bin mandalina bahçesindeki su kuyusuna düştü. Komşularının durumu bildirmesi üzerine durumdan haberdar olan Çakır, ineğini kurtarmak için Bodrum Arama Kurtarma Derneği (AKUT) ve itfaiyeder yardım istedi. Bodrum AKUT lideri Saadettin Uslu, beraberindeki 8 AKUT gönüllüsü ile 7 itfaiye eri Zeyno'yu içinde 1.5 metre derinliğinde su bulunan 14 metrelik kuyudan kurtarmak için seferber oldu. Halatlara bağlanan inek, vinç yardımıyla 5.5 saatlik bir çaba sonucunda güçlükle kuyudan çıkartıldı. Veteriner kontrolünden geçirilen ve sağlık durumu iyi olduğu belirlenen inek özgürlüğüne kavuşunca etrafta koşturmaya başlaması çevredekilerin, "Burası İspanya'ya döndü" esprilerine neden oldu. Zeyno, daha sonar sürüdeki diğer ineklerin yanına ahırına götürüldü.

İneğinin kurtarılmasının sevincini yaşayan Kadir Çakır, "Kilosunun ağır olması ve ineğin heyecanlanması nedeniyle kuyudan çıkartılması zor oldu. Ancak, yine de ekipler, kurtarmayı başardı. Kendilerine teşekkür ediyorum" dedi. AKUT Bodum Lideri Saadettin Uslu ise "Şimdiye kadar onlarca canlı kurtardık. Ancak, çok kuvvetli ve genç hayvan olduğu için ineği kurtarmak zor bir operasyon oldu. Neyse ki zorda olsa hayvanı kurtardık" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

------------------------------

-Kuyunun içindeki ineğin görüntüsü

-Kuyuya inen AKUT üyeleri ineği halatla bağlanması

-İnek kurtarılmadan önce sahibi ile olayın meydana gelmesini anlatan röp.

-İneğin kurtarılması

-İneğin sahibi Kadir Çakır ile röp.

-Bodrum AKUT Ekibi Lideri Sadetti Uslu ile röp.

-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Yaşar ANTER/BODRUM(Muğla),

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226129

=========================================

12)EŞİNİ ALMAYA GİDERKEN KAZADA YAŞAMINI YİTİRDİ

ANTALYA'nın Serik İlçesi'nde 40 yaşındaki Ramazan Karataş eşini almaya gittiği otomobille kaza yaptı. Kamyonetle kafa kafaya çarpışan otomobilde sıkışan Karataş kurtarılamadı.

Aksu İlçesi'ne bağlı Solaklı Mahallesi'nde oturan Ramazan Karataş, Serik'e ailesini ziyarete giden eşini almak için 07 YT 466 plakalı otomobiliyle yola çıktı. Karataş'ın kullandığı otomobil dün akşam saat 19.30 sıralarında Abdurrahmanlar Mahallesi'nde karşı yönden gelen Mehmet A.'nın kullandığı domates yüklü 07 D 8705 plakalı kamyonetle kafa kafaya çarpıştı. Otomobilde sıkışan Ramazan Karataş ağır yaralanırken, kamyoneti bırakan diğer sürücüsü ise olay yerinden uzaklaştı. Çevredekilerin ihbarı üzerine gelen itfaiye ve sağlık ekiplerinin araçtan çıkardığı Karataş, müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Savcının incelemesinin ardından Ramazan Karataş'ın cenazesi otopsi için Serik Devlet Hastanesi morguna konuldu.Kamyonet sürücüsü Mehmet A. ise bir süre sonra jandarmaya teslim oldu. Mehmet A.'nın işlemlerinin sürdüğü belirtildi.

