Haberler

Dha Yurt Bülteni-7

Abone Ol

DAMAT ADAYI SEVGİLİSİNİ İSTEMEYEN ÖLDÜRDÜĞÜ AKRABALARI ISRARLA EVİNDE TOPLAMIŞ (EK)1)KATLİAM EVİ GÖRÜNTÜLENDİAdana'da Denizhan Dener'in 2 kuzeni, 2 halası ve eniştesini katledip intihar ettiği evde polis incelemesi sürüyor.

DAMAT ADAYI SEVGİLİSİNİ İSTEMEYEN ÖLDÜRDÜĞÜ AKRABALARI ISRARLA EVİNDE TOPLAMIŞ (EK)

1)KATLİAM EVİ GÖRÜNTÜLENDİ

Adana'da Denizhan Dener'in 2 kuzeni, 2 halası ve eniştesini katledip intihar ettiği evde polis incelemesi sürüyor. DHA'nın görüntülediği evde vahşetin izleri görülüyor. Her tarafın kan gölüne döndüğü evde olay yeri ekipleri titizlikle çalışmalarını sürdürüyor. Apartman girişindeki güvenlik kamerası kayıtlarına el koyan polis, evdeki her şeyi de en ince ayrıntısına kadar inceliyor. Denizhan Dener'in fotoğraf albümlerinin bulunduğu evde, yere indirilmiş halde bulunan Hanım Kaya'nın görüldüğü çerçeveli fotoğraflar da dikkat çekiyor.

Görüntü Dökümü

------------------------

DHA Muhabiri Yusuf BAŞTUĞ'un anonsu

Evin kapısından detay görüntüler

Yerdeki kan izleri

Olayin yaşandığı odadan genel görüntü ve kan izleri

DHA Muhabiri Yusuf BAŞTUĞ'un anonsu

Evden detay görüntü

Evdeki eşyalardan detay görüntüler

Evdeki yakınının görüntüsü

Hanım Kaya'ya ait çerçevelenmiş fotoğraftan detay

SÜRE: 01'54"    BOYUT: 116 MB

Haber: Yusuf BAŞTUĞ-Kamera: Çağlar ÖZTÜRK/ADANA,

===========================================================

2)SİLOPİ'DE POLİS PANZERİ EVE ÇARPTI; 2 ÇOCUK ÖLDÜ

ŞIRNAK'ın Silopi İlçesi'nde dün gece zırhlı polis panzerinin bir eve çarparak girmesi sonucu, yataklarında uyuyan kardeş 2 çocuğun ölümüne neden oldu. Olayla ilgili savcılık soruşturma başlattı.Silopi Karşıyaka Mahallesi 715'inci sokakda dün saat 23.50'de meydana gelen olayda, zırhlı polis panzeri belirlenemeyen bir nedenle, Mesut Yıldırım'ın evine çarparak içeri girdi. Girdiği odanın karşı tarafına kadar giden polis panzeri, duvar ve kolonları yıkarken, içerde yatakta uyuyan 7 yaşındaki Muhammet ve 6 yaşındaki Furkan kardeşlerin ölümlerine neden oldu.Olayın duyulmasının ardından kaza bölgesine çok sayıda çevik kuvvet polisi sevkedilerek, ezilme sonucu can veren 2 kardeşin cenazeleri Silopi Devlet Hastanesi Morgu'na kaldırıldı. Hastane morgunda yapılan otopsi ardından 2 kardeş, toprağa verilirken, baba Mesut Yıldırım Hz. Osman Camii'nde kurulan taziyede, başsağlığı dileklerini kabul etmeye başladı.

Kazaya neden olan polis panzerinin MHP İlçe Binası'nı korumakla görevli olduğu belirtildi. Cumhuriyet Sacılığı, 2 çocuğun ölümüne neden olan kaza ile ilgili soruşturma başlattı.

Görüntü Dökümü:

----------------------------

Evin görüntüsü

Oda içinde yıkılan eşyalar

Yerde duran saat

Sokaktan ve evden görüntüler

Haber - Kamera: Mehmet Selim YALÇIN/SİLOPİ,(Şırnak), -

Görüntü süresi: 2 dk. 4 sn.

