Haberler

Dha Yurt Bülteni-6

Abone Ol

9 işçi kimyasal maddeden zehirlendiTEKİRDAĞ'ın Çerkezköy İlçesi'nde bir tekstil fabrikasında kimyasal madde bulunan tankı temizleyen 9 taşeron işçi zehirlendi.

9 işçi kimyasal maddeden zehirlendi

TEKİRDAĞ'ın Çerkezköy İlçesi'nde bir tekstil fabrikasında kimyasal madde bulunan tankı temizleyen 9 taşeron işçi zehirlendi. Tedavi altına alınan işçilerden 2'sinin vücudunda yanıklar oluştuğu ve hayati tehlikesinin sürdüğü kaydedildi.

Olay, Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyet gösteren bir tekstil fabrikasında meydana geldi. Fabrikada kimyasal madde bulunan tankı temizleyen taşeron işçiler Eser Cankılıç, Azad Sağlık, Serdar Tohumcu, Selçuk Çimendağ, Sezgin Mutlu, Adem Yılmaz, Mehmet Civir, Mehmet İnce ve Mahmut Öztürkoğlu bir süre sonra fenalaştı. İşçiler ihbar üzerine sevk edilen ambulanslarla ilçedeki özel hastanelere kaldırılarak, tedavi altına alındı. Vücutlarında yanıklar oluşan işçilerden Mehmet İnce ve Mahmut Öztürkoğlu hayati tehlikelerinin bulunması üzerine Çorlu İlçesi'ndeki özel bir hastaneye sevk edildi. Polis, fabrikaya gelerek incelemede bulundu. Soruşturma sürüyor.

GÖRÜNTÜ GEÇİLECEK

Haber-Kamera: Şaban KARDEŞ/ ÇERKEZKÖY(Tekirdağ), -

===================================================

Siirt'te HDP ve DBP operasyonu: 7 gözaltı

SİİRT'in Eruh İlçesi'nde HDP ve DBP'ye yönelik düzenlenen operasyonda, aralarında eski belediye başkanı ve ilçe yöneticilerinin de bulunduğu 7 kişi gözaltına alındı.

Siirt Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, bugün sabah erken saatlerde Eruh İlçesi'nde, HDP ve DBP'ye yönelik operasyon düzenledi. Önceden tespit edilen adreslere eş zamanlı baskınlar düzenlendi. Baskınlar sırasında aralarında Eruh Belediyesi eski başkanları Hüseyin Kılıç ve Eda Kilis ile HDP ve DBP'li eski ve yeni parti yöneticilerinin bulunduğu 7 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan ve Emniyet Müdürlüğü'ne getirilen 7 kişinin sorgusu sürüyor.

Haber: Turan KOYUNCU/SİİRT, -

========================================================

Demirtaş misafir odasında tutuluyor, henüz talebi olmadı

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gece konulduğu Edirne F Tipi Cezaevi'nde geceyi misafir odasında tek başına geçirdi. Cezaevi yönetiminden henüz bir talebi olmadığı öğrenilen Demirtaş'ın önümüzdeki günlerde uygun bir koğuşa alınacağı belirtildi. Demirtaş'ı bugün cezaevinde aralarında eski Milletvekili Aysel Tuğluk'un da bulunduğu avukatları ziyaret etti.

HDP'ye yönelik sürdürülen terör soruşturması kapsamında tutuklanan milletvekilleri arasında bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, beraber tutuklandığı Eş Başkan Figen Yüksedağ ile birlikte dün akşam saatlerinde uçakla Diyarbakır'dan Kocaeli'nin Kartepe İlçesi'nde bulunan Cengiz Topel Havaalanı'na getirildi. Yüsekdağ, Kandıra İlçesi'nde bulunan Kocaeli F Tipi Cezaevi'ne götürülürken, Selahattin Demirtaş, polise ait helikopterle Edirne İl Spor Müdürlüğü'nün arkasında bulunan spor kompleksi alanına getirildi. Demirtaş, buradan sıkı güvenlik önlemleri altında polis tarafından Edirne F Tipi Cezaevi'ne götürüldü.

