Haberler

Dha Yurt Bülteni-5

Abone Ol

1)DİYARBAKIR'DA SUİKAST YAPMAK İÇİN KEŞİF YAPAN BİR TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİDİYARBAKIR'da belediye başkanlıklarına kayyum olarak atanan vali yardımcısı, kaymakam ve siyasi parti temsilcilerine suikast yapmak amacıyla çeşitli tarihlerde keşif yaptığı tespit edilen bir terörist, dün...

1)DİYARBAKIR'DA SUİKAST YAPMAK İÇİN KEŞİF YAPAN BİR TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ

DİYARBAKIR'da belediye başkanlıklarına kayyum olarak atanan vali yardımcısı, kaymakam ve siyasi parti temsilcilerine suikast yapmak amacıyla çeşitli tarihlerde keşif yaptığı tespit edilen bir terörist, dün akşam güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada etkisiz hale getirildi.Merkez Kayapınar İlçesi'ndeki bir evde kaldığı belirlenen Ş.T. adlı teröristin, belediye başkanlıklarına kayyum olarak atanan vali yardımcıları, kaymakamlar ve siyasi parti temsilcilerine yönelik suikast yapmak için çeşitli tarihlerde keşif yaptığı yönündeki istihbarat üzerine polis harekete geçti. Kayapanır'da kaldığı eve geldiği bilgisinin alınması üzerine Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, söz konusu adrese gece saat 03.00'da operasyon düzenledi. Polisin teslim ol çağrılarına ateşle karşılık vermesi üzerine kısa süreli çatışma çıktı. Güvenlik güçleriyle çatışmaya giren Ş.T.'nin etkisiz hale getirilmesinin ardından polis, söz konusu evde araştırma ve inceleme başlattı. Polisin evde yaptığı incelemede, söz konusu suikastlerde kulanacağı değerlendirilen suikast silahı ile sahte bir kimlik bulundu. Polis, bu kişinin bağlantılı olduğu kişileri bulmak amacıyla başlattığı çalışma devam ediyor.

DİYARBAKIR/DHA

==============================================

2)DEFİNECİLERİN ÖLDÜRDÜĞÜ POLİS EŞİNİN ŞEHİT SAYILMASINI İSTEDİ

MERSİN'in Tarsus İlçesi'nde 4 yıl önce, 'Silahla şaka yaparken öldürüldüğü' belirtilen polis memuru Mithat Erdal'ın eşi Sibel Ertürk, eşinin define avcılarının içine 'görevli' olarak sızdığını, kimliği ortaya çıkınca da infaz edildiğini iddia ederek 'şehit' sayılmasını istedi. 4 yıl önce silahla şaka yaparken öldürüldüğü ileri sürülen polis memuru Mithat Erdal'ın cinaayet sanığı Hüseyin Yasak, yargılandığı Tarsus 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nce 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Eşinin, o dönem Tarsus Emniyet Müdürü olan ve FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Yaşar Aksoy tarafından görevlendirildiğini ve define avcılarını yakalamak için içlerine sızdığını ileri süren 2 çocuk annesi Sibel Erdal, kimliği ortaya çıkınca da çete tarafından infaz edildiğini iddia etti.

ESRARENGİZ KAZI İLE BAĞLANTILI

O dönem araştırılan define soruşturmasının bugün Tarsus 82 Evler Mahallesi'nde, gecekondu türündeki bir evde Özel Harekat polisleri gözetiminde sürdürülen esrarengiz kazıyla bağlantılı olduğunu da savunan Sibel Erdal şöyle dedi:

"Şakalaşırken vurulduğu kayıtlara geçince, şehit sayılmadı. Cinayet sanığı 25 yıl hapis cezasına çarptırılıp dosya kapatıldı. Oysa, eski müdür Yaşar Aksoy'un bilgisi dahilinde define avcılarının içine sızmıştı. Kimliği deşifre olunca infaz edildi. Definecilerle yaptığı onlarca telefon konuşması ortaya çıktı. Polis olduğu öğrenilince susturulan eşime şehitlik hakkının teslim edilmesini istiyoruz."