==================================================

3)BAKAN ÇELİK'TEN ÇİĞ SÜT TEBLİĞİ ELEŞTİRİLERİNE YANIT

GIDA, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, çiğ süt satışı ile ilgili yayınladıkları tebliğe eleştirilerle ilgili olarak, "Maalesef sağlıklı bir gıdaya erişim noktasında atılması gereken adımları bile hazmedemeyen veya anlamayan zavallılar, bu konularla ilgili gelişi güzel değerlendirmeler yaptılar, yapmaya devam ediyorlar" dedi.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Çanakkale Ticaret Borsası ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi işbirliğiyle Çanakkale Kolin Hotel'de 4-6 Mayıs

tarihleri arasında Ulusal Peynir Çalıştayı ve Peynir Tadım Etkinlikleri düzenlendi. Çalıştaya Bakan Faruk Çelik'in yanı sıra Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Mehmet Daniş, Çanakkale Valisi Orhan Tavlı, CHP'li Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, Çanakkale Ticaret Borsası Başkanı Kaya Üzen ve üreticiler katıldı. Çalıştayda konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, süt ve süt ürünleri, tarımın en önemli alt sektörlerinden biri olduğunu belirtip, şunları söyledi:  "Her şeyin modası geçiyor, çağlar bile değişiyor. Birçok çağ geride kaldı. Bilgi, teknoloji çağındayız ama ne değişirse değişsin tarımın güncelliği, varlığı, sofralarımızın önemi hiçbir zaman değişmiyor. Dolayısıyla birçok şeyin değişmesi demek her şeyin değişmesi anlamına gelmiyor. Tarım önemini, dünden, ilk insandan beri korumaya devam ediyor. İşte bu sektörün önemli alt bileşenlerinden olan 'Süt ve süt ürünleri açısından durumumuz nedir?' diye baktığımızda, Türkiye'de 19 milyon ton süt üretimi gerçekleşiyor. Bunun yarısı yaklaşık 9 milyon tonu sanayide işleniyor ve 5 milyon ton sütten de 660 bin ton peynir elde ediyoruz. İşte bu çalıştay bu kapsamda, bu çerçevede çizebileceğimiz potansiyelimiz açısından son derece önemli. 46 bin ton peynir ihracatı gerçekleştiriyoruz, 10 bin ton da peynir ithal ediyoruz. İhracatımızda 150 milyon dolarlık bir değer elde ediyoruz, bütçeye bir katkı sağlıyoruz. İhracatımıza bir katkı sağlıyoruz. Bu potansiyelimizi, Türkiye coğrafyasını, üreticilerimizi görüp, ihracatımızla mukayese ettiğimiz zaman yeterli düzeyde bir ihracatımızın olduğunu söylememizin doğru olmayacağı inancındayım. Bu potansiyelin daha çok ihracat, daha çok pazarlarda yer almayı gerektirdiği gerçeği ile karşı karşıyayız. Peynir özeline baktığımız zaman Türkiye'de 190'nın üzerinde peynir çeşidimiz var. Ancak, dış piyasalarda bu çeşitlerimizin yeteri kadar karşılık bulup bulmadığını sorguladığımızda 190'nın üzerinde çeşidi bulunan bir ülkenin ürünlerinin dünya piyasalarında yeteri kadar yer bulmadığını da tespit etmiş bulunuyorum. O halde yapmamız gerekenler var."

"TARIMA GEÇİMLİK TARIM OLARAK BAKAMAYIZ"

Bu konuda markalaşmanın önemli olduğunun açıkça ifade edildiğine dikkati çeken Bakan Çelik, "Diyoruz ki coğrafi işaretleme önemli. Baktığımız zaman sayabileceğimiz bir elin parmakları kadar, peynir ürününün coğrafi işaretleme bünyesinde olduğunu görüyoruz. Diğerleri, 190'nın üzerindekiler nerede? Onlar maalesef istediğimiz ölçekte, gündemde yerlerini alamamaktadırlar. Geleceğe dönük kararları birlikte almamız gerekiyor ve cesaretle almamız gerekiyor. Eğer doğru kararları zamanında almaz isek dünya pazarlarında yer bulmakta zorlanırız, o pazarlarda yerimiz git gide daralır. Tarıma geçimlik tarım olarak bakamayız. O dönemler çok geride kaldı. Atadan babadan kalma bir anlayışla, yaklaşımla, 'Tarımda var olacağım. Peynir üretimi gerçekleştireceğim, süt üretimini gerçekleştireceğim ve bitkisel üretimde adım atacağım' demek mümkün değil. O dönemler bitti" diye konuştu.