Geceyi, 'misafir odası' olarak adlandırılan odada geçiren Demirtaş'ın cezaevi yönetiminden bir talepte bulunmadığı öğrenildi. Demirtaş'ın bir süre daha aynı odada tutulacağı ve daha sonra uygun bir koğuşa nakledileceği belirtildi.

Selahattin Demirtaş'ı bugün avukatları eski Milletvekili Aysel Tuğluk ile Levent Pişkin ve Pınar Akdemir, Edirne F Tipi Cezaevi'nde ziyaret etti.

HDP BİNASINA DEMİRTAŞ PANKARTI

Demirtaş'ın tutuklanmasının ardından bugün HDP Edirne İl Başkanı Beşir Belke, parti yöneticileri ile birlikte il binasında basın toplantısı düzenledi. Edirne'de trafiğe kapalı olan Saraçlar Caddesi üzerinde yapılması planlanan basın toplantısı valiliğin izin vermemesi üzerine parti binasına alınırken, polis cadde üzerinde geniş güvenlik önlemleri alırken, görevli polislere plastik kelepçelerin de dağıtıldığı görüldü. Polis, HDP ile aynı cadde üzerindeki Ak Parti il binasında da önlem aldı. HDP Edirne il binasına, "Eş Başkanıma Dokunma" yazılı pankart asıldı. İl Başkanı Beşir Belke, Selahattin Demirtaş ve diğer partili milletvekillerinin serbest bırakılmasını isteyerek, hükümeti eleştirdi. Toplantıya katılan partililer, "Direne, direne kazanacağız", "Baskılar bizi yıldıramaz" sloganları attı.

Görüntü Dökümü

-------------------------

Cezaevinden detaylar

Aysel Tuğluk ve avukatların cezaevine gelişi

Avukatların askerlerle konuşması

Cezaevi önünde bekleyen avukatlar

Cezaevi önünden detaylar

Askerler ve avukatlar

Edirne F Tipi Cezaevi genel

Polisin kentte aldığı güvenlik önlemleri

Polislere kelepçe dağıtılması

Ak Parti önünde önlem

HDP İl binasında basın toplantısı

Toplantıya katılanlar

İl Başkanı Belke'nin açıklaması

Slogan atılması

Haber-Kamera: Gurbet GÖKÇE-Ali Can ZİRAY/EDİRNE,

=====================================

Kılıçdaroğlu İzmir programını yarıda kesti (2)

TUTUKLAMALARA TEPKİ GÖSTERDİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir'de iki gündür süren CHP'li Belediye Başkanları Zirvesi'nin ardından açıklamalarda bulundu. Programının öğleden sonraki bölümünü iptal edip Ankara'da parti yönetimini toplama kararı alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, özellikle Cumhuriyet gazetesine yönelik tutuklamalara büyük tepki gösterdi.

Konuşmasına "9 gazeteci arkadaşın tutuklanması asla kabul edilecek bir eylem değildir" sözleriyle başlayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Hiç kimse başka bir gerekçe aramasın. 'Yargı bağımsızlığıymış, yargıya müdahale edemiyoruz' gibi gerekçelerin arkasına kimsenin sığınmaya hakkı yoktur. Çünkü bilinmektedir ki yargı siyasi otoriteden talimat alarak karar vermektedir. Daha önce incelenmiş, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün görüşü ortaya çıkmış, denetim elemanının görüşü ortaya çıkmışken, olayı yeniden kaşıyarak 9 kişiye önce gözaltı, sonra hapse atmak bizim kabul edeceğimiz uygulama değimdir" dedi.

Türkiye'nin itibarının büyük ölçüde zedelendiğini savunan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Şu anda dünya ayaktadır 'Ne oluyor Türkiye'de' diye soruyorlar. Milletvekilini hapse atarsın, gazeteciyi, öğretmeni, üniversite hocasını hapse atarsın. Ne olacak bu ülkenin hali? Herkesin hapiste olduğu bir Türkiye mi daha saygındır yoksa herkesin özgür olduğu bir Türkiye mi daha saygındır" diye konuştu.