EŞİM BANA HERŞEYİ ANLATIYORDU

Eşinin, şu an devam eden kazının yapıldığı ev ile ilgili define konusunun içerisinde olduğunu kendisine anlattığını kaydeden Sibel Erdal şöyle devam etti:

"Eşim bana her şeyi anlatıyordu. Hatta en son vurulmadan bir kaç gün önce kaçak kazıyla ilgili şüpheliler tutuklandığında, Yaşar Aksoy makamına çağırıp kaçakçılık amiri ile görüşmesini istemişti. Görüştükten sonra ise bana, 'Farklı bir şeyler dönüyor' diye fazlasıyla tedirgin oldu. Eşim şebeke elemanlarına baskın yapılan yerde tarihi eserlerin çıkmadığı yönünde rapor tutulduğunu anlatmıştı. Oysa ki 32 şamdan, altın taslar falan çıktığını söyledi. Ama kaçakçılık amiri ve ilçe emniyet müdürünün çıkan tarihi eserleri kendilerine aldığını, yok ettiğini, bunun için Ankara'ya gideceğini ve tehdit edildiğinden bahsetmişti. Define şebekesinden 7 kişinin tutuklanmasından 11 gün sonra eşim öldürüldü. Her zaman susturulma psikolojisiyle yaşadım. 15 Temmuz darbe olayına kadar bir adım bile ilerleyemedim. Darbe olayından sonra Tarsus İlçe Emniyet Müdürü Yaşar Aksoy'un tutuklandığını duydum. İşte o zaman benim önümü kesecek kimse yoktu. Tutuklandığını duyar duymaz hemen dilekçemi hazırlayıp savcılığa verdim."

Görüntü Dökümü

-----------------

-Polis eşi ile röp

-Üniformasından görüntü

-Detaylar

Ali Ekber ŞEN- İbrahim MAŞE / MERSİN,

================================================

3)ZONGULDAK'TA HEYELAN 15 AİLEYİ EVSİZ BIRAKTI

ZONGULDAK'ın Kozlu İlçesi'nde geçen 15 Aralık'ta meydana gelen heyelanın ardından bölgede tahliye edilen ev sayısı 9'dan 15'e yükseldi.

Kılıç Mahallesi, Güfte Sokak'ta öğrenci yurdu için istinat duvarı yapılırken heyelan meydana geldi. Heyelanın oluştuğu yamacın üzerinde ve çevresindeki 9 ev, yapılan ilk tespitlerin ardından tahliye edildi. Aileler otel ve misafirhanelere yerleştirildi. Daha sonra İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü'nün (AFAD) yaptığı incelemede heyelanın devam ettiği tespit edilerek risk altındaki 6 ev daha tahliye edildi. Heyelan bölgesinde hasar gördüğü ve ciddi risk altında olduğu belirlenen toplam 15 bina tahliye edilmiş oldu. Bir süre otel ve misafirhanelerde kalan aileler, şimdi başka mahallelerde kiraladıkları evlere yerleşti. AFAD'ın incelemesinde aynı yerde 1973 ve 2000 yıllarında da heyelan meydana geldiği belirlenirken, bölgedeki 48 evin daha düşük risk taşımasına rağmen boşaltılabileceği belirtildi. Heyelanda hasar gören evlerini terk etmek zorunda kalan aileler, heleyan bölgesinde yurt inşaatına izin verilmesine tepki gösterdi. Evini tahliye edenlerden 62 yaşındaki Saime Yavuz, heyelan nedeniyle duvarları çatlayan evinin kullanılmaz hale geldiğini söyledi. Yavuz, şöyle konuştu:

"Yurt inşaatını yapan firma bize evi yapacaklarını, haklarımızı vereceklerini söyledi. Biz de yaparlar diye sustuk. Şimdi 'mahkemeye vermezseniz size kira yardımı yapacağız' diyorlar. Biz kiraya çıktık. Kendi kiramızı kendimiz veriyoruz. Bize kimse yardımcı olmuyor. Kaç kere dilekçe verdik ama sonuç alamadık. Bizim gibi birçok aile mağdur oldu. Şimdi heyelan bölgesi olduğunu söylüyorlar. Eğer öyleyse niye yurt için izin verildi. Benim tapu tahsis belgem var. Bir kere gelip 'burası heyelan bölgesi' demediler."