AFRİKA PAZARINI HEDEF GÖSTERDİ

Bakan Çelik, şöyle devam etti:

"Peynirimiz, sütümüz, süt tozumu, bitkisel üretimimiz, ürünlerimiz, meyvelerimiz, sebzelerimiz dünya pazarlarında nasıl yer alacak? Yer alabilmesi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak iş forumları başlattık. 6 ülke ile iş forumu yaptık. Bu iş forumlarının sonuncusunu Afrika Kıtası ile geçen hafta Antalya'da yaptık. Afrika Kıtası'ndan 50 bakan katıldı. Cumhurbaşkanları, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Uluslararası kuruluşların temsilcilerinin katıldığı son derece bizimde beklemediğimiz bir üst düzey katılımla Afrika Kıtası İş Forumunu ve Afrika Kıtası Tarım Bakanları toplantısını gerçekleştirdik. Gördük ki çok büyük imkanlar var. Afrika Kıtası'ndaki 54 ülkede, gerek üretim açısından gerekse bizim ürettiklerimizin tüketimi, pazarı açısından, son derece büyük imkanlar var. Elimizi çabuk tutabilirsek yani tarımda gerçekten çok çok geride olan ve bizim deneyimlerimize çok ihtiyaç duyan Afrika ülkelerine eğer bizim iş dünyamız el atabilse hem üretimde, hem pazara her çeşit mal sürme konusunda son derece büyük imkanların olduğunu bizzat 2 günlük o çalıştayımızda görmüş bulunuyoruz."

ÇİĞ SÜT TEBLİĞİ ELEŞTİRİLERİNE TEPKİ

Sağlıklı, güvenilir gıdaya erişimin önemli olduğuna da değinen Bakan Çelik, şöyle konuştu:

"Bu konuda sektör ve konumuzla ilgili olarak önemli kararlar alıyoruz. 2015 yılında peynir üretim tebliği yayınladık. Geçen ayda çiğ sütün marketlerde nasıl satılabileceği ile ilgili bir tebliğ yayınladık. Gıda konusu gelince, herkes işin profesörü kesiliyor, herkes konuşuyor, elinde kalemi olan yazıyor. Maşallah ne kadar çok biliyorlar, üreticinin ne çektiğini, ne tür zahmetlerle bu ürünü piyasaya sürdüğünü. Hangi alın terini akıtarak, hangi maddi imkanları heba ederek, harcayarak, piyasaya, sofralara getirdiğini dikkate almadan, çalakalem 'O yenir, bu yenmez' ifadeleriyle maalesef sektöre çok büyük darbe vurduklarının ya farkında değiller veya başka amaçları var. Başka enstrümanlar elde ederek, başka imkanlar elde ederek kendi geleceklerini kurtarmaya dönük ama sektörü baltalamaya dönük adımlar atıldığını ibretle izliyoruz. Çiğ sütün nasıl satılacağı ile ilgili tebliğ belirliyoruz. Diyoruz ki; çiğ sütün sağlıklı olması gerekiyor. '4 derecenin altında bir ısıyla muhafaza edilerek son tüketiciye ulaşması gerekiyor' diyoruz. Tüketici de güven içerisinde bu çiğ sütü tüketmeli, alıp gidip evinde yoğurt yapmalı veya peynir yapmalı. Amaç ne, süt tüketimini talep çerçevesinde arttırmak. Ne kadar çok süt üretirseniz, tüketirseniz, ne kadar peynire dönüştürürseniz, ne kadar çok pazar bulursanız o derece hayvancılığınız gelişecek. Bu tebliğ ile olmadık değerlendirmeler yaptılar. Referandum sürecini de bu işin içine katanlar oldu. Maalesef sağlıklı bir gıdaya erişim noktasında atılması gereken adımları bile hazmedemeyen veya anlamayan zavallılar, bu konularla ilgili gelişi güzel değerlendirmeler yaptılar, yapmaya devam ediyorlar."