BAŞBAKANA SESLENDİ

Başbakan Binali Yıldırım'a de seslenen Kılıçdaroğlu, "Sayın Binali Yıldırım'a çok açık ve net çağrı yapıyorum. Demokrasiye sahip çıkınız, insan hak ve özgürlüklerine sahip çıkınız, medya özgürlüğüne sahip çıkınız! Cumhuriyet gazetesi ne yaptı? Bir yerlere bomba mı yerleştirdi? Yöneticileri FETÖ'yle işbirliği mi yaptılar? Yıllarını bu alanda mücadeleyle geçiren gazetecileri, yazarları hapsi atmak ne zamandan beri yargı bağısızlığının arkasına sığınılarak anlatılmaya çalışılıyor? Yargının ayak bağı olarak telaffuz edildiği yerde yargı bağımsızlığı yoktur. Medyası özgür olmayan toplumun kendisinin özgür olması mümkünü değildir. Son derece rahatsızız. Görüşü ne olursa olsun bütün gazetecilerin özgür olması lazım. Herkes düşüncesini özgürce ortaya koymalıdır. Böyle olmazsa demokrasi olmaz. 'Benim dediğim gibi yazacaksın, benim dediğim gibi düşüneceksin, benim dediğim gibi konuşacaksın, davranacaksın' böyle anlayış demokrasilerde yoktur, o diktalarda vardır. O yüzden darbeden sonra dedim ki 'Ne darbe ne dikta tam demokrasiyi istiyoruz biz.' Darbeyi de istemiyoruz, diktayı da istemiyoruz. Diktatörü de istemiyoruz. Biz kendi ülkemizde barış içinde kardeşçe bir arada yaşamak istiyoruz. Çekin elinizi vatandaşın, gazetecilerin, öğretmenlerin, sanatçıların yakasından çekin! Bu ülkenin huzura ihtiyacı var arkadaşlar" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından görüntü.

-Toplantıda bulunanlardan görüntü.

Haber: Taylan YILDIRIM, kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR

======================================

Bakan Müezzinoğlu: Ayrıcalıkları ne bu arkadaşların? (2)

MÜEZZİNOĞLU: ARZU ETTİĞİMİZ BİR TABLO DEĞİL, OLAMAZ DA

Bursa'nın Orhangazi İlçesinde partisinin İl Danışma Meclisi toplantısında konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, HDP milletvekillerinin tutuklanmasıyla ilgili, şunları söyledi: "Ülkeye ve millete hizmet etmesi gereken, devlet kadrolarında milletin imkanlarıyla hizmet etmesi gereken hainler gerekli yaptırımları göreceklerdir. Ama aynı zamanda PKK'ya hizmet eden, devletin, milletin imkanlarıyla millete hizmet etmesi gerekenlerin ihaneti de var. Bunlar da buralarda gerekli müeyyideye muhatap olacaklardır. 80 milyon kişinin adına sorumluluğu olan siyasilerin de TBMM'de göreve başladıkları gün ettikleri yemine sadık kalmaları gibi sorumlulukları var. Ne yazık ki orada ettikleri yemine sadık kalmayan, ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı ihanet odağı olan, PKK terör örgütünün sözcülüğünü yapan, onların siyasi temsilciliğini yaparak ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı gelen siyasi misyonun mensupları da sorumluluklarını yerine getirmemenin hesabını hukuk karşısında vereceklerdir. Dün itibariyle 9 milletvekilinin tutuklu yargılanması 3 milletvekilinin de gözetimli serbestlikle yargılanma süreci esasında siyaseten arzu ettiğimiz bir tablo değil, olamaz da. Ama siyasetçinin esas görevi millet, ülke, bayrak, birlik beraberlik, temel ilkelerdeki yanlışlıkların içinde olmamasıdır. Böyle bir fotoğrafı bu ülkeye, bu millete yaşatmamalarını arzu ederdik. Ama yaptıkları yanlışların bedeli kimsenin yanına kar olarak kalmaz. Onların da yanına kar olarak kalmayacaktır."