Görüntü Dökümü

------------------------------

Olay yerinden detay görüntüler

Ölen şahsın opak fotosu

Haber-Kamera: Namık Kemal KILINÇ/SERİK(Antalya),

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226156

=================================================

13)VİRANŞEHİR'DE ARAZİ KAVGASI: 5 YARALI

ŞANLIURFA'nın Viranşehir İlçesi'nde akraba iki aile arasında arazi anlaşmazlığı nedeniyle çıkan, taş, sopa ve tüfek de kullanılan kavgada 5 kişi yaralandı.

Kavga, dün akşam saatlerinde Uğurlu Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, arazi anlaşmazlığı yüzünden aralarında husumet bulunan birbirleriyle akraba iki aile arasında çıkan tartışma, diğer aile bireylerinin de katılmasıyla kısa sürede taş, sopa ve pompalı tüfeklerin de kullanıldığı kavgaya dönüştü. Kavgada kim tarafından ateşlendiği bilinmeyen tüfekten çıkan saçmalara hedef olan 4'ü kadın 5 kişi yaralandı.

İhbar üzerine olay yerine giden jandarma ekiplerinin müdahalesiyle sonlandırılan kavgada yaralanan 5 kişi, sağlık görevlileri tarafından ambulanslarla Viranşehir Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Acil serviste tedaviye alınan yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi. Olay yerinde ve hastanede güvenlik önlemi alan jandarmalar, tüfeği ateşleyen kişinin kimliğinin belirlenerek yakalanması için çalışma başlattı.

Görüntü Dökümü

------------------------------

Acil servis önünde toplanan kalabalık

Güvenlik güçlerinin önlem alması

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mustafa MERT/ŞANLIURFA,

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226140

====================================================

14)BİRECİK'TE SİLAHLI KAVGADA ÖLEN ANNE VE OĞLU TOPRAĞA VERİLDİ

ŞANLIURFA'nın Birecik İlçesi'nde, iki grup arasında önceki gece çıkan kavgada yaşamını yitiren 3 kişiden 54 yaşındaki Hatice Akbaş ile oğlu 23 yaşındaki İbrahim Akbaş'ın cenazeleri toprağa verildi.

İlçeye bağlı Mezra Mahallesi'nde önceki gece geç saatlerinde çıkan silahlı kavgada açılan ateş sonucu hayatını kaybeden Hatice Akbaş ile oğlu Halil Akbaş ve yakınları Halil Begit'in cenazeleri, Adana Adli Tıp Kurumu morgunda yapılan otopsilerin ardından yakınlarına teslim edildi. Birecik'e getirilen 3 kişiden anne ve oğlu için Mezra Mahallesi'nde cenaze töreni düzenlendi. Anne ve oğlunun cenazeleri, burada kıldırılan cenaze namazlarının ardından toprağa verildi.

Cenaze töreni sırasında jandarma tarafından, mezarlıkta ve mahallede güvenlik önlemi aldı. Kavgada hayatını kaybeden Halil Begit'in cenazesinin ise bugün Karşıyaka Mahallesi'nde toprağa verileceği belirtildi.

Görüntü Dökümü

-----------------------------

Cenaze aracının gelişi

Mezarlıkta güvenlik önlemi alan jandarma ekipleri

Üst araması yapan ekipler

Cenazelerinin gelişi sırasında gözyaşlarına boğulanlar

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: ŞANLIURFA,

26.02.2017 - Haber Kodu : 17022616

=============================

15)ADANA'DA 3 OTOMOBİL KUNDAKLANDI

ADANA'da kimliği belirsiz kişi ya da kişiler, aynı sokakta park edilen 3 otomobili kundakladı.

Olay, dün gece saat 23.30 sıralarında merkez Seyhan İlçesi Yenibey Mahallesi 18071 Sokak'ta meydana geldi. İddiaya göre, kimlikleri tespit edilemeyen kişi ya da kişiler, sokakta park halindeki 01 T 2389 plakalı ticari taksi, 01 CMR 75 plakalı hafif ticari araç ve 01 HN 350 plakalı otomobilin üzerine yanıcı madde döküp, ateşe verdi. Sokaktan gelen sesleri duyup dışarı çıkan araç sahipleri, otomobillerinin yandığını gördü. Bunun üzerine polise ve itfaiyeye haber veren araç sahipleri, daha sonra kovalar ve hortumlarla araçlarını söndürmeye çalıştı. Sevk edilen itfaiye ekipleri araçları söndürürken, motor kısımları yanan araçlar kullanılamaz hale geldi. Otomobillerde inceleme yapan polisler, şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı.