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Kılıç Mahallesi Muhtarı Yılmaz Şen'le röp.

-Heyelan bölgesinden detaylar

-Tahliye edilen evler

-Heyelandan çatlayan evin duvarları

-Saime Yavuz ile röp.

-Turgay Yavuz ile röp.

-Heyelanzedelerin yakılan ateşin başında ısınmaları

-Heyelan bölgesi geniş görüntü

Süre: (7.27) Boyut: (485 MB)

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDĞAN- Durmuş SEVİNDİK/ZONGULDAK,

=============================================================

4)DÖVÜLEN ACİL TIP TEKNİSYENİNDEN HASTANEDE PARA İSTENDİĞİ İDDİASI

MUĞLA'nın Dalaman İlçesi'ndeki bir olaya müdahale eden 112 ekibi, iddiaya göre, rahatsızlanan kişinin arkadaşlarını ambulansa almayınca darp edildi. Dövülen ekipteki kadın acil tıp teknisyeni, iddiaya göre, Dalaman'dan Fethiye İlçesi'ndeki bir hastaneye ambulansla sevk edildi, ancak acil serviste ücret talep edildi. Hastane bu iddiayı reddederken, konuyla ilgili İl Sağlık Müdürlüğü soruşturma başlattı.

Yılbaşı gecesi saat 02.00'de yaşanan olay, iddiaya göre, şöyle gelişti: Dalaman 112 Acil Servis ekibi bir ihbarla Atakent Mahallesi'ne gitti. Alkol komasına girdiği belirlenen Dalaman Meslek Yüksekokulu öğrencisi 21 yaşındaki İsmail M., ambulansa alınıp müdahale edildi. Bu sırada gencin yine alkollü olan 10 arkadaşı, ambulansa binmek istedi. Sağlık ekibi sadece alkollü olmayan birinin refakatçi olarak ambulansa binebileceğini söylemesi üzerine grup, sağlık ekibine saldırıp dövdü. Dövülen ambulans şoförü Lütfi Değirmenci ve acil tıp teknisyeni Betül Al'ı gören vatandaşlar, olayı polise bildirdi. Olaya müdahale eden polis, sağlık görevlilerini saldırganların elinden kurtardı. Olay yerine çağrılan bir diğer sağlık ekibi, alkol komasına giren İsmail M.'yi Dalaman Devlet Hastanesi'ne kaldırdı. Dövülen sağlık ekibi de kendi ambulanslarıyla, Fethiye Özel Lokman Hekim Esnaf Hastanesi'ne gitti. Ayakta muayene edilen ve darp raporu alan Lütfi Değirmenci, hastaneden ayrıldı. Ancak hastaneye yatışına karar verilen acil tıp teknisyeni Betül Al'dan, iddiaya göre, yapılan muayene ve yatak ücreti adı altında para istendi. İtiraz ederek ücreti ödemeyi kabul etmeyen Al, 'kendi isteğiyle taburcu olduğuna dair' bir belgeyi imzalayıp hastaneden çıktı. 112 merkezini arayarak durumu bildiren Al, Muğla'dan Fethiye'ye göreve gelen bir 112 ambulansı ekibince alınarak, Dalaman'a getirildi. Dalaman Devlet Hastanesi'nde 4 saat gözlem altına alınan Al, daha sonra taburcu edildi.