AVRUPA BİRLİĞİ'NE TEPKİ

Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan operasyonla ilgili de konuşan Bakan Müezzinoğlu, "Bir medya kuruluşumuza yapılan hukuki süreçle ilgili Avrupa Birliği'nden bir saat sonra olağanüstü bir durum varmış gibi açıklamalar geliyor, kınamalar geliyor. Bir saat sonra kınama yapan AB üyesi ülkeler, 15 temmuz darbe girişimi sonrasında Türkiye'nin yanında olması gerekirken, TBMM'nin bombalanmasına, 246 tane sivil vatandaşın şehit edilmesine, 2 bin 200'e yakın vatandaşın yaralanmasına, demokrasiye ve milli iradeye müdahale edilmesine ancak aylar sonra 'Biz olayı yeni farkettik' diyebilecek kadar zeka özürlüsü, bazen de zeka fışkıran tabloyu çelişkili bir şekilde gösteriyorlar. Birini bir saat sonra farkediyorlar, diğerini aylar sonra zoraki farketmiş gibi oynuyorlar. Bunu da kabul edebilmemiz mümkün değil" diye konuştu.

HDP'ye yönelik terör operasyonunun ardından AB Büyükelçilerinin Ankara'da olağanüstü toplanmasını da eleştiren Müezzinoğlu, "Dün sabah gözaltılar başlıyor, AB üyesi ülkelerin büyükelçileri anında toplanıyor. Peki darbe girişimi sonrası ne zaman toplandınız? Hangi kararı aldınız, hangi tavrı koydunuz? İki yüzlülüğü değil çok yüzlülüğü artık bu milletin vicdanı da okuyor" dedi.

Görüntü dökümü

Bakanın açıklaması

Detaylar

Haber-Kamera: BURSA

=============================================

Şanlıurfa'da HDP ve DBP'lilerden oturma eylemi (2)

SİVEREK'TE DE PROTESTO EDİLDİ

Siverek İlçesi'nde de bir araya gelen HDP ve DBP'liler, ortak basını açıklamasıyla milletvekillerinin tutuklanmalarına tepki gösterdi.

Şair İbrahim Rafett Caddesi'nde bulunan DBP İlçe Başkanlığı'nda toplanan partililer, ortak basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını okuyan DBP İlçe Başkanı Sedat Çelik, HDP Eş Genel Başkanları ve bazı milletvekillerinin tutuklanmalarının adil olmadığını savundu.

Basın açıklamasının ardından kalabalık, bir süre oturma eylemi yaptı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

Toplanan partililer

Kalabalığın slogan atması

Basın açıklamasının okunması

Oturma eylemi

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet SEZGİN-ŞANLIURFA-

===============================================

Adana'da kepenk kapatan esnafa adli işlem yapılacak

ADANA'da polis, HDP yöneticilerine yönelik operasyonlar nedeniyle terör örgütü PKK'nın çağrısı üzerine kentte kepenk kapatan esnaflar hakkında adli işlem başlattı.

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın ardından bu sabah saatlerinde Adana'da da HDP'li il ve ilçe yöneticileri ile mahalle başkanlarının evlerine operasyon düzenlendi. Operasyonlarda 9 HDP'li gözaltına alınarak emniyet müdürlüğüne götürüldü. Terör örgütü PKK da esnafa 'kepenk kapatma' çağrısı yaptı. Merkez Seyhan ve Yüreğir ilçelerindeki bazı mahalle ve caddelerde bazı işyerleri açılmadı. Kentte yasa dışı gösteri düzenlemek isteyen gruplara polis müdahale ederken, açılmayan iş yerleriyle ilgili de tutanak tutuldu. Bu işyerleri ile ilgili Kabahatler Kanunu çerçevesinde ve 'terör örgütünün çağrısına uymak ve destek vermek' suçlarından adli işlem yapılacağı öğrenildi.

