Haberler

Dha Yurt Bülteni-7

Abone Ol

1)ŞİMŞEK'TEN DHA'YA ÖZEL DEMEÇ;EKONOMİNİN DAYANIKLILIK GÖSTERMESİ ETKİLENMEDİĞİ ANLAMINA GELMİYORBaşbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinin "temelleri sağlam" olduğu için dayanıklılık gösterdiğini vurguladı ve "Ama, dayanıklılık göstermesi etkilenmediği anlamına gelmiyor" dedi.

1)ŞİMŞEK'TEN DHA'YA ÖZEL DEMEÇ;

EKONOMİNİN DAYANIKLILIK GÖSTERMESİ ETKİLENMEDİĞİ ANLAMINA GELMİYOR

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinin "temelleri sağlam" olduğu için dayanıklılık gösterdiğini vurguladı ve "Ama, dayanıklılık göstermesi etkilenmediği anlamına gelmiyor" dedi.

Bu yıl 6'ıncısı düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin açılışına katılarak bir konuşma yapan Şimşek, Zirve sırasında DHA standını ziyaret edip DHA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Başbakan Yardımcısı Şimşek, "Bu zirveler memleket meselelerinin çok boyutlu olarak tartışıldığı çok verimli platformlar. Dünyadan da kanaat liderlerini kendi uzmanlarını buraya çektiğiniz zaman gerek Türkiye hikayesinin anlatılması, gerekse Türkiye'nin daha iyi anlaşılmasında katkısı da olabiliyor" dedi ve ekledi:

"Bu platformlar çok faydalı biz de elimizden geldiğince destek olduk"

"Ama en önemlisi birçok konu uzmanlarınca tartışılıyor, ülke gündemine taşınıyor ve bütün buralarda networking var. İnsanlar burada tanışıp iş kurabiliyorlar, dünyaya açılıyorlar, 3'üncü ülkelerde iş yapıyorlar. O yüzden bu platformlar çok faydalı biz de elimizden geldiğince destek olduk. Tabii ekonomimiz iç ve dış birçok şoka maruz kaldı. Sabahki konuşmamda da söyledim temeller güçlü, sağlam olduğu için büyük bir dayanıklılık gösteriyor ama dayanıklılık göstermesi etkilenmediği anlamına gelmiyor."

"Esnafımızın da, işsizimizin de sıkıntılarını hissediyoruz"

Türkiye ekonomisinin gerek dış konjonktürden, dış gelişmelerden, gerekse içerdeki gelişmelerden etkilendiğine işaret eden Şimşek, "Son döneme baktığınız zaman da momentum kaybımız var. İş alemindeki sıkıntıların farkındayız. Esnafımızın da, işsizimizin de sıkıntılarını hissediyoruz. Ondan dolayıdır ki birçok tedbir aldık. Mesela KOBİ'ler finansmana erişsin diye, hazine garantisi getirdik. 250 milyar liralık krediye erişimin önünü açıcak krediye bir paket, kredi garanti fonu üzerinden çok önemli bir düzenleme yaptık" dedi ve şu konuların altını çizdi:

"Paranın bol olduğu dönem, bir miktar geride kaldı gibi"

"İşsizlik evet bir sorun; Cumhurbaşkanı'mız bir seferberlik başlattı. Biz devlet olarak şimdi hükümet olarak iş alemine, yeni işe alacaklar için çok güçlü destekler veriyoruz.

Türkiye'nin en önemli sorunu diyelim ki cari açık. Döviz ihtiyacımız var. Küresel olarak farklı bir konjonktüre girmiş durumda. Paranın bol olduğu dönem, bir miktar geride kaldı gibi. Peki böyle bir durumda ne yaparsınız? İhracata destekleri 3 kat arttırdık. Peki, bunun etkisi hemen hissediliyor mu? Aşağı doğru trendi bir miktar durduruyorsunuz ama daha önemlisi ortalık biraz yatışınca, belirsizlik azalınca, bu aldığımız tedbirler etkili olacak."