Evinde bir hafta dinlendikten sonra tekrar görevine başlayan acil tıp teknisyeni Betül Al, acil servise getirildiğinde kendisinden ücret istendiğini belirterek, "Ödeme yapmayınca kendi isteğimle çıktığıma dair belge imzalattılar. O anki ruh halimle belgeyi düşünmeden imzaladım. Şikayetçiyim" dedi.

Acil tıp teknisyeni Betül Al'ın olaya tepki gösteren annesi Fatma Al, "Benim kızım canını dişine takarak çalışıyor. Kızıma yatış veriyorlar ama öncesinde para talep ediyorlar. Sağlık bakanlığının verilerine göre acil ve adli bir olayda sağlık güvencesi dahi olmayan bir kişiden para talep edilmezken, benim kızım üzerinde 112 kıyafeti olduğu ve acile geldiği halde hastane yetkililerince ücret talep edilmiş. Bunun üzerine kızım 'Ben sağlık çalışanıyım, buraya da acil getirildim, benden para talep edemezsiniz' diyor. Hastane yetilileri, 'Madem ödemeye yapmayı reddediyorsanız kendi isteğinizle hastaneden ayrıldığına dahil belge imzayın' deyip imzalatıyorlar. ya benim kızımın iç kanaması olsaydı, yaşamını yitirseydi! Bunun hesabını kim verecekti" dedi.

Fethiye Esnaf Hastanesi yetililerinden gelen açıklamada ise "Hasta Betül Al, 1 Ocak saat 03.50'de darp sonucu kusma, sırt ve baş ağrısı şikayetleriyle Dalaman Devlet Hastanesi'nden 112 ambulansıyla acil servise getirilmiştir. Hastanın sağ omzunda ağrı ve servikal hassasiyet görülerek beyin tomografisi, servikal vertebra tomografisi ve omuz grafisi çekilmiştir. Beyin cerrahi konsültasyonu sonucu herhangi bir patoloji saptanmamış, kafa travması nedeniyle gözlem yatış önerilmiştir. Hasta gözlem yatışı istemediğini beyan ederek kendi isteğiyle imza karşılığı hastanemizden ayrılmıştır. Hastadan bu işlemler için herhangi bir ücret alınmamıştır" denildi.

Muğla İl Sağlık Müdürlüğü'nün konuyla ilgili soruşturma başlattığı belirtildi.

Öte yandan; sağlık ekibine saldırdığı iddia edilen 2 kişi, olayın yaşandığı gün gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 2 zanlı, tutuklandı.

Görüntü Dökümü:

------------------------

Acil tıp teknisyeni Betül Al ile röp.

(Haber- Kamera: Cihan KAYA / FETHİYE (Muğla),

=====================================================

5)12 YAŞINDAKİ YILMAZ'IN HASTANEDE ÖLÜMÜNE SORUŞTURMA

ZONGULDAK'ta 12 yaşındaki Yılmaz Yavuz, yüksek ateş şikayetiyle başvurduğu hastanede serum tedavisi uygulanıp evine gönderildi. 15 saat sonra tekrar rahatsızlanan Yılmaz Yavuz, kaldırıldığı aynı hastanede yaşamını yitirdi. Savcılık, baba Turgay Yavuz'un ihmal iddiasıyla şikayeti üzerine soruşturma başlattı.

Kozlu İlçesi'nde ev hanımı Songül ve amatör futbol takımı antrenörü Turgay Yavuz çiftinin 3 çocuklarından Alparslan Ortaokulu 7'inci sınıf öğrencisi Yılmaz Yavuz, geçen yıl 5 Mart akşamı ailesi tarafından yüksek ateş şikayetiyle Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Acil Servisi'ne kaldırıldı. Yılmaz Yavuz, iddiaya göre acil serviste serum tedavisi uygulanıp 1 saat 10 dakika müşahade altında tutularak evine gönderildi. Yılmaz Yavuz, 15 saat sonra evde tekrar fenalaşınca yine aynı hastaneye götürüldü. Yoğun bakıma alınan Yılmaz Yavuz, sabaha karşı kurtarılamadı. Hastane tarafından hazırlanan belgede, 'Bu belgedeki ölüm nedenleri henüz kontrolör hekim tarafından onaylanmadığı için yazdırılmadı' notu düşülerek Yılmaz Yavuz'un ölüm nedeni yazılmadı.