Görüntü Dökümü

---------------------

Kapanan işyerleri

Kapanan kepenkler

Sokak başında bekleyen toma aracı

Kapalı işyerlerinin genel görüntüsü

Haber-Kamera: Salih ÜÇTEPE ADANA,

============================================

Bakan Yılmaz: Kuyumcu hassasiyetiyle çalıştık

MİLLİ Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında gerçekleştirilen ihraçlarla ilgili, "Gerçekten bir kuyumcu hassasiyetiyle çalıştık. Karşımazdakinin kendi evladımız ve kardeşimiz olduğunu bilerek Milli Eğitim'de bir tasfiyeye gittik. Bunu da severek ve gönüllü yapmadık. Ama yapmak zorundaydık. Bu, bizim millete olan borcumuzdu" dedi.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Sivas Sıcak Çermik Kaplıcaları'ndaki bir otelde düzenlenen Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği'nin 2'nci İstişare Toplantısı'na katılmak üzere sabah saatlerinde karayolu ile kente geldi. Toplantıya Bakan Yılmaz ile birlikte Sivas Valisi Davut Gül, AK Parti Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin, AK Parti İstanbul Milletvekili ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Ekrem Erdem, Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem, Sivas Belediye Başkanı Sami Aydın ve dernek üyeleri katıldı. Toplantıda konuşan Bakan Yılmaz 15 Temmuz darbe girişimine değinerek, şöyle dedi: "Alman Dışişleri Bakanı, 'Türkiye uçurum kenarından döndü' dedi. Gerçekten Türkiye'yi uçurumdan itmek istediler. Ne olacak uçurumdan düşerse. Uçurumdan düşeni tek parça halinde bulmak mümkün mü? Yok. Türkiye'yi parçalamak istediler. Türkiye'nin bu devletinin veya bu küçültülmüş coğrafyasının dahi Türkiye'ye fazla geldiğini, bu nüfusun fazla olduğunu, dolayısıyla bunu bir şekilde nasıl ufaklaştırıp da hazmetme kapasitesine uygun bir Türkiye'ye nasıl çeviririz diyerekten bir maşa buldular Türkiye içinden. Bu maşalar bazen benim kardeşim, bazen senin eşin. Moğollardaki fitneden daha büyük bir fitne içimize girdi. Yeniden bu Türk milleti uçurumun kenarına gelmesin diye her kamu görevlesi ve her aile babasının mutlaka üzerine düşen vazifeler vardır. Neden? Yeniden aynı uçurumun kenarına bu milleti getirmemek için. Yeniden bu kadar şehit vermemek için. Yeniden gazilerimizin olmaması için üzerimize düşenler var. Nedir o? Gönlünde bizim değerleri olmayan, tasını bizim çeşmelerden doldurmamış ve bu ülkenin temel değerlerine yabancı ama önündeki maskesi eğitim ve kalkan yaptığı da gençlerimiz. İşte bu eğitim maskesini ve kalkanı olan gençlerimizi ellerinden almak için Milli Eğitim Bakanlığı olarak bir şeyler yapmamız gerekirdi. Gerçekten bir kuyumcu hassasiyetiyle bir çalışma yaptık. Karşımazdakinin kendi evladımız ve kardeşimiz olduğunu bilerek Milli Eğitim'de bir tasfiyeye gittik. Bunu da severek ve gönüllü yapmadık. Ama yapmak zorundaydık. Bu, bizim millete olan borcumuzdu."

"TEMEL DEĞERLERİMİZİ VEREMEDİK"

Bakan Yılmaz, fikri, vicdanı, irfanı hür, gençlik istediklerini anlatırken bunun için başka hiçbir şeye gerek olmadığını ifade ederek şöyle devam etti: "Bir Allah'a kul olsun, o zaman geri kalan hepsinin efendisi olur. Ama bir Allah'a kul olmazsa geri kalan herkese kul olmak zorunda kalır. Allah göstermesin 15 Temmuz başarıya ulaşsa, Türk Milleti'ni başkalarını kul yapma projesinin bir diğer adıydı. Sordu birisi; 'Fikri vicdanı irfanı hür gençlik istiyoruz' ama peki bu gençler nasıl aramızdan çıktı? Temel değerlerimizi veremedik. Gerçekten veremedik. Bir kula kayıtsız şartsız itaati önceleyen insanlarımız oldu. Yine biz biliyoruzki millete isyanını olduğu yerde, bir gruba, bir derneğe bağlılık olmaz. Bunu da ihmal ettik. Değerler hiyerarşisinde olan değerlerimizi, gençlerimize aktaramadık. Eğer bu aktarma görevini sadece Milli Eğitim Bakanlığı'na verirsek eksik kalır. Genelde şöyle bir çalışma var. Bunu sayın Bahçeli de sordu. Nasıl oluyorda aynı eğitim sisteminden katil, PKK'sı, DAEŞ'i hem de FETÖ'sü, hem de aynı şekilde tankın önüne çıkıp canını hiçe sayan şehitler çıkıyor. Bunlar aynı eğitim sisteminden çıkıyor. Cevabı şu; Değerlerin hepsi okulda verilmiyor. Genelde toplumlarda okullarda verilen yüzde 20 ile sınırlıdır. Geriye kalan aile ve toplumla. Değerlerimizi usanmadan, yılmadan mutlaka aktarmamız lazım."