Bakan Çelik, konuşmasın ardından çalıştaydan ayrılıp, Çanakkale Valisi Çanakkale Valisi Orhan Tavlı'yı makamında ziyaret etti ardından

Halk Bahçesi'ne geçip, buradaki Peynir Tadım Etkinliği'nin açılışını yapıp, standları gezdi ve Çanakkale Vali Orhan Tavlı ile Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan'a kendi eliyle Ezine peyniri yedirdi. Bakan Çelik, daha sonra Ezine'ye hareket etti.

Görüntü Dökümü

------------------------

-Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in konuşması

-Çalıştaya katılanlaran görüntü

-Bakan Çelik'in çalıştaya katılanlara plaket vermesi

-Bakan Çelik'in  Çanakkale Valisi Orhan Tavlı'yı ziyareti

-Bakan Çelik'in Halk Bahçesi'ndeki Peynir Tadım Etkinliği'ne katılmasından görüntü

-Genel ve detay görüntüler

Haber: Burak GEZEN - Kamera: Mustafa SUİÇMEZ / ÇANAKKALE,

==========================================================

4)YÜKSEKOVALI AİLENİN BAŞI YILANLARLA DERTTE

HAKKARİ'nin Yüksekova İlçesi Cumhuriyet Mahallesi'nde oturan Geçirgen ailesinin başı yılanlarla dertte. Büyük korku yaşayan Geçirgen ailesi, çareyi komşularına sığınmakta buldu.

Havaların ısınmaya başlaması ile birlikte bahçe içerisindeki tek katlı toprak evde her gün yılanların çıkması üzerine Geçirgen ailesi zor günler yaşamaya başladı. Çifçilik yaparak geçimini sağlayan 8 çoçuk babası Osman Geçirgen,  yaşadıkları endişe nedeniyle evi terk ederek komşularının evine yerleştiklerini söyledi. 10 gün içerisinde 8 yılan yakaladığını anlatan Geçirgen, tek mücadele şeklinin de korton üzerine sürdüğü yapıştırıcı olduğunu belirtti. Yetkililerden yardım isteyen Geçirgen, "Yılanlar evin içindeki deliklerden giriyorlar. Kortanlara sürdüğümüz yapıştırıcılar sayesinde yakalıyorum. Ancak çocuklarım yaşadıkları korku nedeniyle 10 gündür eve girmiyor. Çaresiz kaldık ne yapacağımızı bilemiyoruz, yetkililerin bu konuda bize yardımcı olmalarını istiyoruz" dedi.

Görüntü  Dökümü

------------------------

Evden detaylar

-Karnota yapışan yılan

-Yılandan ve evdet deyalra

-Osman Geçirgen ile röportaj

Erkan ÇOBANOĞLU/YUKSEKOVA(Hakkari), -

======================================================

5)VETERİNER ADAYLARI BEYAZ ÖNLÜK GİYDİ

BURDUR Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde (MAKÜ) veteriner hekim adayları beyaz önlük giydi.MAKÜ Veteriner Fakültesi tarafından düzenlenen önlük giyme töreni konferans salonunda gerçekleştirildi. Bu yıl 5'incisi düzenlenen törene Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Karaca, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür vekili Oktay Darcan, Ticaret Borsası Başkanı Yılmaz Başar, Burdur Veteriner Hekimler Odası Başkanı Kazım Üstüner, Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Öner ile öğrenciler ve aileleri katıldı.

Açılış konuşmasını 1'inci sınıf öğrencilerini temsilen Muhammet Tahir Işık yaptı. Işık, "Hepimiz gayret eden, vazgeçmeyen ve hedefine doğru yürüyenleriz. Bu yolda bize yol gösteren ailelerimize sonsuz teşekkür ediyorum" dedi.

Veteriner Fakültesi Öğrenci Temsilcisi Yusuf Furkan Kara, "Öğrenciler olarak üzerimize düşen görev neyse yapmaya hazırız. Hocalarımız tüm samimiyetleriyle bilgi ve birikimlerini bizlere aktarmaktalardır. Aramızdaki bu sevgi ve saygı eğitimimize de yansımaktadır" diye konuştu.

Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Öner, 30 öğrenciyle öğrenim hayatına başlayan Veteriner Fakültesi'ne bu yıl 100 öğrencinin kayıt yaptırdığını vurguladı. Öner, şöyle konuştu:

"Eğitim kalitemizi artırmak ve altyapımızı geliştirmek, ayrıca daha iyi eğitim ve iyi bir fırsat sunmak gerekiyor. Kalkınma Bakanlığı ile eşgüdümlü yürütülen Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nin 2006 yılında kurulan 40 üniversite arasında desteklenecek 5 üniversiteden biri olarak seçilmesiyle 'Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması' temalı proje çalışmaları kapsamında 'hayvancılık' alanında çalışmalar devam ediyor. Fakültemizin ülke hayvancılığına destek göstereceğinden eminim. Bugün öğrenciler hekimliğin sembolü olan beyaz önlük giyecek. Bu, yüzyıllardır devam eden bir gelenektir. Usta hekimler çıraklara önlük giydirirler ve çırağa 'Hekim olmayı hak ettiniz' derler. Çıraklar da giydikleri önlüklerle çok çalışarak hekimliği hak ederler."

Konuşmaların ardından önlük giyme törenine geçildi. 2016-2017 akademik yılı güz yarıyılında dönem 1'incisi olan Muhammed Tahir Işık'a önlüğünü Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, dönem 2'ncisi Azra Demirci'ye önlüğünü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Karaca, dönem 3'üncüsü olan Aybüke Ergin'e önlüğünü Dekan Prof. Dr. Hakan Öner giydirdi.

Görüntü Dökümü

--------------------------

Törene katılanlar

Konuşmalar

Önlük giydirme

97.4 MB /// 03.07"

HABER-KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR,

======================================================

6)SOKAĞA TERK EDİLEN BEBEK EVLATLIK VERİLDİ

ÇORUM'da, 10 günlükken sokağa terk edilen kız bebek, devlet koruması altında tedavi edildikten sonra bir aileye evlatlık verildi. Çorum'da geçen Mart ayında Kunduzhan Mahallesi'nde meydana gelen olayda, bir bebek sokağa terk edildi. Vatandaşlar tarafından bulunan ve polise teslim edilen bebek, hastanede tedavi altına alındı. Konuyla ilgili soruşturma başlatan ekipler, bebeği sokağa terk edeni tespit etmek için çalışma başlattı. Ancak henüz bir sonuç alınamadı. Hastanede tedavi altına alındıktan sonra Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne teslim edilen bebek, adı açıklanmayan bir aileye evlatlık olarak verildi.

Görüntü Dökümü:

-----------------------

-Bebeğin bırakıldığı alan

-Hastanede bebeğin görüntüsü

-Detaylar

(SÜRE: 1.50 - BOYUT: 71 MB)

Haber-Kamera: Yusuf ÇINAR/ÇORUM,

========================================================

7)ÜNİVERSİTELİLERDEN 'İSTİSNASIZ İSTİSMARA HAYIR' PROJESİ

KARS Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği son sınıf öğrencileri, çocukların cinsel istismara maruz kalmamaları için hazırladıkları eğitim projesini, Fevzi Paşa Ortaokulu'nda hayata geçirdi.

Kendilerine 'Grup Sevgi' diyen ve 'İstisnasız İstismara Hayır' sloganıyla yola çıkan üniversite öğrencileri Ayşe Çetinkaya, Leyla Türk, Fikret Tabaş, Kevser Kuzu, Sevim Danış, Hülya Taşdelen, Suat Kutluk ve Mehmet Özkay küçük yaştaki çocukların cinsel istismara maruz kalmaması için nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunu anlattı. Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Yaşar Kop'un da hazır bulunduğu eğitim programında öğrencilere aynı zamanda da kısa film gösterimleri de sundu. Hazırladıkları 'Hayır de Uzaklaş, Susma, Söylemeye Devam Et' afişini de sınıfa getiren üniversiteli öğrenciler; ortaokul öğrencilerinin sorularını da cevaplandırdı.