SAVCILIK SORUŞTURMA BAŞLATTI

Baba Turgay Yavuz, oğlunun ölümünde hastanenin ihmali olduğunu iddia ederek Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Savcılık soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında hastanede oluşturulan komisyon, baba Turgay Yavuz ile birlikte oğlunun ölümünde sorumlu olduğu öne sürülen hastane personelinin ifadesini aldı. Komisyon, Yılmaz Yavuz'un hastaneye ilk geldiği andan itibaren yapılan işlemlerle ilgili de inceleme yaptı. Soruşturma kapsamında hazrlanan dosya Ankara Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Savcılık, Adli Tıp'tan gelecek raporun sonucuna göre dava açılıp açılmayacağına karar verecek.

"ÇOK BÜYÜK İHMAL OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"

Turgay Yavuz, soruşturma tamamlanmadan kimseyi suçlamak istemediğini ancak, oğlunun ölümünde çok büyük bir ihmal olduğuna inandığını söyledi. Savcılığın istediği belgeleri verdiklerini konuyu avukatı aracılığıyla takip ettiğini ifade eden Turgay Yavuz, şöyle konuştu:

"Oğluma 1 saat 10 dakikada 2 büyük serum verildi. Sonra tanı koymadan taburcu ettiler. Biz de ısrarla çocuğu geri göndermemelerini, hastanede kalmasını istedik. Çünkü evime çıkan yolda merdiven var. 'Bir daha getirmemiz sıkıntılı olur' dedik. Doktor, 'Ben kanları ve filmleri temiz olan çocuğu burada tutamam' dedi. Ertesi gün tekrar fenalaşan oğlumu tekrar evden hastaneye getirdiğimizde bize 'zatürre olmuş, ciğerleri bitmiş' dedi. 15 saat önce bunu nasıl göremediklerini sorduk. Cevap veremediler."

'BAŞKA ÇOCUKLAR ÖLMESİN'

Oğlu öldükten sonra hastanede yapılan ilk tahlilleri başka bir doktora gösterdiklerini söyleyen Turgay Yavuz, şöyle devam etti:

"Doktor, oğlumun değerlerinin normal bir çocuğun değerlerinden yüksek olduğunu söyledi. Oğlumun ölüm bölgesinde ölüm şekli olarak 'doğal ölüm' şıkkını işaretlemişler. Ölüm nedeni bölümü ise boş bırakılmış. Bu işin peşini bırakmayacağız. Gerekenin yapılmasını istiyorum. Benim çocuğum öldü ama başka çocuklar ölmesin. Ben bunun için mücadele ediyorum. İnşallah soruşturma tamamlanır ve sorumlular hakkında dava açılır."

Görüntü Dökümü:

---------------------------

-Turgay Yavuz'un oğlunun mezarında dua etmesi

-Mezarda detaylar

-Turgay Yavuz ile röp.

-Hastane acil servisi

-Adliye görüntüsü

-Ölen Yılmaz Yavuz'un görüntüsü

Süre: (7.24) Boyut : (236 MB)

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN-Durmuş SEVİNDİK/KOZLU(Zonguldak),

=======================================================

6)BİLECİK'TE BYLOCK OPERASYONU: 22 POLİS GÖZALTINDA

BİLECİK'te Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) operasyonunda ByLock adlı programı kullandıkları öne sürülen, aralarında 2'inci ve 4'üncü sınıf Emniyet Müdürünün de bulunduğu 22 Emniyet mensubu gözaltına alındı. FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Bilecik Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şubesi ekipleri, kent merkezi ile Bozüyük İlçesi ve Ankara'da eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda bir süre önce Kanun Hükmünde Kararnameyle meslekten ihraç edildikleri bildirilen ve ByLock adlı programı kullandıkları öne sürülen, aralarında 2'nci ve 4'üncü sınıf emniyet müdürü ile komiserlerin de bulunduğu 22 emniyet mensubu gözaltına alındı. Evlerinde arama yapılan şüpheliler, sorgulanmak üzere Bilecik Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.