Görüntü Dökümü:

-Toplantıdan genel görüntü

-Bakan Yılmaz'ın açıklamaları

Haber-Kamera: Gökhan CEYLAN/SİVAS,

=============================================

Hayvanat bahçesini protesto ettiler

ESKİŞEHİR Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan hayvanat bahçesini protesto eden Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) üyeleri kendilerini demir kafes içerisine kilitledi.

Büyükşehir Belediyesi tarafından Sazova Parkı'na kurulan hayvanat bahçesini protesto etmek isteyen HAYTAP üyeleri Üniversite Caddesi'ndeki Espark Alışveriş Merkezi önünde toplandı. HAYTAP Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kemal Şenpolat'ın da katıldığı eylemde, hayvan severler, hayvanat bahçesini protesto etmek için kendilerini demir kafes içerisine kilitledi. Ayrıca, alışveriş merkezine gelenler hayvanat bahçesi ile ilgili görüşlerini 'Hayvanat hapishanelerini neden istemiyoruz?' yazılı sandıklara yazıp, attı.

HAYTAP Başkanı Ahmet Kemal Şenpolat, hayvanat bahçelerinin artık dünyada kabul görmediğini belirterek, şöyle konuştu: "İnanılacak gibi değil. Aziz Nesin'lik bir olay sanki. Türkiye'nin birçok önemli projesine el atmış Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir halkı görüp beğensin diye önce hayvanat hapishanesi kuruyor, sonra da buraya tanesi 165 bin liradan 10 penguen siparişi veriyor. Dile kolay toplamda yaklaşık 2 milyon lira. 'Hayvanat hapishaneleri' hayvanlar için bir tutsaklık merkezi, belediyeler için ise cazibe merkezidir. Benzer hapishaneler maalesef Ankara, Aydın, Kayseri, Konya gibi kentlerde de belediyelerce hala yapım aşamasında ya da yapılmış bitmiş bile. Daha kapılarının önündeki sahipsiz kedi, köpek, eşek ve atlar için bile veteriner, ambulans hizmeti vermezken, yaban hayvanlarını demir kafes ardına koyup sergilemek modern dünyada artık kabul edilmiyor. Artık olan olmuş. Penguenler Eskişehir'e gelmiş durumda. Bu dakikadan sonra yapılacak iş belediye başkanının bu hata nedeniyle özür dilemesidir. Hayvanlara huzur ve mutluluk vermeyen hiçbir toplum kendisi de huzuru bulamayacaktır."

Görüntü Dökümü:

-Hayvanseverlerin görüşlerini kutuya atmaları

-Kendilerini kafese kilitlemeleri

-HAYTAP Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kemal Şenpolat'ın konuşması

-Protesto yerinde toplanan sokak hayvanlarının görüntüsü bulunuyor.)

Haber-Kamera: Hakan TÜRKTAN-ESKİŞEHİR,

===================================================

Çanakkale'de sarıkanatın fiyatı 15 liraya düştü

ÇANAKKALE'de, sarıkanat bolluğu fiyatlara yansıdı. Tezgahlarda kilosu 35'ten satılan sarıkanatın fiyatı, 15 liraya kadar düştü.

Su ürünleri avcılığının 1 Eylül'den itibaren başlamasıyla tezgahlarda yerini alan ve kilosu 35 liradan satılan sarıkanat, son günlerde yaşanan bolluk nedeniyle ucuzladı. Özellikle vatandaşın yüzünü güldüren ucuzlamayla sarıkanakın fiyatı, 15 liraya kadar düştü.