"Yaptığımız vergi indirimleri bazı sektörlerde canlanma getirdi"

Referandumu, "16 Nisan kim ne derse desin sonuçta önemli bir gün" diye tanımlayan Şimşek, bu konuda şunları söyledi:

"Türkiye hükümet sisteminde önemli bir değişiklik için halka gidiyor. Milletimiz bir karar verecek. Bu belirsizlik aradan çıkınca inanıyorum ki son dönemde aldığımız birçok tedbir var istihdama yönelik. Mesela yatırım teşvikleri, ihracat teşvikleri. Bütün bu ekonomi ile ilgili aldığımız tedbirler daha güçlü bir şekilde iş görecek, devreye girecek. Yaptığımız vergi indirimleri bazı sektörlerde canlanma getirdi. Bu önemli; ama, momentum anlamında inanıyorum ki 17 Nisan'dan sonra belirsizlik azalacağı için daha güçlü bir momentum. Bir de yetmez bu tabii sadece mevcut durumu idare etmek için tedbir yeterli olmaz."

"Türkiye'nin çok kapsamlı bir reform gündemi var"

Sözlerini, "Bizim ne yapmamız lazım? Türkiye'nin temellerini daha da sağlamlaştıracak ilave reformlar yapmamız" diye sürdüren Şimşek, "Sabahki konuşmamda da vurguladığım gibi Türkiye'nin çok kapsamlı bir reform gündemi var" dedi ve ekledi:

"Çok kapsamlı bir yol haritası var. Şimdi uzun bir süredir mesela 2014'te iki seçim, 2015'te iki seçim, 2016'da bir hain darbe girişimi, terör, jeopolitik gerginlikler, dışarıdaki gelişmeler, bütün bu sıkıntılar ister istemez enerjinizin odaklanmasını sınırlıyor. Ortaya koyduğunuz vizyonu, reformları toptan bir şekilde uygulamanızı, o yeteneğinizi etkiliyor. İrade var fakat önceliklendirme sorunu ortaya çıkıyor. Niye? Terörle mücadele daha kritik bir konu çünkü yaşamsal bir tehdit. Şimdi o nedenle Türkiye'nin normalleşmesi ile birlikte, Türkiye ekonomisinde gerek verdiğimiz destekle, gerek yapacağımız reformlarla temeller daha sağlam olacak. Hem o destekler devreye girecek hem de gelecek inşası. Ekonomi dediğiniz biraz da beklenti meselesi. Beklentilerin olumluya dönmesi lazım. İnsanlar, ülkeler, şirketler, zor dönemlerinde tabii ister istemez toplumsal psikoloji etkilenebiliyor. Türkiye bir travma yaşadı, hain bir darbe girişimi. Onu geride bıraktık. Onunla mücadele önemli ölçüde yapıldı. Bana kalırsa Türkiye için en kötüsü; önemli ölçüde geride kaldı. Şimdi yapacağımız ilave reformlar bu anayasa değişikliği ile birlikte inanıyorum ki tekrar insanların beklentileri olumluya dönecek ve tekrar sistem daha güçlü bir şekilde çalışacak. İstihdam, yatırım, ihracat bütün bu ayaklar güçlü bir şekilde ekonomiyi destekleyecek."

"Türkiye'de referandumun getirdiği bir atmosfer var"

Türkiye'nin yeniden "yüzde 5-6 büyüme patikasına dönebileceğini" de vurgulayan Başbakan Yardımcısı Şimşek, "Öngörülebilirlik açısından; 17 Nisan'da her şey güllük gülistanlık mı olacak?"diye sordu ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"O anlamda söylemiyorum yanlış anlaşılmasın. Benim söylemeye çalıştığım şey şu, 'çok önemli bir reform.' Bu reformdan sonra diğer reformlar. Bir de belirsizlik azalacak. Belki Türkiye'ye ilişkin bütün bu tartışmalar. Türkiye'de referandumun getirdiği bir atmosfer var. Onun tartışamaları var. Bu tartışmalar ister istemez etkiliyor. Hatta Batı ile ilişkileri etkiliyor. Batı'nın tavrı burada gördüğünüz gibi tartışılıyor. Bazı hususlarda hakikaten Avrupa'nın değerleri, bazı ülkeler tarafından ayaklar altına alındı. Bugün de söyledim Bazı konularda neredeyse Ortaçağ'a döneceğiz. Yani Avrupa dönüyor daha doğrusu. Bazı konularda neredeyse İkinci Dünya Savaşı öncesine dönüyor yani ırkçılık, ayrımcılık anlamında. Onun için bütün bu tartışmaların oradaki seçim süreciyle, buradaki referandumla da tabii ki ister istemez bir miktar ilişkisi var. Onun için güçlü bir 'evet' hem Türkiye'nin önünü açacak, hem belirsizliği azaltacak hem de diğer reformlara hızla odaklanmamızı sağlayacak. Bu da ben inanıyorum ki ekonomiye güçlü bir şekilde, hızlı bir şekilde yansıyacakö