Görüntü Dökümü:

--------------------------

-Gözaltına alınan 2 şüphelinin tek tek Emniyet Müdürlüğü'ne getirilirken çekilen görüntüsü bulunuyor.)

Haber-Kamera: Cafer ELMES-BİLECİK,

=======================================================

7)"ŞEHİT AİLELERİNE MEVLİT OKUTACAĞIZ"DİYEREK DOLANDIRDI

ADANA'da 'şehit ailelerine mevlit okutacağız' diyerek besicilerden 21 kurbanlık koyun dolandıran 25 yaşındaki Ökkeş Karmiş yakalandı. Merkez Seyhan ve Çukurova İlçelerinde besici İhsan S., Mirze Ç. ve Ahmet T.'yi telefonla arayan Ökkeş Karmiş, "Şehit aileleri derneğinden arıyorum. Son günlerde yaşanan terör olaylarında şehit olanlar adına mevlit okutup, kurban keseceğiz" diyerek koyun olmak istediğini söyledi. Karmiş, telefonda pazarlık yapıp tanesi 750 liradan İhsan S.'den 6, Mirze Ç.'den 6 ve Ahmet T.'den de 9 olmak üzere toplam 21 koyun almak için anlaştı. Karmiş, yine telefonla aradığı 3 nakliyeciye, kurbanlık satıcılarının adresini verip, "Koyun aldım, onları vereceğim adresteki kasaba götürün, parasını alıp bana getirin" diyerek yönlendirdi. Karmiş, 750 TL'ye anlaşıp parasını ödemeden aldığı 21 koyunun tanesinin 650 liradan kasaba sattı. Koyunları teslim eden nakliyeciler, parayı alıp Karmiş'e teslim etti. Koyunları nakliyecilere teslim edip 2 gün boyunca parayı almayı bekleyen hayvan satıcıları, telefonla aradıkları Ökkeş Karmiş'a ulaşamayınca dolandırıldıklarını anladı. Şikayet üzerine benzer suçlardan kaydı bulunan Ökkeş Karmiş gözaltına alındı. Karmiş ile hayvan satıcıları ve nakliyecileri telefonla konuşturularak 'ses teşhisi' yaptırdı. İfadesinde suçlamayı kabul etmeyen Karmiş'in, "Zararlarını karşılayabilirim" teklifinde bulunduğu öğrenildi. Ökkeş Karmiş, ifadesinin ardından adliyeye sevk edildi.

Görüntü Dökümü

-------------------------

Zanlının Adli Tıp Birimi'nden çıkarılması

Polis aracına bindirilmesi

Polis aracı içinde detay görüntüsü

Adli Tıp Birimi'nden genel görüntü

SÜRE: 01'00" BOYUT: 112 MB

Haber-Kamera: Fatih KARAÇALI/ADANA,

==========================================================

8)MÜLTECİLERLE İLGİLİ ALMANAK TANITILDI

İZMİR'de Halkların Köprüsü Derneği'nin gönüllüleri tarafından hazırlanan 'Kıyıya Vuran İnsanlık ve Almanak 2015 Kitabı Raporu' düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı. 'İş cinayetleri almanağı' kitabının dağıtım görevinde bulunanların önerisi üzerine mülteci ölümleri için almanak hazırladıklarını belirten Ercan Ergiçay, fikrin oluşmasında en büyük etkenin saha çalışmaları sırasında tanık olunan hayatlar olduğuna dikkat çekti.