Öğrenciler, "Sizlere cinsel istismarla ilgili bilgi vermek için buradayız. İstismar çocuğa zarar verecek her türlü davranışlardır. Cinsel istismar bir yetişkinin bir çocuğu cinsel doygu için kullandığı her türlü eylemdir. Hepinizin bildiği gibi vücudumuzda özel bölümler bulunmaktadır. Bu bölümler bizim için hassastır. Çeşitli dokunuşlar duyguları paylaşmak içindir. Dokunuşlar eğer ki bizi iyi ve rahat hissettiriyorsa biz bu dokunuşlara iyi dokunuş diyoruz. Bir de kötü dokunuşlar vardır. Bunlarda iyi dokunuşla başlayan bazı şeylerin daha sonra kötü dokunuşa sebebiyet vermesidir. Bunları lütfen unutmayalım. O zaman onu söyleyebiliriz. Hoşlanmadığımız her dokunuş kötü dokunuştur. Bizi rahatsız eden her dokunuş kötü dokunuştur. Kendimizi güvensiz ve rahatsız hissettiğimiz her türlü dokunuş kötü dokunuştur. Canımız yandığı zaman o dokunuş kötü dokunuştur. Canımız acımasa bile hoşlanmadığımız dokunuşlar bile kötü dokunuşlardır. Dokunan kişi eğer ki 'bunu hiç kimseye söyleme' diyorsa bu da kötü bir dokunuştur. 'Bunu eğer ki birine söylersen sana zarar vereceğim' diyorsa da bu da bir kötü dokunuştur. O yüzden vücudun sana aittir. Hoşunuza gitmeyen bir dokunuş olduğunda bunları ailenizle paylaşınız. Kendinizi söylememe mecburiyetinde hissetmeyiniz. Çünkü sen kötü biri değilsin asıl kötü olan bu kötü dokunuşu yapan kişidir" diye konuştular.

KAÜ'lü öğrenciler ayrıca, çocuklara tanımadıkları kimselerin arabalarına binmemeleri, kendilerine şeker gibi şeyler verdiklerinde almamalarını, evlerinden uzaklaşmamalarını, yalnız başlarına bir yerlere gitmemelerini, hoşlanmadıkları şeyler olduğunda bunu aileleriyle paylaşmalarını, çok zor duruma düştüklerinde kendilerini güvende hissedebilecekleri yerlere sığınmalarını istediler.

Böyle bir projeyi hazırladıkları için mutlu olduklarını belirten öğrencilerden Suat Kutluk, tek amaçlarının küçük kardeşlerinin bu tür olumsuz durumlarla karşılaşmalarını önlemek olduğunu söyledi. Kutluk, "Geleceğimiz olan çocuklara farkındalık yaratmak için böyle bir proje yapmaya karar verdik. Çocuk istismarının ne ve nasıl olduğunu, vücudun özel bölgeleri, bunlara kimlerin ne şartla nasıl dokunabileceğini anlattık. Çocuklara herhangi birisi onlara istemedikleri şekilde dokunduğunda 'hayır' demelerini ve tepki vermeleri gerektiğini öğrettik. Türkiye'de çocuk istismarı yaygındır. 2008 yılında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve UNİCEF'in ortak yaptığı bir araştırmada 7-18 yaş arası çocukların yüzde 3'ünün son 12 ayda istismara uğradığını göstermiştir. Çocuk istismarı aile içi şiddet, taciz ve aile bakım eksikliği gibi geniş bir içeriğe sahiptir. 19 Kasım Çocuk İstismarı Önleme Günüdür. Her gün 19 Kasım olsun diyoruz. Bizim sloganımız bu. Ülkemizde istismarla ilgili tek yetkili kurum Sosyal Hizmetler Kurumu'dur bu da tek başına çok eksik kalmakta. Bu konu hayat boyu çok ciddi etkileri olan çok hassas bir konudur. Dolayısıyla toplumun her kesimiyle konuşma ve alınabilecek önlemler üzerinde çalışmalar yapılmalıdır. Bu şekilde koruyucu ve önleyici çalışmalar istismarı engelleyebilir" dedi.

Görüntü Dökümü

------------------------

-Öğrencilerin konuşmaları

-Film gösterimleri

-Detaylar

-Öğrencilerden Suat Kutluk'un konuşması

Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK / KARS,

523 MB - 7 DK 05 SN

=====================================================

8)YAYLALAR ŞENLENİYOR

KIŞI Güneydoğu'da kiraladıkları yaylalarda geçiren Muşlu besiciler, havaların ısınmasıyla birlikte dönüş yolculuğunu başlattı. Zorlu yolculukta kimi hayvanlarını yürüterek, kimi de TIR ya da kamyonlara yükleyerek getiriyor.

Sibirya soğukları ile birlikte yoğun kar yağışının yaşandığı Muş'ta yeterli ot ve saman temin edemeyince birçok besici kışın hayvanlarını otlatmak için karın yağmadığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kiraladıkları meralarda saklıyor. Muş'ta karın kalkması ve doğanın yeşillenmesi ile birlikte dönüş yolculuğu da başlıyor. Dönüş yolculuğunda kimi hayvanlarını otlatarak getirirken, kimisi de TIR ya da kamyonu tercih ediyor.