Görüntü Dökümü

-------------------

-Mehmet Şimşek DHA standını ziyareti

-Şimşek in açıklamaları

BURSA/DHA

========================================================

2)KURTULMUŞ: KİMSE TÜRKİYE'NİN İÇ İŞLERİNE BURNUNU SOKMASIN

BAŞBAKAN Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Hiçkimse Türkiye'nin iç işlerine burnunu sokmasın. Türkiye'deki Anayasa değişikliği İsviçrelileri, Almanları, Hollandalıları ne ilgilendirir? Onlar kendi işlerine baksınlar" dedi.

Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Gaziantep'e gelen Numan Kurtulmuş, ilk olarak Valiliği ziyaret etti. Kurtulmuş, burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. 16 Nisan öncesi son düzlüğe girildiğini belirten ve Kurtulmuş, referandumdan 'evet' çıkması ile Türkiye'nin ayağındaki prangalardan kurtulacağını ifade ederek, "Çok önemli bir referanduma gidiyoruz. İnşallah sürecin sonunu kadar, şimdiye kadar olduğu gibi güle oynaya bir seçim kampanyası olur. 16 Nisan'ın hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Benimde sahada gördüğüm aşağı-yukarı her gün başka bir şehrimizdeyiz. Türkiye'de gördüğümüz manzara her geçen gün 'evet' oyunun biraz daha arttığı şeklinde" dedi.

Avrupa Birliği ülkelerinin seçim kampanyasına davetsiz misafir olarak katıldığını aktaran Numan Kurtulmuş, bu ülkelerin 'hayır' bloğunun sözcülüğüne soyunduklarını dile getirerek şöyle dedi:

"Türkiye'de bir çok yerel seçim yapıldı, çok sayıda genel seçim yapıldı. Bu seçimlerin hepsinde içerideki siyasi aktörler tarafları oldu ve seçim kampanyalarını yürüttük. Ama maalesef ilk defa bu seçim kampanyasında bu referandum kampanyasında, kampanyanın davetsiz misafirleri var. Özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelerin bazılarında bu davetsiz misafirler 'hayır' bloğunun sözcülüğüne soyundu. Birinci adımda, sayın cumhurbaşkanımızın, Türkiye'nin seçilmiş siyasetçilerinin Avrupa'nın ülkelerine gitmemesi için bir kampanya başlatıldı. Avusturya Dışişleri Bakanının ilk başlattığı kampanya, sonra Almanya'ya sonra Hollanda'ya sirayet etti. Daha ileriye götürdüler, bakanlarımızın uçuş izinleri iptal edildi, orada vatandaşlarımızın üzerine polisler saldırdı. Köpeklerle, atlarla vatandaşlarımızın üzerine saldırdılar. Üçüncü adımda daha da ileriye gittiler, Avrupa'nın etkili bazı gazeteleri açıktan 'hayır' kampanyasına destek verdi. Örneğin İsviçre'de bir gazete hem de Türkçe, 'Erdoğan'ın diktatörlüğüne son vermek için, hayır oyu kullanın' diye manşet attı. Almanya'nın koskoca Bild gazetesi, 'Erdoğan ve Türk siyasetçileri Avrupa'da görmek istemiyoruz' diye manşet attı. Yani doğrudan doğruya gazeteleriyle 'hayır' kampanyasına destek verdiler."