Halkların Köprüsü Derneği gönüllüleri, mülteci ölümlerine dikkat çekmek 'Kıyıya Vuran İnsanlık ve Almanak 2015 Kitabı Raporu' adı verilen bir çalışma yaptı. Çalışmalar toplanıp almanak haline getirildi. Basımı yapılan almanağın tanıtımı yapıldı. Tanıtıma, almanağa katkı sağlayan Prof. Dr. Cem Terzi, Özcan Gülhan, Halime Özçelik, Ercan Ergiçay, Anıl Gökpek, Gülistan Sultan, Eser Ceylan ve Nevruz Seyitoğlu ile dernek gönüllüleri katıldı. Açıklamayı yapan Ergiçay, 'İş cinayetleri almanağı' kitabının dağıtım görevinde bulunanların önerisi üzerine mülteci ölümleri için almanak hazırladıklarını söyledi. Almanak fikrinin olgunlaşmasında saha çalşmalarında karşılaşılan hayatların bu etkisi olduğuna dikkat çeken Ergiçay, "Belki de Basmane sağlık taramalarında ve gıda yardımlarında bir gün tanıştığımız bir mülteci ailenin bir sonraki gün gazetelerde yayınlanan ölüm haberlerindeki isimsiz fotoğraflarını görmek bizi itti bu hayatları anlatmaya. Belki de gitmek için bütün varını yoğunu bir kaçakçıya teslim etmiş insanların birçok yakınını denizlerin dipsiz derinliklerinde bırakarak döndüklerini görmek bizi itti bu resmi kaydı oluşturmaya. Belki de daha 5 yaşında hayatın bütün acımasızlığını yaşamış bir çocuğun gözlerinden çıktık yola. Belki de bilinsin diye annesiz çocuklar, belki de aydınlansın diye bu uluslararası cinayetler, belki de çıkarılsın diye bütün kimliksiz cesetler deniz diplerinden. Belki de yazılmadığı için yazmak ve not bırakmak bizlere ve bizden sonra geleceklere. Çalışmalarımızda ulusal ve yerel gazetelerin mülteci ölümleri hakkında yaptığı haberlerin tutarlı olmadığı tespit edildi. Özellikle medyanın dili hakkında bir bölümün kesinlikle yer alması gerektiğini düşündük; çünkü okuduğumuz haberler ne kadar can yakıcıysa haberlerin dili de bir o kadar can yakıcıydı. Mültecilere nasıl bakıldığını, nasıl araçsallaştırıldığını bir yıllık haber analizinde çok net bir şekilde gördük" dedi. Tanıtımda, yalnızca 2015 yılında Ege Denizi'nde 484 mültecinin hayatını kaybettiği ve 206'sının da kaybolduğuna dikkat çekildi.

Görüntü Dökümü

-------------------------

-Açıklamadan görüntü

-Almanaktan görüntü

-Genel ve detay görüntü

(Haber: Tufan HAMARAT, Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR, DHA)

================================================

9)DERVİŞ ZAİM: SEYİRCİNİN İZLEYEBİLECEĞİ FİLMLER ÇEKMELİYİZ

BURSA'nın merkez Nilüfer Belediyesi'nin düzenlediği söyleşide sinema tutkunları ile buluşan yönetmen Derviş Zaim, "Özellikle son 15 senedir ortaya çıkan filmlerde seyirciyi gözetmek gibi bir kaygı göz önüne alınmadı. Böyle olunca seyirci gitti. Seyircinin de başını ortasını sonunu izleyebileceği filmler yapmamız gerekiyorö dedi.

Nilüfer Belediyesi, Türk sinemasına önemli eserler kazandıran, çok sayıda ulusal ve uluslararası başarıya imza atan yönetmen, senarist Derviş Zaim'i Konak Kültürevi Serdar Şafak Sahnesi'nde ağırladı. Sinema tutkunlarını bir araya getiren etkinlik, Derviş Zaim'in yazıp yönettiği, başrollerini Gizem Erdem, Ebru Helvacıoğlu, Dilşat Bozyiğit ve Gizem Akman'ın üstlendiği Rüya isimli filminin gösterimi ile başladı.