Görüntü Dökümü

------------------------------

Kundaklanan araçlar

Bir kadının 'ne istediler bizim arabalardan' demesi

Araçların kırılmış ön camı

Araçların yanan kısımları

İtfaiye ekiplerinin çalışması

Çevredeki vatandaşlar

Polislerin araçları incelemesi

Haber-Kamera: Ahmet ÖZMEN/ADANA,

27.02.2017 - Haber Kodu : 170227008

====================================

16)AMATÖR MAÇ SONRASI BIÇAKLI KAVGA: 1 YARALI

KONYA'da Süper Amatör Ligi'nde mücadele eden Kadınhanı Belediyespor ile Ereğlispor maçı sonrası çıkan olaylarda bir taraftar bıçakla yaralandı.

Konya Süper Amatör Ligi'nde Kadınhanı İlçesi 15 Temmuz Şehitler Stadı'nda karşılaşan Kadınhanı Belediyespor- Ereğlispor 2-2 berabere kaldı. Karşılaşmanın son bölümlerinde iki takım taraftarı arasında yükselen gerginlik, maç sonu kavgaya dönüştü. Bu sırada taraftar arasındaki stat dışında meydana çıkan kavgada Kadınhanı Belediyespor taraftarı 21 yaşındaki Muhammet Turgut bıçakla yaralandı. Yaralı Turgut, ambulansla Kadınhanı Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Olaya karıştığı ileri sürülen 2 kişi de gözaltına alındı.

Görüntü Dökümü

-----------------------------

Hakemlerin içeri alınması

Stat dışı taşkınlık

Haber-Kamera: KONYA-KADINHANI,(DHA )

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226130

===================================

17)ADIYAMAN'DA AMATÖR MAÇTA ARBEDE

ADIYAMAN'da Bölgesel Amatör Lig 2'nci Grup'ta oynanan Adıyamanspor 1954-Araban Belediyespor maçında arbede çıktı. Polisin biber gazı ile müdahale ettiği olaylarda 2 kişi gazdan etkilendi, 2 kişi de gözaltına alındı.

Adıyaman Atatürk Stadyumunda oynan maçta Araban Belediyespor maçın sonlarına doğru 3-1 galipken, maçta hakemin verdiği kararları beğenmeyen Adıyamansporlu oyuncularla hakem arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine her 2 takımın tüm oyunları sahaya indi. Bu esnada bir grup taraftar türbinden sahaya atladı. Kendi futbolcularına ve diğer takımın oyuncuları ile hakeme hakaret eden taraftarları polis ekipleri sahadan dışarı çıkarttı. Bu sırada soyunma odasına giden hakemler, maça geri dönmedi. Taraftarlar, daha sonra stadyum önündeki Araban Belediyespor otobüsünün ve bir otomobilin camlarını kırdılar. Polis ekipleri biber gazı ile taraftarlara müdahale etti. Olaylarda biber gazından etkilenen 2 kişiye olay yerinde bekletilen ambulansta müdahale edildi. Olaylarla ilgili 2 taraftarın gözaltına alındığı öğrenildi.

Görüntü Dökümü

-----------------------------

Futbolcular

Taraftarın sahaya inmesi

Polislerin önlem alması

Polisin taraftara biber gazı sıkması

Arbede yaşanması

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: ADIYAMAN,

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226151

==============================

18)MİNİK EGE, MAÇ BAŞLARKEN SAHAYA GİRİP BABASINA KOŞTU

KÜTAHYA'nın Tavşanlı İlçesinde 5 yaşındaki Ege Dolaşkan, 2'nci Amatör Küme'de mücadele eden Yaylacıkspor- Başköyspor karşılaşması başlarken saha içerisine girip futbolcu babasının yanına koştu. Ege'yi Yaylacıksporlu babası Hüseyin Dolaşkan kucağına alarak sahadan çıkardı.