Eleştirilerine devam eden Kurtulmuş, "En son adımda da maalesef Avrupa siyasetinin de alışık olmadığı şekilde tamamıyla Türkiye'de 'evet' bloğunu köşeye sıkıştırmak, zayıflatmak için, önce Alman istihbaratının başı çıktı dedi ki, '15 Temmuz darbe girişimini FETÖ'nün yaptığına ikna olmadık' dedi. Allah aşkına FETÖ'cülerin bu darbe girişimine ikna olmak için 250 vatandaşımızın şehit olması yetmedi 250 bin vatandaşımızın mı şehit olması gerekiyordu? Tam bunun arkasından 2 gün evvel Norveç'te FETÖ'cü 5 kişi, 5 eşkıya iltica talebinde bulundu. Hem de gayet açık şekilde, 'biz de bu gruptanız, onun için siyasi iltica talebinde bulunuyoruz' diyerek talepte bulundular. Bu da aslında dolaylı olarak Türkiye'deki seçim kampanyasını etkilemek ve hükümetin üzerinde baskı oluşturmak için yapılmış bir adımdır" dedi.

Kurtulmuş, "Bizim oralarda legal 'evet' kampanyası yapmamıza müsaade etmeyenler, hem de kendileri tarafından illegal terör örgütü olarak kabul edilen PKK'nın orada polislerin gözetimi altında, polislerin kordonu altında gösteri yapmalarını ve 'hayır'ı desteklemelerine hiçbir şekilde mahsur görmüyorlar. Buna açıkçası destek veriyorlar. Bütün bunlar vatandaşlarımız tarafından da görülüyor, anlaşılıyor. İnşallah gerekli cevap sandık başında verilecektir" diye konuştu. Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Hiçkimse Türkiye'nin siyaseten içişlerine burnunu sokmasın. Hiç kimse Türkiye'nin seçim kampanyasına müdahale etmeye kalkmasın. Müdahale ederlerse şimdiye kadar yaptıkları gibi 'hayır' kampanyasına destek vermeye devam ederlerse vatandaşlarımız tarafından gerekli cevap verilecektir ve sandıkta cevaplarını alacaklardır. Ayrıca Türkiye'de Anayasa değişikliği Allah aşkına İsviçrelileri, Almanları, Hollandalıları ne ilgilendirir? Kendi işlerine baksınlar. Anayasa değişikliğinde taraf olacaklarına, Avrupa kıtasında yükselen aşırı ırkçı, aşırı faşist, Neonazi siyasetine karşı gerekli tedbirleri almaya gayret etsinler. Eğer bu şekilde devam ederse, bir kez daha açıkça söylüyorum Avrupa kendisi sıkıntı çeker. Birkaç sene sonra Avrupa'daki makul siyasetçiler kendi seçim kampanyalarını yapamaz hale gelirler. Avrupa siyaseti, Avrupa'da artan bu İslam karşıtı, yabancı karşıtı, göçmen karşıtı ve özellikle Türkiye karşıtı siyasi dalgaya mahkum olmasın, bunun etkisinde kalmasın. Aksi taktirde bu dalga büyür büyür bir gün kendilerini de büyük bir girdabın içerisine çeker. Ben bu vesileyle bu uyarıyı da Avrupalı dostlarımıza yapmayı bir vazife olarak görüyorum."

Görüntü Dökümü

------------------------------

Numan Kurtulmuş'un valiliğe gelmesi

Kurtulmuş'un valilik şeref defterini imzalaması

Kurtulmuş'un konuşması

Genel ve detay görüntüler

Haber - Kamera: Eyyüp BURUN, Mücahit Yolcu, Metin Faruk TAMER -GAZİANTEP -DHA)

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 275 MB

==============================================

3)BAKAN AKDAĞ: ŞEHİR HASTANELERİNDE PATRON SAĞLIK BAKANLIĞIDIR

SAĞLIK Bakanı Recep Akdağ, şehir hastanelerinin paralı ve özel sektör hastaneleri olduğu yönündeki iddiaların tamamen asılsız olduğunu belirterek, "Şehir hastanelerinde patron Sağlık Bakanlığıdır" dedi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bugün Başbakan Binali Yıldırım tarafından hizmete açılacak Isparta Şehir Hastanesi'nde incelemelerde bulundu. Burada basın toplantısı düzenleyen Bakan Akdağ, şehir hastanelerinin özel sektör hastanesi olduğu ve bu hastanelerde vatandaştan ücret alındığı yönündeki iddiaları yalanladı. Şehir hastanelerinin kamuya ait olduğunu belirten Bakan Akdağ, hastanelerin özel sektörle ortak yapıldığını söyledi.