Yapılan gösterimin ardından filmin yönetmen ve senaristi Derviş Zaim, sanat severlerle bir araya geldi. 2016 yılında vizyona giren Rüya filminde Yedi Uyuyanlar Menkıbesi'nden esinlendiğini kaydeden Zaim, sinemada ve sanatın farklı dallarında insanlığın mitler ve menkıbeler tarihiyle bir anlamda konuşabiliyor olması gerektiğini söyledi.

Derviş Zaim, "Nuh'un Gemisi'nde tufandan sonra güvercinin getirdiği buğdayla birlikte ilk yapılan yiyecek aşuredir. Aşurenin içerisinde birbiriyle ilgisiz bir çok şey bir araya gelir ve tek tek onları aşan bir şeye dönüşür. Aynen bu filmdeki paralel evrenler yapısına benzeyen şeye dönüşmesi gibi. Felsefede ve psikolojide buna 'Gestalt' diyorlar. Aslında sinemada yapmış olduğumuz şey de böyle bir 'Gestalt'ı oluşturma çabasıdır. Bu filmde de karakterler tek tek bir araya getirildikleri zaman o çoğulluktan, o karmaşadan ortaya çıkacak şey o 'Gestalt'ı oluşturmak. Bunu yaparken de mitolojilerden ve menkıbelerden hareket etmek gibi bir niyetim var. Çünkü ruhsal olarak çöle dönüşmüş bugünümüzü anlamlandırmak için mitlere ve menkıbelere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorumö dedi.

Sinemada seyir alışkanlıklarının değiştiğini de kaydeden Derviş Zaim, son 15 yıldır alternatif ya da bağımsız olarak adlandırılan sinemanın seyirciyle problematik ilişki kurduğunun belirtti. Zaim, "Seyir alışkanlıkları değişti. Türk sinemasının özellikle alternatif ya da bağımsız adına ne derseniz deyin bunlar problemli isimlerdir, seyirciyle kurdukları ilişkiyi sorgulamamız lazım. Özellikle son 15 senedir ortaya çıkan filmler seyirciyi gözetmek gibi bir kaygıyı çok göz önüne almadılar ve böyle olunca seyirci gitti. Giden bir seyirciyi geri getirmek kolay değildir. Yine söyleyeceklerini söyleyebilirler miydi? Söyleyebilirlerdi. Ama seyirciyi bu kadar ürkütmeden, kaçırmadan bunun yollarını bulmak zorundaydık. Bu da bir yönetmenle olacak bir şey değildi. Bir iki yönetmen buna dikkat etmiş olabilir ama genel olarak yönetmenlerimiz seyirciyle daha problematik ilişki kurdular ve bu da seyirciyi ürküttü gitti. Bu seyirci kolay kolay gelmez. Kendi adıma konuşmak gerekirse seyirciyi her zaman önemsemek gerekiyor. Çünkü ben ve ailemin izleyeceği bir film çekmiyoruz. Seyircinin de başını ortasını sonunu izleyebileceği filmler yapmamız gerekiyor. Belki Rüya filmi izlenmesi anlamında seyirciye en çok problem çıkaran filmim. Yapıyla en fazla oynadığım filmim ama genel olarak söylemek gerekirse seyircinin bir filmden zevk almasını ve oradan hoşnut çıkmasını sağlamak gerekiyorö şeklinde konuştu.

Konak Kültürevi'nde düzenlenen söyleşinin sonunda Nilüfer Belediyesi Meclis Üyesi Pınar Göz, Derviş Zaim'e Başkan Bozbey'in selamını ileterek teşekkür etti.

Görüntü dökümü

-----------------------

-Söyleşiden görüntü

-Detaylar

BURSA, -

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Yılmaz Yavuz Derviş Zaim Fatma Al Dalaman Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title