Kasım ayı başında besicilerin hayvanlarını sıcak bölgelere götürüp yaklaşık 7 ay kaldıktan sonra geri getirmeye başladıklarını belirten Zeki Erikli, bir küçükbaş hayvanın 7 ay süresince Muş'ta kalması halinde ortalama 2 bin 100 liralık kaba yem tüketeceğini, bunun da büyük bir külfet getirdiğini söyledi. Erikli, "Hayvan sayısı fazla olanlar, kışı Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa'da mera kiralayarak geçirdi. Mayıs'ın ilk haftası ile birlikte dönüp hayvanları kendi meralarımızda otlatıyoruz. Binlerce koyuna yem vermek büyük maliyet. Bu nedenle kışı karın olmadığı Güneydoğu illerinde geçiriyoruz" dedi.

Hayvanları Urfa'dan otlatarak getirdiğini söyleyen çoban Suat Aktaş, "20 gündür yoldayız. Hayvanları getirirken zaman zaman çaldığım kavalla hem ben hem de hayvanlar stres atıyorduk. Yazı burada geçirdikten sonra kışa doğru yeniden geri döneceğiz. Bizim bu yolculuğumuz hiç bitmez" diye konuştu. İstanbul'dan Muş'a gelen Elif Düzgün, yeşil bitki örtüsüne hasret kaldıklarını, baharda Muş ovasındaki tabiat güzelliği yanında ovaya yayılan hayvan sürülerini görmenin bir ayrıcalık olduğunu söyledi.

Görüntü Dökümü

-------------------------------

-Hayvanların Muş ovasındaki yürüyüşlerinden detaylar

-Hayvan sürülerinden detaylar

-Röportajlar

-Vatandaşların kuzuları sevmesi

-Hayvan sahibi, çoban ile röportaj

-Diğer detaylar

Haber-Kamera: Eser AYDIN / MUŞ,

======================================

9)SAHİPLENİLEN 3 AYAKLI 'GARİP' ADLI KÖPEK, İSTANBUL'A GÖTÜRÜLDÜ

SİVAS'ın Suşehri İlçesi'nde sokakta bulunan ve doğuştan sol arka bacağı olmadığı için barınağa konulan 2 aylık 'Garip' adlı yavru köpeği gazeteci Senem Selimi sahiplenerek İstanbul'a götürdü.

Suşehri Belediyesi ekipleri Nisan ayı içinde ilçedeki başıboş köpeklerin toplanması için çalışma başlattı. Ekiplerin Kemalpaşa Mahallesi üzerinde yaptıkları çalışmalar sırasında bulunan, sol arka bacağı olmayan kangal kırması erkek yavru köpek dikkat çekti. Belediye veterinerinin yaptığı muayenede doğuştan yavru köpeğin sol arka bacağının olmadığı tespit edildi. Belediye Başkanı Fazlı Yüksel'in talimatıyla barınağa konulan köpek korumaya alındı. DHA'nın haberi sonrası yavru köpeğe sahip çıkmak için girişim yapanlar oldu.

SELİMİ SAHİPLENDİ, ADI 'PAŞA' OLDU

Haberi basından gören Milliyet Gazetesi yazarlarından Sanem Selimi, yavru köpeği sahiplenmek için harekete geçti. Belediye ile temasa geçen Selimi, İstanbul'dan Sivas'ın Suşehri ilçesine özel bir araç gönderdi. Belediye barınağında bulunan yavru köpek teslim alınarak İstanbul'a götürüldü. Köpeği sahiplenen Senem Selimi, adını da 'Paşa' olarak değiştirdi. DHA'nın telefonla görüştüğü Selimi, "O artık bana emanet. Garip olarak büyümemesi için adını da 'Paşa' olarak değiştirdik. Şu an İstanbul'da özel bir klinikte bakımları yapılıyor. Bundan sonra benimle birlikte olacak" dedi.

GÖRÜNTÜLERİ 21 NİSAN TARİHİNDE SERVİS EDİLMİŞTİ

Haber: Bülent TATLI/SUŞEHRİ(Sivas),

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Faruk Çelik İstanbul Afrika Muş Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title