Birtakım dedikodular üretildiğini savunan Bakan Akdağ, "Şehir hastanelerinin özel sektörün hastaneleri olduğu dedikoduları tamamen asılsız ve yalan. Burada patron Sağlık Bakanlığıdır. Şirket veya şirketler kamuya hizmet eder, ödemeler kendilerine yapılır" dedi.

"ÜCRET ALINDIĞI İDDİALARI ASILSIZ"

Şehir hastanelerinin ücretli olduğu yönündeki iddialara da açıklık getiren Bakan Akdağ, şöyle konuştu:

"Isparta'da vatandaşlar 'Hastane yaptınız ama ücretini nasıl ödeyeceğiz' diye soruyorlar bana. Şehir hastanelerinin Sağlık Bakanlığının diğer hastanelerinden farkı yok. Vatandaştan ilave para istenmiyor ve bundan sonra istenmeyecektir. 'İlk müracaata 30 lira alınıyormuş, tetkiklerden ilave ücret alınıyormuş, kapalı otopark ücreti alınıyormuş.' Bu dedikoduları bilerek çıkarıyorlar. Şehir hastanelerine karşı olan bir hayırcı zihniyet var. Şehir hastaneleri milletin hastanesidir. Özel hastanede olmayan konfor, teknik donanım, hizmet bu hastanelerde vardır. Ücret alındığı iddiaları tamamen asılsızdır."

755 YATAK 167 POLİKLİNİK 2 BİN ARAÇLIK OTOPARK

Şehir hastanelerinin sağlıkta dönüşüm programının hastanecilik açısından en önemli hamlesi olduğunu vurgulayan Bakan Akdağ, Isparta Şehir Hastanesi hakkında ise şu bilgileri verdi:

"Bu sene şehir hastanelerimizin üçüncüsünün açılışını yapıyoruz. Birincisi Mersin, ikincisi Yozgat'tı. Üçüncüsü bugün Isparta oluyor. Hastanede 755 yatağımız var. Toplamda 2 bin 145 kişi çalışacak. 200 bin metrekareye kurulu büyük külliye. Mevcut hastanelerimiz şehir içine sıkıştığından otopark imkanımız yoktu. Bugünkü hastanenin 2 bin araçlık kapalı otoparkı var. Yataklarımız hep 2 kişilik. Nadiren tek yataklar da var. İçinde banyosu, tuvaleti, televizyonu, buzdolabı bulunuyor. Bu hastanemizde 131 yoğun bakım yatağı var. Bunların 35'i yeni doğan yoğun bakımı. Bölgeye hizmet verecek. Bütün doğumlar tek kişilik özel doğum odalarında yapılacak. Doğum salonu gibi annelerin, hamilelerin ortak doğum yaptığı bir alanı artık kullanmıyoruz. 14 doğum odamız mevcut. 167 de poliklinik odamız mevcut. 167 hekim aynı anda hastalarını karşılayabilecek."

YENİ HASTANE YENİ HİZMETLER

Isparta Şehir Hastanesi ile yeni sağlık hizmetlerinin de geldiğini ifade eden Bakan Akdağ, "Genetik, uyku laboratuvarları, robotik ilaç hazırlama üniteleri, ışın tedavisinde kullanılan üniteler, vale hizmeti veriyoruz bu hastanede. Özellikle acile gelen hastalar açısından. Yine burada 897 deprem izolatörü var. Bir deprem olduğunda hekim ameliyatına devam edebilecek. Hizmet burada hiç aksamayacak" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

--------------------

Bakan Akdağ'ın açıklaması

Haber- Kamera: Mehmet ERÇAKIR- Ali ÇEVİKBAŞ/ISPARTA,

==========================================================

4)PROF. DR. ORTAYLI: 1982 ANAYASASI REFERANDUMUNA HÜKÜMET İÇİNDE BİLE 'EVET' VEREN OLDU

TÜRKİYE'nin en ünlü tarihçi ve akademisyenlerinden Prof. Dr. İlbey Ortaylı, Ege Üniversitesi Sosyal Araştırmalar Topluluğu'nun davetlisi olarak İzmir'e geldi. Burada gençlerle buluştu, onlara yakın tarihi anlattı. Referandumların ciddi olaylar olduğunu ifade eden İlber Ortaylı, "1982 Anayasası referandumuna 'hayır' verenlerden birisi benim. Ama o zamanın hükümeti içinde bile 'evet' veren oldu. Bunu ben biliyorum" dedi.