Tavşanlı İlçesi Karakova Sentetik Saha'da 2'ci Amatör Küme takımlarından Yaylacıkspor ile Başköyspor karşı karşıya geldi. Orta hakem Bayram Mehmet İça'nın yönettiği, yardımcılığını da Harun Türkmen ile Can Tezer'in yaptığı karşılaşma başlayacağı sırada sahaya Yaylacıksporlu Hüseyin Dolaşkan'ın küçük oğlu Ege girdi. Hakemlerin dışarı çıkması için uyardığı Ege koşarak orta sahada bulunan babasının yanına gitti. Baba Hüseyin Dolaşkan çocuğunu kucaklayarak bir yakınına verdi. Küçük Eğe'nin sahadan çıkarılmasının ardından hakemler karşılaşmayı başlattı.

Ege de bir süre tel örgülerin arkasında daha sonra da tribünlere oturarak babasının oynadığı maçı izledi. Karşılaşma, Başköyspor'un 2-1 galibiyeti ile bitti.

Görüntü Dökümü

------------------------------

-Sahaya çıkan futbolcu ve hakemlerin görüntü,

-Hakemin iki takımın kaptanına kale ve top seçimini belirletmesi,

-Başlama düdüğü çalınacağı sırada minik Ege'nin sahaya girmesi,

-Hakemin çocuğa dışarı çıkması için uyarıda bulunması,

-Çocuğun koşarak ortaya sahaya gitmesi,

-Babanın takım arkadaşlarının çocuğa doğru koşmaları,

-Babanın çocuğunu alıp sahadan çıkartması,

-Maçtan görüntü,

-Maç sonu yaşanan kısa gerginlikten,

-İki takımın yöneticilerinin tokalaşması,

Haber-Kamera: Tuna İŞLEYEN/TAVŞANLI-Kütahya,

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226135

===============================

19)MARKETTEKİ HIRSIZLIK KAMERADA, 3 KİŞİ TUTUKLANDI

ADIYAMAN'ın Kahta İlçesi'nde, bir marketteki hırsızlık anları, güvenlik kameraları tarafından kaydedildi. Market ile birlikte toplam 6 ayrı hırsızlık olayına karıştıkları gerekçesiyle Samsat İlçesi'nde gözaltına alınan 4 şüpheliden 3'ü tutuklandı.

Kahta İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Cumhuriyet Mahallesi'ndeki bir marketten sigara, bilgisayar ve 450 lira para çalınmasıyla ilgili çalışma başlattı. Güvenlik kameralarından kimlikleri belirlenen A.D., F.A., B.K. ve İ.D. isimli şüpheliler polisler tarafından takibe alındı. Şüpheliler, çaldıkları motosikleti Samsat İlçesi'nde satmaya çalışırken suçüstü yakalanarak gözaltına alındı. Yapılan soruşturmada şüphelilerin Girne, Hürriyet ve Fatih mahallelerindeki 5 ayrı hırsızlık olayının daha failleri oldukları belirlendi.

Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden F.A., B.K. ve İ.D. çıkarıldıkları mahkemece tutuklanırken, 16 yaşındaki A.D. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Güvenlik kamerası görüntülerinde şüphelilerin, markette hırsızlık yapmaları görülüyor.

Görüntü Dökümü

-----------------------------

Güvenlik kamerası

Hırsızlık anı

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Haci BOZKURT/ADIYAMAN,

26.02.2017 - Haber Kodu : 170226145

================================

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Cumhuriyet Halk Partisi Ruhsar Demirel Deniz Baykal Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title