Kentte 20 yıldır balıkçılık yapan Volkan Kaşıkçı, "Eylül ayında av yasakları sona erdi. Sezonda palamut bolluğu yaşandı. Vatandaş palamuta doydu. İlerleyen dönemlerde bir ara lüfer biraz bolluk yaptı. Şimdi ise tezgahlarda Sarıkanat bolluğu yaşanıyor. 35 liradan satılan sarıkanatın fiyatı 15 liraya kadar düştü. Vatandaşın bu balığı tercih etmesi lazım. Bu balık bulunmayacak bir fırsat. Bu bolluğun daha da devam etmesini umut ediyoruz. Tezgahlarımızda şuanda palamut 10 liradan, mezgit 25 liradan, jumbo karides 45 liradan, Karadeniz tekiri 15 liradan, karides 25 liradan, karagöz 20 liradan satılıyor. Vatandaşın bu aralar en çok tercih ettiği sarıkanat. Denizin padişahı dediğimiz bu balığın kilosu 15 liraya kadar düştü. Daha da bu fiyatların düşeceğini düşünüyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Balıkhalinden görüntü

Balıkçı tezgahından görüntü

Sarıkanat'tan görüntü

Volkan Kaşıkçı açıklama görüntüsü

Haber-Kamera: Mustafa SUİÇMEZ / ÇANAKKALE,

==================================================

Karatay zeytinyağı içirmek için söz yazdı

BALIKESİR'in Ayvalık ilçesinde 12'ncisi düzenlenen Ayvalık Uluslararası Hasat Şenliği'nin ikinci gününde düzenlenen 'Her hasat bir barış buluşmasıdır' başlıklı panelde konuşan Prof. Dr. Canan Karatay 'Zeytinyağlı Yiyemem Aman' türküsünün sözlerini 'Zeytinyağı İçirelim Herkese' diye değiştirdi.

12'nci Ayvalık Uluslararası Hasat Şenliği etkinlikleri kapsamında bugün Küçükköy Cumhuriyet Kültür Merkezi'nde 'Her Hasat Bir Barış Buluşmasıdır' konulu panel düzenlendi. Panele Prof. Dr. Canan Karatay, gazeteci ve televizyon programcısı Cem Seymen ve İsrailli gazeteci Oded Salomon konuşmacı olarak katıldı. Panelin açılışında konuşan Ayvalık Ticaret Odası Başkanı İbrahim Kantarcı, Ayvalık'taki zeytin ve zeytinyağının dünyaca ünlü kalitesine dikkat çekerek tüketimi arttırmayı hedeflediklerini söyledi. Kantarcı, "Türkiye'nin dünyanın beşinci zeytinyağı üreticisi olarak dünya ihracatından aldığı pay yalnızca yüzde 1. Dünya pazarlarında malımızı tüketici ile paylaşmak için markalaşmalıyız. Zeytinyağı üretimimizin 400-500 bin ton olacağı söyleniyor, peki buna hazır mıyız? Pazarda önemli oyuncu olmak istiyorsak, ürettiğimiz malın katma değerini yükseltmeliyiz" dedi. Son yıllarda ciddi ataklarla zeytincilik alt yapısının oluşturulmaya başlandığını kaydeden Kantarcı, dikim yapılarak zeytin varlığının arttırıldığını, firmaların makineleştiğini ve yöresel aile işletmeleri olan üretici firmaların oluştuğunu dile getirdi. Dünya zeytinyağı sektöründe söz sahibi olmak için çalışmaların devam ettiğini hatırlatan İbrahim Kantarcı, üniversiteler ile el ele vererek Ar-Ge yatırımlarının arttırılabileceğini savundu. Kantarcı, "Önümüzdeki yıllarda zeytin hasat günlerinin amacı üretici, sanayi, iş adamlarını yabancı alıcılarla buluşturmak olmalı. Büyük hedefleri olan bir ülke olarak geri kalamayız" diye konuştu.

"ZEYTİN ALTINDAN DA DEĞERLİDİR"

CHP'li Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer, geçmişte zeytin ağaçlarının sökülerek yerine beton inşa edildiğini söyledi. Zeytin ağaçlarının yasayla koruma altına alındığını ifade eden Gençer, "Bu yasayı değiştirirlerse bu alanlarda yine betonlar olacak, doğa feryat edecek. Bunun için geri adım atmak şart. Devlet korumacılığını devam ettirmezse biz insanlar koruyamayız doğayı. Devletin koruması gerekiyor. Zeytin altından da değerlidir" dedi.