Tarihçi ve akademisyen Prof. Dr. İlber Ortaylı, Ege Üniversitesi Sosyal Araştırmalar Topluluğu'nun davetlisi olarak geldiği İzmir'de, gençlerle buluştu. Üniversiteli gençlerin tamamen doldurduğu salonda, çok sayıda öğrenci de salon dışında kaldı. Burada gençlerin büyük ilgisiyle karşılanan Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türkiye'de tarihin bilinmediğini anlattı. Televizyonlarda ya da gazetelerde özellikle yakın tarihle ilgili yapılan konuşmaları eleştiren Ortaylı, "Tarih okumamış, tarih terminolojisiyle alakası yok bu insanların. Televizyon kanallarında da bunlar için ciddi denetimler yapılması lazım. Denetim sadece televizyonların pornografi yapıp yapmadıklarıyla ilgili değil, dille de ilgili olmalı. Bunlar cahil insanlardır. Zeki insanlar değiller. Dillerini nasıl konuşulur bilmiyorlar. Telaffuz etmekten haberdar değiller. Şive her memlekette vardır. Televizyonlarda insanlar ya hakikaten cahil oldukları için ya da bilinçli şiveli konuşuyorlar" dedi.

"BİLGİSİZ İNSANLARA LOZANLA İLGİLİ UYDURUYORLAR"

Bazı kişilerin ya da tarihçilerin bilgisiz oldukları halde uydurduklarını da ifade eden Ortaylı, Lozan Anlaşması'na yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Lozan Anlaşması'nın Türkiye'nin kurucu anlaşması olduğunu söyleyen Ortaylı, şöyle konuştu:

"Lozan eskimiş eskirse tamir edilir. Bir tarafta kalır. Ebedi bir vesika olamaz hiçbir anlaşma olamaz. Türkiye'yi tayin eden anlaşmalar, Karlofça Anlaşması, Paris Anlaşması, Sevr bu arada tatbik edilmedi. Lozan Anlaşması. Bu anlaşmalar bizleri tayin eden anlaşmalar, hayatımızı kültürümüzü tayin etti. Ancak bu anlaşmalardan hiçbiri müstakil araştırma konusu olmadı. Lozan'a taktılar. Eskiyor çok açık. Bir takım maddelerin tamir edilmesi lazım. Mesele boğazların iki tarafında 16 milyon insan yaşıyor. Bunlar gidiyor geliyor. Bu kadar yoğun trafiğin hakim olduğu boğazdan bütün dünyanın tankerlerini nasıl geçirirsiniz? Bunun değiştirilmesi lazım. Oradan o gemiler adamlar, geçemez. İlla kazaları mı bekliyorsunuz. 16 milyon insan yaşıyor orada" dedi. Lozan Anlaşması'na yönelik değerlendirmesini sürdüren İlbey Ortaylı, şöyle konuştu.

"Mesele '100 sene sonra sona erecekmiş' diyorlar, öyle bir şey de söz konusu değil. Lozan'ın aksayan maddeleri biter. 'Hezimete uğramışız' diyorlar, öyle bir şey yok. Ama sana kim dedi zafer olduğunu. Süngümüzün girmediği yerden bize toprak vermediler. Onu Yunanistan'a yaptılar. Ne aldıysak ordu nereye girdiyse o bizim oldu. Burada zafer yok. Diplomasiyle zafer kazanılmaz ama Lozan'da hezimet falan da olmadı. Petrol yataklarını vermişiz güya. Yalan Musul'da değildik o zaman biz. Lozan'da gizli maddeler varmış, yok yani bu kadar açık maddeleri. Gizli maddesini kim yapacak. Sen memnun değilsen bunu açıkça söyle."

"REFERANDUM CİDDİ İŞTİR"

Referandum tartışmalarına da tarihten örnekle katılan İlber Ortaylı, 1982 Anayasası'na kendisinin 'hayır' oyu kullandığını açıkladıktan sonra önemli bir de iddiayı da paylaştı. İlbey Ortaylı, "Referandum ciddi bir şeydir. İstanbul'daki gudubet binalar için referandum yapılması lazım. 1982 Anayasası'na yüzde 92 'evet' demiş, yüzde 8'i 'hayır' demiş. 'Hayır& diyenlerden biri benim, çok açıktır. Ama o zaman hükümette olanların bile 'evet' dediğine eminim" dedi.

"MUHAFAZARLIKTA SAPLA SAMANI KARIŞTIRMAMAK LAZIM"

Dünyada bir muhafazakarlaşma eğiliminin olduğuna yönelik öğrencilerden gelen soruyu yanıtlayan Prof. Dr. İlber Ortaylı, şunları söyledi:

"Bazı şeyleri sapla samanı karıştırmayalım. Sap ayrı saman ayrı şey. İslam dünyasında dindarlaşmanın hiçte öyle ileri yapılması mümkün değil. Paris'te o büyük gece kulübü suikastinde ne tipler çıktı. Birisinin barmenlik yaptığı çıktı. Birisinin kafası bozuluyor kamyonu insanların arasına sürüyor. Belli ki batı proleteryası da içerisinde müslümanlar da var, bunlar artık hızlı hareketlerin içerine giriyorlar. DAEŞ'te bir sürü Hıristiyan doğa sonradan Müslüman olan insanlar var. Bir türlü fanatizm gelişiyor. Bütün dünyada da var, batıda da var. Vatikan'ı, Katolik Kilisesi'ni asıl tehdit eden ataistler değil, komünistler değil, yeni dini hareketlerdir. Meksikalı köylü, Müslüman oluyor. Artık Avrupa'ya insanlar tek rahipli liberal mahalle kiliselerine gidiyorlar, Vatikan'ı asıl korkutan o. Batıda din artıyor. Bu din bildiğiniz gibi bir fonksiyonel kurum gibi gitmiyor. Kitleler fakirleşiyor. Ümitsizleşiyor bunlardan ileri geliyon" dedi.

Görüntü Dökümü

--------------------

Öğrencilerin görüntüsü.

İlber Ortaylı'nın konuşmasından görüntü.

Haber: Taylan YILDIRIM, Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR

=========================================================

5)OĞLUNU KOMŞUYA BIRAKIP İNTİHAR ETTİ

ADANA'da 36 yaşındaki Erdoğan Bilir, eşini işe gönderdikten sonra, oğlu 1 yaşındaki Ahmet'i de komşusuna bırakıp, geri döndüğü evinde tabancayla başına ateş edip yaşamına son verdi.

Merkez Yüreğir İlçesi Levent Mahallesi'nde oturan işsiz Erdoğan Bilir, yemek şirketinde çalışan eşi Ayşegül Bilir işe gittikten sonra oğlu Ahmet'i de "Durmuyor, biraz sizde kalsın, çocuk kendine gelir" diyerek komşularına bıraktı. Yatak odasına giren Erdoğan Bilir, tabancasıyla başına ateş etti. Silah sesini duyup yatak odasına giren kızı 14 yaşındaki Irmak, babasını kanlar içinde buldu. Genç kızın çığlıklarını duyan komşularının ihbarı üzerine eve gelen sağlık ekiplerinin müdahale ettiği Bilir'in öldüğü anlaşıldı.

Acı haberi duyup eve gelen Ayşegül Bilir, "Erdoğan ölmedi deyin, bunu yapma Erdoğan. Neden yaptın Erdoğan" diyerek feryat etti.

SOSYAL MEDYADA CUMA MESAJI YAZDI

Denetimli serbestlikten yararlanarak 4 ay önce cezaevinden tahliye edildiği öğrenilen Erdoğan Bilir'in sosyal medyadaki sayfasına, olaydan 3 saat önce 'Cümlemizin Cuması mübarek olsun Allah hepimizin işini rast getirsin inşallah..' paylaşımı yaptığı görüldü.

Hangi suçtan cezaevine girdiği açıklanmayan Bilir'in ölümüyle ilgili soruşturma başlatıldı.