SİNEĞE KARŞI MÜCADELE YOLLARI

Filistin ve İsrail bölgelerinde zeytin ağaçlarının yetişmesine yönelik 5 yıldır devam eden bir eğitim projeleri olduğunu belirten Oded Salomon ise, fiyatlar arttığı için projenin durdurulduğunu söyleyerek, "İsrail'de sulama, gübreleme, mekanik olarak toplama tekniklerini kullandık. Diğer ülkelere ihraç etmek, fiyatları arttırmak ve yetiştirme maliyetini azaltmak istiyoruz. Zeytin sineği ile mücadele için tuzaklar kullanıyoruz. Diğer böcek türleri de çok hızlı azalmış oluyor. Arazinin yüzde 5'ine tekabül olan alana havadan ilaçlama yapılıyor. Nokta atışı ilaçlamasında organik sertifikaya sahip ilaçlar kullanılıyor" dedi.

"ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI HAYAT UZATIR, SAĞLIK BAHŞEDER"

Salomon'un ardından söz alan Prof. Dr. Canan Karatay, 'ilaçlanmadığı ya da ayakkabı boyası ile boyanmadığı" zaman zeytinin en sağlıklı meyve olduğunu belirterek, "Zeytin altından değerlidir. Altının içinde yaşıyorsunuz, haberiniz yok. Ne kadar zenginlik içinde olduğunuzun farkında değilsiniz. Altın savaşlarında insanlar ölür ama zeytin ve zeytinyağı hayat uzatır, sağlık bahşeder. MÖ. 5 yüzyılda kolerayı bile düzelten zeytini bolca yemeliyiz, zeytinyağını her sabah bir kahve fincanı içmeliyiz. Yunanistan 11 milyon, bizden daha fazla zeytin zeytinyağı tüketiyor, ayıptır, günahtır" dedi. Ağaçların sonsuza kadar korunarak çoğaltılması gerektiğini ifade eden Karatay, "Bizler gidiciyiz. Ortalama 60 yıl yaşıyoruz ve bu süre içinde ağaçlarımızı kesip ortalığı ziyan edip gidiyoruz. Ülkemizin geleceğini, torunlarımızın hakkını yiyoruz. Kamu yararı diye teklif verildi ama kamu zararıdır. Zeytine, zeytin dalı uzatmalıyız. Yok ederek ülkemizin geleceğini yok ediyoruz. Tek başına Ayvalık, Edremit, Mut değil uluslararası bir kongre kurulmasını öneriyorum" dedi.

TÜRKÜNÜN SÖZLERİNİ DEĞİŞTİRDİ

Zeytin ve zeytinyağının yararlarını tek tek anlatan Karatay, 'Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman' türküsünün sözlerini hatırlatarak, "Zeytinyağından uzak duralım diye 1950'lerde gıda emperyalizmi margarinleri sokmak için söz yazdırıp bunu Sarısözen'e söyletti. Zeytincilere soruyorum, 'Şimdiye kadar bu türküyü nasıl söylettiniz?' Buna yeni sözler yazıyorum, kullanabilirsiniz. Çünkü halkın bu şekilde uyandırılması lazım. Bu sözlerle radyolara verin. 'Zeytin gözlüm sana meylim nedendir, zeytin yememenin kabahati kimdedir, zeytin gözlüm uzaklarda işin ne, zeytinleri düşürürüm peşine, zeytinyağı içirelim herkese' bu şarkının sözlerini de ben yazdım" dedi.

Konuşmasının son bölümünde Karatay,1930'larda Atatürk'ün zeytin koruma kanununu çıkardığını hatırlatarak 1995 yılında çıkan bir diğer kanuna da karşı ataklar olduğunu ve dikkatli olmak gerektiğini söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Panelden görüntü,

-Prof.Dr. Canan Karatay'ın konuşması.

Haber - Kamera: Kadri KAYA / AYVALIK (Balıkesir),

=================================================

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Çerkezköy Türkiye Karatay Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title