Görüntü Dökümü

-------------------------

Sokaktaki ambulans ve kalabalığın görüntüsü

İntihar eden şahsın bir yakınının ağlaması

Olay yerindeki polis araçları

Kalabalıktan genel görüntü

İntihar eden şahsın küçük çocuğunun görüntüsü

Yakınlarının çocuğa sarılması

Evin dış görüntüsü ve polis ekipleri

İntihar eden şahsın karısının çığlık atarak eve gelmesi

Kadının sinir krizi geçirmesi

Çevredekilerin sakinleştirmeye çalışması

Kadının eve girmeye çalışması

Polisin engel olması

Kadının feryatlarından görüntüler

Güvenlik şeridi çekili sokaktan görüntü

SÜRE: 04'03" BOYUT: 454 MB

Haber: Fatih KARAÇALI-Kamera: ADANA,

======================================================

6)SİLOPİ'DE DOWN SENDROMLU ÇOCUKLAR İÇİN HALAYLI EĞLENCE

ŞIRNAK'ın Silopi İlçesi'nde down sendorumlu çocuklar için hazırlanan etkinlikte, çizgi film karakterlerinin kostümü giyen çocuklar, Türkçe ve Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekerek doyasıya eğlendi.

Silopi'de down sendorumlu çocuklar ile üniversite öğrencilerini bir araya getirmek ve farkındalık yaratmak için Silopi Meslek Yüksek Okulu bahçesinde bir etkinlik düzenlendi. Etkinliğe Silopi Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Ökten, Silopi Meslek Yüksek Okulu Müdürü Hasan Osmanoğlu, esnaf ve vatandaşlar ile rehabilitasyon merkezleri öğrencileri katıldı. Çeşitli ikramların yapıldığı programda down sendorumlu çocuklar ile üniversite öğrencileri birlikte dans ederek halay çekti. Çizgi film karakterlerine ait kostümleri giyen öğrenciler, down sendorumlu çocukları eğlendirerek neşeli dakikalar geçirmelerini sağladı.

Halat çekme ve çuval yarışının yapıldığı programa katılan Silopi Belediye Başkan Yarımcısı Abdullah Ökten, çocuklara oyuncak hediye etti. Program sonunda çocuklar, öğrenciler ve öğretim görevlileri hep birlikte Türkçe ve Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekti.

Etkinliği organize eden Silopi Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Atilla Ünlü, down sendromlu çocukları mutlu etmeyi hedeflediklerini belirterek, "Amacımız down sendorumu öğrenciler ile üniversitemizi birleştirmekti. Bu şekilde gerçekleştirdiğimiz faaliyet için öğrenciler ve okul yönetimimiz bize desteklerimi esirgemediler. Aynı şekilde de Silopi halkına ve esnafına çok teşekkür ederiz. Dowv sendromluların bizden hiçbir farkı olmadığını göstermek istedik. Bu faaliyeti yaptık" dedi.

Görüntü Dökümü

----------------------

-MYO bahçesinde yapılan etkinlik

-Down sendromlu çocuklar

-Çocuklar ve öğrencilerin dans etmeleri

-Çocuklara hediye verilmesi

-Çuval ve halat çekme yarışı

-Türkçe ve Kürtçe şarkı eşliğinde halay

-Genel ve detaylar

Haber-Kamera: Mehmet Selim YALÇIN/SİLOPİ (Şırnak), -

=======================================

7)75 YAŞINDAKİ YAŞLI ADAM İNTİHAR ETTİ

NİĞDE'de psikolojik rahatsızlığı olduğu iddia edilen 75 yaşındaki Mümin Can, kendini apartmanın merdiven boşluğuna atarak yaşamına son verdi.

Şahsüleyman Mahallesi'nde yaşayan Mümin Can'ı 5 katlı binanın merdiven boşluğunda bulan komşuları polis ve sağlık ekiplerinden yardım istedi. Öldüğü anlaşılan Can'ın cenazesi otopsi için Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüldü.

Polis, olayla ilgili soruşturma başlattı.

Görüntü dökümü

--------------------------

-Ambulans, itfaiye ekiplerinden görüntü

-Apartmandan görüntü

-Cesedin apartmandan çıkartılırken görüntü

-Cesedin ambulansa bindirilirken görüntüsü

-Ambulansın giderken görüntüsü

SÜRE: 01'11" BOYUT: 79 MB

Haber-Kamera: Ali KADI/NİĞDE,

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

İlber Ortaylı Mehmet Şimşek Türkiye Akdağ Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title